Lisan-ı Hal ve Lisan-ı Kal ne demektir ?
“Hal” iş-le-mek demektir, “kal” de-mek demektir.
Bu durumda yukarıda tamlamalar;
“iş-le” dili ve “de-me” dili, şeklinde çevrilir.
Buna kısaca İŞ ve DE diyorum.
İş’i üste, De’yi alta yerleştiriyorum.
Çünkü el ve aletle yapılan iş üstte görünür,
fakat akıl ve kalb ile demek görünmez.
Ortaya da LİSAN’ı yerleştiriyorum.
iş
LİSAN
De
Şimdi bu “iş ve de” üzerine edebiyat yaparak bunları anlatmak ve tanıtmak lazım ama bizim işimiz böyle edebiyat ve yazarlık değil.. anlatımı kelimelerle değil kelimeleri bir “nokta” haline getirip “yer”lerine yerleştirmekle yapıyoruz.
Lisanın zahiri iş, batini de, yani dışında sessiz konuşmaya HAL, içinden sesli düşünmeye de KAL diyoruz. Örneğin birisi açım de’ye seslenmiyor ve dışarıya ses vermeden yorgun ve bitkin halde duruyorsa konuşmasa dahi hali ben açım diyordur. Eğer bu adam yorgun ve bitkin olmadığı halde seslenerek kaliyle ve sözüyle ben açım dese, onun gerçekten aç olup olmadığını bilemeyiz. Kali, halini tekzib edebilir, de’mesi iş’ini göstermeyebilir, seslenmesinde beslenmesini yalanlayabilir.
Umarım kal ve hal dilini anlatabilmişimdir.
Hal ve kal’den başka bir havl ve kavl var. Havl, “değişim” demektir, kavl ise “deyişim” demektir. Her iki yeni sözcükte de “de” ve “iş” kökleri bulunuyor. Havl’de ortada “Ğ” bulunuyor, Kavl’de ortada “Y” bulunuyor. Şimdi bunları “LİSAN”ın tablonun sağını ve soluna yani tablodaki yatay hattın başına ve sonuna yani zamanın öncesine ve sonrasına yerleştiriyorum.
İş
de-Ğ-iş-im LİSAN de-Y-iş-im
De
Dikkat ederseniz SOLDAKİ değişim daha çok ÜSTTEKİ “iş” ile ilişkili, fakat SAĞDAKİ deyişim daha çok ALTTAKİ “de” ile ilişkili.. aslında LİSAN bir bütün olarak ORTADA gösteriliyor fakat biz bunu hal ve hal ile havl ve kavl şeklinde ayrıştırıyoruz. Yani iş ve de ile değişim ve deyişim sözcüklerinin terimlerini belli yerlere yerleştiriyoruz.
Bu yerleştirme ve gösterme ile lisan / dil denilen anlatım aygıtının çeşitli yan ve yönleriyle görmeye, göstermeye ve bu arada ÖRMEYE çalışıyoruz..
Ne ile örersiniz ? İğne ve iplik ile örersiniz.. iğnenin arkasındaki iplik ile ya da tığın ucundaki iplik ile ortaya koyduğunuz dokuların ve desenlerin kasnağını yukarıdaki gibi analitik düzlemle inşa etmiş oluyoruz. Bunu yaparken de SERT iğne ile YUMUŞAK bezi DELİP süslüyor ve işliyorsunuz. Bu durumda yaptığınız iş de şu oluyor:
“de-L-iş--im”
Değişimin ortasında “ğ”, deyişimin ortasında “y” vardı.. delişimin ortasında da “L” bulunuyor. (*) Bu şu demektir, lisan akıllıların yaptığı bir delişimdir.
Şimdi Picasso gibi GARİB bir tablo ortaya koyduk ve Salvador gibi ACİB bir resim yaptık mi sanıyorsunuz ?
Hiç de değil.. bir şeyi önce temmmül eder, sonra tahayyül eder, sonra tasavvur eder imgeler ve sonra da tasarlar ve düzenler ve programlarsınız.. en sonunda da bu “deyişim”i yürütür ve icra edersiniz ve ortaya bir “değişim” koyarsınız ?
Doğru mu yoksa yanlış mı ?
Bu geçmişten ve geleceğe akan deyişim-değişim sürecini tersinden yönlendiğini ileri sürenler olabilir.. yani olaylar gelecekten geçmişe akar diyenlerde çıkabilir.. o zaman belki soruyu şöyle sorabiliriz:
Gerçek mi yoksa değil mi ? Yani yalan mı, uydurma mı, sanı mı, sayı mı ?
Demek ki bu işin içinden öyle kolayca çıkamıyoruz.. Buna rağmen genel sanıya uyarak, olayların geçmişten geleceğe doğru aktığını var sayıyorum. Amma bunun tersini de olanaksız olduğunu sanmıyorum. Nitekim arabamız “gerçek” hareketiyle hızla ileriye doğru giderken çevremizdeki nesneler geriye doğru kaçar “görünüyor.” Dünya “gerçek”te batıdan doğruya doğru döndüğü halde gök cisimleri, güneş, ay, yıldızlar, doğudan batıya doğru dönüyor “görünüyor” Bu görünmenin gerçek değil bir görüntü olduğunu anlamak beşerin iki bin yılına mal olmuştur.
İşte biz “gerçek” in böyle olduğunu, yer merkezli evren telakkisinden güneş merkezli evren tasvirine, anlamamız için iki bin yılın geçmesi gerekti.. ancak bilgilerimiz birikip araçlarımız geliştiği için bu gerçeği değiştirmek ve onun bir görünüş olduğunu saptamak iki yüz yıl aldı.. demek ki görünüş ve örüş büyüdükçe ve kuşattıkça gerçeği ayırt etmek zorlaşıyor.. nitekim güneş merkezli evren tasvirinden güneşimizin de yıldızlardan bir yıldız olduğunun anlaşılmasının ardından Einstein’in merkezsiz izafiyet kuramına geçtiğimizde, evrendeki doppler yani kırmızıya kayma yasasının da desteklemesiyle, altmış yıl önce, artık merkezsiz ve sınırsız bir evren içinde yaşadığımız ortaya çıktı. Birbirini takip eden bu üç değişimi gördükten sonra “zaman” ve “mekan” ya da “hareket” ve “hararet” konusunda söylenecekleri artık ihtiyatla düşünmek ve bu konuda “bilim”in (salim lisan) en son olarak ne dediğini bilmek zorundayız. Zaten sağlam bir söz, şu dört kaynak onayı ile kabule değer görülüyor: Salih akıl, sahih nakil, salim lisan ve selim kalb.
İçeriğe girerek biçim konusunda söylediklerimize bir gerekçe göstermek istedik.. günlük bilgi ve bilimsel dil üstündeki felsefe ve hikmet konularında yeni bir DİL ortaya koymak, bilgilenmemizin kalitesi için zorunlu hale geliyor.. bilim yapmak artık bir ülkenin de gücünü aşan uluslararası laboratuvarları (CERN gibi) fakat dil, bilgi ve iletişimin laboratuvarları beynimiz ve kalbimizde hazır duruyor dilimizde ve düşüncemizde bizim görmemizi ve örmemizi bekliyor.
Analitik düzlemin matematik kullanımından öte matematik kullanımı ile söz ve bilgi, tümce ve bilim, dil ve düş, doğru ve gerçek, iyi ve güzel, bilgi ve buyruk, dil ve din, yarar ve yetkinlik gibi felsefe ve hikmet konularında konuşmak için ortak bir platform ve müşterek bir protokol oluşturulabilir.
Ben bunun olabileceğine inandım ve de gerçekleşebileceğini umuyorum. Ancak bu dil ve yöntem konuları soyut ve kuru olduğundan dar bir kesim tarafından uzan yıllar süren bir etkileşim sonucu oluşur. Doğrudan çıkar ve hemen yarar sağlamayan yöntembilimsel konuların müşterisi az olur.. üstelik soyut ve kuru olduğundan dolayı zor bir düşünsel çaba da istiyorsa yöntemlerin oluşması uzun bir süre ister.
Konuya dönersem.. yöntembilimsel analizle lisan-ı hal ve lisan-ı kal denilen faaliyetten zikir ve fikir denilen etkinliklerine geçinceye kadar tüm anlam ve anlatım süreçlerinin çok yönlü ve yanlı olarak gösterilebilme imkanı verecek olan vasıta-i ilim ve vesile-i hikmet olacak bir “kasnak” yaptık.. üstüne ayniyet “bez”ini geçirip “hürriyet” iğnesiyle oluşturacağımız dokuların, desenlerin, tabloların ve resimlerin örülmesinin ve görülmesinin düşünürken kağıt ve kalemi elimize almak kadar kolay hale gelmesi için önceleri biraz zorlanacağımızı kabul etmek gerekiyor.. düşünün ki ana dilinizi öğrenirken hiç zorlanmadınız.. fakat bunun da tam manasıyla olabilmesi için en az iki yılın geçmesi gerekti. Biz arazın dilinden anası anlar misali.. yöntembilimsel analizin ibdaı (başlatanlar) olarak, analitik düzlemin mantıksal ve metodik kullanımı öğrenerek görsel düşünmenin dilini çözmek yolunda sizlere yardım edeceğiz.
Yapacağınız iş de basit.. bu iletinin dizini içindeki dosyaları açacaksınız.. dosyaları versiyon sırasıyla açarak içindeki tabloları simetrik hatlarla ( + ) veya ( x) ya da ( | | ) veya ( = ) izleyeceksiniz.
İnanınız ki insan çok şey bildiğini sanıyor ama değil.. insan iki şey bilir onu da karıştırır çünkü yüzde elli yüzde elli oranı var. Ya da ya evet diyecektir ya da hayır diyecektir kararsızdır. Ya da bir konuyu saklamak için diğerini silmek zorundadır. Ya da yenileri ünlemek için eskileri unutmak zorundadır.
Bu yüzden günlük bilgi ve bilimsel dil üstendeki konularda yeni bir konuşma modeli oluşturmak suretiyle konuları görsel anlam sürücü ve ortak bir anlatım aygıtı kullanarak tartışmak ve eleştirmek düşünmemizi verimli kıldığı gibi bundan hasıl olan düşüncemizi de sağlıklı hale getirecektir.
Bu gün “yer”i bir tohumla değil bir yaş akasya çubuğu ile deldim. Ya ondan oluşacak yumuşak kökler sert olan taş toprağı delip tutunarak ağaç olur ya da bu çubuk gerçek bir filiz olmadığından ya da mevsimi geçtiğinden tutmaz. Fakat denemesi zor değildi.. bu gün iki nesneye su verdik.. biri bu akasya çubuğu biri de bu “delişim” sözcüğü.. hangisi tutarsa…
Sağlıcakla kalın.
OSMANZİYA
(*)
Buradaki “L” harfi, olanak’ta, “elimlammim”de “mimselam”da bulunan harftir. Yöntembilmsel olarak ta imtidad eden vetireyi ve temadi edilen meddi hattı temsil eder. Suret olarak dikey elif’in altına eklenmiş ve yatay uzanılmış çizgi ile bir elifi dört koordinat alana böler. Yöntembilimsel dillendirmenin ana platformunu oluşturur. Bu iletinin dizininin dosyalarına incelerseniz olanak ve delişimin dansını izlersiniz. Belki de bu izleme ile “hvl” ve “kvl” köklerinin ortak sesi olan “vel” dönüşünün “lam” eksenini görürsünüz.
DUYURU
Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim.
UYARI
Düz yazı bahane.. şemalar şahane.. yazının dizinindeki tabloları izlediğinizde imgelemiş ve irdelemişte olacaksınız isterseniz.. böylece emellerine nail olacak ilmi AÇIKCA görmüş ve hatırınıza sail olacak iradeyi SEÇİKCE örmüş bulunacaksınız.
http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim
http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com