TÜMCE

 

TUMCE  dizini içindeki dosyalar

Dün ak?am yazylarymy düzeltirken bu vesile ile

“tümce” penceresini ve  “cümle” aynasyny gördüm.

“Kelam” mektubunu okudum ve “söz” fermanyny dinledim.

 

Ancak tümce cam gibi, her vakit,  saydam de?ildir,

cümle ayna gibi, her zaman,  parlak olmaz.

Mektub do?ru da olabilir yanly? da...

Ferman gerçek oldu?u gibi sahte de bulunabilir.

 

Cümlenin ve kelamyn içeri?i ayry, bu içeri?in biçimi ayrydyr.

Cümlenin biçimi maddi bir kalyp ve lisani kab ise

bunun ta?ydy?y içerik manevi bir a?yrlyk ve kalbi bir yüktür.

Bu biçim ve içerik birbirinden ayry iki yan te?kil eder.

 

Ka?yt yazyyy ta?ydy?y gibi yazyda okunany ta?yr.

Demek yazyly bir ka?ytta kendisi dahil üç yükü ta?yryz.

Elimiz ka?ydy tutarken, lisan yazyyy ta?yr  kalb ise okunany yüklenir.

Biz ka?ydy ta?ydy?ymyzy fark ederiz de onda yazylanyn okunandan ayry oldu?unu görmeyiz.

Kendi aramyzda konu?urken dilin farkynda olmayyz da bilmedi?imiz yabancy bir lisan duydu?umuzda

bir seslenme gürültüsü ile kar?y kar?yya oldu?umuz  lisany ve yabancyly?yny idrak ederiz.

Anlamy bilinmeyince anlatymyn perdesi önümüze çyka gelir.

Oysa biz anlamyny bildi?imiz dili konu?unca dil göz ardyna çekilerek gölgelenir.

 

Burada bizi ilgilendiren sözün fikir edilen içeri?i de?il zikir edilen biçimidir.

Alakadar oldu?umuz dü?ünce ve anlam de?il dil ve anlatymdyr.

Do?ru ve yanly? olabilen sözün içeri?ini ara?tyrmyyoruz

yapysy ve i?leyi?i ile sözün biçimini inceliyoruz.

 

“konu?macy” olarak dü?ünce ve anlama ilgimizi çekerken

“kullanycy” olarak dil ve anlatym üzerinde dururuz.

Ço?u zaman konu?macyyyz nadiren kullanycy oluruz.

Ana dilimizi kullanycy olarak kendili?inden ö?rendik.

Bir konuda konu?macy olmak için bir meslek ve uzmanly?y tahsil ettik.

 

Bu dizin içinde tablolary kullanycy olarak izlemelisiniz.

 

?imdi tümcenin biçiminin içeri?inden ayry bir KALIB olarak var oldu?unu

göstermek için ?u misalleri  verebiliriz.

Önce hem biçimi hem içeri?i “do?ru” bir cümle örne?i verelim.

“Bütün insanlar ölümlüdür.

Sokrat’ta bir insandyr.

O halde Sokrat’ta ölümlüdür.”

?imdi biçimi “do?ru” fakat içeri?i “yanly?” olan bir tümce örne?i verelim.

“Bütün sandalyeler masadyr.

Kalem de bir sandalyedir.

O halde kalem masadyr.”

Yani bir ?eye e?it olan iki ?eyde birbirine e?ittir.

Yani a=b ise, c=a ise, c=b dir.

Bu mantyksal ve matematiksel gerçeklik biçimsel ve formel bir gerçekliktir.

Bu dü?ünsel ve dilsel gerçeklik

“kuralla?my?” bir ?ekilden ve ”bo?” bir  kalyptan ba?ka bir ?ey de?ildir.

 

Bu ?ekil ve kalyp yaratyly?tan ve do?u?tan bizde önsel / kabli / a priori olarak bulunan

Özde?lik ilkesinden ba?ka bir ?ey de?ildir.

Özde?lik / ayniyet / idendity  ilkesi  evrende yoktur. Sadece insanyn zihninde vardyr.

Biz bununla bütün mantyk ve matemati?i kuraryz. Matematik olmadan da FKB yapamayyz.

Her ne kadar fünün-ü müsbete denilen evren ilimlerini yapmak için bir ba?ka ilkemiz daha var.

Nedensellik ilkesi. Bu ilkede aslynda bir zihin ilkesidir. Özde?lik gibi nedensellik ilkesini de evrene ve evren ilimlerine zihnimizden yansytan biziz. Zihnimizde bir ba?ka ilke daha var YETKYNLIK. Evren hareketleri ve insan faaliyetleri salt ve yetkin olmady?yna göre bu mükemmellik’i nereden çykaryyoruz?

Bütün kurallar, ko?ullar ve kysytlar üstünde bu salt ve sonsuz yetkinlik nereden geldi ?

 

Bu yetkinlik dahi saydy?ym ve daha sayaca?ym di?er bütün bu ilkeler bize nereden geldi ?

 

Özde?lik, nedensellik ve yetkinlik bizim fytratymyza konulmu? ve benli?imize yerle?tirilmi? emanetlerdir. Biz dörtledi?imize göre bir dördüncü ilke daha olmasy lazym. Bu da ÖZGÜRLÜK ilkesidir.  Bir dördüncü varsa bu dördünü yöneten be?inci ve özek ilke olmasy lazym.

 

O zaman bunlary a?a?ydaki tabloda gösteriyorum. Yetkinlik ilkesi merkezinde sol görü ve sa? duyu ile yapylan evren ilimleri ve insan ilimlerini yerle?tirdim. Evren ilimlerinin ilkeleri özde?lik ve nedenselliktir... Ynsan ilimlerinin ilkeleri özgürlük ve amaçlylyktyr... (*) Demek ki: ilimler hakikatlere giden yollara rehberlikten ba?ka bir i? yapmaz. Demek onlar araçtyr, amaç olamaz. Hakikat rehber olan dilin ve dü?üncenin ötesinde Hakka götüren bir vesile ve vasytadyr ki biz de onu aryyoruz.

 

 Bu iletideki yazylar bu iletinin dizini içindeki tümce hazinesi için bir davetçidir. Sizi bu düz yazydan ziyade oraya ça?yryyorum. Orada tümcenin mekanizmasyny bulacak ve zihninizi i?leten makineden haberdar olacaksynyz.

 

 

 

 

Sa?lycakla kalyn.

 

OSMANZYYA

 

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE

semantik / anlambilimsel / MAANÎ  yetersizliklerim

için düz yazydan özür dilerim

 

.

 

(*)Kulluk iki kanatlydyr. Bir kanady ko?ullara yani ?eraite uymaktyr yani biz evren içinde ya?arken YRADE syfatyndan gelen ve büyük bir insan olan kainatyn harekatyny tanzim eden  ?erait-i Tekviniyesine uyaryz. Öteki kanady kurallara yani ?eriata uymaktyr. Yani biz toplum içinde ya?arken KELAM syfatyndan gelen ve küçük bir alem olan insanyn faaliyetini tanzim eden ?eriat-y Garrasyna uyaryz. Biri mülkü olarak birinde memlükü olarak Malik-i Yevmiddin’in rububiyeti içindeyiz. Yani yaratmasy, beslemesi, e?itmesi ve yönetmesi altyndayyz. Bu yevme ve dine Malik’in üzerimizdeki tecellesini “iyyaken’abüdü” ve “iyyakenesta’in”ile ifade ediyoruz.

 

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/

http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/

http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/

http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

 

www.yontembilim.com

www.insan-bilim.com

www.osmanziya.com

www.mustafabugucam.com.tr

 

 

 

http://sites.google.com/site/yontembilim/

http://sites.google.com/site/insanilim

 

Düzenleyen osmanziya01 - 05-Nisan-2010 Saat 11:01