KURANI KERİMİN İÇERİĞİNE VAKIF,   İSLAM-İLİM SAHİBİNİN NİTELİĞİ
(İKRA-DÜZELTME)


İslam temsilcisi mümin; uysal/yumuşak huylu, barışçı bir kişiliğe sahip, güvenilir, doğru sözlü, konuştuğu zaman kelimeleri dikkatle seçen, yerinde, çok dinleyen buna mukabil az ve öz söyleyen, eğitimli, ilim sahibi kişidir. İlim sahibi olmanın ana unsuru arkadaşlık ve dostluğa (rıfk) önem vermek, bilime saygı göstermek olup, bereket de bunun semeresidir. Yumuşak başlılığın (hilm) temeli, başta insanlar olmak üzere dünyadaki tüm canlılar ile iyi geçinmek, onları sevmek, var edilmişlere saygı duymaktır.
Mümin, dost tavrı ve cömertliği ile inancına düşmanlık besleyenlere karşı da kendisini sevdirir. Yumuşak başlılığın verimliliği ve zekatı, güzel yönetimdir, ilmin verimliliği ise, zeki, onu dağarcığına alabilecek yetenekte olan insanlara onu öğretmektir. İlmin süsü ve güzelliği ağır başlılık ve haktan gelene rıza göstermek (rıza), yapılabilecek her türlü eziyete katlanabilmektir. Güç ve kudretin süsü ise, merhametli olmak, insaf ile adalettir. Bir de nimetin süsü vardır ki, o akrabayı ziyaret etmek (sıla-i rahim) ile buna paralel olan hoşgörülülüğün getirisi ise,   hem sıkıntılara katlanmak-sabretmek, hem de rıza, insaf, adalettir. Unutulmamalıdır ki ve müminler bilir ki; her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır. Bilim yöntemine, mantıki bağlantılarla planlı olarak doğruya ulaşmayı amaç edinen, düşünceyi sistematikleştirmeye gönül veren kişi, sahip olamadıklarını değil sahip olduğu nimetleri düşünür, ibret alır, şükreder, örnek bir insan olarak yaşadığı çevreye ve kendi yaşamına şekil-yön verir.
O halde mümin; kendisine bahşedilmiş sınırlı sayıdaki nefeslerle kısıtlanmış ve bezenmiş yaşamının içini doldurabilen kişidir. Aşırılık yapmayan, etrafına ve insanlara yararlı olmaktan, iyilik yapmaktan başka hiçbir şey düşünmeyen, hayatı dolu yaşayan, tek bir güzel iş (amel) yapmanın mutluluğunu gönlünde taşıyan kişi   gerçekten mümin olmuş demektir. Eğitimli bir insan olarak mümin, denilebilir ki örnek bir yaşamın ta kendisidir, ta kendisi olmakla kalmaz ilmi, hilmi, rıfkı, cömertliği, idaresi, eğitmenliği, adaleti, insaf ve merhameti ile arkasında bıraktığı eserler, er veya geç insanlık ve hak huzurunda ödül ile geçerlilik kazanacaktır.
Sonuç olarak denilebilir ki, yeryüzünde yaşayan, değişik dilleri konuşan insanların yakın bir gelecekte,   kişisel-toplumsal yaşamda   hakkı işaret eden evrensel adaleti tadabilmeleri ve ona kavuşabilmeleri, teknik veya sosyal alanda insanlığa yararlı tek bir tane dahi olsa güzel bir iş yapan insan-müminler sayesinde olabilecektir, yeryüzünde insanlık   yaşadıkça/var oldukça, küçücükte olsa bu ümit ışığı/nuru parlamaya devam edecektir.
Hep yoksulları düşünen, dünya olarak isimlendirilen   mahpushanede   çilesini dolduran bir garip irfandan, muhterem kayınbiraderine selam ve hürmetlerle.

eminziya

Düzenleyen eminziya - 04-Haziran-2013 Saat 23:59