Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: cumhuriyetçi demokrasi partisi Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya01
Yönetici
Yönetici
Simge

Kayıt Tarihi: 29-Ekim-2009
Konum: İzmir
Gönderilenler: 381

Hak Puan : 10
Kidem : 7
OrtalamaHak : % 100
Irtibar :2

Alıntı osmanziya01 Cevaplabullet Konu: cumhuriyetçi demokrasi partisi
    Gönderim Zamanı: 16-Mart-2014 Saat 21:54

16.03.2014 İzmir

 

Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar yapar.. çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer..  bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç bulan eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE  daha dikkatli düşünmek ve karar vermek zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve göstermeliyiz.. bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.. çünkü yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç değil...

 

 

Bu  bir pro-pagan-da’dır

 

CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ

 

CDP

 

“Iktidarımız itiyadımız,

 ihtiyarımız ise itimadımız

kadardır.”

 

OSMANAZİYA

 

 

Nette YENİ Parti’den..  geleneğin iktidarına muhalif partiden  söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi değil  fiilen parti kurmak,  bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir  DERNEK ortaya koymak bile çok zordur. Kişileri ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi bir LİDERLİK gerektirir.  Ancak SİYASET denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu hayalen bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen, bilgi ve birikimi  olan kişiler için çekici bir zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler- gerçekleştiriliş ve üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne  kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz hesab edin. Partinin  kuramını yapanlar.. işin geleceğini planlayan.. kurallarını  projelendiren ve koşullarını programlayanlar..  bu konulanların uygulanmasıyle bir süre sonra kurumunu oluşturanlar, işletilen  kurulları başarı kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını tahmin ediyorum. Vatandaş buna koltuk hırsı der. Bu gün bir  ipte iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam ile Asabi Adamın durumunu daha iyi anlıyorum.

 

Allah kolaylık versin ve iyi olan kazansın…

 

TİCARET  bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir koltuğu kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi bollaştırdığı halde bu ikilik  siyasette iyi değildir ve bu nedenle rakibinizi diskalifiye  etmek istersiniz. Bu da tarih boyunca kanlı sonuçlara yol açmış  ve bu yolda evladını feda etmiştir SULTAN. Umumi maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak için küçük bir kötülük tolere edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun yararı için küçük bir zarara katllanmaya  ya da bireyin çıkarını  feda etmeye ehveni şerr adı verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş, adına  DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile  iktidarı kuralları ile paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak. Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır.

Siyaset din üzerine olursa  karşı taraf muvafakata  münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa karşı taraf mutabakata  muhalefet.. siz hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede  BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.

 

 

 

Insan rakibine muhalefet edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR.

Münafiklık çok kötü bir hiyanet ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı için  düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda  konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi şeyhüslam seçmiyoruz, milletvekili  seçiyoruz diyerek açıklığa kavuşturmuş. Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için yaptığında partisi de otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti kutsallaşıyor.. ve biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz. Bundan daha derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın talebi iskalanıyor.   

 

İşte bu durumdan dolayı KÜLTÜRÜN  en altında bulunan ve enenin karanlık yönü olan  ATEİZMİN kanı kaynıyor. Şikak ve  KÜFÜR.. kizb.. .. zayg.. layb.. terceme  katmanlarından nifak ve  ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe.. tevil  katmanlarına  arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın işinde gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi sadece zalimin zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor..  işte bu noktada,  dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun için imamı Nursi kültürel savaşı  ve müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi önermiyor. Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün namını duyurmak için sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi yapanları küçümsemeli miyiz ? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist oluyorlar ? Bu konuların derinine inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim: Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük. Geleneği suistimal etmeden yeniliği ihmal etmeden “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü ile var olan gelenek zamanın değişim ve  gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ  yüklenmeler başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?

 

Görüldüğü gibi suistimale ve ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı  garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken müminlerin  de ona teslim olması gerekmez mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet dairesinde veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna aykırı durum Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve bizim geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir ders aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii milliyetçiliği ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii geleneğini Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için çözüm üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve küçük olsun bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık.  Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu analiz edecek ayrıntılı ve tarihi  yeterli bilgim, fazla bir yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim ki şianın beklediği  İMAM ile sünnilerin beklediği MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan sırrı risalet ve velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da açık olan altıncı maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor.. onların bu günkü durumu da dünyaya umut vermiyor..  bu durumda çağımız politikasında en etkin isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA  toplanıyor..  TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan odağında.. bu odakların bir ucu  doğu dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya gelemiyorlar..  eskilerin tabiri meşrık ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya konulan başarı;  Gülenin cemaat gibi çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de  birbirini beslemesi ve  desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince.. Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler bozuldu..  

 

Sanıyorum ki bu ikili  birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu ikisine de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin Varisi ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç olmazsa millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini  tutamıyor...  Ya da geride  bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun

 

Sanırım bu seçim MAHALLİ seçim olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle değerlendirilecek.. Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini gözden geçirecek.. vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye düşünüyorum.  Bu gerçekleşirse. türk milletine ve islam ümmetine yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları, TAŞ  gibi bu BAŞ’lara  itimad ediyorlar.  Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve gerekçelerden  daha kuvvetli olarak  karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle  karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi  melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman..  işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim bence artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı melek görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının ardında yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil.   Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde tekfir ve tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş kafa sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.

 

Yarın Hoca Efendi konuşacak.. dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta  reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak.  Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum öyle olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat tarafından. Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif olabilen yeni bir parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve ümmeti  temsil etsin.. hem demokrat olsun halkı ve milleti  temsil etsin.. öyleyse oyum,  olmayan CDP’ye yani Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ne.. ha derseniz ki  hazır olan CHP   varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir boya katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay olacağını sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı sürdürürsek bu zor olur. Öyle ise  MEŞVERET-İ MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz ede ede.. İLİM gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre göre..  beşeriyet yapısından çıkan medeniyet kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım. Bir dostum böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için yaklaşmadım.. Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk semeresi de zaten İNSANBİLİM olacaktır..  Eğer becerebilirsek burada insaniyet-I kübra olan İSLAMİYETE geçelim.  Sezai Karaçok..  Haydar Baş..  ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi..  MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi  geçmişin koridorlarında ve marjinalin dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem ne olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe soyunursam iyice çıplak kalmaz mıyım ?

 

Ancak “ben”im “sana” sunacak  daha büyük bir hayalim daha var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir.. 

 

Her ne ise bu konuda daha önce yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım:    

 

 

 

 

 

  1. önyargı üzerine 23 Aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767

 

 

 

 

 

  1. İslam alemi ve Müslümanların dünyası 28 aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768

 

 

 

 

 

  1. gelenek ve yenilik 30 aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769

 

 

 

 

  1. işçi ve köylü 18 şubat 2014

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771

 

 

 

 

  1. türkiyede neler oluyor 08 mart 2014

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774

 

 

 

Başbakanın evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise.. bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar aslında onun şahsi malı değil  Halk Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki  OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA meselesini dayanmıyor..  fakat muhalefet bu kişisel para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel olmaktan çıkarıp ülkenin istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN BEKASI kaygısına bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu durumda kanıtsız ve dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten Türkiye’nin sıkıntısı, siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK alana taşıması ya da taşımak zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların varlığını  bu nedene bağlıyorum. Oysa sağlıklı bir demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında kayma yapar. Sağ hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın içinde dinsizden daha aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız sömürücüler vardır.  Herhangi bir sorun, böyle politik çözümden ideolojik alana kayınca  ve devletin bekası konumuna çıkınca artık somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve dinsizlik suçlaması değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar verirler. Böylece seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır.  Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil  fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.

 

Yukarıdaki yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik hale getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında,  ettim fakat katılım olmadığından yazma şevkim.. tutkum ve  coşkum.. tetiklenmedi..  hırsım ve heyacanım kalmadı..

 

GELENEK  nedir ? Türkiye Dışındaki İslam Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ  iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL başarısı..  bu iki akım.. İslam dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne derece başarı oldular..  Başbakan bizzat kendi  Dünya ekonomisinin yüzde onu Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik  gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve siyasi himmetlerle ne derece ileriye  gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı BÜYÜTMEK bize  mutlaka BARIŞ  durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik ve beraberliği  içeriyorsa bu hır gür durumu bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç ve dış istikrarsızlık..  bize kültürel savaş veya siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış askeri çözümden şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami Nursinin müsbet hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir. O zaman Ak parti kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye  dayansa da otoriter ve totaliter bir renk alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu durumda ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin yenilikçi bir partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım yarın Geleceği gören ve Gülen adam ne diyecek ?

 

Öyle ise  taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir  çekişme çıkarmasına ve  SİYASİ  bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK  bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu ve batıyı dengeleyen.. güç.

 

 

16.03.2014 İzmir

 

Aramakla bulunmaz.. bulanlar ancak arayanlardır.. diye söz var.. aramanın en temel yolu da düşünmektir.. ancak görsel ve işitsel dünyadan, düşünülebilir dünyaya geçmek ciddi bir bedel ve manevi efor ister.. çünkü insan gücü kadar değil, alışkanlıkları kadar yapar.. çünkü istenci kadar değil güveni ve bağlılığı kadar seçer..  bu yüzden çoğumuz hazır para gibi hazır bilgiye ve paylaşıma da mübtelayız.. bu yüzden bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluruz.. bu yüzden taklid, telkin.. ezber.. farkında olmadan revaç bulan eğitim ve öğretim teknikleridir.. amma artık bu SEÇİMDE  daha dikkatli düşünmek ve karar vermek zorundayız.. karar verirken de karşı tarafın fikrine hürmet etmeliyiz.. kendi savımızın kanıtlarından başka karşı tarafı tahkir ve tezyife varmadan yanılmanın nedenlerini ve sapmanın gerekçelerini de görmeli ve göstermeliyiz.. bunu yapmaya çalıştım ama ne kadar başarılı oldum bilmiyorum.. çünkü yazdıklarıma geri tepki ve yanıt verme olağan bir sonuç değil...

 

 

Bu  bir pro-pagan-da’dır

 

CUMHURİYETCİ DEMOKRAT PARTİSİ

 

CDP

 

“Iktidarımız itiyadımız,

 ihtiyarımız ise itimadımız

kadardır.”

 

OSMANAZİYA

 

 

Nette YENİ Parti’den..  geleneğin iktidarına muhalif partiden  söz etmiştim.. paralel.. para.. derken şimdi parti çıktı.. işte partinin adını koydum.. “Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi”. Şimdi değil  fiilen parti kurmak,  bir amaç etrafında kişileri toplayıp bir  DERNEK ortaya koymak bile çok zordur. Kişileri ticari ve siyasi olmayan bir amaç etrafında bir araya getirmek, ciddi bir LİDERLİK gerektirir.  Ancak SİYASET denilen çekici riya ve gerekli riyaset alanı söz konusu olduğunda bunu hayalen bile olsa yapmak ve vehmende olsa güzel bir gelecek kurmak düşünen, bilgi ve birikimi  olan kişiler için çekici bir zihin oyunudur. Bir de fiilen binbir emek ve gayretler- gerçekleştiriliş ve üstelik başarılmış bir müessese olursa bu iş, ne  kadar zevkli bir uğraş olduğunu varın siz hesab edin. Partinin  kuramını yapanlar.. işin geleceğini planlayan.. kurallarını  projelendiren ve koşullarını programlayanlar..  bu konulanların uygulanmasıyle bir süre sonra kurumunu oluşturanlar, işletilen  kurulları başarı kazandıkça baş-arı’lığın ne kadar cazibeli olacağını tahmin ediyorum. Vatandaş buna koltuk hırsı der. Bu gün bir  ipte iki cambaza dönen Geleceğe Gülen Adam ile Asabi Adamın durumunu daha iyi anlıyorum.

 

Allah kolaylık versin ve iyi olan kazansın…

 

TİCARET  bir pastayı paylaşmak ise, SİYASET bir koltuğu kapmaktır. Ticarette rakibinizin olması işinizi zorlaştırsa da verimi bollaştırdığı halde bu ikilik  siyasette iyi değildir ve bu nedenle rakibinizi diskalifiye  etmek istersiniz. Bu da tarih boyunca kanlı sonuçlara yol açmış  ve bu yolda evladını feda etmiştir SULTAN. Umumi maslahat için ve büyük bir kötülükten kurtulmak için küçük bir kötülük tolere edilir ve buna evheni şer ilkesi denilir... Kamunun yararı için küçük bir zarara katllanmaya  ya da bireyin çıkarını  feda etmeye ehveni şerr adı verilir. Ancak uygarlık bu soruna bir çözüm bulmuş, adına  DEMOKRASİ demiş. Bu kurum ile  iktidarı kuralları ile paylaşacaksınız..muhalefetinizle rekabet edeceksiniz ve iyi olan kazanacak. Yani ticaretin rekabeti siyasette muhalefet halini alıyor. Din de bunun adı münafakattır.Yani insan ya iktidara muvafık olar ya da münafık olur fakat yerleşmiş kelime MUHALEFLETTİR. Oysa muhalefetin zıt kardeşi mutabakattır.

Siyaset din üzerine olursa  karşı taraf muvafakata  münafakat etmiş oluyor din üzerine olmazsa karşı taraf mutabakata  muhalefet.. siz hangisin tercih edersiniz ? Kaanatimi göre İslam da siyasette ve iradede  BEYAT esastır.. ilimde ve marifette ŞURA esasdır.. Bu durumda şura yönetimde ve siyasette.. beyat da ilim ve eğitimde yer alır.. şuranın siyasetteki adına bu gün MUHALEFET adı veriyoruz.

 

 

 

Insan rakibine muhalefet edebilir.. devlet başkanına muhalefet edebilir.. fakat Yaradanına muhalif ve rakib olduğu zaman ve bunu da içinden yaptığı zaman bunun adı MÜNAFIKLIKTIR.

Münafiklık çok kötü bir hiyanet ve pek ağır sadakatsızlıktır. Fakat sonuç parti ve devlat başkanlığı için  düşünüldüğünde o kişiler kutsallaştırmış olmuyorlar mı ? İşte bu çizgi.. lider PEYGAMBER yerine konulduğu zaman başlıyor.. devlet başkanları Allah’ın yerde gölgesi ve Arzın halifesi ve Rasulünün varisi haline geldiklerinde iş ciddiye biniyor. Bu durumda  konu dünyanın ekonomi ve politiği olmaktan çıkıyor.. demokrasinin düşmanı TEOKRASİ oluyor. Bunu bir nur talebesi şeyhüslam seçmiyoruz, milletvekili  seçiyoruz diyerek açıklığa kavuşturmuş. Fakat kişi siyaseti DİN.. kur’an.. islam.. için yaptığında partisi de otomatikman kutsallaşıyor. Cemaat kutsallaşıyor.. parti kutsallaşıyor.. ve biz MÜSLÜMANLAR bu gün olduğu gibi ikisi arasında kalıyoruz. Bundan daha derin bir sorun daha var ki DÜNYA’nın sahibleri olan ehli dünyanın talebi iskalanıyor.   

 

İşte bu durumdan dolayı KÜLTÜRÜN  en altında bulunan ve enenin karanlık yönü olan  ATEİZMİN kanı kaynıyor. Şikak ve  KÜFÜR.. kizb.. .. zayg.. layb.. terceme  katmanlarından nifak ve  ŞİRK.. şekk.. rayb.. şübhe.. tevil  katmanlarına  arasında gidip gelme oluyor ve müslümanın işinde gerçekten zorlanıyor.. bir de hakkını koruyacak GÜCÜ yoksa.. işi sadece zalimin zulmunü yakınmaktan ibaret kalıyor..  işte bu noktada,  dünyanın dinin kesiştiği çok ince bir çizgi olan SİYASETE soyunduğunda müslümanın işi göründüğü gibi kolay olmuyor. Bunun için imamı Nursi kültürel savaşı  ve müsbet davranmayı ögütlüyor, siyasi mücahedeyi ve askeri mücadeleyi önermiyor. Ancak bu nereye kadar ? Allahın kelamını yükseltmek ve Rasülün namını duyurmak için sadece kültürel savaş yeter mi ? Siyasi mücahedeyi yapanları küçümsemeli miyiz ? Askeri mücadeleyi yapanlar niçin terörist oluyorlar ? Bu konuların derinine inmeden şu beş kelimeyi söyleyeceğim: Gelenek.. değişim.. yenilik.. gelişim.. özgünlük. Geleneği suistimal etmeden yeniliği ihmal etmeden “Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal.” diyebilmek için Bediuzzaman olmak demektir. Geçmiş sorunların çözümü ile var olan gelenek zamanın değişim ve  gelişimiyle en birinci sorun haline gelmişse bürhan ve beliti bulana dek.. sorun bunalıma dönüşecek ve kişileri çözümü bulmaya zorlayacak SORUNU yakınmalar veya ÇÖZÜMÜ  yüklenmeler başlayacaktır. Siz hangi taraftasınız?

 

Görüldüğü gibi suistimale ve ihmale çok açık olan bu noktalar bizim KASR’ımızın sınandığı  garip bir imtihan mihnet alanıdır ve Azab-I MÜHİN’in başlancıdır. Allah ve melekleri Rasulüne salavat ederken müminlerin  de ona teslim olması gerekmez mi ? Rububiyet dairesi Ubudiyet dairesine bakıyorsa ubudiyet dairesinde veraset-I rasule ya da evladı rasule biat etmek istenmez mi ? Buna aykırı durum Allahı ve Rasülünü üzmez mi ? Üzme deyince hemen akla gelen ve bizim geçmişimizin çok acı ve karanlık lekesi olan KER-BELA için ne gibi bir ders aldık.. Sanırım fazla ders almadık ve bu konudaki çözümleri şii milliyetçiliği ile sünni milliyetçiliği haline getirdik.. kısaca sünni ve şii geleneğini Cumhurin dininin ve milletin demosunun önüne koyarak ÇOĞUNLUK için çözüm üretemez hale geldik.. marjinal tarikatımız.. mahalli cemaatimiz ve küçük olsun bizim olsun partimiz içinde tıkanıp kaldık.  Bu konunun tarihi geçmişini ve sosyal durumunu analiz edecek ayrıntılı ve tarihi  yeterli bilgim, fazla bir yorumum da bulunmuyor. Ancak şu kadar haber vermek isterim ki şianın beklediği  İMAM ile sünnilerin beklediği MEHDİ aslında aynı köke bakıyor: Esrar-I şeriattan olan sırrı risalet ve velayeti.. Kur’anın gizli olan beşinci maksıdını açmak ya da açık olan altıncı maksadını gizlemek müslümanların sorununu çözmüyor.. onların bu günkü durumu da dünyaya umut vermiyor..  bu durumda çağımız politikasında en etkin isim olan Geleceği Gülen ile Asabi Adam ODAĞINDA  toplanıyor..  TEKLİ olan özeğinde demiyorum çiftli olan odağında.. bu odakların bir ucu  doğu dağı ile diğer ucu batı dağı üstünde bulunuyorlar.. gördüğünüz gibi bir araya gelemiyorlar..  eskilerin tabiri meşrık ve magrib kadar birbirinden uzak yerlerde.. Ülkemizde son on yılda ortaya konulan başarı;  Gülenin cemaat gibi çalışması.. Adamın parti gibi çalışması idi.. ve bu ikisinin de  birbirini beslemesi ve  desteklemesi idi.. ve bu ikisi güzel bir odaktı.. fakat birisi tek bir nokta, tek bir özek haline gelmek isteyince.. Gülen siyasete karışınca ve Adam ticarete pardon ibadete karışınca işler bozuldu..  

 

Sanıyorum ki bu ikili  birliğe tabi iken ayrılmaları sonucu ikisine de rakib, muhalif, münafık oldum. Eğer biri Allahın Gölgesi.. Nebinin Varisi ise. diğeri de Ümmetin İmamı.. ve Milletin Mehdisi.. ise yandım.. hiç olmazsa millet ikisinden birbini tutuyor.. bu fakir hiç birini  tutamıyor...  Ya da geride  bekleyeceğim.. hangisi hakim olursa ona tabi olacağım.. çünkü teklik ve birlik var ve buna mecburum.. işte o zaman tam rakib.. tam muhalif.. tam münafık olurum... Allah korusun

 

Sanırım bu seçim MAHALLİ seçim olmaktan çıkıp genel seçime dönüşecek.. dönüşmese bile öyle değerlendirilecek.. Eğer millet Ak partiye desturunu verirse o da kendini gözden geçirecek.. vermezse sanırım dünyayı yeni bir HİTLER bekliyor, diye düşünüyorum.  Bu gerçekleşirse. türk milletine ve islam ümmetine yazık olur.. Ancak biz Allah’ın va’dine inandığımız.. Rasullah’ın**** vaz’ın güvendiğimiz gibi Geleceğe Gülen’in yan-taşları ve Asabi Adamın parti-taşları, TAŞ  gibi bu BAŞ’lara  itimad ediyorlar.  Bu iki liderin sundukları gerçeklerden ve gerekçelerden  daha kuvvetli olarak  karşı lider hakkında çok kötü suçlamalarda bulunuyorlar. İmamı Nursinin deyimiyle  karşı yanın meleğini şeytan, kendi şeytanını dahi  melek olarak görüyorlar. Bunun en bariz misali.. kendisini SELÇUKTA ilk defa dinlediğim zaman..  işte TÜRKİYEYİ kurtaracak adam.. dediğim bence artık saidliği kuşkulu olan ÇAMLICA, Gülen hocayı şeytan.. Asabi adamı melek görüyor.. böylesine derin bir adam böylesine yüzeysel davranmasının ardında yatan taş kafalılıktan başka bir şey değil.   Bazen tezyif ve tahkirin ötesinde tekfir ve tadlili içeren İHANET taşları atıyorlar. Bunun için boş, taş ve hoş kafa sınıflamasında siyasal tercihlerini kutsallaştırdıkları için tutumlarını taşlaşmış İTİMAD olarak tanımlıyorum. Çünkü karşı tarafa seçenek hakkı bırakmayan ve başkasının fikr-I hürrüne saygısızlık gösteren taş kafalığı hoş görmüyorum. Çünkü o iki liderin vizyonlarını bilmiyoruz. Çoğu kez belirttim doğu ve batı güçlerinin şiddetli baskısı karşısında birinin iranı diğerinin israili tutması reel politikden ileri geliyor. Yoksa oturduğumuz yerden ideal politikaya göre düşünmek, konuşmak ve karar vermek ve tarafları tekfir ve tadlili ihsas eden tahkir ve tezyifleri hoş olmayan bir hamlık alametidir.

 

Yarın Hoca Efendi konuşacak.. dinleyeceğiz.. değerlendireceğiz ve sonra 30 martta  reyimizi vereceğiz.. benim en çok merak ettiğim.. siyasal parti konusundaki görüşleri olacak.  Bu nedenle sanırım,****** sanırım diyorum öyle olup olmadığını açıklamalarıyla göreceğiz, CHP destekleniyor cemaat tarafından. Madem CHP destekleniyor neden ak partiye gerçekten muhalif olabilen yeni bir parti kurulmasın.. Hem Cumhuriyetçi olsun devleti ve ümmeti  temsil etsin.. hem demokrat olsun halkı ve milleti  temsil etsin.. öyleyse oyum,  olmayan CDP’ye yani Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi’ne.. ha derseniz ki  hazır olan CHP   varken ona İslami bir renk ve çağdaş bir boya katalım.. onada razıyım.. eğer yapabilirseniz.. ancak bunun çok kolay olacağını sanmıyorum. Eğer biz imamı Nursi ile Mustafa Kemali çarpıştırmayı sürdürürsek bu zor olur. Öyle ise  MEŞVERET-İ MEŞRUA’yı içimize sindire sindire.. HÜRRİYET-İ ŞERİYYE’yi analiz ede ede.. İLİM gerekçelerini göstere göstere ve İNSAN gerçeklerini göre göre..  beşeriyet yapısından çıkan medeniyet kapısının ortaya koyduğu İNSANİYET üzerine yeni bir parti kuralım. Bir dostum böyle bir HÜMANİST parti kurmuştu.. fakat doğu kökenli olduğu için yaklaşmadım.. Şimdi bir insaniyeti gerçekleştirelim.. yöntembilimin ilk semeresi de zaten İNSANBİLİM olacaktır..  Eğer becerebilirsek burada insaniyet-I kübra olan İSLAMİYETE geçelim.  Sezai Karaçok..  Haydar Baş..  ya da VEZİROĞLU’nun barış partisi..  MİRZABEYOĞLU’nun büyük doğusu gibi  geçmişin koridorlarında ve marjinalin dolabında bir sürü parti varken bir tane de ben eklesem ne olur.. eklemesem ne olur ? Zaten yöntembilim gibi ağır bir yüküm varken bu lüzumsuz işe soyunursam iyice çıplak kalmaz mıyım ?

 

Ancak “ben”im “sana” sunacak  daha büyük bir hayalim daha var.. ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ.. işte bu partinin vizyonu bu.. belki bu yüzden diğer hayalleri geçebilir.. diğer olasılıkları öteleyebilir.. 

 

Her ne ise bu konuda daha önce yazdıklarımı toplayan bir liste yaptım:    

 

 

 

 

 

  1. önyargı üzerine 23 Aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=767

 

 

 

 

 

  1. İslam alemi ve Müslümanların dünyası 28 aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=768

 

 

 

 

 

  1. gelenek ve yenilik 30 aralık 2013

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=769

 

 

 

 

  1. işçi ve köylü 18 şubat 2014

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=771

 

 

 

 

  1. türkiyede neler oluyor 08 mart 2014

 

http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=774

 

 

 

Başbakanın evinden boşaltıldığı iddia edilen külli miktarda paralar gerçekten var ise.. bunun Başbakan’a ait olduğu düşünülüyor ise de aklıma geliyor ki bu paralar aslında onun şahsi malı değil  Halk Bankasındaki nakit gibi İRAN’a ait gizli alış veriş meblağları.. fakat halka söylenmesi dünyaya söylenilmiş gibi olacağından sanırım yakın çevresinin de bildiği bu gerçek dile getirilmiyor.. Bizim başbakan hakkındaki  OLUMSUZ görüşlerimiz zaten bu PARA meselesini dayanmıyor..  fakat muhalefet bu kişisel para konusuna o derece yükleniyor ki konuyu kişisel olmaktan çıkarıp ülkenin istikrarını tehdit eden ve siyasetin üstünde olan DEVLETİN BEKASI kaygısına bakmıyor.. Hırsız olanlar onu hırsızlıkla suçluyor. Bu durumda kanıtsız ve dayanaksız muhalefetin POLİTİK bir vasfı kalmıyor. Zaten Türkiye’nin sıkıntısı, siyaseti daima politik alanın üstündeki İDEOLOJİK alana taşıması ya da taşımak zorunda kalmasıdır. Sağın ve solun blok oyların varlığını  bu nedene bağlıyorum. Oysa sağlıklı bir demokraside sağ ve sol oylar.. iktidar ve muhalefet arasında kayma yapar. Sağ hırsızı ile iktidara gelir, sol dinsizi ile.. oysa sağın içinde dinsizden daha aşağı münafık.. solun içinde hırsızdan daha acımasız sömürücüler vardır.  Herhangi bir sorun, böyle politik çözümden ideolojik alana kayınca  ve devletin bekası konumuna çıkınca artık somut olaylar ve müşahhas eleştiriler, hırsızlık ve dinsizlik suçlaması değerini yitirirler. Hırsız ve dinsiz olsa da ona iktidar verirler. Böylece seçimler toptan kabul ve toptan red haline alır.  Kişilerin başarılarının ya da yanlışlarının önemi kalmaz.. çünkü olayların ve başarıların değil  fikirlerin ve değerlerin karşılaştırılması yapılır. Biri hırsız diye ak partiye.. biri dinsiz diye chp’ye oyunu vermez.

 

Yukarıdaki yazılarımın esası olan GELENEK VE YENİLİK tartışmasını daha açık ve seçik hale getirmek.. daha ayrıntılı ve kanıtlı yazmak isterdim ama başaramadım. Hatta teşebbüs dahi, 5.yazı olan “türkiyede neler oluyor” başlığında,  ettim fakat katılım olmadığından yazma şevkim.. tutkum ve  coşkum.. tetiklenmedi..  hırsım ve heyacanım kalmadı..

 

GELENEK  nedir ? Türkiye Dışındaki İslam Dünyasının yaklaşımı.. bundan etkilenen mevcut SİYASİ  iktidar.. YENİLİK ise Türkiye içinden çıkan İmamı Nursi kökenli Hoca Efendinin Türk Okulları dünya çapındaki KÜLTÜREL başarısı..  bu iki akım.. İslam dünyasının kendini kuşatan küresel ASKERİ ve EKONOMİK kuşatmayı yarmada ne derece başarı oldular..  Başbakan bizzat kendi  Dünya ekonomisinin yüzde onu Müslümanlara ait dedi. Eğer böyle ise ideolojik  gayretlerde ne kadar başarılı olabiliriz ve siyasi himmetlerle ne derece ileriye  gidebiliriz. Yüzde onluk ekonomik çapımızı BÜYÜTMEK bize  mutlaka BARIŞ  durumunu seçmemizi gerektiriyor ve birlik ve beraberliği  içeriyorsa bu hır gür durumu bu gereğe yakışır mı ? Hele âlem haline gelmemiş islam dünyasındaki iç ve dış istikrarsızlık..  bize kültürel savaş veya siyasi uğraştan başka seçenek tanıyabilir mi ? Kısaca iç ve dış askeri çözümden şiddetle uzaklaşmak korkaklık değil akıllılıktır ve imami Nursinin müsbet hareket öneresi doğrudur ve cihad-ı manevi öğüdü yerindedir. O zaman Ak parti kitle partisi vasfını yitirirse.. ya da kitleye  dayansa da otoriter ve totaliter bir renk alırsa.. her iki durumda çağın gerisine düşen bir hüsran olacaktır. Bu durumda ya CHP millete yaklaşarak ve sülüklerini boşaltarak milletin yenilikçi bir partisi olacak ya da böyle bir parti kurulacaktır. Bakalım yarın Geleceği gören ve Gülen adam ne diyecek ?

 

Öyle ise  taraflardan biri (Gülen Adam) SİYASİ olmadığı.. partisi bulunmadığı halde ortaya bir  çekişme çıkarmasına ve  SİYASİ  bir anlam veremiyorum ve şu EKONOMİK  bağlamı vermek zorunda kalıyorum: DBD doğu ve batıyı dengeleyen.. güç.

 

 

 

 

 

 

Ve bu gücü bu şekilde daha açık ve seçik olarak gösterdim:

 

 

 

Ve “Önceliği alfabetik yaparak sıralıyorum IRAN.. ISRAIL ve TUKIYEDEKİ ekonomik ve politik makamları işgal edenler.. ÜÇGEN kravatlı beyler ve ÜÇGEN kilotlu hanımlar hepimiz.. gerçek "ısrail"in yani doğu ve batıyı dengede tutan DBD gücünün terminalleriyiz..” dedim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Daha önce yazdığım gelenek ve yenilik konusunda yazdıklarıma geri tepki gelmedi.. bir gayret.. hepsini bir araya getirip bir toplu mesaj daha verip mesuliyetten kurtulmak istiyorum.. bu başkasının ağzına bakan gü-ruh da ne ederse etsin.. gür-ruh'lar zaten ne yapacaklarını bilirler.. Anadolu Birleşik Devletleri gibi özgün bir hayali dillendirdim kimse  sesini çıkarmadı.. 1500-2000 yıldır SAVAŞ'tan başka bir şey bilmeyen SEMAVİ DİNLERİN (TEİZM) temsilcileri çağdaş insanların kalblerini bulandırıyor.. eğer sibak siyak kuralını nazara alırsak Ali İmranın ilk ayetlerinde belirtilen Yahudi ve Nasraniler  ve sözüm ona Müslümanlar; Allah’ın ayetlerini inkar eden ve azabı elimi hakk eden KAFİRLER konumuna düşüyor.. Sahib-i İzzetin İntikamını bekliyorlar.. bu akılsız insanlardan, birisi  ilk kitap bende diğer de son kitap bende bahanesiyle ekonomik ve politik çıkarlarına dini perde ediyorlar. Böylece birbirlerini yüz yıllardır telef ediyorlar ve telef ede ede başlarında kitapsızları (ateistleri) başlarında bulundurmayı sürdürüyorlar.. sonuçta dünyayı ele geçiren ATEİZM tüm ulusal ve uluslararası resmi ve güç  sahibi örgütlerin sahibi olarak kalıyor.. bütün aydınlarda onların resmi dini DEİZM’e tabi olmak düşüyor  ve geçimleri için mecburen çağdaş yürürlükteki teknoloji ve geçerli olan ideolojiye hizmet etmek zorunda kalıyorlar.. onların kliklerini gidip onların türkülerini ve şarkılarını çalıyor.. şarkta türklerde onları dinleyerek uyuyorlar..  çünkü DİL'i kullanırsan kullanılırsın.. o da seni kendi dünyasına himmet ve kendi dinine hizmet ettirir.

 

İmamı Nursinin dediği gibi beşeriyet ahir zaman ulum ve fununa dökülecek ve bütün gücünü ilimden alacaktır ve ilimler içinde de en mergubu karşı konulmaz söz olacaktır ve belagat bütün incelikleriyle kullanılacaktır. Bu noktada şu söz benim virdim olmuştur:  “Askeri savaş ekonomik savaşa ekonomik savaşta bilgi yarışına intikal etmiştir. “ Bu gün öyle bir ideoloji ve teknoloji savaşı var ki geçmişte yapılama yönlendirme, hem de çok hızlı olarak, gerçekleştirilmektedir.  Köklü yapımız olmasaydı bu fırtınalar karşısında çoktan kopup gitmiştir. Ve şimdi çok daha fazla hızlı esen fırtına karşısında sallanıyoruz.. belki bu fırtına da geçip gidecek fakat geriye kalan etkiler hızla tamir edilmezse bir daha ki sallantıda ayakta kalamayız. Bin sene buradayız diye bin sene daha Anadolu topraklarında bırakmazlar bizi.  O zaman ne yapacaksın.. hem geçmiş geleneği koruyacaksın hem gelecek yeniliğe açık olacaksın. İşte bunu da  gelenekçi iktidar ile yenilikçi muhalefet yapacak ve CDP ise bu yeniliği yapmaya aday partilerden birisi olacak.  Ben hazırım aklı yatan varsa buyursun..  ilmi imanla sonuçlandırmak ve insanı islamla buluşturmak ve kendini istikametli hakka  götürmek isteyen önce ilmi çözmeli ve insanı yanıtlamalı.. sorunu olan dillendirsen  ve sorusu bulunan dile getirsin..

 

Mustafa BUĞUÇAM

 

Sağlıcakla kalın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

EKLER:

 

Suçu asabi adama karşı çıkanlara yüklemek yerine ya da asabi adamı kayıtsız şartsız desteklememek daha adil olur. Bu gün ortada  bir parti değil.. geçmiş diktatörlerden daha diktidar bir adam olduğunu önce kabul etmek lazım. Erdoğan artık parti başkanı gibi hareket etmiyor… Hoca Efendiye gelince karşında çin, rusya destekli bir İRAN varsa.. ister istemez ingiltere ve amerakan destekle İsrail ile  arayı bozmamaya çalışacaksın.. eğer politika yapıyorsan REEL POLİTİKA yaparsan.. hayallar ve ideallerle oyalanmazsın… Tembelliklerine, hırsızlıklarına,  başarısızlıklarına düşüncesizliklerine bakmayarak sorunlarının çözümü, yıllardır süren yahudi ve mason düşmanlığına bağlayanlar yanılıyorlar. Bu zalimi telin ederek güçsüzlüğünü gidermemekle  UYUTULMUŞ milletin BİRLİĞİNİN  bu güne olduğu gibi bundan sonrada bir faydası olmayacak. Sadece toplu telefleri kolaylaştırılacak. Eğer ideal bir siyaset yapmak istersen işte çözüm; Doğunun etnik gücüncü kullandığı İRAN  ve batının dini geçmişini kullandığı ISRAİL, ülkemiz söz konu olduğunda düşmanlıklarını unuturlar. Böyle   ortak düşmanı olan TÜRKİYE'nin yapacağı en akıllı iş,  her iki tarafı kendi dost yapacak gücü, gürü ve beceriye göstererek,  ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİNİ hayata geçirmektir. Anadolu birleşik Devletleri ise TÜRK ve ARAP kardeşliği ile kurulur. Kusura bakmayın benim hayalim sizin hayalinizi döver.. Hayal değil reel bir şey yapmak istersen.. diktatöre desturunu ver. Artık sıkıldım bu yahudi ve alevi düşmanlığından.. gına geldi yahudi katlıamı ve kerbala ve hikayesinden.. şia milliyetçilği.. sünni milleyetçiliği.. türk dinciliği.. ak parti goygoyculuğu.. kürt dilciliği.. pkk yandaşlığı.. arap kültürü, fars kültürü ve türk kültürünü mezc edememiş OSMANLI hayranlığından usandım.. ümmetin bu dini ve etnik ayırımlarımızı kullandırtma hamakatinden utandım.. secim zamanlarında günlük politika dışında politika düşünmediğimden haya ediyorum.. YİRMİ YILDA 1200 000 müslüman öldürülürken dini ibadet ve ahiretten ibaret gören müslümanlığıma pişmanım.. o zaman geçmiş dahil bugün yapılan ve halen süren katliamlar..  düşmanın zulmümden çok bizim güçsüzlüğümüzün tahriki etkilidir. Bunu güçlenme gereği birlik isteği doğurmadıkça.. bunu ümmetçe görmedikçe ve buna göre önlem ve politika güdülmedikçe.. buna uygun çözümler düşünülmedikçe  ve önlemler alınmadıkça  tarih tekerrür etmeye devam edecektir.

EK-2

Sağ hırsız-sız,  sol dinsiz-siz,  iktidara gelmez.. ancak sağın içinde öyle dinsizler var ki kafirden şiddetlidir.. münafıklar.. solun içinde de öyle hırsızlar var ki yüzde yirmi beşle yetinmez yüzde yüzü ister.. mülkiyetle yetinmez aileni de orta malı etmez ister.. Bu durumda içimizden biri çıkar der ki ORTA yolu kör mü koydun.. görmüyor musun sırat-ı müstakimi.. günde kırk kez dua edip görmüyorsan duan makbul olmuyor demektir.. duan makbul değilse  NAMAZ’ın  kabul edilebilir  değil demek ki.. namazın kabul edilmiyorsa zamanın meşru değil o zaman.. ZAMAN da yediğin haramlar namazın boşa çıkarıyor anlamına geliyor.. bu durumda önce kendi bedeninde ve hanen de sağın ve solun tefrid ve ifradından kurtulup haddı vasat olan ORTA YOL bulmalısın.. nizam içinde  KUR’AN’ın mizanını.. mizan içinde SÜNNET’in  nizamını kurmalısın..  ta ki  orta yol ADALET’i ibadetinle bulasın.. orta yol intibaktır..  orta yol muvazenettir.. orta yol musavattır.. orta yol adıyle değil işiyle gerçekleştirilir.. eşitliklik partisi  demekle.. adalet partisi demekle..   ADALET  ve KALKINMA partisi demekle kurulmaz..  Bütün bunlar ne için var.. İNSANLIK için.. ve orta yol cehaletle değil ilimle kurulur ve irfanla yoğrulur..  öyle ise insaniyet-i kübra olan İSLAMİYET'i ağzına almadan önce KENDİNE  bir bak insaniyetin var mı ?  insaniyetinde islamiyete giden bir yol var mı ? ilminden imana giden bir yol var mı ? Eğer insanlık bir ciğer ve bir dalaksa bu her yıl kestiğin koyunda da var müslüman.. Eğer ilim  okula gitmek ve iş sahibi olmaksa bunu dünyanın başka yerlerinde daha iyi yapıyorlar ve başarılı oluyorlar ve güçlerini ve kuvvetlerini  müslümanların iki yüz yıldır malını ve yirmi yıldır canını almak için kullanıyorlar müslüman.. öyle ise İslamiyeti ağzımıza alıp kirletmeyelim ve bilelim ki  kendimizi Müslüman desekte..  Yaratan’ın son mesajını elimizde hasbel kader bulmakla Müslüman olduğumuzu sanmakla Müslüman isek o başka.. Ancak 5000 yıllık Yahudi tarihi.. 2000 yıllık Hristiyan tarihi ve  1435 yıllık İslam tarihine rağmen hale ORTAK ilahi, semavi ve ibrahimi  bir dini aramamış ve ortak bir hakikati bulamamışsak.. sadece yahudi, hristiyan, mecusi ve hindu gibi sadece Yaratan'a TESLİMİYETİMİZ var demektir  ve dinlerimizi ekonomik ve politik çıkarlarımız..  kültürel ve etnik yararlarımız için kullanıyor ve dilin bir kölesi oluyoruz demektir.  Dinin kulu değil..  Tagutun pulu  oluyor ve  Tanrıya değil Sanrıya  tapuyoruz anlamını  çıkıyor.  Ne Musevi dünyada ne isevi dünyada ve ne de muhammedi dünyada İSLAM ALEMİ yok dedim de,  fikrini ve zikrini çalıştırıp ilmini ve iradesini işlettirip..  işte var ve kanıtı bu.. diyen.  yakınımda müslüman geçinen, diyen bir müslüman çıkmadı.. demek ki yok.. varsa kanıtıyla gösterirlerdi..   Eğer ortada din yokta bu ülkenin ve bu toprağın.. bu ulusun ve bu halkın ekonomik ve politik çıkarı.. etnik ve kültürel yararı varsa.. bu Anadolu etrafındaki başta İSRAİL ve İRAN olmak üzere bir araya gelmeleri.. onlarında bir araya gelinebilecek güçlü  bir merkez bulmaları içinde islamın büyük kardeşleri olan TÜRKLERİN ve ARAPLARIN bir araya gelmeleridir.. Bundan gerisi bana göre dile köle olmak, reklama aldanmak ve propagandaya alet olmaktır vesselam.

 



Düzenleyen osmanziya01 - 23-Mart-2014 Saat 22:51
BEYAN dogru olmali ve MAAN hakikati bulmalidir
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk