big bang kuramı sonuçta bir kurgu.. öylede kurulabilir böylede.. veriler biriktikçe ve araçlar geliştikçe kuramımızı değiştiriyoruz.. ancak fizik ve psik alanı öte ve berisindeki meta ve para alanları iyi tanımlamak lazım.. böyle bir ontoloji nasıl yapılabilir ? İslami terimlerle daire-i imkanı.. daire-i vucubdan ayırmak gibi .. sebebler alanı ile inanç alanını ayırt etmek gibi temel kalkışlar var.. bu gibi teoloji ve felsefe alanının dışına taşan teozofi ve filozofinin kontrolsuz hayallerine ve hürafelerine dikat etmekte gerekiyor.

bir tarafta beden.. bir tarafta beyin.. beden ve beyin arasına sen.. babanın bedeninden genetik tohum.. annenin bedeninde beyinli tarla.. bunlar tarlaya ekilen tohumlar.. bir tanesi ulaşacak gerisi buharlaşacak.. ve zerre ve hücreden ENE'ye yer açılacak.. Zümreleri ekilmek ve filizlenmek üzere.. ve sen bunlardan biri misin yoksa değil misin ? Sen nesin Ben kimim ? Sen esin ben imim.. sen benimsin.. bende senin.. sen in.. ben de ineyim.. geriye ne kalır ?
âlemler.. zerreler.. hücreler.. eneler.. zümreler.. cansız ve canlı ile uslu ve uzlu âlemler.. İNSAN bunların hepsini câmi ve toplayıcı bir âlem.. ayadı ve fuadı ile Rabbülâlemîn'e ibadet eder ve Mâlik-i yevmiddin'den istiane eder bir emr ü halkdır... zerre, hücre, ene ve zümre BİLİMCE tanımlanmıştır ve fakat ali ve ayşe .. zeyd ve zeyneb EDEBİYATÇA tanınmamıştır.. tarif ve teşhis etmek için eşya ve eşyayı.. dünya saçılmış.. dil açılmış ve din gelmiştir. Hasılı asar ve ayatı tasarruf yapan ayad zahiri ile ayan ve amali tasaddur eden fuad batınıyla ÂLEM-İ İNSAN evvel-i ilimden ahir-i iradeye kadar tekamül ve tekemmül etmektedir Kİ onda kudret ve rahmet tecelli etmekte.. esmayı cilvelendirmektedir.

Rahman ve Rahîm arasında ŞEYTANI .. Rabbül alemîn ve Maliki yevmiddin arasında RACİMİ .. nasıl koğacaksın.. neden selb edeceksin.. niçin terk edeceksin ?

rıza ve istikamet . hürriyet.. milliyet.. cumhuriyet.. dalalet ve gadab zaman.. vakit.. bu gün.. gazetelerde haberler.. haberlerde hadiseler dildeki din.. dindeki dünya.. dünyadaki perde.. düşünmeden... konuşmadan.. yaşamadan ne açılır ve de aydınlanır.. eğer yolunca aramaz ve yöntemince sormazsan..

Arz ediyorum.. fakat arzu etmiyorum denilebilir mi ? Kürre-i arzun "z"si DAT.. arzu'nun "z"si ZE.. sesindendir.. Bir de Arıza ve Maraz'ın "z"sine bakalım lugatte.. Abdullah Yeğin'in sözlüğüne göre her iki "z" sesi de Veladdallin'in "z"si.. yani DAT sesi hem kalın "z" hem kalın "d" sesi veriyor. Başka bir örnek; radıyallahu anh.. diyede okunur.. razıyallahü anh. diyede okunur.. Bir sözcüğün anlamından önce adının ve teriminin sesine bakılması lazım.. işaret önce çözülür sonra delaleti çözülmesine sıra gelir.. birinci sorunu hallettikten sonra gelelim ikinci soruna: "arıza" ile "rıza" aynı kökten sözcükler olmasa bile ses benzerliğinden anlam benzerliği ya da karşıtlığı çıkarmanın bir zararı olmaz.. nakısa çıkmaz. Eğer sözü söyleyen Kur'an harfleri biliyorsa.. bilmeyenlere zarar olur. Ben önce ona işaret etmek istedim, kapalı anlatımım ile. Diğer taraftan arıza.. maraz ve muaraza birbirlerine yakın oldukları halde.. rabbin RAZI edilmesi ile abdin MARDI olunması.. kulun ibadet mavi hapını alması ile istiane kırmızı hapı kalması kadar birbirinden farklıdır.. anlamayan The Matrix’i seyretsin. Böylece hep birlikte öğrendik ki türce arzu ile arapça rıza aynı kökten değildir.. anlam bakımından benzerelik olsa bile ses bakımından benzerlik yoktur.
Y�v�:z
Rabbin Razılığı Abdin Marziliğidir.
değildir.. rabb vahdeti ister.. abd kesreti ister.. rabb meşşakkati ister.. abd rahatı ister.. rabb fakirliği ister abd zenginliği ister.. yaratan, besleyen, eğiten ve yöneten RAB, yoksulluktan.. hastalıktan.. yaşlılıktan ve ölümden hoşlanır.. ABD paradan, afiyeten, gençlikten ve yaşamaktan hoşlanır.