Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Din | |
YöntemBilim Forumu | Diğer | Din |
Konu: salat | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3667 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: salat Gönderim Zamanı: 27-Ağustos-2015 Saat 13:04 |
SALAVAT
SALAT dizini içindeki dosyalar 20150827_130128_SALAT.rar SALAVAT SALAT dizini içindeki dosyalar etTahiyyatü.. elMübarakatü.. esSalavatü.. etTayyibatü LİLLAH Kısaca elHamdülillah. esSelamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatüh Kısaca esSelam. İlki Hakka çıkan bir hürmet.. ikincisi ise halka inen bir bereket, rahmet ve muhabbettir. Bu iletinin dizini içindeki kablolar içeren tablolarda anlatılanları anlamak için yöntembilimsel analizin dilini bilmek gerektiği düşünülebilir.. ancak düşünmek ile bilmek arasında bağ kopunca düşünebilmenin de etkisi olmuyor gibi.. görmek.. bilmek.. anlamak.. inanmak.. bunların hepsi düşünme ile elde edildiği halde düşünenler tarafından düşünmeyenlere DİL aracılığı ile hazır sunulan bir meta haline gelince.. sözlerle bilgi ve buyruk sunarak içerik vermenin önemi ve değeri kalmadı benim için. Bu yüzde bu tablolar hakkında burada size fazla hazır “bilgi” vermeyeceğim.. siz tablolardan kendi çaba, gayret ve düşünmeniz ile bilgi alacaksınız. Zaten buraya kadar yazdığım içerikli yazılarımla dediklerimi anlamışlar yeteri kadar bilgiler edinmişse ayrıntı vermeye gerek kalmamıştır. Görmek.. bilmek.. anlamak .. inanmak… bunların hepsi DÜŞÜNME ile örülür ve görülür.. Düşünebilmek.. düşünmeyi bilmeyi gerektirir. Bu gün face dedim: “Görmek.. bilmek.. anlamak.. inanmak her biri bir işe yarayan öğrenmelerimizdir.. birinin işini diğeri görmez.. aynen nakit.. vakit.. sıhhat.. salah gibi.. öyle ise bu dörtleri olabildiğince sağlam ve sağlıklı hale getirmek.. onları yaşamımızda yararlı ve verimli hale getirmek için şarttır. Öyle ise aslında birer koşullanma ve alışma olan öğrenmeleri ele alarak onların iyi veya kötü olanlarını kurma veya kırma yolunda gayret göstermekten önemli ve değerli bir işimiz olmamalı..” Bu noktada en değerli ALIŞKANLIK düşünmektir. Öyle ise düşünmeyi öğrenmeye öncelik vermeliyiz. Peki kim bize düşünmeyi öğretecek.. İlk hoca SOKRAT bunu yapmıştı.. hazır bilgi vermiyor DOĞURTMA denilen yöntemiyle insanları düşündürerek yani sesli düşünme olan konuşma ve diyaloğu gerçekleştirerek hak ve hakikatı onlara söyletmeye çalışıyordu. Peki kim bize düşünmeyi öğretecek.. Okullar.. mektepler.. medreseler.. Artık bunların çağdaş olanları öğrendi ki asıl olan öğrenmek değil öğrenmeyi öğrenmek.. yani düşünmek. Fakat bunun nasıl yapılacağını bilmiyorlar.. ya da biliyorlar da ben bilmiyorum. Düşünmek ile görmek.. bilmek.. anlamak ve inanmak elde edilir, öğrenilir ve sonra insanlar bunlarla İLETİŞİM yaparak konuşurlar ve seslenirler.. diyalogları bunlarla olur.. bu diyalogların.. bu sıla ve bağ ve bağlantı kurmanın adı SALAVAT’tır. Namazın ka’delerinde oturduğumuz teşehhüdlerde ve okuduğumuz tahiyyatlarda bütün bu konuşumaların.. bütün bu seslenmelerin.. bütün bu iletişimin.. tüm salavatın Allah’a ait olduğunu söyleriz. Öyle ise seslenmenin koşulu ve konuşmanın başı olan DÜŞÜNME en birinci işimizdir.. OKU emrinden sonra. Bu yüzden pek çok surelerin başlarında ve sonlarında tefekkür.. tezekkür.. tedebbür.. tedekkür.. terimleriyle bu düşünce şekilleriyle DÜŞÜN-MEMİZ buyrulur.. istenir.. önerilir.. özendirilir. Tefekkür fehim ve fıkıh haliyle meşru ve makbuldür. Tefekkür dine uymuyor diye.. felsefe diye.. horlanırsa.. Tefekkür felsefeye uymuyor diye.. dine ve metafizik diye.. suçlanırsa.. Tefekkür de kaçar.. kendine sevgi ve saygı gösterenlerin kucağına..gider. Tüm güzelliklerini ona sergiler.. düşünen dahi düşün-ce’den güzel sevgili göremez. Ne yazık ki geçen bin yıllar boyunca insanlar hazır bilgi, çözüm ve para ile hazır düşünmeler verilerek düşünme gereksinimi bazılarının tekeline alınmıştır.. yazarların.. aydınların.. hocaların.. entelijensiyanın.. seçkinler yeteneği olup çıkıvermiştir. Eğer insanın kendine yabancılaşması.. insanın doğaya yabancılaşması..insanın kitaba yabancılaşması.. insanın tanrıya yabancılaşması söz konusu olmuşsa bunun birinci nedeni ve baş etmeni düşünmenin unutuluşudur. Peki kim bize düşünmeyi öğretecek.. Demek ki sokrat olmayla.. yazar olmayla.. hoca olmayla.. okul olmayla.. düşünce öğretilemiyor. Şimdi iki yol var.. birisi SOKRAT olmak ikincisi OKUMA-YAZMA öğrenmek. Yirmi beş yıldır uğraştığım ve beş yılda nette reklam ve propagandasını yaptığım Yönembilimsel analiz.. bu ikisinin arasında bir yoldur. Fakat ne yazık ki öğrenici olmama rağmen öğretici olamadım. Sokrat.. ümmi idi.. okuma yazması yoktu.. okuma ve yazmanın zeka ve hafızayı körelttiğini gördüğü için öğrenmemişti.. konuşma ve diyaloglarını talebesi EFLATUN (platon) yazıyordu.. böylece eski yunanda felsefe ve hikmet ışığı yanmış bu aydınlıkta insanlar düşünüyorlardı.. öylesine düşünüyorlardı ki bu özgün düşünceler insanların bu parlak saraylara girerek onların savunucuları haline getiriyordu.. herkes bir öbek öbek bu saraylar için birbirleriyle söz savaşlarına girişmişlerdi.. bu çatışmalar içinde Eflatun’un talebesi ARİSTO.. arkadaşlar konuşuyorsunuz konuşuyorsunuz ve fakat boşa koşuyorsunuz.. bu sizin konuşmalarınızın bir metresi yok mu ? Bir kıstas ve kriteri bulunmuyor mu ki bu ölçüte göre düşüncelerinizi karşılaştırmıyor ve değerlendirmiyorsunuz ? ARİSTO, üşünmedi.. düşündü.. düşünmeyi düşündü ve bilim ve düşünce tarihin ilk ALTIN kitabını yazdı: ORGANon.. Bu yüklemleri ve yargıları yani düşünceleri organize eden mantığımızın ve nutuğumuzun cisimleşmiş hali idi.. 2500 yıldır hale değişmeyen bu kitap ilk AKL-I SALİH’tir.. islam dünyası sağlam ve salih olmayan düşünceleri de içeren felsefede bu özü göremedi ve tüm felsefeyi küfür ilan etti ise de daha sonra İMAMI GAZALİ ile felsefenin bu çekirdeği DİL BİLGİSİ ile birlikte ilm-i mantık olarak ALET İLİMLER sırasına girdi.. artık ali ve yüksek bilgileri elde etmek için bu ALET VE araç bilgilerini ihtiyacımız olduğu ortaya çıktı. Artık düşüncenin bicini ve içeriğini ayırt etmenin zamanı geldi.. düşüncenin içeriği ile yani öğrenenin rengi ile yeşile giderseniz.. kırmızıya da.. sarı da konuşursunuz mavide seslenirsiniz.. ancak hepimizin ortak yönü düşünmenin ve düşüncenin biçimi ve tasarımıdır. Nedir bu biçim ve tasarım ? Adam.. ada.. dam.. am.. m… düşüncenin biçimi DİL’dir ve düşüncenin tasarımı SES’tir.. nüha, lüga yapar; akıl kalb olduğu gibi nakil dahi yapar ve söz, sözlük çıkarır.. Adam olmak nasıl bir şey ? Bir ada da yaşamak mı.. yoksa “da” da mı yaşamak ?Yani ismin “dan” hali ile “a” hali arasında buluna “da” hali.. yani istanbul’dan Ankara’ya giden bir araçDA bulunmak mıdır ? Ada da yaşamak ya da dam da yaşamak değilse.. am’da yaşamak mıdır ? Yaşamı amaç edinmeyip araç haline getiriyorsanız bu şefkatli derinlikte dahi değildir diyorsanız geriye tek seçenek kalıyor “M” de yaşamak.. İşte bu yüzden Muhammed (ASM) geldi.. Kur’an sözüne elif.lam.MİM ile başladı. Öyle ise içindeki Rasül Ekrem Muhammed.. AleyhissSalatü vesSelamü çıkarın. Ona tapma.. Artık İsa’ya taptıkları gibi Muhammed ya da onun yerine geçenlere de tapıyorlar. Bende çok kızmıştım.. çok lafta söyledim.. Mustafa İSLAMOĞLU’na özür dilerim. Yazar olduğu için benim dediğimi açık ve seçik söylemiyordu.. Ben yazar olmadığım için açık seçik söyleyebiliyorum. İçimizde Kitabı.. içimizdeki Rasulü.. içimizdeki İnsanı dışarıya çıkarmanın yolu Düşünmek ve bunun için düşünmeyi öğrenmek.. Peki kim bize düşünmeyi öğretecek.. Eğer çaresizseniz çare sizsiniz! Sağlıcakla kalın. OSMANZİYA Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim için düz yazıdan özür dilerim . NOT: Evet, aslında benim kullandığım sistemde cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok… http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/ http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/ http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/ http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/ www.yontembilim.com www.insan-bilim.com www.osmanziya.com www.mustafabugucam.com.tr http://sites.google.com/site/yontembilim/ http://sites.google.com/site/insanilim Düzenleyen osmanziya - 27-Ağustos-2015 Saat 20:39 |
|
taharriyat
Yeni Üye Kayıt Tarihi: 25-Kasım-2009 Gönderilenler: 26 Hak Puan : 0 Kidem : 5 OrtalamaHak : % 0 Irtibar :0 |
Gönderim Zamanı: 28-Ağustos-2015 Saat 10:29 |
İsa'ya tapma ve Ali'ye tapma söz konusu olabilir ancak Muhammede tapma olduğunu düşünmüyorum. Herkesin önüne geleni ŞİRK ile suçlamasının anlamı budur. Kişinin Allah'dan fazla sevdiği bir kişi ya da bir kavram ya eşya söz konusu olursa buna PUT adı verilir. Hazreti Peygamberi bu şekilde Allah'dan fazla seven ve sayan ve sonuçta tapan Mü'minler bulunmaz ve bulunsa bile akıl ve izan ve iman ölçüsünü aşmış cahil ye da gafil olurlar. Ancak Kur'anın ruhunu anlamadığından nebiye olan sevgi ve saygıyı abartarak Onun davasına geniş coğrafya ve gelecek tarihe yayamayan geri kalmış müslümanlar çoktur. Dini kendinde ya de peygamberde kişiselleştirmiş ve diğer semavi dinlerle diyalog kapısını kapatmış bu zihniyet elbette bulunduğu yerde ya da çağda kalacak ileriye gidemeyecektir. Belki Osmanziya bunu demek istiyor ve fakat bunu abartarak söylüyor.
|
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |