Bu vatan hiç bu kadar bölünmemişti.. artık bölünme bu dereceye ulaşmışsa TARAF tutmak caizdir.. Sıradan bir insana bile SEN diyemeyecek kadar nazik olabilen bir insan Cumhurbaşkanına SEN diyememeli.. amma SEN deniliyorsa ve senin ile benim aramda artık fark yok diyorsa.. diyebiliyorsa sen diyen kadar sen denilen de hatalı değil mi ? Ne yazık ki taraflarından biri KUVVETLİ olduğu için SAYIN CUMHURBAŞKAN'ının tarafını tutmayacağım.. kuvvetsiz olduğu için yazarın tarafını tutuyorum.. çünkü karşımızda kendisini tutmayan herkesi hain..paralel.. suçlu sayan bir HAKSIZ zihniyet var.. birde ona CAN SİMİDİ gibi yapışmış ve yapışmak zorunda kalan ve sürekli İKTİDAR arabasına binen müslümanlar.

-     - - - - - - - -

Çağdaş liderlerin dünya saltanatı ile ahiret hilafetinin birleştiği bu yüksek yerde başları dönüyor.. dengeyi koruyamıyorlar. Bu gün ve tarihçe sabit bu deneyimlerden anlaşılıyor ki müslümanlar İNSANİYET'i sağlamadan insaniyet-i kübra olan İSLAMİYETİ gerçekleştirmekte çok zorlanıyorlar. Ekonomik ve politik rüştlerini kanıtlamadan.. hatta kültürel ve sosyal başarıları olmadan.. uhrevi çıkarla ya da dünyevi baskılarla birlik, kuvvet ve egemenlik talepleri müteaddid ve muhtelif ve mevzi gurupların kuru hakimiyet taleplerinden ve bu talepleri ile kullanılmaktan öte geçmiyor. Sonuçta bu ORTADOĞU coğrafya ve tarihinin kan ve göz yaşından fazla bir kazançları olmuyor. Dünyanın akıllı sahipleri ile dinlerin akılsız dostları oldukça.. ilahi.. semavi.. kitabi hakikat dava edenlerin ilk kitap ya da son kitap bende kavgası yaptıkça ilahi KELAMA muhatab olamadıkları ve halis maksadı taşımadıkları için hakkettikleri makama layık olmadıkları ortaya çıkıyor.. bu durumda İMAM veya MEHDİ bekleyenlere de çağdışı yezidler ve tagutlar ile çağdaş nemrud ve firavunların kavgasını seyretmek düşüyor. Sonuçta SORUN küresel ise ÇÖZÜM bireyseldir.. küre ile birey arasında bulunun ulusal ölçekte.. bu bakımdan BİREY’lerin mehdi ve imam beklemek yerine BEKLENEN MÜSLÜMAN olmak için TOPLUMSAL DEĞİŞİMİN bilgi toplumu ve hukuk devleti ülküleri çerçevesinde gerçekleştirebilen yerde ve bu yer nerede ise orada insaniyeti sağlamaya en elverişli koşul ve kuralları oluşturmaları gereği ortaya çıkacaktır. Öyle ki orada bir ATEİST göğsünü gere gere ben TANRI tanımıyorum diyebilmeli.. Böyle bir yerinde ümmet-i davet ve ümmet-i icabeti bir araya getirilecek ülkemiz olduğu umudunu korumak istiyorum.

-     - -- - - - - - -
     

Demokrasiyi hazmetmemiş bir ülke.. laikliği nereden bilecek.. desem diyecekler ki Mursiye ne diyeceksin demokraside.. Nursiye ne diyeceksin laiklikte.. her ikisini de demokrasi ve laiklik adına boğazlamaya kalkmadılar mı ? Fikir ve vicdan hürriyet.. ifade ve teşebbüs hürriyeti.. kısaca HÜRRİYET.. kim olursa olsun bu dünyada HAKİMİYET sahibinin boğazlamaya kalktığı bir masum değil mi.. ? KİM ki KUVVET SAHİBİ.. kendi hakimiyetini başkasının hürriyeti aleyhine HAKK'SIZ olarak kullandığı bir alet olduğunu anladıktan sonra senin efendi daha zalim idi benim efendim daha haklı idi kavgası yapacağımıza.. kişilere bağlı kalıp onları ölçü alacağımıza ayinesi iştir kişinin deme zamanımız gelmedi mi ? Verdiğimiz oyları heder edip 400 vekil verseydiniz diyen başımızdaki reis acaba bunu demokrasiye inandığından mı söylüyor yoksa demokrasiyi kullandığından mı söylüyor ve elinizi vicdanınıza koyun söyleyin.. hangisini söylerseniz söyleyin YALANCISINIZ.. demokrasiye inanmayanın onu kullanmasından daha yüksek bir HAKKI olmaz mı ? Eğer KUVVET kendisinde ise…
BİRİ maç seyrederken diğeri 400 vekil isterken.. bu durumda öldürülen 18 kişinin keşke 19.cusu olup o ikisinin başlarındaki zebani meleklerinden biri olmayı isterdim...


-     - - - - - - - - -


BİRİ maç seyrederken diğeri 400 vekil isterken.. bu durumda öldürülen 18 kişinin keşke 19.cusu olup o ikisinin başlarındaki zebani meleklerinden biri olmayı isterdim...   demişsin o İKİ kişi tek suçlu değil ki.. son suçlular ve son uçlar ve sonuçlar.. şerre fail onlar olabilirler lakin hiç bir şer tek başına değil ki.. başka şerlerle birleşir küllileşir.. ancak şerler hayrı göstermekle beraber başka hayırlara kapı açar.. Acaba hangi kapıyı açacak bu günkü günde içine düştüğümüz durum ?


Şöyle ki : Artık bu günden sonra müslümanları kimse ben sizin başınıza geçip birliğinizi sağlayıp kuvveti eli geçirdikten sonra haksızlıkları önleyeceğim dediğine inandırmaz.. BİRLİK.. KUVVET.. HAKK.. insanların (kafirlerin, münafıkların ve müslümanların) elinde bu üç bir arada uzun süre beraber duramazlar.. kuvveti geçiren insan çok büyük bir olasılıkla kanundaki kuvveti eline geçirerek ya kuralları değiştirerek ya kuralları uygulamayarak yani kural dışı davranarak koşulları kendi ve yandaşları lehihe kullanmaya çalışır.. işte bunun son örneği açık seçik görüldükten sonra artık anladık.. sonra diğer insanlarda anlayacaklar ki DİL.. DİN.. EMEK.. HÜRRRİYET... BARIŞ uğruna parti ve ideoloji kurularak ve siyaset yapılarak İKTİSAD ve ADALET gerçekleştirilemez.. iktisad ve adalet yoksa on tane şeriat yüz tane demokrasi kursan beş para etmez.. DEVLET ve devletler arası teşkilatlarda kan makinası ve göz yaşı fabrikasından başka bir nesne olmaz…
Öyle ise dilin.. dinin.. emeğin.. hürriyetin.. barışın bayrak gösterilip ve paratoner sonuçta ALET yapılmayacağı bir gök ve sema istiyoruz.. orada insanlar ekip ve proje üzerine parti kursunlar.. erdem ve başarının kol kola girdiği şirketler kursunlar.. oy ve paranın amaç değil araç olduğu bir şura ve demokrasi olsun.. ateistin göğsünü gere gere ben tanrı tanımıyorum diyebileceği bir şeriatın lâ-ikraheliği (lalikliği) olsun.. orada i herkesin ahirete sorumlu olduğu ortak bir dini ve dünyada yükümlü olduğu ayrık bir yolu bulunduğu bilinciyle diri bilimin ve canlı hukukun oluşmasına katkıda bulunsunlar.. din ve dil yoluyla inşa edilen ideolojilerle havasın avamı kandırma oyunu bitsin.. medeniyetin haseneatı seyyiatını galip gelsin.. insaniyet kurulsun ve böylece insaniyet-i kübra olan islamiyetin kansız ve barışçıl yüzü görünsün.. zulum yerine hak.. kuvvet yerine kanun.. his yerine akıl.. kibir ve riya yerine ciddiyet ve samimiyet gelsin…


Eskiden ne dualar ederdim.. Ya Rabbi Müslümanlara birlik beraberlik ver.. çünkü herkes bilir ki birlikte dirlik ve kuvvet var.. fakat birlikte kibir de varmış.. insan birleştirince.. kuvvetlenince.. büyüyünce küçükleri ve zayıfları ve haksızlıklarını da görmez oluyormuş.. Büyük olunca.. iri olunca.. diri olunca ufakları ve ufukları takmıyormuş.. Sonuçta kafirin irisi ile Müslümanın irisi.. ne kadar övülen ya da sövülen olursa olsun.. bebe sahile vurunca , diriliklerinin hiçbir anlamı kalmadı.. Müslümanlık öldü.. artık insanlığı kurtaralım.. Müslümanlığımızla boşuna övünmeyelim insanlığın sövülmesine engel olalım bari..

-     - - - - - - - - -

Yalan.. her rengiyle dünyada işe yarar bir çıkardır.. siyasette buna dayanır.. eğer AHLAK olmazsa idare sanatı böyle işler. Örneğin başımızdaki adamın yetişdiği Erkabakan okulu.. dini görüşe milli görüş dedi.. işini yürüttü.. siyasetin halk yönelik yönü böyle ise hakka dönük yükü nasıl olacak.. onu da bu işi yapanlar bilirler.. zaten bilenin beş kişi olduğunu söylerler.. hülafayi raşidin ve beşinci olarak ta Ömer bin Abdüllaziz sayılır.. gerisi SALTANAT kabul edilir.. şimdi önemli olan Demokratik sistem içinde halife seçebilmektir ki sanırım bu konuda daha bir fırın ekmek yiyeceğe benziyoruz. dünya Saltanatı ve ahiret Hilafetinin birleştiği çok hassa bir YER ki orada insanın başı dönmeden zor duruyor demek ki.. biz mütevazi bir aile babası olarak bu işte zorlanıyoruz. 07.09.2015

OSMANZİYA