Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: garib | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3423 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: garib Gönderim Zamanı: 07-Kasım-2015 Saat 21:30 |
Bir arayış var.. son nebiden sonra başka peygamber gelmeyeceğine göre bu sorunu biz.. sen.. ben.. her bir müslüman çözecektir. Ancak sorun sadece her bir müslümanın sorunu da değil nerede ise her bir insanın sorunu.. hatta insanların çoğu eski müslümanlar (musevi ve isevi) ve yeni müslümanlar (sunni ve alevi) kalıntıları olan yahudiler.. hristiyanlar ve "müslüman"lar da birer "insan" olduklarına göre soruna İNSANİ olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum.. belki mevcut dinlerini değil milletlerin de her biri isa’yı kendi peygamberi olarak sahiplenebilir.. alman isa bizim der.. yunan ise biz sizden önce tanıdık isa bizim der.. bir müslüman kalkıp ya size ne oluyor isa bizim kitabımızda ve bizim peygamberimiz diyebilir.. özetle artık ilk kitap bende ve son kitap bende diye ilahi ve semavi bir KİTABİ dini sahiplenmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.
Musevilere beş bin isevilere iki bin ve muhammedilere bin dört yüz sene geçtikten sonra kusura bakmasınlar kimse İSLAMİYETİ ben temsil ediyorum diyemez. ancak her birinin TESLİMİYETİ vardır.. Allah rızası için.. ibadet için.. ahiret için.. böyle bir sadece teslimiyete dayanan din YARIM bir dindir. iyyakenabüdü der ve fakat iyyakenistain diyemiz.. nizam ve mizaniyle bir İSLAM ALEMİ oluşturamaz.. bu gün haliyle her biri İSLAM DÜNYASI'ın bir parçasıdır ve ne yazık ki bu dünya bu gün ORTADOĞU'dan ibaret görülmeye ve gösterilmeye çalışılıyor. Düşünen bir insan olarak sadece size.. siz Nursin Alabuğa ya yazıyorum ki bizim sorunumuz aslında dünya da ne de dinimizde.. bizim sorunumuz DİL'imizde.. lisan hal ve kal ile dilimizde.. dünyayı belirleyen ve dine tanımlayan DİL aslında malikiyevmiddin'e ait bir alet.. bu aletin maliki 4 bin yıllık yazılı dinlerden öne 40 bin yıllık sözlü dil döneminde kullanıldı.. yazılı dil ile da komplike ve işe yarar hale gelmiş olabilir lakin biz dilin temeline dönmedikçe bu günkü sorunları çözemeyeceğimizi düşünüyorum.. insana.. ilme.. dile dönmedikçe “imanlı bir Müslüman” ile.. islamı örgütünü.. partisine ve cemaatine inhisar etmiş bir yaklaşımla.. çağdaş sorunun çözülmediğini ve çözülemeyeceğin geçmiş 220 yıl göstermiyor mu ? iki yüz yıldır malımızı.. 20 yıldır canımızı alıyorlar.. bir çare ve çözüm bulamıyoruz. İlimdan uzaklaşan bir imanın.. insandan uzaklaşan bir islamın.. kendine bile yararı yok ki başkasına olsun. Ancak “leküm diniküm veliyedin” gerçeğini anlamayan bu hakikatı anlayamaz.. ve böylece Ali imran suresinin ilk satırlarında uyarısı yapılan aziz olan Allah'in intikamına düçar olur ve gariptir ki bu intikamla mücadeleyi de bir cihad ve mücahede sayar. Herkesin kendini HAKLI bildiği bir HAKİKAT iken.. bunu unutup kendini KESİNKES haklı görene şaşarım.. çünkü bu yaklaşım hakka bir "İ" KAT'ıp "hak-i-kat" yapan tarafımızla ilişiğini kesmek anlamına gelir bu.. öyle ise kendimizi dine sahiplenecek kadar KESİN bir hakikat olarak görmekten vaz geçip.. hakiki "vaziye" olan ilim ile iman.. insan ile islam.. arasındaki "bağ"ı koparmadan herkesle diyaloğa açık olmak gerekir diye düşünüyorum. Hasılı hakka katıklarımızın farkında olsaydık bu kadar katı olamazdık. Felsefe ismi.. filo-loji ile filozofi ilişkisini kesmek için mi verildi.. Ezoterizm adı teo-loji ve teozofi ilişkisini perdelemek için mi.. konuldu bilemiyorum.. Hakikati Düşünmenin ve hakkı düşünmenin sadece DİL ile yapılmayacağını felsefeden ayrılan ve kendi başlarına müstakil bir fünun alanı kuran pozitif bilimler kanıtlamadı mı ? Bu gün yetmiş iki fırkaya ayrılan dindarlar göstermiyor mu ? Şunu demek istiyorum amacımız olan ilme ve bilime.. sadece dilin biçimi ve kategorileriyle erişemeyiz. Şimdi bunun tam tersi başka bir savı ileri sürüyorum: Varlık kuramın iki yanı olan bilgi ve değer felsefesinden sadece bilgi felsefesinin sonuçları olan bilimlerin yararlarıyla toplumda egemenliği ve çıkarlarıyla uygarlığa etkisi olan pozitif bilimlere revaç verdirerek.. varlık ve değer alanlarının kendi alanı olan bilime katarak, felsefeyi dile doğru kaydırdığını aydınlar görmüyorlar mı ? Felsefe içinde sadece bilgi felsefesinin.. bilgi kuramının.. bilgi alanı çalışmaların ileri gittiğini ve öne çıktığını görmek için felsefenin viyana çevresi ve Wittgentein'den sonra bir sesinin kalmadığını ve dil bilimci chomsky'den başkasının adının geçmediğini ileri sürüyorsam bu ya 25 seneden beri okumaya bıraktığımın kanıtı.. ya da felsefenin yani FİLOZOFİ'nin varlık ve değer felsefelerini BİLİM'lere bıraktığı ve kendi asli alanı olan dile.. filolojiye.. semiotiğe.. sentaksa.. semantiğe.. bilişime.. iletişime.. dile ve dil felsefesine yöneldiğine dair kanıtı olacaktır. Hasıl birbirinin tam tersi olarak sunulan bu iki hali ile dil bilinmeden ve köküne inilmeden ne felsefe ve hatta ne de din incelemeleri MÜMKÜNDÜR.. bu geçmiş okumalar ise insanları düşünmeye.. makule.. mümküne.. muhale.. mümteniye.. vacibe.. ve kategorilerin şekilerine kadar inmeye bir vesile ve vasıta olursa yazalarının ve çevirmenlerinin muradları hasıl olmuştur demektir. Lisan.. lüga.. kavl.. akl... nakledilen lisan ile sarf edilen nüha.. a-kıl olan kavl.. ve sonuçta kalem'ımıza alet olan kalem ve ilmimize vesile olan alamet.. tedavül-ü emval ve efkar olan DEVLET ile çoktan milletlerin "mel"ini eledi bitirdi ve ümmetlerin "amm"ını sildi geçti.. öyle bir fusus ve öyle fusul oldu ki veled-i zina dahi ondan daha masum kalır.. çünkü o masumun ana ve babasının suçunu yüklenmekten başka suçu yok.. Beni bağışla hangi dil öğretmekten bahsediyorsun.. her birimizi kendine köle yapan küllü.. kültürü mü ? Oysa dili tepe tepe kullanan millet ve dili kötüye kullanan devlet.. el birliği ile fravun ve nemrudların zulmunü fersah fersah geçen zulumlere alet oldular.. katliamlar yaptılar.. hala da yapıyorlar.. öyle ise dili başatırken nutuktan değil.. kıyastan değil.. cümleden değil.. kelimeden değil.. harften değil.. hatt'an başlatacağız.. zaten bir ötesi nuktadır.. bizler noktayı artıran yeri cahiller olarak ariflerin yerini alacağız. Herkes birbirine göre a-teist bu dünyada.. Teizm.. Tanrı'yı KİTAB ile tanımak anlamını gelir.. Kitabın teo'suna göre.. yani kitabta yazılı esma-i hüsna'ya göre Yaratan ve Tapılan Tanrı'yı tanımanın ve Teoloji yapmanın karşıtıdır Ateizm.. Fakat bu ateist sözcüğü direkt tanrı tanımazları adlandıran bir isim olmuş.. Oysa her hangi bir Kitaba bağlanmadan da Tanrı tanınabilir ki bunun adı DEİZM'di.. Fakat kitabı dinler bu deistleri de tanrı tanımaz sayarlar.. çünkü kendi kitabi tanrılarını tanımıyorlar. İkincisi eski(musevi ve isevilerin kalıntıları olan yahudi ve hristiyanlar) ve yeni (sünni ve şiiler.. günümüzde hadisi kabul edip etmeyenler çıktı) müslümanlarda birbirlerini tanımıyorlar.. bu durumda bunlarda birbirlerine göre a-teist oluyorlar.. müşrik.. münafık.. cahil.. ve hatta kafir sayıyorlar. Bu durumda DİN ortada kalmıyor.. geriye sadece DİL duruyor.. bende oraya çağırıyorum.. oraya çağırınca da insanlar sayısınca din haline gelmiş yollar ile çatışıyorum.. ben bunun farkındayım ve fakat sen değilsin.. oysa her insanın ortak akla göre sorumlu olduğu ortak din başka.. her insanın kendi esmasına göre çizdiği ayrık yol ve yükümlülük başka.. Kesin kes inandığın ve adına iman dediğin bu ortak din ile kendi esmana göre çizdiğin özgür ve özgür yolun başka.. fakat ortak dinin ayniyeti ve ayrık dinin hürriyeti.. içindeki ebediyet ile birleşince bunun kuvvetine dayanarak dünyaya meydan okuyor.. okuyabilirsin.. fakat dışarıdaki çeşitliliğin de farkında olmalı ve ona göre konuşmalısın demek istiyorum. Saygıdeğer Hocam.. n cisim problemi.. benim bildiğim..elbette bilmediğim pek çok nesne gibi sizin bildiğiniz de olabilir.. benim bilmediğim. Ancak benim bildiğim.. eğer yanlış değilse.. bir cismin sabit ya da ivmeli hızına göre bir süre sonraki yerini TEK BİR DENKLEMLE bilebiliriz.. bu bir. ikincisi iki cismin sabit ya da ivmeli hızına göre bir süre sonraki yerini yine tek bir denklemle bilebiliriz.. fakat güneş, ay ve modül gibi ÜÇ CİSMİN yerine tek bir denklem ile çözen matematiğimiz henüz yoktur. Sadece ADIM ADIM YÖNTEMİYLE ve bilgisayarlar yardımıyla üç cismin (n cismin) hızlarına göre yerini ve konumunu hesapladık ve aya öyle adam indirdik.. biliyorum.. Yoksa tek bir denklemle bir.. iki.. üç.. dokuz tane cismin yerine saptayabiliyor muyuz ? Bu durumda bu günkü matematiğimiz kaçıncı düzeyde.. Gerçekten matematik olarak genel kültür düzeyinden fazla bilgim bulunmuyor. Benim yukarıdaki bahsettiğim "sanal" sayı uyduruk bir sayı anlamında değilde sayma sayıları.. tam sayılar.. rasyonel sayılar.. irrasyonel sayılar.. irreel sayılar.. gibi adını bilmediğim ve fakat tanımını ve hesabını bilmediğim sayılardı.. bulanık mantık ya da istatistik yasalara ilişkin hesaplamalardı... örneğin insanlar ekran koruyucu olarak AKVARYUM yapıyorlar.. dream başlıklı bir program var.. sanki sahici sularda canlı balıklar var sanıyorsun fakat w tuşuna basınca hepsi çizgi haline dönüşüyor.. ancak bunların hepsi realite değil.. animasyon ve simulasyon.. elbette bunların bir matematiği ver ve fakat ben bunların derecesini bilmiyorum. Fakat matematiğin kökü olan ayniyetin de bir vehim olduğunu ve kavramların "boş" bir tasarım olduğunu ve realite bulunmadığını kesin olarak biliyorum hesaplamam ve hendesem ayrıntılı ve yetkin olmasa da.. Düzenleyen osmanziya - 08-Kasım-2015 Saat 00:04 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |