Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Yöntembilim | |
YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim |
Konu: BiCiM VE iCERiK | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3341 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: BiCiM VE iCERiK Gönderim Zamanı: 14-Ekim-2015 Saat 11:17 |
düşünenleri arıyorum çünkü arayanları düşünüyorum..
Anlamaktan.. anlatmaktan.. gına getirenler.. içinde, öğrenmekten.. öğretmekten.. usananlar içinde, düşünmekten düşündürmekten.. bıkanlar içinde, hasılı sözün içeriğinden bunalanlar için biçiminden çok şey bulacaklarını muştularız. Yöntembilimsel analizin dili ile kendilerine yeni bir anlama.. öğrenme.. düşünme yolu açacaklarını müjdeleriz. Dünyanın bir görüneni var birde görünmeyeni.. Dinin bir gözleneni var birde gizemi olduğu gibi .. Dilin de bilineni bir de bilinmezi olmalı. Dil bir biçim ise dünya ve din bir içeriktir.. bu bazen alt yapı ve üst yapı.. öz ve varoluş.. zarf ve mazruf.. zahir ve batın gibi çeşitli terimlerle ifade edilir. Yontembilimselin mutfağı olan ANALİTİK DÜZLEM çok yönlü ve yanlı konuları dile getirmede yıllardır metodik olarak isabetle kullandığım bir anlam sürücü.. zaten ilk yazılan bilim kitabı olan ANALİTİKLER'den beri bilim tarafından matematik kullanımı yararlı ve verimli bir şekilde işe yarayan bir anlatım aygıtı idi. İnanıyorum ki webde sayılar on binleri aşan materyallerimi inceleyen kimseler bunun yöntembilimsel analizin nasıl çalıştığını kendi kendilerine öğrenecekler.. ANALİTİK DÜZLEM zaten 2500 yıldır ve özellikle Kartezyen düşünce vesilesiyle 1600 yılından beri zihinlerin yabancı olmayan bir ara yüz.. 1960 yılından Tony Buzon tarafından kullanılan ve internette 2008 yılında sunulan analitik düzlemin görsel kullanımı 1990 yılından beride Osmanziya Osmanziyaoğlu metodik hale getirilmiştir. Ne var ki içerik ile meşgul olmaya alışmış zihinlerin biçime yönelmeleri ve US’un sade yapısını görmeye alışmaları kolay olamamaktadır. Çünkü içerikten biçime geçmenin başlatılması bir öncelik tanıma ile dinginlikle dalınç gerektirmektedir. Bu da özel bir ilgi ve çaba istemektedir. İnşaallah bu çağrılar bir yansıma bulur ve buradan güzel bir çığır açılır. Bir arkadaşım yakındı.. bıktım bu söz içeri bilgi ve buyruk içeriklerinden.. dedi.. ben de dedim: İÇERİK ile uğraşmanın derdi bunlar.. ancak duyum, duygu, düşünce ve dilekten kurtulmak olası değil. BİÇİM ile uğraşıldığında artık hiç bir nesne ve kimse beni doldurmuyor.. sıkıntı yok.. hayat-ı hürüm ve ayine-i şuurumla meşveret yapabilirim. Kabiliyetimin istiklali ve istikbali olan san’ata götür, esmamın kaderini yaşarım. Eğer köklü bir yer değişikliği isterseniz biçimi öneririm. Biçimi.. içimi.. çim.. imi.. mi.. i.. .. (.) sunarım. Tek nokta (.) da yer olmadığına göre biz nutku başlatan iki nukta (..) da karar kılabiliriz. Biçim çift noktadan ibarettir. Dualite.. parite.. simetrik ya da paralel hatt’lar.. suretler.. levnler, vahidi ve ehadi yanı olan hadd’ler.. şekiller.. sıbgalar, Bize hep bir ikili, parçalı ve çoklu biçim verirler. Ben varım ve elbette beni Yaratan ve Tapılan bir tek Tanrı var. Tanrı primer ben sekonderim. Tanrı Master ben slave’im. Tanrı canımı sorunlu ve cananımı sorumlu kılmış ise.. ben varım. Tanrı midemi temiz ile doldurmamı ve kalbimi buyruğu ile doğrultmamı istemişse.. ben varım. Tanrı uludur.. Tanrı uludur.. memurlar İnönü’nun kuludur.. vatandaş da s.nin kılıdır.. O’nu var sayımanın ardından bunları göz ardı etmeler.. unutmalar.. yok sanmalar yanlış Tanrı varsa ve beni de var etmişse ve yok etmemişse ben dahi varım. Eğer Tanrı beni sorumlu kılmışsa ve Tanrı bu konuda ciddi ise ve bende samimi isem Varlık sıfatında Tanrı var olduğu gibi O’nun izni ve emri.. O’nun inşası ve halkı ile Ben’de içten ve etkin olarak.. özgür ve dürüst bulunarak var olmalayım. Onun yanında kendilerini HiÇ görenler lütfen yerden ayaklarını yer yüzünden kessinler.. ait oldukları yere.. göklere.. Tanrı’nın yanını gitsinler.. bunu da latife olarak söylüyorum.. çünkü Tanrı’nın yerleşmek için ne yere ne de göğe ihtiyacı yoktur. Fakat tabanımı oturmak için yere gereksinimim var. Fişimi takmak için de bir deliğe ihtiyacım var. Elbette insan bir tabanı ve bir kablosu olan Ten’den ibaret değil.. çünkü her şey çift yaratılmıştır. Başka kablo ve tabloları da var: Ten gibi tin’i de var.. us’u gibi uz”u da var.. toz’u gibi töz’ü de var.. ben’i gibi canı da var.. canı gibi cananı da var.. koz’u gibi köz’üde var.. ben’i gibi sen’i de var. Biz’i gibi siz’i de var. Vehimi, hayali, emeli ve hatırı varsa.. hevası, hırsı..hasedi ve hevesi de var.. hükmü ve hamli gibi arzu ve talebi de var. O’nun yanında kendilerini HİÇ görenler, lütfen sussunlar konuşmasınlar. Bu dualite’den yoksun düşünceleriyle bu parite’den mahrum dilleriyle ne bilim yapabilirler ne de hukuk yapabilirler.. ne nesneleri tanıyabilirler ve ne kimseleri tanıyabilirler.. ne varlıkları yapılandırabilirler ve ne de olayları işlevlendirebilirler.. ne ülkelerini kalkındırabilirler .. ne uluslarını kandırabilirler.. ne dünya ile yarışabilirler... Hasılı ikilik ve parçalılık yani çokluk konuşabilmek, eleştirebilmek, sorabilmek, yanıtlayabilmek, savunabilmek, kanıtlayabilmek gereklidir diye düşünüyorum. İmdi DİYALEKTİK’den sonra şunu da belirtmeliyim ki bir bilim’ci ile bir benbilirim’ci arasında fark şudur: Ben-bilirim’ci bol bol isim tümceleri kullanılır.. kategorik ve kesin sözlerle seslenir: .. şöyledir. . öyle değildir şöyledir.. tarzında geniş zaman kipini kullanır.. hasılı dırı değili diri bol bir konuşmacıdır. Oysa bilim’ci dini bir konudan konuşuyorsa “Doğrusunu Allah bilir” der.. fenni konudan söz ediyor ise şöyle olabilir böyle olmayabilir.. der. Böyle düşünüyorum.. şunu sanıyorum.. böyle sayıyorum.. ile olasılı ve olanaklı konuşur. Öyle ise bilimcinin iki ölçütü var.. bu da çift.. bu da ikili: Birisi KÜLLÎ ALANDA ana ilkesi, birliktir.. kuşkusuz inançtır. Doğru olmaktır. Bu nukta öncesi nutukta da; Yaratan ve Tapılan Tanrı; salt.. koşulsuz zorunluluktur ve kuralsız gerekliliktir. Biride CÜZ’Î ALANLARDA temel ilkesi ikiliktir.. kuşkulu bilgidir. Araştırmaktır. Bu noktada sonrası hatt’larda harflerde, isimlerde, cümlelerde, kıyaslarda; BİLİMDE özdeşlik ve nedensellik ilkesi geçerlidir. HUKUKTA özgürlük ve amaçsallık ilkesi yürürlüktedir. Bu Aristo’dan beri böyledir Bu yüzde SAĞLAM bilgi hem doğru hem gerçek olmalıdır. Bu neden SAĞLIKLI buyruk hem iyi hem güzel olmalıdır. Diye düşünüyorum. Çünkü bu ikisi birbirini tamamlar. Birbirini yek diğerini bütünler. Birlikte aklı tümler. Bunun dışındaki tüm yöntemler ise teklidir ve birbirlerini dışta bırakıp reddederler. Biri birini şirk diye.. felsefe diye dışlar.. biri öbürünü metafizik diye.. din diye dışlar… Bu günlük bu kadar.. sorusu olan ? Sağlıcakla kalın. Osmanziya 14.10.2015 Düzenleyen osmanziya - 14-Ekim-2015 Saat 11:20 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3341 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Kasım-2015 Saat 19:28 |
Gök kürenin gece günlük görünümünün üstüne biçim ve içerdiklerini resimledim.. içerdiği içeriği bir temsil ile göstermeye çalıştım..yakın olanları YANSIMA (aks) ve uzak olanları da ANSIMA (hads) olarak göstergeledim.. lakin yakın olanların içinde uzak (regilus yıldızı).. uzak olanlarında içinde de yakın (AY)var. Yansıma BİÇİM verir, ansıma iSE TASARIM verir.. yansıma ve ansıma arasında ve ortasında bulan AN'ın ÜNLE ve UNUT yanları bulunuyor ve AN'ın kendisi yani ZİKİR'den başka anımsama ve anılarda bulunuyor. |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |