Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: iman.. tanrı.. din.. Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3308

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: iman.. tanrı.. din..
    Gönderim Zamanı: 12-Aralık-2016 Saat 03:15

İMAN


İnsanlar Tanrı ve Din hakkında bildiklerinden ve araştırdıklarından ziyade Tanrı'ya inanan dindarların yapıp ettikerinden daha çok etkileniyorlar. Çünkü insanlar gördükleri somut örnekler olan kişilerden ve duyusal veriler olan olaylardan daha çok ve çabuk etkilenirler.


Çünkü çoğumuz görsel ve işitsel dünyadan düşünsel dünyaya çıkıp akılcı ve gerçekçi göremeyiz. Bu yüzden temelimizde yatan vehim ve hayal ve bundan doğan kuşku ya kesinlik arasında bocalar ya da bir tarafta saplanır kalırız.


Ayrıca bu kurgusal ve kuramsal dünyada dahi kendi ördüklerinden ve gördüklerinden ziyade başkaların hazır kurulmuş kavramsal tasarımlarından yararlanırlar. Bu alandaki özgün ve temel ve yöntembilimsel yapıtlarla buluşmaları da oldukça zordur.


Diğer taraftan bu duyulabilir ve düşünülebilir dünyadan çok daha yüksekte olan sevilebilir ve istenilebilir dünyaya samimi ve içten bir şekilde sığınıp duyulabilir ve düşünülebilir dünyanın tuzaklarından kurtulamayan kimseler için durum daha da tehlikelidir.
Ancak sorun duyulabilir ya da düşünsel dünyadan kurtulmak uğruna sevilebilir ve istenilebilir dünyaya sığınmak bir çözüm değildir.. bu başımızı kuma sokup gövdemizi dışarıda bırakmaya benzer .. ya da ayaklarımızı yerden kesmek gibidir. Nitekim bunun sonuçlarını islam coğrafyasında iki üç yüz yıldır bilimin ve hukukun donması ve durması ile öğrendik.. ve bu günler geldik.


Ancak bu sorunun.. yani çok yönlü ve yanlı insan yetişmesinin.. dini bilip dünyasını bilmeyen.. dünyayı bilip dini bilmeyen YARI AYDIN tipinin.. ya da her çağda.. her kıtada her devlette görülen TEK TİP insan yetiştirme düzenin.. etkisinden kurtulup BİLGİ TOPLUMU ve HUKUK DEVLETİ ülküsünün gerekçesi.. gerçeği ve geleceği olan uygarlık.. insanlık ve islamlık vizyonunu sağlayacak mesaj ve misyonu yüklenen 11'lik takımının kaptanı olmayı YÜKLENMEK gerekiyor...


İşte bunu ağırlığı gittikçe artan sorunların.. yakınmaların.. bunalımların İLK çaresi YBA görüyor ve sizleri oraya GERÇEKLERİ ÖRMEYE çağırıyorum.


Eğer çözümün çaresi olan BELİT ve BÜRHAN bu ise.. bundan neden çekiniyorsunuz ki ?


Başkalarının büyük bir rezidansı olsa bile kendi bahçeli küçük kulübenizi neden yapmıyorsunuz ki ?






TANRI


Aklı ile Tanrı'nın yokluğunu kanıtlayan anıtlamalara rasladım.. Kant.. bilginin kör veriler (görüler) ve boş ilkeler (kavramlar) ile oluştuğun söyler.. böylece hayaller ve vehimlerle ile dilediğin öyküsü kurar ve istediğin oyunu oynarsın.. sandıracak.. saydıracak.. tanımlayacak kandıracak savlar ve kanıtlar bulabilirsin ve sonunda ördüğün gerçeğe görür gibi bilmeye.. düşünmeye anlamaya ve sonuçta inanmaya başlarsın.

Ve böylede dünyayı belirleyen ve dini tanımlayan DİLİ.. kötü ve kötüye kullanmak suretiyle onun en büyük kötülüğüne uğrarsın.. ancak bunu ayırt edebilmen için ya şeytandan çok daha akıllı olman gerekiyor ya da Tanrı'nın seni onu aramanı kabul etmesi ve tanıtması icab ediyor. Yoksa makul ve muhal arasında eceline kadar başıboş dolaşacaksın.

Bunu ister işitah ve iştiyak ayaklarıyla yerde yapabilirsin ister merak ve aşk kanatlarıyla gökte yapabilirsin.. ister bir at olursun.. ister bir kuş olursun.. istersen pek te hoş olan KANATLI AT olursun.. fakat ne olursan ol .. at ve ot ile et ve it.. olmaktan kurtulamazsın.. çünkü bir canlı olarak bunlar senin evin ve avın.. eşin ve aşın.. beşeriyetin yapısından çıkan medeniyet bunları daha kolay, ucuz ve çabuk hale getirirken bu uygarlığın en yüksek yapısı olan "insaniyet"i inşa ettiğini bildiğinde.. bunu insaniyet-i kübra olan "islamiyet"e götürmeke hasenatını seyyiatına galip getirmeye.. esma hüsnanı ismi azamı yükseltmeye ve bu nedenle ahseni takvimini ahseni amele yüceltmek gerektini anlar.. TANRI'ya güvenir, bağlanır ve inanırsın…





DİN


Bu günlerde öylesine ağır toplumsal sorunlar yaşıyoruz ki artık kimse kimsenin kusuruna bakacak hali kalmadı. Ancak sorunlar hepsini bir DAİRE kabul edersek.. bu daire alanı içinde birbirine bağlı ve birbiriyle etkileşim içinde olan bireysel.. toplumsal.. kültürel.. sosyal.. ekonomik.. politik.. askeri.. ulusal.. yerel.. bölgesel ve küresel ve hatta evrensel SORUNLULUKLARIN ve SORUMLULUKLARIN gerektirdiği seçim ve geçimler.. birbirine karıştığı.. gereksinim ve arayışların birbirine girişti.. bir salınım ve dalgalanma.. halinde bulunuyoruz.. artık SEÇİM ve GEÇİM sadece islam dünyasının bir sorunsalı değil.. uygarlık ve insanlık dünyasının bir problematiği haline geldi.. diye düşünüyorum.


Her birimizin ORANTISAL olarak SORUMLU olduğu bir durumda her birimizin üzerine düşün bir İŞLEV ve GÖREV vardır.. bunun ne olduğunu belki hepimiz çok iyi biliyoruz.. neyi yaptığımızı.. neyi yapmadığımızı.. neyi bıraktığımızı neye başladığımızı.. YAŞANTIMIZDAKİ alışkanlıklarımızı ve DAVRANIŞIMIZDAKİ alışkınlıklarımızı.. kültürel.. sosyal.. ekonomik ve politik bakımdan kaynaklarımızın ve hedeflerimizin kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlamamızı.. işimizde olan ilişkileri.. evimizde olan ilişkileri.. kendimizin ve sorumlu olduklarımızın eğitimi ve yönetimi il ilgili yükümlülüklerimizi.. hasıl bir İNSAN ve bir AİLE'nin üyesi olarak işlediklerimizi ve eylediklerimizi .. duyup düşündüklerimizi.. kıldıklarımızı ve kurduklarımızı.. yaptıklarımızı ve ettiklerimizi.. yaptıklarımızı.. ettiklerimizi.. yediklerimizi ve dediklerimizi bir MUHASEBE-İ NEFİS denetlemesinden geçirmek lazım geliyor.




Sonra bu oto-kritik çerçevesinde gerekli yineleme ve yenileme içeren değişimleri.. artırma ve arıtma gereken deyişimleri.. samimi bir surette sağlama sıratında start vermemiz ve ciddi bir şekilde gerçekleştirme yoluna girişmemiz gerekiyor. işte bunun için bütün faktör ve aktörleri ciddi bir analize tutup plan ve programımızın BİLEŞKESİNİ (vektörünü) uymaya ve uygulamaya geçirmemiz icab ediyor.




Belki bunu benim gibi sizler bir çok kez yapmış, uygulamış ve başarısızlığa uğramış olabilirsiniz. Olsun.




Her başarısızlık size GEREKLİ (lazım) bir deneme olarak bir yanılma öğretmiştir. EREKLERİNİZ (hedeflerinize) ulaşmak için bir KAYNAK harcamanın ve meyanda vakit ve nakit olmak üzere bir değer kaybının zaruri olduğunu anlamışsanız öğrenmenin ucuz olmadığını da öğrenmiş olacaksınız. Öğrenilecek konu ne kadar derinse o kadar büyük vakit ve nakit kaybedeceğinizi de benden öğrenin.

Örneğin şu YBA dilini kurmak için en tatlı yıllar olan 40 ile 64 yaş arasını olgun gençliğimi verdim ve bir o kadar da yakın çevremi huzursuz ettim.. buna rağmen ailecek elimize kar değil zarar geçti.. hatta başkaları daha ağır kayıplar verdiler.. bir evlad.. bir baba.. bir koca yitirdiler.



Yürürken daha ileri gitmek isteyenler deneme ve yanılmadan daha büyük bir sınıfa geçmek zorundadırlar. Araştırma ve geliştirme AR-GE katmanı.. bu katmanda başkalarının deneme ve yanılmalarının taşındığı ve saklandığı arşive ulaşarak.. başkalarının yaptığı deneme ve yanılmaları yapmamak şansını erişebilirsiniz. Üstelik başkalarının yaptığı deneme ve yanılmaları yeniden yapmamak.. araştırma ve geliştirmeleri boşuna yinelememek şansını elde edersiniz.. nitekim 1960 yılında çalışmalarını başlatan Tony BUZAN’ın ZİHİN HARİTALARI yapıtına bakarak 1990’dan beri uğraştığım YBA dilinin tasarlanmasının sürdürülmesi gerektiğin kanaatini elde ettim.



Sizi yürüten deneme ve yanılmadan.. size ilerleten araştırma ve geliştirmeden daha bir üst sınıfa çıkmak isterseniz Değiştirme ve Düzeltme imkanı veren DENETLEME katmana geçmek zorundasınız. Denetleme; projeyi, partiyi, parayı ve pazara düzenleme; deneye başlama ve öğrenmeye girişme;   bilgileri ve birikimi araştırma ve araçları ve kazanımı geliştirme.. aşamalarından sonra gelen bir aşamadır ki bu ÜRETİM ve TÜRETİM alanı genişledikçe.. eğitim ve yönetim işlemlerinin ağırlığı ve oranı de artan bir işletim ve yürütüm sorunudur.

Bu denetleme aşaması kişisel bazda şimdi bizim burada yaptığımız OTOKİRİTİK çalışmasıdır. “Alem ve System ve Belevi” birimi burada zaman ve namaz düzleminden.. yararlanma yatay çizgisinden.. yani TESLİMİYET ubudiyetinden ; nizam ve mizan eksenine.. yetkinleşme dikey çizgisine yani İSLAMİYET rububiyetine geçer.. bu daha zordur.. çünkü evvelkinde ilminizle YATAY bir düzlem üzerinde GENİŞLER iken.. burada iradenizle DİKEY bir eksen üzerinde yükselmektesiniz.



Değiştirme ve düzeltme aşamasında kendi kişisel “geçim” kaygısından toplumsan “üretim” tasasına çıktınız.. artık sadec kendi geçiminiz için üretmiyorsunuz başkaları için de üretiyor ve çalışıyorsunu. Artık sadece geçiminizin sorunluluğunu düşünmüyor onurunuzun ürününüz kadar olduğun duyumsuyorsunuz. Kader size evvelki başarınızdan ötürü yeni bir işlev ve yeni bir görev veriyor. Sizi yükseltiyor.



Örneğin önce bir şirkette ortak ya da bir yerde belediye başkanı idiniz.. sonra bir parti kurdunuz ve PARTİ BAŞKANI oldunuz ya da şirket patronu.. oldunuz ve sizin gibi pek çok deneme ve yanılma yapmış ve hatta farklı alanlarda araştırma ve geliştirme yapmış ve uzmanlık ve kariyer kazanmış kimseleri de çalıştırma ve görevlendirme yeti ve yetkilerini kazandınız.. mal ve hizmet üretiminde üretiminiz marka haline geldi ve sizi ün verdi ve tanınmışlık kazandırdı.. hasılı servetiniz.. şöhretiniz.. makamınız ve saltanatınız arttıkça arttı.. işte bu nokta da DENETLEME hem işinizi ve başkalarını teftiş ve kontrolünü hem kendinizi murakabe ve koordinesini içeren karmaşık bir hal almaya başladı.


İşte bu nokta da artık HIRS’ınız size eline geçirir ve HASED tokatlarıyla hırpalamaya başlayacaktır.. çünkü alanınızda başka rakipleriniz de olacaktır.. onlar sizi daha da geliştirip YARIŞI önde götürmeye başladığınızda ün’leme ve ün’lenmenizin unutmaya ihtiyacı olacaktır ki işte geçmişte kolaylıkla geçtiğiniz YATAY çizgiye.. zaman ve namaz çizgisine geçmekte zorlanacaksınız.. işte bu nokta da yazının başında olan İMAN ışığına çok ihtiyacınız olacaktır.. siz tanrı-benzeri ya da gölgesi.. en azından kralı değilsiniz.. çünkü onlar size bağlı olsa bile siz onlara bağımlısınız.. buna rağmen ne kadar yüksekte olursanız o kadar .. ya hased ettiğinizin ve rakibinizin ŞEYTANI ya da egemen ve hakim olduklarınızın TANRI’sı yanılgısını kapılacaksınız.. daha yüksekte bir EREK ve HEDEF uğruna peşinizdekileri rizikoya atacak KENDİNİZLE birlikte yakacaksınız.. çünkü eshab-ı fil gibi şiştikçe şişeceksiniz.. şişen bir balon ise SINIRLI olduğundan ve sonsuz bulunmadığından eninde ve sonunda patlayacaktır.. tüm YERDEKİ ve GÖKTEKİ yıldızlar gibi.. rüyet ve riya yan yana yürürken.. re’y ve rüya omuz omuza giderken..başka bir seçenekte yoktur zaten.




Şimdi düşünün bakalım.. İman ve Tanrı’dan sonra edindiğiniz bu din; sizin yükümlü olduğunuz kimsel ve tekil ve özel bir YÖN mü ? Yoksa herkesin sorunlu olduğu nesnel ve tümel ve GENEL bir YOL mu ?



Herkesi kendinize ZORLA benzetip aynı şekilde düşünen ve inanan kullar.. aynı surette isteyen ve yaşayan TEK TİP köleler mi istiyorsunuz yoksa her bir insanın sizin gibi tek başına bir ALEM olduğunu mu düşünüyorsunuz ?


Peki neden ve niçin ve nasıl bir LİDER olduğunuzu hiç düşündünüz mü ? Öncü ve önder olmak nasıl başlamıştı ? Ve şimdi ise ayniyetinin hamiliyeti ve hürriyetinizin hakimiyeti ve enaniyetinizin mahiyeti ve nefsaniyetiniz muhtevası başınıza neler açtı ?


O zaman imana sağlam, Tanrı’ya sağlıklı ve dine bilgi, sevgi ve sağlıcakla dönün.. herkes hata yapabilir.. önemli olan dönmektir.




osmanziya 12.12.2016 kartal

Düzenleyen osmanziya - 12-Aralık-2016 Saat 08:32
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3308

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 12-Aralık-2016 Saat 08:55
Din konusun fazla girmek istemiyorum.. fakat olaylar ve günden bunu bize yaptırıyor. Konuyla ilgili başka bir yazıyı buraya alıyorum;

Felsefe ve hikmet ve din.. tefekkür ve heves ve tezekkür.. hikmet heves değildir.


Bazı müslümanlar felsefe yapmaya çalışıyorlar.. lakin Cuma Özusan'ın dediği gibi batının dini olan felsefe ile doğunun felsefesi olan dini.. buluşturmak ve barıştırmak kolay değildir.. çünkü alanlar değiştikteçe yöntemlerde değişir ve bütün alanlarda işe yarayan bir YÖNTEM bulmakta kolay değildir.. Bu konuda çalışanlar olmuş ve oluyor.. hatta kendim dahi bu işe giriştim..


Yontembilim analiz diye çok yönlü ve yanlı alanlara ilişkin ORTAK BİR DİL bulmaya çalıştım.. ancak bunu yaparken içerikten sıyrılmak gerektiğini düşünüyorum.. genelde felsefe sorar.. bilimin metodik kuşkusunu daha da kesin hale getirir.. din ise yanıt verir.. özellikle metafizik konularda.. ancak felsefe ADINA metafizik konulara ilişkin yanıtları KESİN hale getirmeye çalıştıkça dine benzer.. din ADINA ise fizik ve toplumsal konulara ilişkin sorulara KESİN yanıt vermeye çalıştıkça felsefeye benzer.. ve bundan dolayı da başarılı olamazlar.


Bu durumda dilin ve dinin.. bilimin ve hukukun.. bireyin ve toplumun.. felsefenin ve san'atın.. dinin ve hikmetin.. aklın ve naklin.. lisanın ve kalbin.. ilişkilerine dair sadece uzman azınlığın değil de insan ve hikmetle ilgilenen çoğunluğun dahi katıldığı geniş ve yeterli bir birikim ve deneyim ve evrim gerektiği ortaya çıkmaktadır.


Sanırım bu da oluşacaktır zamanla.. kanaatım odur ki HİKMET içerikten sıyrılmış biçimsel bir çalışma ve geniş kapsamlı bir EPİSTEMOLOJİ olacak ve içeriksiz bir biçim bulunacaktır. Nitekim Kant'ın biçimsel çalışması daha sonra içeriklendirilerek HEGEL'e gelinmiş ve oradan MARKSİZM'e inilmiş ve sonuçta halka yansıyan ve yalın bir hikmet ve USUL iman ittihaz eden bir DİN ortaya çıkmış ve solun başında DİNSİZ'ler yer almıştır.. keza İMAN'ı usul ittihaz eden sağın başına HIRSIZLAR çöreklenmiştir.. her ikisi de kaçınılmaz bir sonuç olduğu ortada iken hale bu anlaşılabilmiş değildir.

"Doğunun Yaratıcı'yı /nakli insanlaştırması ile Batının insanı /aklı tanrılaştırması yöntem olarak zıt gibi görünse de" demişsiniz Ekrem Baytap Kardeşim.. "bilgiye dair önemli tecrübeler" olarak görmüşsünüz. Haklısınız.. deneyimler.. yanılarak öğrenmek içindir. Genel de bir din karşı taraftan ve karşı dinden eleştirilerle gelişir. Sistem içeriden denetlenir lakin dışından eleştirilir. YBA işte bu eleştirinin genel ve ortak dili olma yolunda bir çalışmadır. İnsan merkezli din veya akıl merkezli felsefe; "din ve dil" arasındaki ince çizgiyi.. duyumsaması kolay değildir; "dünya ve din" arasındaki duyarlı noktayı.. "V" bağlacının aynı zamanda ayıraç olduğunu.. fark etmesi.. zordur.

osmanziya
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3308

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 12-Aralık-2016 Saat 09:05
iman.. tanrı.. din.. söz konusunu edildiğinde bu terimlerden ayrılmayan DÖRDÜNCÜ bir terimi de eklemek lazım.. iman için KESİNLİK tanrı için KALICILIK ve din için GEÇİCİLİK.. Bu durumda iman, tanrı ve din kalkar yerine bu üç terim gelir.. ve bizden kesin olarak geçici ve kalıcı olanı ayırt etmemezi ister.. oysa insan iki nesne bilir onu da karıştırır.. kesin olarak geçici ve kalıcı olanı ayırt edemez.. işte bu noktada insanın sınavı ve yarışı başlar.. Ekrem Baytap kardeşimin dediği gibi tanrının insanlaştırılması ve aklın tanrılaştırılması.. ve sonuç; Tanrı Tanırlar ve Tanrı Tanımazlar.. ancak her ikisi de İNSAN'ı unuturlar.. insan unutulunca BİLGİ'de unutulur.. geriye körü körüne inananlar ile boşu boşuna savaşanlar kalır.. sonra araya girersiniz. bir kaç yumrukta siz yersiniz ;)
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk