Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: nereye gidiyoruz | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: nereye gidiyoruz Gönderim Zamanı: 30-Mart-2024 Saat 00:16 |
https://1drv.ms/f/s!Au_AN8IQqLfohcwYgtHtJg8iIs9pDA
KOPYELE ve YAPIŞTIR YAPIŞTIR ve PAYLAŞ bu kadar kolay ... İlk kez dünya ile paylaşmayı denedim.. tabloları web sayfamda ve face sayfalarımda paylaşıyordum.. windows11 geçince doğrudan dünya ile paylaşmak imkanı tesadüfen öğrendim.. linke tıklayınca face ve web sayfama gerek kalmadan bulunduğu yerde yani BULUTTA izleyebilirsiniz.. izlemek yaptığımız en kolay iştir.. zaten dünya geldiğimizden beri izlemekten başka bir şey yapmıyoruz.. yapamıyoruz.. doğal ve dönel yani tabii ve tarihi süreçler dışında yapay ve sanal süreçlerle KÜLTÜRLENME ile oluşturduğumuz uygarlık içinde yeni yeni izleme olanakları buluyoruz. Resim ve Muzik ve Heykel ile güzel san'atlar ile İZLENECEK nesneler oluştururuz. Ekonomik ve politik süreçlerle bu izlemelere taban oluştururuz. Kültürün olmazsa olmaz bileşeni olan dil ve din ile ortaya koyduğumuz milletler.. devletler.. medeniyet ile bu güne kadar geldik.. bu gün geldiğimiz noktada birbiri içinde giren uygarlıklar.. bilebildiğimiz kadarıyla.. bilemediğimiz eskileriyle birlikte.. sümer ve babil.. mısır ve akad.. yunan ve roma.. türk ve arap ve fars.. emevi ve abbasi.. selçuklu ve osmanlı uygarlıklarına bedel alman ve fransız ve ingiliz kültürleri ile bu güne geldik.. bu günden sonra da ne olacağını fazla bilmiyoruz.. dünyayı belirleyen ve dini tanımlayan dilin mahiyetini bilmiyoruz.. dilin mahiyetini bilmeyince dünyanın ve dinin hakikatından haberimiz olmuyordur. Evet her birimizin KİMSE ve NESNE tarafımızla KİMLİK'i bulunuyor. Bu kimliğin toplum için biçimlenen KİŞİLİK'i oluyor. Bu kimlik ve kişiliği taşıyan ÖZNE.. birbirinden olan başkalığı bir süre sonra başatlığı ile BİREYSEL'liğini bina ediyor. Bu bireysellikler de KALİTELİ mal ve hizmet sunumu ile.. sorunluluklarımızın GEÇEM çözümünde.. KARAKTERLİ erdem ve yetkinlik serimi ile.. sorumluluklarının SEÇİM ile çözümünde.. kendisine tahsis edilen kabiliyetlerle edindiği ihtisasla istikbalini inşa ediyor. Bina edilen bireysellik ve inşa edilen istikbal.. nereden gelip nereye gidiyor ? ELBETTE bu angaje edindiği BİRBİRİNE MUHALİF OLARAK DOĞAN müslümanlık ve masonlar ve marksizm ile bellidir. Kendisine tanımlıdır.. şu şartla ki bunu kendisi yapmamıştır.. kendinden öncekiler hazırlanmıştır. Bireysel bazı çözümler dışında büyük bir çoğunluk bu yeşil ve mavi ve kızıl totaliter ve otoriter sistemler ve rejimlerin insanların köklü özlemlerine ve korkularına dayanarak kendilerine adananları ikna ettiği gerekçeleri.. paravana ve paratoner ettikleri dil ve din ile emek ve özgürlük gibi etnik ve etik ile ekonomik ve politik değerleri bulunur. Hem bu alet ve bayrak edilen değerleri hem alet edilişin bilgilerini tartışmaz konumuz dışındadır. Ancak tartışma konusu olmayan bir husus bu devasa fikir ve mana saraylarını insanların kendileri yapmamıştır.. dünya şehirlerini sıralanan gökdelenler ve rezidanslar gibi.. hepimiz kendi kulübesini yapmaya aciz ve ister legal ister illegal.. ister kentte ister kırda küresel örgütle bağımlı aciz köleleriz. Maddi rezidansları gibi manevi saraylar olan teknolojileri ve ideolojileri de kendimiz yapmadık.. sadece ikisini birleştirerek ÜRETİME bir şekilde KATILARAK sürdürüyoruz ve bunun nerede gideceğini de bilmiyoruz. Bu konuda iki ana akım bulunuyor birincisi; kendimizi GEÇİCİ inşa ederek geleceğimizi KALICI olarak bina ediyoruz. Özellikle dindar yani yahudi hristiyanlık, muslümanlık.. böyle düşünüyor. İkincisi maymunlar cehneminden yapay zeka cennetine gidiyoruz. Özellikle masonlar ve marksistler böyle düşünüyorlar. Bu da gayet doğaldır.. çünkü bilimle isbat edilen ancak kuşkuya açık nasıl sorusunun yanıtı dışında neden ve niçin sorularının konuları iknaya açık ve kuşkuya kapalı olan anlatımlardır. Dilthey buna açıklama ilimleri ve anlama ilimleri der.. daha sonra buna hermenuetik bilgiler adı verilmiştir. 7 ekimden beri dünyanın ŞERİATTA daha beter.. KAPİTALİZMDEN daha vahşi.. SOSYALİZMDEN daha acımasız bir FAŞİZM ile yönetildiğini hepimiz İNSANLIK olarak gördük.. 3.dünya savaşının provaları yapılıyor görünüyor.. düşün yoğunluklu terörist savaşları yeni bir şekle evriliyor görünüyor.. Yarından sonra bir seçim var.. elbette bunun da bir KÜRESEL sonucu olacak. bu seçimden sonra ne olacak bilmiyoruz.. belki konuda siyasetin gündemini izleyenler bir bilgisi vardır.. ancak onlar bile 2000 metrenin altında olduklarından yukarıda ne hazırlandığı bilmezler.. biraz daha ayrıntılı bilmek isteyenler dünya ekenomik formunun 2030 hedefini izleyebilirler.. ancak izlemekten fazla bir iş yapamazlar.. izlemeden öte inceleme.. imgeleme.. irdeleme.. karşılaştırma.. yargılama.. değerlendirme ve karar verme olanaklarına.. kendim dahil.. sahip değiliz. Ancak bunu ekonomik ve politik ve askeri olarak yapamasam bile sosyal ve kültürel ve antropolojik olanakları sahibim. On beş senedir bu konuda çalışmalarım hem face sayfalarımda hem web sayfalarımda paylaşıyorum. Osmanziya www.yontembilim.com Düzenleyen osmanziya - 30-Mart-2024 Saat 06:53 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 30-Mart-2024 Saat 00:48 |
https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2266&PN=1
Geçen Milletvekili seçimlerinde konuştum.. siyasi rengini belli edince sanki dinin belli etmiş gibi tepki aldım.. bu yüzden belirtmiyorum.. belirtmeme gerek kalmıyor.. çünkü herkes kimin ne yaptığını görüyor.. görebildiğimiz kadarıyla.. kime oy vereceğini de biliyor. Belki benim gibi kararsızlarda son dakikaya kadar hala düşünüyordur. Çok şükür bu durumda baş durmadım.. SAĞ kanattan eski milli eğitim bakanımız prof. Ziya SELÇUK'un BÖLÜNMÜŞ DÜNYA kitabını okudum.. SOL kanattan eski Barolar birliği başkanı Prof Metin FEYZİOĞLU'nun.. birbirinden değerli iki kitabını okudum. Benim görüşüm.. eğer bir dereden geçiyorsak.. dereden geçerken AT değiştirilmez.. bu da atı beğendiğimden dolayı değil DEREDEN GEÇTİĞİMDEN dolayıdır.. ancak eğer siz dereden değil de SİYASİ HİPOPRUMDA koşan atlar görüyorsanız.. elbette istediğiniz AT'ı seçebilirsiniz. Mustafa BUĞUÇAM 30.03.2024 üçyol izmir 00:45 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 30-Mart-2024 Saat 14:27 |
Ticaret ve siyaset
KALKINMANIN YOLU DEMOKRASİDEN GEÇER.. DEVLET, Yatırımı, dolayısıyla iş ve istihdam yaratılmasını teşvik etmelidir. DEVLET Mülkiyet hakkını korumalıdır. DEVLET Yatırımcı ve emekçiyi karşı karşıya değil birlikte başarmaları için gerekli ortamı oluşturmalıdır. DEVLET sosyal devletçcilikle vatandaşını sarıp sarmalamalıdır. DEVLET her vatandaşının, milletin bir ferdi ve devletin bir vatandmaşı olduğu için güven ve gurur duymasını sağlamalıdır. Ancak böyle bir ortamda vatandaşlar, maddi ve manevi varlıklarını geliştirme imkanı bulabilirler. DEMOKRASİ yoksa, ayrıcalıklı küçük bir kesim halkın üzerine basa basa zenginleşir. Halk da fakirleşir. Doğal kaynaklarımız, zenginliklerimiz ve insanlarımıız, birileri daha zengin olsunlar diye, sömürülür. ÇIKIŞ YOLU Prof. Metin FEYZİOĞLU Shf. 415 Prof. Ziya SELÇUK BÖLÜNMÜŞ DÜNYA Sahife 264 Çok uzun yıllar önce bir hafta sonu kardeşlerle kuzenlerle evde Fenerbahçe-Galatasaray maçını izlerken ortam çok gerildi. Bağrışmalar üzerine babam geldi ve “Bu ne gürültü böyle! Hangi imtihanı kazandınız da Fenerli veya Galatasaraylı oldunuz dedi ?” Bu soru çok ilginç gelmişti bana. Babam aynı soruyu ülkedeki tüm kamplaşmalar için de kullanıyor. “Biriniz sağ-göz biriniz sol-göz. Kim düşürdü birbirinize ?” diyordu. İrfanın ışığı ciltlerce kitabının özetini bir çırpıda ortaya koyabiliyor bazen. Peki, ama zihinlerimizde doğuştan var olan esnekliği hangi yaşam akışı bu denli şartlanmış hâle getiriyor? Mutedil bir medeniyetin çocukları nasıl bu denli hep-hiç ikilemine düşüyor? Anlamak zor. Anlamak için hem bilimsel aklın hem vicdani ve etik aklın birlikteliği çok kıymetli. Bu birlikteliği temsil eden güzel bir örnek var: Albert Einstein ve Nobel ödüllü Hintli şair, yazar, ressam, besteci, mistik ve müzisyen R. Tagore buluşması… 14 Temmuz 1930 da Albert Einstein’in Berlin banliyösündeki evinde buluşan ikili, son derece sürükleyici ve ilginç sohbet gerçekleştirir. Biri Yin değeri Yang’dır sanki. Dünyanın maddi ve manevi alanını bütünleyen bir madalyonun iki yüzü gibidirler çekilen fotoğrafta. Dünya bu günde böyle bir bütünlüğe ve birlikteliğe muhtaç. Öyle olmadığı halde bu bütünlüğü taşıyormuş gibi yapanlar genellikle şiddeti perdelemek ve insanı kandırmakla meşguller. İnsanın ruhsal, fiziksel, psikolojik, toplumsal ve doğal bütünlüğüne saldırıların durması, insanlığın ana ödevi olmalı. Bir makineye dönüştürmeye çalışılan günümüz insanın kurtuluşu, kendisinin ödünç kimliğinden kurtarıp inşa etmesine ve sonuçta kendini bilmesine bağlı. Bu sebeble önce insanın kendi efendisi olması lazım. Kendisinin Efendisi Olmayan Hiç Kimse Özgür Değildir kitabında EPIKTETOS, bir anlamda 2000 yıl önceden günümüz problemlerini ele alıyor. Burada on öğüt niteliğinde bir tanesi bizleri hem kendi içimizde hem de dış dünyada bölen ya da karşı karşıya getirebilen seslere ve acıya karşı rahatlatıcı bir cevap niteliğinde: “… Dünyanın nasıl sana ihtiyacı varsa öyle. Zira sen seçtiğin bir zamanda da doğmadın zaten, dünyanın sana ihtiyacı olduğu bir zamanda doğdun.” Bunu bilmek insana ve insanlığı yeniden ve yeniden başlama cesareti verebilir. Belki de hayatımızın yazı tarafını değil tura tarafını da görebilir sorularımızı sorabiliriz: Kendim, yaşamım için, değerlere ve ilkelere dayalı bir hiza taşı oluşturdum mu ? Başkalarının benimle ilgili beklentilerini takip etmek mi kendi yolumu oluşturmak mı istiyorum ? Toplumda oluşan taraflardan birini sorgulamaksızın seçecek mi yim. Yoksa iyiye iyi, kötüye kötü diyerek orta yolu mu tercih edeceğim ? Hep-hiç, siyah-beyaz gibi uçlarda mı olacağım ? Yoksa esnek ve eleştirel durumu koruyacak mıyım ? Eskimiş din ve düşünce kalıplarının tuzağına mı düşeceğim yoksa özgün bir biçimde var olmanın yeni kavram ve kelimelerini mi geliştireceğim ? İlişkilerimde durumu idare etmekle meşgulüm yoksa çıkarlarıma aykırı olsa gerçeğe saygı göstermeye mi çalışyorum ? Soru sormadan sorun çözülmüyor. Dünyanın gidişatından memnun isek soru da yok sorunda yok. Ama her yeni doğanın ve doğanın yanında olmak için bir şeyler yapmak zorundayız. Bunun için ETİK kaygısı olan bilimi ve san’atı öncelikle dikkate almak durumundayız. Her şeyde bilim ve san’at diyebilmeliyiz. Tıpta, eğitimde, fizikte, kimyada, ilahiyatta, siyasette, sosyolojide… Her şeyde. Ziya ZEYBEK'in alıntısı bitti Şimdi kendimize soralım: Ticaret ureti ve tuketim arasinda aracı ? Siyaset eğitim ve yönetim arasindaki aracı ? Aradaki aracilar olmadan olur mu iki yanin birbirine kavuşması ? Uretim ve tuketim arasindaki YIYIM ticaretin dağıtımini ister.. Eğitim ve yonetim arasindaki YÖNELIM siyasetin derlemesini ister. Bu bakimdan bu dağitim ve derlemeyi yapan kişilerin yetişmiş ve guvenilir kimselerden olmasi gerekir. Bu da bizden ticaretin iktisadını ve siyasetin adaletini başarabilecek kimseleri bekler. Tablonun YATAY’ın bitirdik. Şimdi DİKEY’ine gelelim: Yönetim ve uretim arasindaki aracı Tuketim ve eğitim arasindaki araci Araci ve dolayim olmadan dogrudan doğruya aracisiz yapilan bir iş var mı ? Bir kaç tane olabillir. Ťuketim ve eğitim arasinda aracisiz ilk insani birim AILE'dir. Yönetim ve uretim arasindaki aracisiz ilk insani birim OKUL' dur. TİCARET ve SİYASET ile AİLE ve OKUL |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 30-Mart-2024 Saat 23:34 |
Değerli Kardeşim, bahsettiğim cami.. diyanetin namaz için topladığı yer değil.. hahamların.. papazların ve hocaların.. esamisi okunmayacak.. din için zaten TAPINAK da gerekmiyor. Çünkü Tanrı Tanırlık'tan Tanrı Tanıklık'a geçiliyor. Bu yüzden ruhbanlık sınıfı olmayacak.. camisiz muhammedî.. kilisesiz isevî.. havrasız musevî.. geliyor. Her biliminin uzmanı olur.. tıbbın uzmanı.. hukukun uzmanı.. ekonominin uzmanı.. politikanın uzmanı.. mimarın uzmanı.. muhasebenin uzmanı olur dinin uzmanı ve mutehassısı olmaz. Dil BİLİME.. din HUKUKA.. intikal ettiği diyorum; kimsenin anladığını.. eleştirdiği.. yanıt verdiği ve soru sorduğunu rastlamadım. Kafanı kaldır bi bak.. camiye kaç kişi gidiyor.. alışveriş merkezine kaç kişi gidiyor.. mukayese kabul eder mi ? Bilime intikal eden dil HİKMETE ve hukuka intikal eden din AHLAKA inkilab edecek diyorum.. bunu da anlamıyorlar. Dinciler ve bilimciler dediklerimi anlamaz.. bunu anlıyorum.. lakin bunların üstünde bulunan entelektüel kesimin ve taakkul düzeyi olgu ve fikir düzeyine çıkmış insanlardan bir ses çıkmamasını da yadırgıyorum. Kısaca köyümüzden dışarı çıkamadığımız sürece biri gelecek köyümüzü işgal edecek.. o güne kadar da dünyayı köyümüzden ibaret sayacağız.. maalesef. Sözün kısacı EVRİMİ anlamak için teraküm ve telahuk.. YARATILIŞI anlamak için de intikal ve inkilab.. sözcüklerini anlamak gerekiyor.. sözde buyuruluşcu ve devrimci olmak yetmiyor. Her ne ise.. bütün bunları bırakalım.. bu güne kadar anlattıkların zatı alinize YBA öğrenmeye.. kullanmaya ve yararlanmayı düşündürmüyor ve bununla de Yöntem Bilimsel Analiz'i EDİNMEYE sevk etmiyorsa.. ya bende iş kalmamıştır.. ya da sizin işiniz başınızdan aşkındır. Saygılarımla. Osmanziya
|
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 31-Mart-2024 Saat 06:39 |
Toparla
Iradi soyunuyoruz.. yatiyoruz ve fakat gayrı iradi uyuyoruz.. buna GECE diyelim.. irade dışı uyaniyoruz.. ve fakat iradi kalkiyoruz.. giyiniyoruz.. buna GUNDUZ diyoruz. Biz bu işi HER GÜN yapiyoruz. İşte gunlerden bir gün.. GEÇMİŞTE gayri iradi dürülduk.. buna OLUM günu diyelim. Gunlerden bir başka gunde GELECEKTE irade dışı düğümleneceğiz.. buna ÖLÜM gunu diyelim. Olum gününden önceki dürülmenin başlangıcina DÜGÜN günü.. diyelim.. ölüm gününden önceki derilmemenin sonuna DÜĞÜM günü.. diyelim. Sonunda YAŞAM çizgimiz: düğun.den sonrası... olum.. olanakları HACAT dürül.. dogum.. düğün.. deril.. HARRAT düğüm den sonrasi ölüm.. ölenekleri Hacat ve gereksinim Nedir ? Harrat ve arayış Kimdir ? IYI UYKULAR ..uykunuzu kaçirdiysam.. özur dilerim Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya 31.03.2024 Üçyol İzmir |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 31-Mart-2024 Saat 19:02 |
ENANİYETİN YAPILANMASI
Insanlar varligi fark eder.. yoklugu kadr eder.. fark etmeden ilim ve marifet doğar.. kadr etmeden kiymet ve muhabbet çıkar. Marifetten hayret ve muhabbetten mahviyet cikarilmasi dörduncu aşamadir. Ancak bunlar temelde bulunan emanet verilen enaniyetin yapilanmasina gore degisecektir Enaniyetin iki kanadi bulunuyor... ayniyet ve hurriyet. Insan ayniyetten ebediyet.. hurriyetten serbestiyet çıkarir. Bunlarin Tanri'dan birer EMANET oldugunu bilirse vicdaninda O'na karşi şukur sorumlumugu doğar. Kendinin asli mali sanirsa durum değişir.. minnet ve mudaresi Hakk'tan halka döner. Orta yolu tutmamizi ister.. Yaratan. Halki da sevecegiz. Hakki razi ederken halka hizmette edecegiz. |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 01-Nisan-2024 Saat 04:48 |
Seçimler oldu.. tam ve kesin sonuçlarını bilmiyorum.. ancak nereye gittiğimizi de bilmiyorum.. bildiğim tek şey şu: "hazır'ı SEÇMEK.
HAZIR neden "sakil" ve ağır olur ? Bunu tabloda göstermeye çalıştım. Diğer taraftan seçimin sonucu hayır mı olur şerr mi olur ? Bu da bilinmez. Bazen denize düşen yılana sarılır.. zehir de bala sarılır. Sarılmak kaçınılmaz olunca.. zehirli bal da bazen şifa olur.. yılana dönüşen ip bela olur. Ancak her seçimde millet devleti yönetenlere bir ders verir.. bu enine boyuna tartışılır. Hep beraber göreceğiz. Bu seçimden sonra bazıların "idraril" NETENYAHU.. bazıların "izraril" dediği "İSRAİL" ne yapacak göreceğiz. Bizim bu DERE'den geçmemiz gerekiyor.. DERE ve TEPE indi çıktısı eksilmez yollarda.. hep DÜZ gitmez sırat.. Bazen SEVİYY olur bazen SEBİL.. Bazen meddi minhac caddesi olur bazen mirkat patikası. Zira bizler "FÎ ameddimmümeddede" içindeyiz. Terakki içinde sukutumuz olur.. tedenni içinde suudumuz bulunur.. vesselam. Rabbimiz akibetimizi ve ahiretimizi güzel ve iyi etsin. Amin. Osmanziya 01.04.2024 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 01-Nisan-2024 Saat 04:59 |
20240401_045559_DEVLET.zip
Burada DEVLET dizini var.. içinde dosyalar var. Burada MİLLET dizini var.. içinde tablolar var. Burada yazilar dizini var.. içinde yazilar var. Genel de var ya da yok sözcüklerini kullanmayı sevmem.. bunun yerine bulunur ve olur kelimelerini kullanmayı yeğliyorum. Geleceğe gönderdiğim bu devlet ve millet dizinleri içindeki dosyalar yani tablolarda devlet ve milletin ne olduğunu merak edenler için.. iyi bi başlangıç olur İnşaallah. osmanziya 01.04.2024 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 01-Nisan-2024 Saat 05:56 |
dünya yönetimi ülkenin yönetimine benzemez.. ancak bedenin yönetiminden evrenin yönetimine kadar.. bu arada eğitimi de dahil.. RUBUBİYET denilen bir hakikat bulunur. Rubibiyet tabiri içinde birbiri içinde rububiyet ile uluhiyete ulaşmak.. rab ve abd.. tanrı ve kul.. kral ve köle.. kavi ve zayıf.. işte dört kavram birbirine karışır ve bunu günlük dilin düz yazısı ile yapılan edebiyat ve vaaz ile çözemeyiz. Eğer yanlış anlaşılmazsa zerreden arşa kadar birbirini içinde var sanılan ya da sayılan.. TANRI'lar bulunur. VE insanlar bunlara RESMİ teoloji ve filoloji ve SEVİL teozofi ve filozofi ile bir düzen vermeye çalışırlar. Riya sayılmazsa.. burada YBA ile ve FACE sayfası ile on bin yazı ve yüzbinlerce tablo ile bir düzen ördüm.. yani yöntembilim.. insanbilim.. islambilim.. YAZDIM.. birde bunların YAPILMASI var ki kimseyi YBA dilin edinmeye ikna edemediğimiz için de yazmadan yapmaya girişemedik.. ancak gelecekte bunun gerçekleşeceğini dair gerekçelerim bulunuyor. Bir yazar demiş ki eğer işe yarar bir şey yapmışsan.. toprağın içine gömsen dahi onu arar bulurlar.. oysa biz siber uzaya gömdük.. burada kaybolması daha ihtimal dışı.. sonuçta uluhiyete karşı yapılan ubudiyette karşımızı bir UCUBİYET denilen bir nesne çıkıyor.. işte bu fakir buraya geldi.. gel sen bir sahife içinde asla ikinci kez yinelenmeyen 2. 4.. 16.. 32.. 64.. 128.. 256 sözcük diz.. sonra bu anlamlı ve anlatımlı olsun.. bunun olağanüstü bir san'at ve hikmet olduğunu kim anlar ? Her halde, gereksinimleri dışında, iki sözcüğü bir araya getirip bir cümle kuramayan avam anlamayacaktır. Üniversite tahsille olanlar ise günlük dilin düz yazısı dışında bir anlatım tarzına alışkın olmadıkları için onlarda anlamayacaklardır.. peki avamın ve havasın anlamadığı bu tablolar ne işe yarayacaktır.. bu tablolar geçmişteki hitit ya da mısır tabletleri gibi bu gün işe yaramıyor.. gelecekte hitit tabletleri işe yaramayacaktır amma YÜKSELEN değer olduğunda benim tablolarım işe yarayacaktır.. peki kim onu yükselen değer yapacak.. anlaşılır bir malzeme yapacak.. kapış kapış aranan materyal edecektir.. işte bunu başaracak benim partnerim.. editörüm.. webmasterım.. menecerim.. sekreterim.. yani ben ve beş kişi yapacak.. PARTNERİM diyor bir ARAÇ binecem.. araçtan ayrılmayacam.. sen istediğin kadar AMAÇ bulabilirsin.. yani ibadet araç ise.. araç.. ben araçtan ayrılmıyorum.. oysa yaşam gibi ibadette bir ARAÇ'tır asla amaç olamaz.. dil araç olduğu gibi dinde bir araçtır.. KUR'AN araç olduğu gibi RASUL de bir araçtır.. Yani zamanı gelince akıl, dünya, servet, şöhret gibi bunlara bir "Lâ" koymadan İLLALLAH demek olası değil.. ancak biz bunu anlamıyoruz.. ÜNLÜ bir tabirle bulunduğumuz KONFOR alanından çıkmaya CESARET edemiyoruz.. oysa biz şehvet, şefkat ve cesaset gibi CESARET sınavımızda söz konusu.. bunu yapamıyorum ve yapamıyoruz.. sonuçta fetocusu retocusuna düşman.. kürtçüsü türkçüsüne düşman.. sünnisi şiisine.. hasım Kur'ancısı hadisçisine.. hasım ve artık sağı ve solu.. dindar ve laiki.. geçtik kadını erkeğine düşman bir BEŞERİYETE geldik.. işte burada herkesi İNSANİYETE çağırıyorum.. din bitti.. İslamiyet bitti.. bir insaniyet inşası bulunuyor.. işte gelin hep birlikte ona katılalım.. elbette herkes kendi kabiliyetince ona katkıda bulunuyor.. YBA ise bu işi KÖKTEN alıyor..
osmanziya 01.04.2024 05:56 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3411 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 01-Nisan-2024 Saat 07:03 |
"Bedenin yönetiminden evrenin yönetimine kadar.. bu arada eğitimi de dahil.. RUBUBİYET denilen bir hakikat bulunur." Yani eğer Bir Tek Tanrı kabul edilmezse her bir atom Tanrı haline geliyor, diyor Üstad. Fakat bizde bu mana-yı harfiden başka mana-yı ismi ile her bir zerreyi inceleyip İLİM yapmazsak.. kuvvet elimizden gidiyor.. dünya elimizden kayıyor. Demek ki iki taraflı çalışılacak.. işte imamı Gazali de böyle yaptı ve islam dünyası bin yıl uykuya daldı.. yani iki taraflı görmek gerekiyor.. iki taraflı görmeye çalışanları da kafir ve münafıklıkla suçluyoruz.. yani işler bayağı karışık.. göründüğü gibi değil. İşte bu konuda TEMEL usul ve KÖKLÜ iman.. kanatları olmayınca insanlar tek taraflılık yanlışlığından kurtulamıyor. işte "benim" davam budur.. ben de tek taraflılık yapıp.. davamdan başka bir iş yapamadığımdan başarısız kalıyorum. Özetle savaş ve barış içinde bulunan sınav ve yarış.. bizi dünya sıkleti ve din külfeti içinde DİL'imizi unutturuyor. Habire dünya için.. din için.. dilimizi kullanıyoruz. Onu bilmeye ve anlamaya çalışmıyoruz.. üstelik kötü ve kötüye kullanıyoruz.. HANNAS'ı kötü ve kötüye kullanırsak o bizi daha çok kötü ve kötüye kullanıyor. Kimimizi şeytan ve deccal yapıyor.. kimimizi iki yüzlü münafık.. kimimizi kafir ve fasık.. peki nedir ya da kimdir bu HAN-NAS ? Rabbinnas.. Melikinnas.. İlahinnas.. anlaşılınca o da anlaşılacak.. ancak bizim bu ANLAMA bezinde fazla tarağımız bulunmuyor. Hep sevabla meşgulüz.. hep anlama ile meşgulüz.. biraz sevab biraz anlama ile meşgul olsak.. orta yolu bulacağız.. özetle KÜLLÜ HAYRUN umuruha evsatuha.. bütün hayırlar orta işlerdedir. Hayırda israf yoktur.. ısrafta hayır yoktur.. itibardan tasarruf edilmez.. iktisad ve israf bir araya gelmez.. israfsız sarf size bir idealdir. İsrafla iktisadın değerini anlamadığımız da ise maksad hasıl olmuştur. Taksid taksid.. yaza yaza KASD'ın KIST ile ilişkisini anladık. Kısıtlılık ise insanı SABRA alıştırır. Hayatta sabra alışan da BIRRE ulaştırır. Birru ulaşanda RUBUBİYETİ anlar. Bunun için ayet Şehidallahü diye başlar.. ululilmi kaimenbilkıst.. der.. izzet ve hikmete götürür.
|
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |