Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: her seyi bilmek... | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3395 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: her seyi bilmek... Gönderim Zamanı: 02-Mayıs-2024 Saat 05:12 |
Antik çağda hiç bir şeyi bilmeyene mütevazi adamlar vardır.. SOKRAT bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğimdir.. diyordu.. sonra orta çağda her şeyi bilen adamlar ortaya çıktı.. Leonarda da Vinci.. İbni Sina.. tıbdan felsefeye teknoloji den ideolojiye gibi her şeyi bilen zekalar ve dehalar belirdi.. ve son üç yüz yıl ve özellikle otuz yıl içinde.. bilgiler ve veriler o kadar çoğaldı ki.. değil her şeyi bir ALAN'da her şeyi bile BİLMEYEN adamlar ve uzmanlar ve mütehassıslar bulunuyor.
Örneğin GÖZ doktoru gözün her parçasında uzman değildir.. Yazılımda bir mühendis programlamanın her türlüsünü bilemez.. o zaman çağımız "her şeyi bilen ve fakat hiç bir şey bilmeyen" cahil-âlim'ler çağıdır.. ya da hiç bir şeyden haberi olmayan ve fakat her şeyi haber veren "münkir-ârif"ler asrıdır.. hatta kendim dahil.. ilim ve irfan arasındaki farkı bile bilmiyoruz.. amma bilginlik ve bilgelik hakkında böyle destanlar ortaya koyabiliyoruz. Yani bir konu hakkında etraflıca "bellemek" yerine bir "kelimenin etrafına kelimeler" koyarak "öğrenen" kimseler olduk. İşte bu tür bilmeye ben ÖRME diyorum. Çorap örer gibi bir doku ortaya çıkarıp bununla başımızı örtüyoruz. Ancak bunu bile yapmayan öyle her şeyi bilen arkadaşlarımızı bulunuyor ki konuşmaya ya da yazmaya başladı mı MANGAL da KÜL bırakmıyor.. "mangal" hiç bir şey barındırmayan teneke kutu.. "kül" hepsi manasında ve bütünü anlamında tümellik.. bir benzetme yapmış olalım ve TÜM BİLGİMİZİN "benzetim" (analoj-temsil) ve "benzetme" (metafor-teşbih) öte gitmediğini belirtelim. İşte bu bildirim.. bu şöyledir.. böyledir.. şu vardır bu yoktur.. sen ya da ben.. türü tümceler ve sözcükler HER ŞEYİ BİLMEK.. fakat bir KONU üzerine bilgimizin giderek genişlemesi ve gelişmesi ise ve konu hakkında bilgimizin artması.. birikmesi.. eklenlenmesi ve evrimi ise BİRAZ BİLMEKTİR. Şimdi bu birazcık bilmek.. insanın kendini bilmediği durumda.. HİÇ BİR ŞEYİ BİLMEMEKTİR.. diye düşünüyorum. Bu durumda bizim BİLME politikamız Koca Yunus'umuzun şu öğüdü olmalıdır: "İlim ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsin bu nice okumaktır." Saygılarımla Osmanziya 02.05.2024 http://www.yontembilim.com Simge bir imgeyi yüklenir. Remiz bir hayali taşır. Anlatım bir anlam barındırır. Adın bir anlamı olur. Kabuk bir hayaletin evi olur. Beden ruhu taşır ancak bardağın suyu taşıdığı gibi değil. Ayine-i şuur manayı yansıtır anacak aynanın görüntüyü yansıttığı gibi değil. Her ne kadar bunlar birbirine BENZER ise de benzerlik en çok kullandığımız bir bilme aracı iken en çok YANILATAN bir alettir. Sonuçta şuhudun gayba perde olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve kültür ve bilim ve diğer etkinliklerimizle matruşka bebekleri gibi birbiri içinde olan "fizik, şimik, bio, İNSAN psik, sosyo, lojik" yedi dünyaya sahibiz ve insanların bir çoğu da bunun ayırdında değil.. daha tahsilli bir yakımınım PSİK sesinin anlamını bile bilmediğini itiraf etti.. varın sıradan ve tahsilsiz insanların ne olduğunu siz hesab edin. Tahsilsiz demekle sıradan hale getirmekle elbette İNSANI küçültmüyorum.. ancak insan.. yetenek ve olanakları bulunduğu halde.. okumadan ve öğrenmeden ve düşünmeden kendini küçültüyorsa bu benim suçum mu ? Bu gün artık DİL'in dünyayı belirlediği ve dini tanımladığı iyicene belli iken ki bunu dilin ve göstergebilimin revaç bulmasına.. felsefenin ontoloji ve aksiyomatiği bilimlere ve etkinliklere bırakıp EPİSTEMOLOJİYE yoğunlaşmasına bakarsak daha iyi anlarız. Eğer bir savaş çıkıp bu gelişmeleri bozmazsa.. dünya daha güzel ve din daha iyi bir hale gelecek.. buna kuşkunuz bulunmasın. Ancak dünyanın efendileri de.. ZAAFLARI İLE.. sonuçta bir İNSAN.. akibetimizin ne olduğunu bilemiyoruz. Elimizden gelen.. yaşayabildiğimiz kadar öğrenmek.. öğrenmek.. öğrenmek.. çünkü doğru değeri bilmek ve Değeri Olan Paylaşımlar yapmak ancak böyle olası.. Saygılarımla Osmanziya 02.05.2024 Düzenleyen osmanziya - 02-Mayıs-2024 Saat 07:01 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3395 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 02-Mayıs-2024 Saat 06:07 |
Her şeyi bilmek
mümkün mü ? Bu "HER" in ve "ŞEY'" in ne ve kim olduğunu bilmeye bağlı bir durumdur. "Duruşum, duruma göre değişir." diyorsak bizi yönlendiren üç "R" ne ise ona göre bilmemiz olur.. Yani Tanrı RA yani HANNAS bizi nereye yönlendiriyorsa kalktığımız ve yer vardığımız yere kadar olan her şeyi biliriz. Ancak bu yolculuğun nereden nereye gittiğini anlamak lazım: Bilinenlerden bilinmeyenlere mi Bilinmeyenlerden bilinenlere mi Bilinenlerden bilinenlere mi Bilinmeyenlerden bilinmeyenlere mi Ancak biz bu yürüyüşte geçmişte yapıldığı.. KANT tarafında da fenomen ve numen kavramlarıyla resmi hale getirildiği.. gibi.. ŞUHUD ve GAYB yaklaşım kriter almamız gerekiyor. Burada bilinenler gözlenen ve görünün ŞUHUD oluyor.. bilinmeyenler ise gizlenen ve görünmeyen GAYB oluyor. Ve bu anlatım bu dikeylikten şu yatayada geçirebiliriz; dünya bilinenenden ahirete bilinmeyenine gidiyoruz. Bilinenlerde bilenenlere gidiyoruz diyenler bilinmeyen GAYBA yüz vermeyenlerin yolculuğu.. bilinmeyenlerden bilinmeyenlere gidiyoruz diyenler ise.. tam tersine.. ŞUHUDA yüz vermeyenlerin yolculuğu.. takdir edersiniz ki her ikide verimsiz.. çağımız şuhuda kör ve gayba sağır sağcıların ve solcuların doldurduğu bir dünyaya hızla ilerliyor.. bu gidiş artarsa.. tarafları çarpıştırarak dünyayı ele geçirmek isteyenlere de fırsat vermiş olacağız. Bunun için bilgi ve inanç ile kesinlik ve kuşku arasında sağlam ve sağlıklı bir analiz ve sentezle güzel bir KOMBİNASYON ya da iyi bir KOMPOZİSYON kurmak ve kılmak için dilimizi kötü ve kötüye kullanmaya özen göstererek aykılı ve dikkatli bir arayışta bulunmamız gerekiyor. Bunun için işe en başından başladım: Canlı bir öğrenme ve diri bir düşünme. Sağlıcakla kalınız. Osmanziya 02.05.2024 üçyol izmir 07:24 KİŞİLER insanlari ayırır.. Falanci filancı şucu bucu yapar. OLAYLAR kişileri ayırır.. Güzele çıkarci ve iyiliğe yararcı yapar. OLGULAR olayları ayırır.. Gerçeği arayıci ve doğruyu bulucu yapar. AD katına çikan.. kişi ve olay ve olguları AR haline getirir ve AT'inın nesne yuku Ar ve kimse yolcusu Ad taşiyan ÖZNE oldugunu anlar. Bu durumda Gazali'den Mevlana'ya Descartes'ten Kant'a emanet'i yüklenen nebileri ve velileri.. dahileri ve delileri.. ayirmaz. Kendi gibi "insan" olan HALIFE-I ARZ bilir. Ummeti davet ve icabeti birleştirir. Osmanziya 02.04.2024 Halife-i Arz KURAMIN nedir ? Biz bu Kuramı Kur'an-ı Muciz-ül-Beyan'dan alıyoruz. Bilgilerimizi de parça parça yavaş yavaş aşama aşama Tanrı TANIRLIKTAN Tanrı TANIKLIĞA geçmiş yaklaşımla elde ediyoruz. Elde etme aracımızda FATİHA-İ ŞERİFE ANAHTARI haline getirilmiş ANALİTİK DÜZLEMDİR. Bu ekranı YBA ile işletip CANLI öğrenme DİRİ düşünme ile elde ettiğimiz kendi bilgilerimizi teraküm ve telahük ettirerek düşünmemizi ve konuşmamızı genişletiyor ve geliştiriyoruz.. eğer bunlara daha cesur ve daha şefkatli işlem ve eylemlerle.. başkalarıyla sağlanan işletim ve etkinliklerle.. çalıştırıp yükseltebilse idik.. elbette daha yararlı daha verimli daha başarılı olacağına da kuşku duymuyorum.. ancak bunlar benim görevim değil.. çünkü ben kendimi görevli bir veli değil işlevini görmesi gerekli bir deli olarak buluyorum. Artık insanları Tanrı'ya çağıracak bir çağda değiliz.. çünkü bilgisi ve birikimi ve gücü ile çoğu insan süper.. etkili.. yetkili.. küçük ağları ve bağları ve ağları ben yarattım havasında ve insanlık niteliğinden ve islamlık özelliğinden uzaklaşmış insanlar ve islamlar olarak görüyorum. Başta kendimiz olmak üzere hepimizi İNSANLIĞA tanımaya ve kendimizi bilmeye ögütlememiz gerekiyor. ÇAĞIMIZ Çağrı değil hatta ögüt bile değil örneklik zamanı.. örnek olarak başta kendimizi kurtarma devri.. Halife-i Arz olan İNSAN.. zalim ve cahil olarak emaneti yüklenmiş ÖZNE.. aklına yerleştirilmiş iktisadı ve kalbine nakş olunmuş adaleti yerine getiremeyen KİMSE.. sorunluluğu ve sorumluluğu bulunan NESNE.. İŞTE biz bunu kaçırdık.. dilimizde çok büyük laflar ile elimizdeki çirkefleri mukayede edemeyecek kadar körleşmiş bir gönüle sahib olarak .. benlik ve bencilliğimizde dünyaya meydan okuyoruz.. eğer bu İNSANİYET dahi da elimizden çıkarsa.. ki çıkmaya başladığını gözlerimizle görüyoruz.. bu durumda sadece adı kalmış ve kendisi çoktan dünyadan uzaklaşmmış olan İSLAMİYETİ'n dava edilmesi trajı komik buluyorum.. berbere lafı ve saçı ve traşı KISA kes deyip çıkmak istiyorum. ORTAK İNSANİ DEĞERLER olan dilin ve dinin ve emeğin ve özgürlüğün paravana ve paratoner edilmesini doğru bulmuyorum.. sonuçta bu insaniyet islah edilip bundan bir islamiyet çıkartılması aileden topluma.. bireyselden küresele kadar sağlam ve sağlıklı bir RUBUBİYETİN gerçekleştirilmesine bağlı.. diğer taraftan bu kendini beğenmiş ucubiyetin tasfiye edilip bundan Uluhiyete teşebbübillah" değil "teşebbühü biahlakillah" ile kurbiyet kazanan bir teslimiyet çıkartılması itikad ve ibadet ile ahkam ve ahlak dörtlüğünü tamamlamay bir din-i bütünlükle UBUDİYET sağlanmasına bağlı.. bunların hepsini yukarıdaki TABLOLARDA göstergeledim.. sizlerden anladıklarınızdan eleştiri ve anlamadıklarından soru bekler. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. osmanziya 02.05.2024 06:32 üç yol izmir Yukarıdaki tablolar parça parça.. imgelenmiş ve tahayyül edilmiş.. yavaş yavaş.. irdelenmiş ve tevehhüm edilmiş.. aşama aşama tefekkür ve tezekkür ile elde.. üzerinde tam 33 sene çalışılmış ve on bin yazı ve yüz bin tablo ile edilmiş çalışmalardır.. fakat ne gariptir ki siz onları bir anda anlayı-vermek alı-vermek ve bende bir anda size anlatı-vermek veri-vermek istiyorum lakin almadan vermek Yaratan'a mahsustur.. siz almak için çalışmak zorunda olduğunuz gibi bende vermek için çalışmak zorundayız. Bu hakikati bir anlasak.. uzaklar yakin hale gelecek. Herne ise ben yine bu 17 tablo burada sıkıştırılmışZİP dosyası ile sunuyorum. tabloları versiyon sırasıyla ve yalından karmaşığa doğru inceleyip izlediğinizde biraz daha açık hale gelecektir İnşaallah. osmanziya çalıştığım 17 tabloyu buraya yükledim.. yalından karmaşığı versiyon sırasıyla imgelediğiniz ve irdelediğiniz zaman hayal zemini ve vehim tabanının hazırı ve hatırı çalışarak.. tahayyül ve tevehhümünüzü tefekkür ve tezekküre yükseltecektir.. böylece lafız ve ma'naların dansı ve raksı daha zik zak ve kıvrak olacaktır.. sesinizi duymasanız bile müziğine "işi"teceksiniz.. böylece ışıt'mak ve ısıt'mak meşbu ve isitmekle ve istemekle meşgul zihnimize ve şuurumuzu bir nebze susturmuş olacağız.. evet, fikir ve zikirle kitab ve Kur'an okumak hoştur.. ancak körü körüne bir alışkanlık haline gelmişse de boştur.. çünkü alışkanlıklar yinelenenlerde başka bir yenileme ortaya koymazlar. Değişim yenilemeleri yinelemekle dönüşümler ortaya çıkarma istidadındadır. Eski yandaş değil yeniliğe ve değişime taraftar olmak.. her zaman karlı olmuştur. Lakin yine de gelenek ve görenekler bazılarını daha sevimli gelir.. sonuçta hepimiz seçimlerimizin eseri ve esiri değil miyiz.. alışkanlıklarımın esiri olmak yerine yeniliğin ve değişmin eseri olmayı ne kadar çok istiyorum.. "isit"imim ve emelim bu olmasına rağmen.. henüz bir KATALİZOR bulamadığımdan döngümü yinelemeyi sürdürüyorum.. kim bilir belki yinelediğimden döngümü sürürüyorum. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.Osmanziya 02.05.2024 üçyol izmir 07:40 20240502_064343_HALIFE.zip Düzenleyen osmanziya - 02-Mayıs-2024 Saat 07:41 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |