Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: Kaptan Kusto | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: Kaptan Kusto Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 13:52 |
Faruk ZEYLAN Ağabeyimin paylaşımıdır
Jacques-Yves Cousteau (1910-1997) ünlü bir Fransız kaşif, film yapımcısı, deniz araştırmacısı ve korumacıydı, deniz araştırmaları ve okyanus korunmasına olan bağlılığı ile tanınan. 11 Haziran 1910'da Saint-André-de-Cubzac, Fransa'da doğdu. Cousteau küçük yaşlarından itibaren suya ve sualtı dünyasına yoğun bir ilgi gösterdi. Cousteau, sualtı keşfi tutkusunu geliştirmeye başladığı Fransız Donanmasına katıldı. 1943 yılında mühendis Émile Gagnan ile birlikte dalgıçların uzun süre su altında kalmalarına izin vererek sualtı keşfinde devrim yaratan ilk kendi kendine yeten dalış ekipmanları olan "Aqua-Lung"u icat etti. Kariyeri boyunca Cousteau ünlü gemisi Calypso'da deniz yaşamını ve okyanus harikalarını belgeleyen çok sayıda keşif gezisi gerçekleştirdi. 120'den fazla belgesel yaptı, 50'den fazla kitap yazdı ve sualtı dünyasına ve çevre korunmasına kamuoyunun ilgisini tetikleyen Jacques Cousteau adlı televizyon dizisi yarattı. Cousteau aynı zamanda okyanus savunuculuğunda öncüydü. 1973 yılında Cousteau Society'ni kurdu, deniz yaşamının korunması ve korunması için kendini adadı. Hayatı boyunca, halkı okyanus kirliliğinin ve aşırı sömürünün tehlikeleri hakkında eğitmek için yorulmadan çalıştı. Jacques Cousteau 25 Haziran 1997'de 87 yaşında hayatını kaybetti, tarihin en büyük okyanus kaşiflerinden ve savunucularından biri olarak ardında silinmez bir miras bıraktı. "Deniz, bir kez büyüsünü yaptı mı, sizi sonsuza kadar merak ağında tutar Biz bu değerli paylaşıma; Kaptan KUSTO Rahman Suresinin Marac-elbahreyni yeltekıyan beynehüma berzahü la yebgiyan. Ayetinde "iki okyanus arasında perde" olgusunu kızıl deniz ile ak deniz arasında tespiti ile ünlüdür. Aslında iki alan arasında ARA YÜZ (interface.. berzah) çok daha evrensel bir vakıa.. ayet konuyu somutlaştırmış ve bunun en çarpıcı örneğini Kaptan Kusto bulmuştur. Bizde aritmetik ve geometri arasındaki MATEMATİK ara yüz gibi.. sentaks ve semantik arasındaki LOJİK ara yüz gibi.. nicel ve nitel arasındaki METODİK ara yüzü YBA ile saptadık.. Bu ara yüz aynı zaman zeka ve hafıza arasındaki bir interface.. kalem ile kağıt arasındaki bir berzah.. Nar ile Seyr.. Nur ile Sırr arasındaki bir perdedir. Saygılarımla. osmanziya 20.09.2024 yanıtı İ-L-E cevap verdik. Düzenleyen osmanziya - 20-Eylül-2024 Saat 16:44 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 16:23 |
SORULAR
Bilim dünyasını 2500 yılı yakın bilimsel saltanatı altında tutan ARİSTO.. soru tümcelerini kategoriler yani TEMEL CÜMLELER olarak almıştı.. https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategoriler_(Aristoteles) cevher (öz).. nicelik(kaç).. nitelik (nasıl).. görelik (izafe).. mekan (nerede, ne yerde) .. zaman (ne zaman) .. durum.. pozisyon.. etki (action) edilgi (passion) dikkat ederseniz ÖZ'den sonraki her soru bir var oluşu anlatıyor. Şu bildiğimiz 5 N bunun kısaltılmışı.. ancak "Sorular nereden gelir ve nereye gidiyor ?" diye sorduğunuzda.. ki bu herkes sormaz.. SORU SORMAKTA USTALAŞANLAR yani DÜŞÜNENLER sorar.. işte bunlarda biri olan BEN soruyorum.. aslında sizde düşünmenizi çoğaltmak suretiyle ustalaşabilirsiniz.. sorular SORUNLARDAN çıkar.. KOLAYLIKLARA gider.. o zaman şu çizgiyi çizebiliriz: "Sorunlar.. soralur.. kolaylıklar." Bu çizgiyi anlamlandırmak için biraz genişletiyoruz: "Sorunlar (çözümler).. sorular (yanıtlar).. kolaylıklar. (zorluklar" Sanırım KONU biraz daha açık hale geldi.. açıklandı.. karanlık mevzu aydınlandı. Daha da aydın hale getirmek istersem, zorluklar bizlerden kolaylıklar beklerler. Bunun için biz zorlukları kolaylıklara çevirmek için ZORLUĞU sorunlar hale getiririz. Bu bizden DÜŞÜNME bekler. Diyelim bir zorluğu beş soruna çevirmişsek bu büyük lokmaya parçalayarak yemeğe çalışmaktır. Fırından aldığınız ekmeği bütünüyle yeyip manavadan aldığınız karpuzu tümüyle yutmazsınız değil mi ? Bunun gibi zorluk bize ne gibi sorunlar çıkarıyor önce bakarız. Böyle bütünü parçalarız. Bu işi yaptıktan sonra ortaya çıkan her biri sorunda SORULARA dönüştürürüz.. elbette bu da DÜŞÜNME ister.. Diyelim bir sorundan on tane soru çıkardınız. Soruların hepsi de bilirsiniz YANITLARARA erişmek için DÜŞÜNME gerektirir. Böylece bir zorluk on tane sorun ve yüz tane soru çıkardı.. bu durumda düşün düşün .oktur işin.. diye ÜŞENİP kenara çekilirsiniz. Ya da ÜŞENMEYİP düşünmeyi geçersiniz. Artık yüzden kaçını seçerseniz.. bu size bir işe başlatmayı gerektirir. Elbette akıllı olup bu işi tek başına yapmaya kalkmazsınız.. kalkarsanız.. benim gibi ŞAPŞAL olup şaşırır kalırsınız. Saygılarımla. Mustafa BUĞUÇAM 20.09.2024 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 16:25 |
Tabi bu tablonun altında dokuz tane eksersiz var siz onları görmüyorsunuz.. çünkü hedef kitle olarak sadece "ben" varım.. zaten genelde bu anlaşılması zor yazı ve tablonun hedef kitlesi de yine ben oluyorum.. çok mu bencilim.. belki.. kendimi temize çıkaramam lakin günlük dilin düz yazısına karşı olup yine günlük dilin düz yazısını kullanmak saçmalık olurdu.. ancak sekiz senenin sonundaki iki üç yılda bu saçmalığa düşmeden yaptığım yayımlarla.. tablolarla.. tablolarımı anlamaya başlayan yirmi beş otuz civarında arkadaşlarım oldu.. işte benim asıl hedef kitlem.. meraklı ve gizemli reklamlarımı.. siyasi ve seksi konulu propagandalarımı.. dinleyen kimseler değil tablolarımı izleyen, imgeleyen, irdeleyen ve inceleyen arkadaşlarımdı osmanziya 20.09.20218 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 16:28 |
KANT KATEGORİLERİ
Yargıya varmayı mümkün kılan ve dört ana grupta toplanan toplam 12 kategori mevcuttur: NİCELİK (birlik, çokluk, bütünlük), KEMMİYET.. KANTİTE NİTELİK (gerçeklik, olumsuzluk, sınırlama), KEYFİYET.. KALİTE BAĞINTI (töz/ilinek, nedensellik/bağımlılık, ortaklaşalık/etkileşim) NİSBET.. KOZALİTE KİPLİK (imkân/imkânsızlık, varlık/yokluk, zorunluluk/olumsallık). CİHET MODALİTE Düzenleyen osmanziya - 20-Eylül-2024 Saat 16:44 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 16:29 |
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategoriler_(Aristoteles)?fbclid=IwY2xjawFaV-hleHRuA2FlbQIxMAABHYbCaDpXA3I05WBziD91mrasRuCLgZ9yyi0xgCe40HW3tpX6jeT0GOvN5A_aem_TMgsvEaDiHC3Gujxjra_ig Kategoriler ya da Yüklemler Aristoteles'in Organon adı altında derlenen mantık ile ilgili metinlerinden biridir. Eser 15 bölümden oluşan kısa bir metindir. Metin eşadlılık, ortakadlılık ve yanadlılık tanımlamalarıyla başlayarak, tasımda kullanılması amaçlanan terim türlerinin özelliklerini inceler. Kategori kelimesi Aristo'ya göre yüklemi gösterir. Varlığa ya da bir konuya yüklenen yüklemin çeşitli sınıflarıdır.[1] En geniş anlamda kategorilerin sayısı sınırsızdır, ancak felsefede belli sayıda kategorilerden bahsedilir. Aristo bunları 10 kategoride toparlamıştır ve bunlara temel yüklemler ya da temel kavramlar denir. Aristocu geleneğe uyarak mantıkçılar bu kategorileri en genel kavramlar olarak ele alırlar.[1] Aristonun oluşturduğu bu 10 kategori yüzyıllar boyu gerek batıda gerek islam dünyasında kabul edilmiştir. 10 kategori Aristo'ya göre kategoriler varlığın en genel cinsleridir. Bunlar hiçbir şeyi kendi kendilerine inkâr veya tasdik etmezler. Kendi başlarına doğru veya yanlış değillerdir. Bu 10 kategori şunlardır: Cevher (Substance): Varlığını devam ettirmek için başka bir şeye ihtiyacı olmayan, kendi özü ile varlığını sürdüren şey. Örneğin taş tüm vasıflarından ayrı olarak bir cevherdir. Rengi, şekli, ağırlığı onun ilintileridir. Farklı renk, şekil ve ağırlıkta taşlar olabilmesine karşın, hepsinde ortak olan bir şey vardır ki, bu da onun cevheridir. Cevherler azalıp çoğalmaz, taşı taş yapan daha az cevher veya daha çok cevher olmaz. Cevherlerin karşıtları da olmaz, fakat karşıtları kabul ederler. Soğuk bir taş ısınarak sıcak olabilir, rengi değişebilir ancak cevher hep aynı kalır.[2] Nicelik: Kaç sorusunun cevabı olan kategoridir. Sürekli ve süreksiz olarak ikiye ayrılır. Süreksiz nicelikler, aritmetiğin konusu, süreli nicelikler ise zaman (fizik) ve mekanın (geometri) konusudur. Sayılar arasında bir sınır olmadığı için sayılar süreksizdir. Çizgi ise bölümleri birbirine dokunduğu için süreklidir. Üç boyutlu geometride ise boyutlar arasındaki sınırı çizgi oluşturur.[3] Niceliklerin karşıtları olmaz. 10 kilonun zıddı yoktur. Ağırın zıddı hafif sayılsa da bu niceliğin değil, göreliğin zıddıdır. Niceliklerin azlığı ve çokluğu da olmaz. Niceliklerin kendine has özellikleri eşitlik ve eşitsizlik yüklenebilmeleridir. Bir sayının bir sayıya ya da bir şeklin bir şekle eşit olduğu söylenebilir.[3] Nitelik: Nasıl sorusuna verilen cevaptır. 4 çeşidi vardır. Hal bildiren nitelikler: Fazilet, adalet, itidal gibi. Meyil bildiren nitelikler: Kolayca değişebilen niteliklerdir. Hastalık, soğukluk, sıcaklık gibi. Duyu nitelikleri: Tatlılık, acılık, renkler, kokular vb. Şekil niteliği: Bir şeyin eğriliği, doğruluğu, üç veya dört köşeli olması gibi. Niteliklerin karşıtları olur. Adaletsizlik adaletin, soğuk sıcağın karşıtıdır. Nitelikler azlık ve çokluk kabul eder. Ancak şekil nitelikleri azlık ve çokluk kabul etmezler.[4] Görelik (Relation): Varlığı bir başka şeyin varlığına bağlı olan şeylerdir. Çift, yarım, usta, büyük, baba, oğul, bilgi görelik belirtirler. Mesela büyük göreli bir kavramdır, çünkü bir şeyin büyüklüğü başka bir şeye göre görelidir. Bütün göreli kavramlar karşılıklıdır (correlatif). Örneğin baba oğlun babasıdır.[4] Mekan: Nerede sorusuna cevap olan kategoridir. İşyerinde, Ankara'da gibi. Zaman: Ne zaman sorusuna cevap olan kategoridir. Dün, geçen yıl, 2010'da gibi. Durum: Aristo, bu kategori için 'nallı' ve 'silahlı' örneklerini verir. Töz'ün bir 'edilgi' sonucunda ortaya çıkan vaziyetidir. Bu kategoriye 'sahip olma' (to have) ismi de verilmektedir. Ancak Aristo, Kategoriler kitabının 15. bölümünde, 'sahip olma' (to have) teriminden, kitabının 4. bölümünde saydığı 10 kategorinin dışında tutarak, ayrıca bahsetmektedir.[5] Pozisyon: Pozisyon kategorisi, 'oturmak', 'uzanmak' gibi 'ilintili duruş'ları ifade eder.[5] Etki (Action): Bir şeyin başka bir şeyi tesir etmesi durumunda, tesir ediciye ilintili olan haldir. Kesiyor, seviyor, kırıyor gibi.[4] Edilgi (Passion, Affection): Bir şeyin başka bir şeyi tesir etmesi durumunda, tesir edilene ilintili olan haldir. Kesiliyor, seviliyor, kırılıyor gibi.[4] Hangi disiplin sorunu Kategorilerin mantığın mı başka bir disiplinin mi konusu olduğu konusunda bir tartışma yaşanmıştır. Ali Sedat'a göre kategoriler mantığı değil metafiziği ilgilendirir. İslam düşünürlerinin bir kısmı bu yüzden mantığa hücum etmişler, sonra gelen mantıkçıların bir bölümü ise kategoriler bölümünü mantık kitaplarından çıkarmışlardır.[6] Harald Høffding'e göre ise, kategoriler teorisi, psikoloji ile bilgi teorisi arasında bulunmaktadır.[2] Aristo'dan sonra mantıkçılar Aristo'nun kategorilerini olduğu gibi kabul etmişlerdir. Gerek Batı'da gerek İslam dünyasında yukardaki 10 kategori kabul edilmiştir.[7] İlk olarak Immanuel Kant Aristo'dan farklı ve nicelik, nitelik, görelik ve modalite olarak 4 ana kategori ve 12 alt kategoriden oluşan yeni bir kategori sistemi geliştirmiştir.[7] Vikipedi den alıntı Düzenleyen osmanziya - 20-Eylül-2024 Saat 17:26 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3486 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2024 Saat 22:49 |
Indirilenler; once BOYUTLARA evren indirildi.. sonra sabır evrenine insan şükrü bindirilerek onunla dil indirildi.. sabır ve şükür içeren imanın önü açıldı.. sonra insana sorunluluk ve sorumluluk yüklenerek din zikir ile indirildi.. sonra sen babanin sulbinden annenin rahmı maderine indirildin... sabır, şükür, zikir seninle FİKİR meyvesine verdi.. ve böylece borularla 111 yazdırıldı.. haddi TEBBET'i bi okuyalım 20.09.2017 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |