Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: neredeyiz Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: neredeyiz
    Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2024 Saat 14:00
Eğer evren bu kadar büyükse, neden yaşamı destekleyen tek gezegen Dünya ve üzerinde bilinen canlılar olan tek gezegen? demiş Aybüke ÖZDEMİR.. dedim ki.. Evren büyük olabilir ancak HACİM olarak büyüklükten ziyade oran olarak YER'imize bakmak gerekiyor.. galaksiler ve atomlar arasında ORTA yerde bulunun insan yine ARA yerde bulunan HAYATI anlaması gerekir.. altında cemad ve cansız.. üstünde şuur ve akıl bulunan HAYAT SAHİBİ.. nereden gelip nereye gittiğini görmesi için AZICIK düşünmesi gerekir.. elbette göz ile bakınca tarassut edilecek sadece HACİM.. ancak akıl ile.. kalb ile.. ruh ile.. sır ile baktığından çok daha farklı görecektir.. diye düşünüyorum.

"Bir şehri mezarlığı yüz kere boşaltan ölümün elbette hayattan çok bir istediği vardır." deniliyor.. gerçekten insan doğum ile ölüm arasında ORTA bir yerde.. yani yer olarak.. yıl olarak.. mekan olarak.. zaman olarak ORTA yerde bulunan YAŞAM kendine optimum ve orta bir yol izlemeli...

OPTİMUM DENGE MODELİ sahibi Tamer Dövücü selam olsun.. kendisinin OPTİMUM DENGE MODELİ kitabını salık veririm.

Saygılarımla

Osmanziya 09.10.2024 üçkuyular İzmir 13:59
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2024 Saat 14:02


"Dünyada mekan ahirett iman" diye bir söz vardır halk arasında.. bunu gösterdim.. ŞİMDİ yahudi MEKANI almak için kavgasını veriyor.. biz de MEKANI kaptırmamak için kavgamızı vereceğiz.. Amma oturup KONUŞMAK daha akıllıca.. dil bulunuyor ve fakat akıl olmuyorsa.. konuşmanın da fazla bir yararı bulunmuyor.. neden ? bulunmuyor ve olmuyor.. çünkü ARANMIYOR...
Beşeri beşe ayırırım:
Aramayanlar
Arayanlar
Arayacak ve asla bulamayacaklar
Bulanlar
Bulduklarını olanlar.
Arama ve bulmada hızlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtı olan YBA yani
Yöntem
Bilimsel
Analiz
Aramayanlar için elbette beş para etmez.. bu yüzden beşerin beşte dördü için bir anlam ifade etmeyecektir. Geri kalan beşte bir arayanlardan bir kısmı onu asla bulamayacaktır. Bu da kalan beşte birin beşte dördü olsa.. geriye kalan beşte birin beşte birinin bulması için yaptığım çağrılardan biri olarak burada YURDUN ve VATANIN önemi konusunda bir ÖRNEK tablo palaşıyorum.
MEKAN
VATAN
YURT
ORTAM
EV
BEYT
konusunda bir daha düşünelim..
Yer yüzünde üç mescid yani BEYT yani TAPINAK bulunuyor:
Kabe (MEKKE)
Mescid-i Nebevi (MEDİNE)
Beytülmaktis (KUDUS)
Acaba yer mi önemli.. yerdeki bina mı önemli.. binada oturam ADAM mı önemli ?
Yani güzel bir soru.. elbiseyi adam için mi feda edersiniz.. adamı elbise için mi feda edersiniz ?
Yani bu kadar açık ve seçik bir soru sorulmamıştır..
İşin doğrusu biçim ve içeriğin ikisini birlikte dengeli ve uyumlu bir şekilde korumaktır.. fakat ben kuvvetliyim.. ben akıllıyım.. ben imanlıyım.. deyip düşündüğümüz doğrulamak için ne yapmalıyız ?
osmanziya yontembilim.com



tablo'yu biraz açtık.. mekanın nasıl ve imanın nasıl olduğunu.. sonra dünyanın nasıl olduğunu.. dinin nasıl olduğunu..





Burada yukarıdaki tabloyu biraz daha açtık.. açıkladık.. anlattık ve aydınlattık.. kapalıyı açtık.. bilinenin bilinmeyenini açıkladık.. anlaşılmayanı anlatmaya çalıştık ve karanlık olanı böylece aydınlattık.. diyeceğim. Ancak siz her şeyi açık ve seçik ve ortalık aydınlık dedikçe.. dediklerimi ANLAMANIZ olası değil.. çünkü ancak KİRLİ olan temizlenir ve KARANLIK olan aydınlanır..

saygılarımla osmanziya

09.10.2024 üçkuyular izmir 14:05



DİDEM YANBAKIŞ kardeşimin şu paylaşımı yaptı:


Se'eni kişilikler esarette tutar..(senle birlikte halk olan) Karakter ise özgürleştirir..
İnsan tüm kişilikleri (dna)taşıyan bir karakter (kemal) yolculuğunun ana arketipidir...
Kişilik değişken , vakar sabittir.
İstediğin kişiliğe bürünebilirsin.. Dikkat Zamanla bunlar san'a hakim de olabilir . (Bipolar)Ama karakterliysen(Allahın ipine tutunduysan) hepsini yerli yerinde kullanırsın... Başkalarının beğendiği ya da istemediği kişiliklerin geçici olduğunu bilir, birilerinin eğlencesi, kurtarıcısı romantiği olmazsın... (Dünya oyunu)Hayatının başkalarının merhametine ve ödülüne ihtiyacı yoktur ...Vakte esir olması dilemeye bağlıdır...Vakit O dur!!ki....Zerre kalbin oynamaz... Âna başka bir düşünce karıştırmazsın ... Ne başkasını etkiler(manipule), etiketler,ne de etki alırsın...Ve bunu anladığında ,adaleti çiğnememiş, kul hakkına girmemiş olursun..
Bu in'ce düşünce seni doğal korumasına almış olur.
Niyetin gayreti, selamete götürür .... Titreşimin artar .Hissetmenin ise kalbe oturan bir neticesi vardır.. O hal oturduğunda (kemal), göz açıp kapamadan denen tarifi yaşamış oluruz.... # Sevgi Se'lâM #🖖🎯🗝🔓didem

dedim ki:


Kimlik..kişilik.. bireysellik.. başkalik.. başatlik.. başkanlik.. yani zerreler NÜVESI olan hucrelerde toplandigi gibi eneler HÜVESI olan zümrelerde toplanir..biliyorum. Zümreler ise AILE den başlar toplum.. ulus.. devlet.. yerel ve bölgesel ve kuresel birliktelikler olan IMPARATORLUKLARA gider
Zerreler bir de hucrelerden BAŞKA galaksiler.. yildizlar.. gezegenler arasi UZAYLAR olarakta bir araya geliyor.
Acaba eneler BAŞKA birliktelikler meydana getirebilir mı ?
Bu mülkten başka melekut.. ceberut.. lahut gibi gaybi âlemler olabilir mi

Mustafa BUĞUÇAM

dedi ki:


Şu an Anlıyoruz ki yaradılışın hakikatinde kat'A bir zıtlık yoktur.. Mahlu'katında Zıtlaşma vardır.. Çiftlerin de zıtlığı mümkün değildir...çiftler bilincin uyanmasına ,genişlenmesine hizmet eder ...Şuurlanmaya vardırır ....Bu görünenler kendini izhar edişin doğal planıdır.. "Âmâda" ve el'an da öyledir sözü ,bizce şeyler, tekliğe zeval vermez anlamında düşünülmelidir ... Hatta şeyler de tektir ....(ilim bir nokta çünki)
Lailahe illallah demek için herşeyi çiftiyle düşünmeyi salık veriyor .. Çünkü bir görsel olmadan tefekkür edemeyiz...Hayal mertebesi hadiseden zuhur eder ve hep çif çift tekamül eder....İnsan bu sebeple canlı Kurandır ...Hadis bir varlık oluşuyla da ânâ aynadır....
Dünya denilen alem sabit k'ademdir. Halkalaşarak genişleyen merkezindeki çekirdek AİLE sabittir.. Dolayısıyla mülkünden başkası mevcut değildir.. Çeşitlenmeler ise onun öz'elliğinin çift çift genişlemesidir..tıpluluklar oluşturmasıdır..Üzüm salkımı gibi....Selam sevgimle..

dedim ki:


Yanıtınız için teşekkür ederim.. "dediklerimi" gösterirsem belki sorum biraz daha açıklık kazanabilir: Zerrelerden hayattan başa neler yapılabilir. DÜZELTTİM: Zerrelerden hayattan "başka" neler yapılabilir ? Zerrelerden hücreler yapılıyor da.. fakat o zerrelerden yıldızlar yapılıyor.. demek istedim.. ancak şimdi düşündüm ki yıldızları yapan "zerreler" atom altı zerreler.. atom üstü zerreler ile hücreler yapılandırılıyor ise atom altı zerrelerle de yıldızlar yapılandırılıyor.. yıldızlarda bir numaralı hidrojenden otuz numaralı demire kadar atom imal ediliyor hayatın ve hücrenin temeli atılıyor.. lakin bizim mülkte bildiğimiz atoma dayalı "hayat"tan başka hayatlarda "bul"unuyor.. ki bu da bizim melekut inancımız oluyor. Sonuçta mülk şuhudu ve fenomeni ile melekut gaybı ve noumenon'u arasında ortak bir dile ge ihtiyacımız oluyor. mustafa buğuçam




Bu paylaşımdaki tabloları Değerli Didem YANBAŞIK Kardeşime sundum ve dedim ki:

biz baştan başa halk etmenin şuuruna geçebiliyoruZ.. Ve kendimizi dönüştürebiliyoruz... Bunun sınırını tahmin bile edemem.. Yönelişimiz ve niyetimizle.... İç organ olarak bildiğimiz uzay sistemi sanıldıpından çol saha geniş.. Ve ben epigenetiğe inananlardanım...ikiramı çok seviyorum.🙂


dedim ki:


Sözleriniz yaratılış ve evrim hakkındaki tartışmaları hatırlattı.. ve şu anda Ernst Mayr'ın.. evrim konusunda yazılmış en ünlü kitab bir kitab olan EVRİM NEDİR.. okuyorum ve yarısına geldim.. dünde doğu dinlerinde Dalay Lama ile arkadaşlık yapmış Erol Ekiz beyle tanıştım.. ve konu web sayfada anlatıldı.. söylediği acaib şeyler anlatılmadı.. ve doğu ve batı birbirini anlamaz.. zaten anlam.. anlama.. anlatım dünyanın en zor üç işi değil mi.. buna rağmen zorluğuna direnir anlamaya ve anlatmaya çalışırız.. YBA de bunlardan biri.. doğu ve batı arasında müşterek bir dil olmak.. Cuma ÖZÜSAN'ın.. dediği doğunun felsefesi din ile batının dini olan felsefe birbirini reddeden enfüs ve afak.. buna rağmen enfüsü tefekkür iman ile afaki tefekkür ilim arasında arasında ortak bir platform olmak projemin esası.. bu öylesine uçuk bir iddia ki kimse de yüz vermiyor zaten.. buna rağmen deliliğinde bir SINIR'ı bulunmuyor.. başka bir deli de dili sınır HADD koymaya çalışıyor. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. osmanziya



dedi ki:

Emeğinize sağlık...🙏Bu çizimleeirinizi iç içe düşünmek istiyor aklım... Sanki o vakit daha toparlayıcı ve tamamlayıcı bağlantı kurulabilir kanatindeyim

dedim:

Bu çizimlerin bir "dil"i bulunuyor.. ve dediğiniz gibi aslında onlar iç içe.. matruşka bebekleri GİBİ daha doğrusu soğanın katları GİBİ ya da gülün yaprakları GİBİ.. aslında dilimizin beni ve düşüncemizin kendisi öyle.. ancak her bir DİL birbirinden farklı.. benzer yanları olmasına rağmen. Bir dil başkasıyla iletişim kuramaz çünkü birbirinden başkadır.. bununla beraber ortak düşünce tabanı bulunduğundan birbirine çevrilebilir. Günlük dilin düz yazısıyla yaptığımız iletişimde denilen HAZIR açık ve seçik SEHİL olsun.. söylenilenin hepsi anlaşılsın diye yapılır.. oysa bu tablo bu amaçla sunulmadı.. yarı anlaşılsın yarı anlaşılmasın isteniyor. ANLAŞILSIN.. çünkü onunla reklam ve propaganda yapıyorum.. ANLAŞILMASIN.. çünkü YBA öğrenilmesi.. kullanılması ve yararlanılması merak ve meram edilsin isteniyor. Buna rağmen çoğu GDDY mantığı ile baktığından anlamıyor. Kısaca aslında ben bir BİÇİM sunuyorum başkaları İÇERİK bekliyor. Saygılarımla mustafa buğuçam   


https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2508    


Düzenleyen osmanziya - 10-Ekim-2024 Saat 08:05
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 09-Ekim-2024 Saat 21:51
Bu gün 09.10.2024 çarşamba güne Konak metrosu çıkışındaki parkta kitap okurken Dalay Lama'nın arkadaşı olmak Erol EKİZ Bey ile tanıştım.. dedem.. hüseyin hilmi dedi 84 yaşında uzun boylu.. mülkiye hariciyeden mezun ve babası CHP zamanında milli eğitim bakanlığında öğretmenlik yapmış ve eğitmenlik diploması verirmiş bir zat.. Atatürk ona TULİ şafak ismini vermiş.. Erol Ekiz beyin   kendisi batı kültürü değil özellikle doğu kültürü ve budist metitasyonlarıyla kendini yetiştirmiş ve islam batını ve ibni arabi vahdeti vucud kültürüne da vakıf değerli bir zat.. insanın bedenini bilmediğine dair acaib şeyler anlattı.. batı maalesef bunları bilmiyor ve doğu da öğretmiyor.. diyor.

Gerçekten de evren üzerine olan batı doğunun.. insan üzerine olan doğu batının tersine gidiyor.. Hilmi Ziya ÜLKEN hoca.. doğu yokluk ve telkin medeniyeti batı varlık ve irade medeniyeti derken bunu ifade ediyor.. bizde cehaletimizde boğuluyoruz.

Osmanzmiya 09.10.2024 21:51     

Düzenleyen osmanziya - 10-Ekim-2024 Saat 08:19
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 10-Ekim-2024 Saat 00:12
Değerli Kardeşim Kadir AKTAŞ yazmış:

Soru ve yorum üzerine!
Karşınızda dünyanın en iyi öğretmeni olsa bile kendini öğrenmeye kapatmış birine hiçbir şekilde yardım edemez. Sadece o da değil. İnsan öğrenmek istese bile nereden başlayıp nasıl öğreneceğini bilemiyorsa konuyu yine kavrayamaz.
Zaman buldukça Chatgbt ile ingilizce öğrenmeye çalışıyorum. Karşımda her sorduğum soruya cevap verebilecek bir yapay zeka var ama ne soracağımı bile bilemiyorum bazen. Oysa soracak, öğrenecek o kadar şey varken ne soracağını bilememek tuhaf. Konuya girdikçe soracak bir şeyler çıkıyor ama öğrenecek o kadar şey varken sorduklarım devede bile kulak bile değil. Sadece bu konuyla ilgili de değil, her konuda her şey sorulabilir fakat birincisi onu öğrenecek meraka sahip olması gerekiyor insanın, sonra da soru sorabilmek için o konuyla ilgiki bir altyapısının olması gerekiyor. Eğer o konuyla ilgili temel bilgiler yoksa nereden nasıl bilemez insan.
Son günlerde beni düşündüren başka bir konuda herhangi bir konu hakkında kanaatimizi söylerken o söylediğimizin doğruluğuna olan inancımız beni şaşırtıyor. İhtimaller dahilinde değil de kesinlik ifade eden sözlerle ahkam kesiyoruz. Çünkü söylediğimizi takip edecek, bak sen burada bunu demiştin diyecek birisi olmadığı için bol keseden sallıyoruz galiba. Söylediklerinden sorumlu olanlar ise ihtimaller dahilinde konuşuyorlar. Örneğin bir doktor hastasının durumu için senin hastalığın kesin olarak bu, sonunda da bu olacak demez. Çünkü söylediklerinden sorumlu olduğunun farkındadır. Kanaatini değil, elindeki bilgilere göre konuşur. Hayır herkesin bu kadar bol keseden salladığı bir dünyada tartışmalar zaman kaybından başka bir şey değil bence. Eminim aynı konularda defalarca kez tam tersi fikirleri savunmuşluğumuz bile olmuştur. Fakat bunun biz bile farkında değilizdir. Çünkü verdiğimiz tepkiler anlık duygular tepkilerdir genellikle. Örneğin eğer bir kişiden hoşlanmıyorsak o konuyu negatif bir pencereden değerlendiririz genellikle. Eğer sevdiğimiz birisiyse o kişiyi haklı çıkartacak pozitif bir görüş ortaya koyarız. İçinde bulunduğumuz psikoloji bile yaptığımız yorumları doğrudan etkiler ama dediğim gibi geriye dönüp o düşüncelerimizi bilemediğimiz için aynı şekilde olayları yorumlamaya devam ederiz.
İyi geceler...

dedim ki:


Paylaşım için teşekkür ederim.. Engin NOYAN'ın bir programı vardı ve sloganı şu idi.. sormaz ki bilsin bilse sorar.. bilmez ki sorsun.. sorsa bilir.. yani bilinen ve bilinmeyen arasında gizemli bir ilişki bulunuyor.. ben bunu şöyle tanımladım; soru bilinendeki bilinmeyen.. yanıt bilinmeyendeki bilinen.. YBA ile nerede ise yirmi yıldır çağrı yaptığım halde.. insanlar bu soru ve yanıt gizemini merak ve meram etmediler.. oysa merak ve meramın ortaya çıkardığı IŞK.. iştah ve iştiyakın açtığı AŞK'dan geri kalmıyor. Saygılarımla. osmanziya






Düzenleyen osmanziya - 10-Ekim-2024 Saat 00:18
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 10-Ekim-2024 Saat 00:24
ONİKİ BİN YILIK SÜNNETLİ HEYKEL BULUNDU


   Şanlıurfa'da göbeklitepe ve karahntepe'de yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında arkeoloji dünyasını ve dinler tarihini sarsacak bir heykel bulundu...
M.Ö. 12000 yıllara tarihin 0 noktasında dünyanın en eski tapınak yerleşim bölgesinde, çıkan insanoğluna ait bulgular dünya tarihini yeniden yazılmasına bugüne kadar yazılmış ezber din tarihi ve insanlık tarihini alt üst ediyor...
Şanlıurfa'da karahantepe'de yapılan arkeolojik kazı çalışmasında sünnetli bir insan heykeli bulunması arkeoloji dünyasında şok yarattı. Bu çok değerli buluş dinler tarihini büyük ışık tutacak dinler tarihini yeniden yazılmasına vesile olacak karanlıkta kalmış dinler tarihini yeniden yazılmasına, çok önemli bulguların ortaya çıkmasına vesile olacaktır....
Bugün günümüzde İslam dünyasında yaygın olan çocuk sünneti Kur'an'da olmamasına rağmen İncil'de ve Zeburda olmamasına rağmen, sadece Tevrat'ta eski Musa Tevratın dan çocuk sünnetinin geçtiğini görüyoruz, dinler tarihinde ilk sünneti Hz İbrahim'in Sabi dini döneminde ortaya çıktığını söylenmektedir ama, bu İdda şanlıurfa'daki arkeolojik kazısında göbeklitepe ve karahatepe'deki bulguları ile çürüdü. Bu sünnetin kökeni ve Hz adem'den önce var olduğunu kanıtını ortaya koydu, bugün İslam dünyasında geleneksel haline gelen çocuk sünneti dinler tarihinin ta öncesinde Hz adem'den önce var olduğunu bu Anadolu kadim coğrafyasında arkeolojik kazısında çıkan bulgular ile gözler önüne serdi, Arkeoloji dünyası ve dinler tarihi şok eden bu gelişme karanlıkta kalmış dinle tarihine ve insanlık tarihine ışık tutacak büyük bir gelişme ve önemli bir keşiftir...
Bugün Anadolu coğrafyasında da İslam dünyasında çocukların sünnet edilmesi bu şanlıurfa'daki, arkeolojik kazısında, karahantepe'de M.Ö. 12 bin yıllara tarihlenen ve daha eskiye dayanan bu yerleşimde, penisi sünnet edilmiş bir insan heykeli bulunması, 12.000 yıldır bu coğrafyada aynı gelenek sürdüğünü bize göstermektedir. Dinlerin bugün ortaya çıkmadığını dinlerin insanoğlunun doğuşuyla başladığını ve Hz Adem'den önce de insanoğlunun var olduğunu kanıtlayan bu arkeoloji değerli keşifler, bugün yeryüzündeki semavi dinlerin ve mitolojik dinlerin M.Ö. 12.000 yıl önce de var olduğunu insanoğlunun doğuşuyla bu dinlerin var olduğunu kronolojik şekilde gelişerek günümüze geldiğini bu binlerce süreç içerisinde değişime uğrayarak farklı sembolik maskeler altında günümüze geldiğini kanıtıdır...
Bu arkeoloji kazıların insanlık tarihi için ne kadar önemli olduğunu bu buluşlarla görmekteyiz ondan dolayı Türkiye'de arkeolojik kazı çalışmaları hızlandırılmalı bu konuda destek sunulmalıdır insanlık tarihini gün yüzüne çıkartılmalıdır...

Aziz KUTLUAY paylaşimi



Bu paylaşım için dedimki:

Kültür başta dil ve din olmak üzere başka bileşenlerle ortaya çıkıyor.. örneğin bu gün dini bir kural olarak görülse de kökeninin daha derinde olduğunu anlaşılıyor.
KÜLTÜR tarih ile ortaya çıkan.. dil ile ortaya çıkan.. din ile ortaya çıkan.. yazı ile ortaya çıkan.. nesnedir.. ve bu tekerleğin icadi ile uygarlığı meydana getirmiş bir insani var oluştur diye tanımlanır.
Ancak bunun nereden geldiği ve nereye gittiği bilinmiyor bir soru hatta sorusaldır. osmaniya


Düzenleyen osmanziya - 10-Ekim-2024 Saat 00:27
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 10-Ekim-2024 Saat 08:14
din ve inanç NİÇİN düşmanlığa NEDEN oluyor ?

sorusuyla bir paylaşım yaptım ve dedim ki:

AND OLSUN BİZ,
CİNLERDEN
VE İNSANLARDAN
BİRÇOĞUNU CEHENNEM
İÇİN YARATTIK.
BUNLARIN
KALPLERİ VARDIR
AMA ONLARLA
KAVRAYAMAZLAR;
GÖZLERİ VARDIR
AMA ONLARLA
GÖREMEZLER;
KULAKLARI VARDIR
AMA ONLARLA
İŞİTEMEZLER.
ONLAR
HAYVANLAR GİBİDİR,
HATTA DAHA DA
ŞAŞKINLARDIR.
İŞTE ASIL
GAFİLLER ONLARDIR.
A'raf, 179 AYET böyle söylüyor.. amma kime söylüyor ? İslama mı insanı mı ? Ayeti kim söylüyor ? Sen Tanrı yerine geçip bir insana bunu söylersen.. Tanrı olmuyor musun ? O zaman kime ne söyleyeceğini iyi bilmelisin.. örneğin ben cehennem ayetlerini islamlara okurdum.. cennet ayetlerini de insanlara.. İNSAN olmadan islam olmaz.. ve fakat İNSAN islam olmadan kurtulmaz.. peki burada önemli olan ne ? İnsan mı İslam mı ? Önemli olan insan ve değerli olan islam.. demek biz insan ve islam olmadan önce önemi ve değeri birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor.. ve DÜŞÜNMEMİZ GEREKİYOR: Dinler insanlar arasında neden düşmanlıklara neden oluyor ? Aynı dinden olan insanlar bile mezheblerle birbirlerine düşman oluyor.. bunun nedenleri nedir ? Acaba hangi nedenle insan TANRI yerine geçerek birbirini sorguluyor.. bu uzun bir konu.. inanç neden düşünmeyi engelliyor.. düşünme neden inanca mani oluyor.. bütün bunların çözümlemesini yapmak için ne gerekiyor.. diye düşündüğümde anladığım.. günlük dilin retorik ve diyalektiği halkı ve aydınları başka bir işe yaramıyor.. işte bunu anlamak için YARATAN günümüzdeki musibeti verdi.. yahudi de insanları hayvanlar gibi görüyor.. işte müslümanlarda böyle hayvanlar gibi görüyor.. hatta hayvandan aşağı görüyor.. sonuçta dünya çıkarı için İNSANLAR.. ahiret çıkarı için İSLAMLAR.. birbirini reddedikçe dünyaya barış gelmez.. dünya seks ticaretine paralel din ticareti sürdükçe dünya da asla iflas olmaz ve bu günkü gibi iflas eder. Osmanziya https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp... aslında bu paylaşımda uzun uzun yanıtlar verilmiş.. oysa kısaca dinin ve inancın sorunu.. ile.. dilin ve bilimin problemi.. birbirinden başka hatta karşıt.. bu yüzden birbiriyle karşı karşıya geliyorlar.. biri dünyayı istiyor diğeri ahireti.. fakat bu ikisinin dengesini sağlamakta öyle kolay olmuyor.. çünkü bu beşeriyetin ve medeniyetin ve insaniyetin sınavı.. osmanziya 10.10.2024 08:13
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3535

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 10-Ekim-2024 Saat 08:29
burada paylaşılan konu, yazı ve tablolar.. cehaletimizi gösteriyor ilmimizi gizliyor mu desem.. yoksa ilmimizi gösteriyor cehaletimizi gizliyor mu desem.. fark etmiyor. Çünkü her bir insan bildiğinin alimi ve bilmediğinin cahilidir.. her bir insan gençliğinin güzeli yaşlılığının çirkini olduğu gibi.. böyle garip bir dünya da insanın yapayalnız olması da acaip değil.. öyle ki KALİTELİ mal ve hizmet sunumlarından dolayı herkes tarafından tanınan şöhretli ve zengin yıldızlar dahi kendini yapayalnız hisseder.. nitekim ünlü güzel Marilyn MONORE bu yüzden intihar etmedi mi ? Sonuçta İNSAN olmanın onuru ve İSLAM olmanın nuru bize yetiyor.. fazlasını aramaya gerek kalmıyor. Osmanziya 10.10.2024 üçyol izmir 08:29
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk