Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: SIFAT Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3438

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: SIFAT
    Gönderim Zamanı: 16-Nisan-2017 Saat 03:04
SIFAT NE DIR YA DA KIM DIR ?

SIFAT dizini içindeki dosyalar

20170416_022423_SIFAT.rar

ad.. adıl.. sıfat.. zarf.. edat.. bağlaç.. eylem.. ünlem...

Ben böyle yazdım TDK sözlüğünde ise kelime türleri deyince şunlar yazıyordu;

isim, sıfat, zamir, zarf, edat, bağlaç, ünlem, fiil

isim, dil bilgisi Yapı, kavram, görev bakımından aralarındaki benzerliğe göre ayrılmış bulunan kelime türlerinden her biri, sözcük türü: Türkçede sekiz kelime türü vardır

diyerek..

Demek ki kişisel bilgim resmi bilgiye uyuyor. Sadece ad ve fiil'i türkçeleştirerek ad ve eylem demişim ve zamire de adıl adını vermişim.. aslında "zarf" ve "edat" sözcüklerini de türkçeleştirilmiş halleri vardır.. zarf için "Belirteç" sözcüğünü kullanılır.. "edat" için de bayağı zor olacaktır türkçe karşılık bulmak.. PROPOSİTON'lar en zor pozisyonlardır ;) dilen en zor öğrenilen ek sesleridir.. harfleridir.. ar'lardır.



Şimdi burada benim üzerinde durmak istediğim bir türlü TÜRKÇE karşılık bulamadığım sözcük türü..

Sıfat; özellik ve hususiyet değil.
sıfat; vasıf ve özellik değil.
Özgün ve özgü olan "nesne"lik ve "kimse"likte sıfat olmaz.

Sıfat şu olabilir; bir özellik ve hususiyet benim özelliğim olduğu gibi seninde özelliğin ise.. şansa başk bir başkasının da özelliği ise bu özelliğe bir ad verilir ve bu ad dahi "isim" olmaz.. sıfat olur.

Diyelim.. ben biliyorum.. sen de biliyorsun.. bir üçüncü kişi de biliyorsa.. işte bu "bilmek" sonunda MEK ekinin de işaret edip göstergelediği gibi bir "sıfat"tır. yani ortak bir özelliktir.

Sıfat deyince tekil sıfât deyince çoğul olur.
Bizim de isimlerimiz ve sıfatlarımız vardır.
Yaratan'ın da isimleri ve sıfatları vardır.


DİL'de, isimler malum kabaca özel isimler ve genel isimler olarak ikiye ayrılır.. sıfatlarda niteleme ve belirtme sıfatları diye iki ayrılır..

Peki DİN'de bu iş nasıl oluyor;

AKIL DEFTERİM var.. orada yazmıştım.. şimdi yanımda değil.. oradan bakıp yazamıyorum. Dildesi isimlerden başkadır dindeki isimler. İnsan esmadır, kainat ise hüsna. ESMA-İ HÜSNA'yı tasnif edersek; sıfat-ı rububiye.. (besmelede) sıfat-ı zatiye.. (ihlas süresinde) sıfat-ı hayatıye yada subutiye (ayetelkürside) ve sıfat-ı vucubiye (14 tane ) diye dörde ayırmışlar. (Ayrıca 100 ismi sayan hadis ve 1001 esma sayan Cevşen vardır)


Bizi burada ilgilendiren SIFAT-I HAYATİYE.

Bu sıfatlar SEKİZ tanedir ;
dirilik (hayat) bilmek.. (ilim) görmek.. (basir) işitmek.. (sem’i) dilemek.. (irade) güçlülük (kudret) konuşmak.. (kelam) yaratmak.. (tekvin)

Bunlar biz insanlar için öngörülen sıfatları tanrı has olarak MUTLAK olanları.. bunlar tanrı için mecazen kullanılır.. bizim için hakiki.. tanrı için mecazidir.. yaratın görür lakin bizim gibi görmemiz gibi değil.. bizim gibi biolojik baş gözüyle görmesi düşünülememez. Birde bunun terine bazen tanrı için hakiki bizim için mecazi olan sıfatlarda vardır.. mesela rububiyet asli manada tanrıya ait.. bizim mevhum rububiyetimiz var.mesela malikiyet tanrı için hakikidir.. bizim malikiyetimiz ise mecazidir..

Biz buradan üç sıfatı alıyoruz, ilim, irade ve kudret sıfatlarını ve buna dördüncü olarak beslemedeki rahmet sıfatını da ekliyerek DÖRTLÜ bir takım yapıyoruz.
İlim, irade, kudret ve rahmet.
Geçmişte insanlar nasıl din ve din kuramları yapmışlarsa gelecekte de yapacaklardır.. çünkü evren, insan, dil (bilim) ve din (kitap) hakkında bilgilerimiz ve verilerimiz ve düşüncelerimiz gelişiyor. Bende kendime ve kedime göre bir kuram yaptım.. Bu yazının dizini içinde yöntembilimsel analizle açıklıyorum.. Ancak bu tabloları temamiyle ve kemaliyle anlamanız için YBA öğrenmeniz gerekiyor.

İnsan kendi cüz’i ilim, irade, kudret ve rahmetini bildikten sonra Yaratan ve Tapılan yegane Tanrı olan Allah’ın külli ve mutlak olan isim ve sıfatlarını bilir, tanır, sever ve sayar. Bunun için ta 2500 yıl önce Protogoras insan her şeyin ölçüsüdür, diyerek örnekler.. dinde rabbini bilen kendini bilir.. kendini bilen rabbini bilir diye öğütler.

Bilgi, sevgi ve sağlıcakla kalın.

Osmanziya
     




Düzenleyen osmanziya - 16-Nisan-2017 Saat 05:27
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3438

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 16-Nisan-2017 Saat 07:17

Nurullah OLGUN kardeşim isim tümcelerinde yüklem yerine de kullanılır sıfat.. bu nedenle önerdiğiniz "önad" tam karşılamıyor diye düşünüyorum. Diğer taraftan bir sıfat birden fazla isim içerir.. örneğin HAYAT sıfatından pekçok esma çıkar.. örneğin bir çiceğin yaşamından 70 tane isim çıkarılabilir.. bu nedenle "önad" uygun görünse hususiyet (özellik) .. nitelik (keyfiyet).. nicelik (kemmiyet).. değer (kıymet) gibi sözcükler varken pek yakışmaz.. diye düşünüyorum.

Burada sıfata yakın terim olarak hususiyet ve vasıf var.. Dini yönden zat.. şuunat.. sıfat.. esma.. asar.. olmak üzere beş katmanlı sıralamada sıfatın yeri önad.. yapılabilirse de dile uymaz.


Sanırım tabloları incelemediniz.. kırka yakın bu tablolarda SIFAT kemal ve kibriya olarak ayrıldı.. kemal ve cemal ve celal olarak üç şuunat ile ayrıldı.. uzma ve ulya ve kibriya olarakta zat birleştirildi.. Tabloda yukarıdan aşağıya ya kesretten vahdete bir gidiş yapıldı.. sonuçta ZAT ve SIFAT külliyeti düşünüldü.

Zat'a "öz" dersek sıfatta "oz" olur.. yani ocak ve mihrak manasında .. focus ve odak anlamında OZAK diyor ve ÖZEK'e simetri yapıyoruz.. nasıl kelam SÖZ'üne mukabil kelam SOZ'unu kurmuşsak.. böylece iki sıfat oluyor.. kemal ve kibriya.. bu ikisi de bir odak teşkil ediyor ve biz böylece TENEZZÜL edeni anlamaya çalışıyoruz.. yani bu zat.. sıfat.. sözcükleri bizim düş ve dilimize ait nesneler.. Yaratan bunlar ile gerçeklendirilemez.. yani bu sözleri biz MECAZİ olarak kullanırız SALT olanı anlamak.. yönelmek ve yaklaşmak icin.

Bu vesile ile sıfata OZAK diyebiliriz.. "odak" sözcüğünü de FOCUS yerine kullanabiliriz. Zaten insan esmadır kainatta hüsna.. bu durumda insanın sıfatları OZAK oluyor mecazi olarak Tanrı için kullanılıyor.. ve bu durumda tarikatın insan ÖZ deyip gizli şirke düşmesi de önlenir. fakat bu ozak terimini dilbilgisi terimi olarak öneremem.. belki tutulursa önad dahi hiç yoktan iyidir.. sübhane rabbike rabbilizzeti amme yesufun ve salamün alelmürselin.. Allah bizi tarikatçıların tavsifinden korusun. Zaten bu konuya gelince susmak gerekiyor.. aşağı söyleyen küfür yukarı konuşsan şirk oluyor

BİR DENEME; . ad (isim).. adıl (zamir).. ozak (sıfat).. belirteç (zarf) .. önad (edat) .. eylem (fiil) .. ünlem (ses).. "önad" sözcüğü edata (proposition)a daha çok yakıştı. Bak kardaşım bir kelime söyledin nelere yol açtın   bereketli geldin.. hoş geldin.. şimdi bu anlatımı webe taşıyorum.. sizleri oraya da beklerim.
     


IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk