Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: UTOPYA | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: UTOPYA Gönderim Zamanı: 03-Nisan-2019 Saat 02:29 |
Burada dün ve bu gün yazdığım 8 yazı var;
ÜTOPYA .. ideal hukuk.. tabii hukuk.. ilahi hukuk.. cennet.. dünya cenneti.. bilgi toplumu.. hukuk devleti.. çağdaş uygarlık düzeyinin üstü.. gibi beklenti ve umutlarımızı ifade eden bir sözcük.. ALLAH'a inanmak aynı zamanda AHİRET'e de inanmayı içerir.. Tanrı sonsuz ise "ülkesi" sonsuz olacaktır.. eğer Tanrı Tanır iseniz bu cennet ve cehennem sizin için ütopya olmayacaktır. Şu da var ki "Tanrı'nın sonsuz ülkesi" bilimsel ve hukuksal bir anlatım değil.. hatta dilsel bir anlatım bile değil DİNSEL bir anlatımdır.. Çünkü MUTLAK TANRI için bir ülke düşünülemez.. krallara.. kölelere.. kullara bir memleket ve millet ve mülk gerekebilir.. lakin TANRI memleket gibi koşullar.. millet gibi kurallar.. ile koşullu ve kurallı olamaz.. Koşulsuz ve Kuralsız Yegane Yaratan ve Biricik Tapılan SALT "Tanrı"nın tanırlığı yukarıdaki tanrının ülkesi saçmalığını kabul etmez.. ancak kullarına da bir cennet mutlaka olmalıdır.. olmazsa olmaz.. Bu bakımdan HUKUK suresi BAKARA ile BİLİM suresi ALİ İMRAN arasındaki sayfa yani Ali İmran Suresinin ilk sayfası kitabın ayetlerine anlamada TEMEL bir METODOLOJİ sunuyor: HUKUK konusunda Muhkem ve literal anlatım.. ve BİLİM konusunda Müteşabih ve konseptual anlatım.. Bu paylaşımda 8 tane yazı var.. ancak bu metin gibi ağır.. fakat size iyi haber; en ağırı bu sunum yazısıdır. 1 Gelişiyoruz.. gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde de demo-krasi gelişir.. nüfüs değişir.. yönetimde gelişir.. çünkü meşveret ve hürriyet emirdir.. mesruiyet ve seriat mükemmeldir.. demikrasi ve laiklik idealdir. Bunları ailende uygulamaya başladiginda gorursun. Bu gün ulkemizde ve başka ülkelerde güçe tapanlar.. güçten korkanlar.. çıkara bananlar.. çanak yalayanlar ki bir emekli olarak bende bunlardanim.. azaldıkça dinin adaleti.. dilin iktisadi.. emegin hakkı.. hurriyetin maslahatı.. kurulacak ve korunacak.. bunlar için paravan partiye ve ideolojiye gerek kalmayacak.. gibi bir ütopya bana iyi geliyor.. siz bilimi ve hukuku nasil realize ve rasyonel ediyorsunuz bilmem ama ben bunlar için ortak bir dil inşaa etmeye çalişiyorum. Dünya iyilik ve kötülüğün sergilendiği bir yerdir.. iyi ya da kötü bir yer değil.. Osmanziya Demişler ki; Ah insan, Ne buluşlar yaptın Uygarlıklar yarattır Doğayı tutsak aldın Öyle çok geliştin ki aklın yıldızları yakaladın fakat bir insan olamadın. Bir yandan yukarı çıkarken.. bir yandan da aşağı iner insan.. üstelik kemali aninda zevali başlar guneş gibi.. sürekli yukarı çikan olmamıştır.. başarilar parça parça ekleyerek hep birlikte butunleştirmişiz... 2 6000 YAZILI senelik dil ve dinden müteşekkil KÜLTÜR kaç sene sonra bilim ve hukuk diye ikiye ayrılıverdi ? Elbette bunun yanıtını tarih verecektir.. ancak ticaret ve siyasetin sadece bilim ve hukuk ile sağlam ve sağlıklı yapılabileceğini bu işin erbabı olmayanlar bile anlayacaktır. Çünkü ticaretin iktisadı ve hukuk adaleti olmazsa şehir ve ülke.. şuraya salim bir şekilde gitmez.. hatta köyde ve ailede bile yürümez.. lakin yürüyorsa bozuk bir düzen yürüyordur. Şimdi benin burada meramım.. ticareti teknolojiye ve siyaseti ideoloji bağımlı ve bağlı hale getirileli biri BİLİMİN evladı olan TIBBIN hem psik (ruhsal) hem somatik (bedensel) olduğunu.. HUKUKUN evlatlığı olan AHLAKIN hem kaz (ödev) hem haz ahlakı olduğunu bir türlü göremiyoruz.. hep iki yandan birine çekiyor hatta çekiştiriyoruz.. Örneğin davranışlarımız hem tutulan ödevi gözetir hem tadılan işlevi gösterir.. örneğin yaşantımız hem bedenin somasıyla koşullanmış hem ruhun soyutuyla kurallanmıştır. işte tüm bunları ben örüyorum.. siz görmüyorsunuz.. peki sizin gördüğünüz ne ? 02.04.2019 OZ 3 LAPLACE 2019 Martının sonunda LAPLACE üyeliği ile saymazı onurlandırdı.. Değerli Arkadaşım hoş geldiniz.. Günlük dille yapılmış düz yazılarımızdan ziyade tablolarımıza önem vermenizi.. onları yalından karmaşığa doğru versiyon sırasıyla imgelemenizi.. irdelemenizi.. incelemenizi bekleriz. Anladığınızda yapacağınız eleştiriler ve anlamadığınızda soracağınız sorular hayal ve vehmimizi fikre ve zikre çıkaracak ilmimizi artıracak ve irademizi güçlendirecektir. Bu nedenle adını bilmediğinizden dolayı anlamını öğreneceğiniz veya öğrendiğiniz her bir YENİ sözcük sizin düşüncenize değer ve değişkeniyle katılarak oluşan sentaks ışığı ve semantik aydınlığı bilgeliğinizi artıracaktır. Bilgisayarlar byte'ları kadar güçlü zihnimiz ise sözcükleri kadar gözcüdür. Bu nedenle sözcüklere karşı ulusalcılık ve dincilik yapılmamalı.. küreselcilik ve evrensellik katılmalıdır.. diye düşünüyorum. Umarım birbirimizi yararlı ve verimli paylaşımlar yaparız. Bilgi, sevgi ve saygı ile sağlıcakla kalınız. 02.04.2019 Osmanziya 4 Nisan bir şakası değil NİSAN ARMAĞANI gibi oldu üyeliğiniz.. İnşaallah yararlı ve verimli bir çalışma yaparız.. siz bana METAMATİK öğretirsiniz.. ben de size YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ'i kendi kendine öğrenmenize yardım ederim.. Matematik, Mantık gibi ayniyet ilkesine SOYUT ve BOŞ ve KURU bir ilim olarak, sizin gibi uzmanı olmayanlarca pekte sevimli gelmez.. bana da öyle idi.. çünkü pek zeki bir çocuk değildim.. Bizim zamanımızda fen ve sosyal konuları öyle taleb ya da ölçüm ile değil.. garip ama gerçek.. lise birinci sınıftan sonra ikinci sınıfa geçildiğin sene başında ilk derste kim fencilerin odasına oturursa fenci.. kim sosyalcilerin odasına oturursa sosyalci olarak kayd olurdu.. bende fenciler odasında yer bulamadığından sosyalciler sınıfında kendi bulmuş ÇEKİNGEN bir çocuktum.. amma bunun acısını fizik, kimya ve bioloji ve Astronomi derslerinde yüksek notlar alarak acısını çıkarttım. Hala o gün bu gün TEMELLİ bir MATEMATİK öğrenmeyişimin acısını çekerim. Belki bu acı YBA doğurdu.. kim bilir.. Ha bu arada bir anımı hatırlatayım.. Bizim süper bir MATEMATİK Hocamız vardı.. EMİN ERKE.. imtihan sorularını kafadan hazırlar.. A.. B.. C.. diye ayırdığı guruplara sorardı.. biz de sınıfca bu A ve B ve C sorularını kendimiz hazırladık.. tabi cevapları da.. kağıtları yazdık verdik.. hoca yazılları okuyor.. notlar hep 10, 9,8 tabi bir bit yeniği var.. başka sınıfta olan öğretmenimizin oğlu durumu babasına bildiriyor.. bu sefer hoca bizleri sözle sınava tabi tutmaya başladı.. tabi notlar 1, 3, 3... bende 10+1=11 / 2 = 5,5 ile sınıfı geçtim.. Yani böylece topluca yapılan bir günahın kurbanı oldum.. bu yüzden bir ömür matematiği topallayarak götürdük.. sosyal meslek içinde bulunduk.. bilim yapamadım.. fen yapamadım... Ancak sonra öğrendim ki MATEMATİK gerekli bir bilim lakin yeterli değildir.. her işi ve eylemi matematiğe indirgemek bizi fizikçi yapar lakin daha öteye götürme.. olsa olsa meta-fizik düşmanı yapar.. Matematin kökeni MANTIK da öyle.. gerekli ama yeterli bir temel değildir.. Mantıkçı olmak insanın düşüncesine bir disiplin verir.. lakin daha öteye götürmez.. olsa olsa DOĞMATİK eğilim verir .. skolastik zihniyete sokar.. çünkü ördüğümüz gerçek matematiksel siyah-beyaz ve mantıksal doğru-yanlış olabilir lakin gördüğümüz gerçek gri ve renklidir. Ancak MATEMATİK.. hesab ve hendesesiyle aritmetik ve geometrisiyle sorunlarım çözümünde ve sorumluluklarımız çaresinde en büyük bir yardımcımız ve değerli bir aracımızdır.. Günlük dilin mantığı kadar gerekli bilimin dili ve eli ve gözüdür.. diye düşünüyorum. Bilgi, sevgi ve saygı ile sağlıcakla kalınız MİNA hanım. 02.04.2019 Osmanziya 5 ANGAJE Angaje bir teze adanmak.. bir amaca âmade olmaktir.. ancak önce içten ve etkin ve özgür ve dürüst bir insan olmak ve bulmaktır. Bu INSANBILIM işinin usr'undan ve zorlugundan dolayı bundan daha yüsr ve kolay olan YÖNTEMBILIM işine amaçlanip odaklanmalarıni brkliyorum tâliblerden. İnsan olmanin bu kadar zor olduğü bu çağda buyük bir insanbilim (insanlık) olan ISLAMBILIMe (islamlık) âmâde olacak adam aramıyorum. Angaje.. Ünlü Fransız Varoluşçusu J.P.Satre tarafında kurulmuş bir değer ve değişken.. aslında bu teolojinin teozofi haline gelirken aldığı bir hal.. fakat ne yazık ki din karizmatik yapısından bir türlü kurtulamadı.. sadece din mi ? Din haline getirilen felsefe ve ideolojilerde de bu böyle.. BEN garip bir adamın.. ömrün boyunca ne bir kimseye angaje oldum ne de bana angaje olan çıkmadı.. benim bahsettiğim angaje bir kişiye değil de bir kavrama adanma.. bir ideale bağlanma.. bir davayı sürdürme.. bir teze inanma.. bir kimseye inanıp, bağlanıp güvenmedim amma bir ülküye.. adandım.. Adandığım de ülküyü kimseye benimsetemedim.. bütün bunlar benim kendime güvenimi sarsmıyor.. davama bağlılığımı azaltmıyor.. ancak üzülüyorum.. sorumluluk duyuyorum.. kendime karşı.. aileme karşı.. ülkeme karşı.. bölgeme karşı.. dünyaya karşı.. ulusuma karşı.. ümmetime karşı.. Allah azze ve celle ye karşı.. fakat umudumu ve yapmak gerekenleri de bırakmıyorum. burada açıkladığım.. ANGAJE.. bir meziyet mi değil mi bilemiyorum.. onu fikri sabitten nasıl ayırırsınız.. alışkanlık ve alışkınlıkan nasıl ayırırsınız.. dinden nasıl ayırırsınız.. teozofi ve inisinasyondan nasıl ayırırsınız.. bütün bunlar bize her sakallıyı baban zannetme öğüdünü hatırlatıyor.. angaje nikah ve namus gibi bişi.. bir tür ana-gaye diyebilir miyiz.. animusun nikahı ve kamusun namus gibi gayenin de ana gayesi olabilir mi ? Tabi kendi kendine konuşursan.. yalnız kalırsan.. bu soruların yanıtını veremezsin.. Nisan neden "Bir" oluyor ? Kökenini ve öyküsünü bilmiyorum.. ancak bir yıl ciddi duran insanlar bir günde ciddi olmasınlar canım.. nisan bir olsun.. bir yıl günah işlemeyen insanlar bir gün felekten gün çalsınlar yılbaşında günaha girsinler.. bir yıl günah işleyen insanlar bir günden Tanrı'dan bir gün alsınlar KANDİL gecesi kutlasınlar.. Kandilinizi kutlarım.. bir yıl namaz kılmamışsanız bu gün kılabilirsiniz ;) 6 ÖZGÜRLÜK Saygıdeğer Hocamın belirttiği gibi ÖZGÜRLÜK yoktur.. acaba bunu ben mi önce savunmuştum.. yoksa hocam mı ? Çünkü sürekli öz-gür sözcüğüne takılırım.. gürün mü öz yoksa özün mü gür ? diye.. her ne ise özgürlük olmadıktan sonra bu savı ben ya da Değerli hocam savunmuş.. fazla önemi kalmıyor.. çünkü özgürlük, öncelik vermek.. takdim etmek.. öne almak.. gerektirir.. bu olamıyorsa özgür olmanın önemi de bulunmuyor.. önemi olmayanın bazen değeri olabilir.. değeri olanın da önemi olmayabilir ancak özgürlük hem önemli hem değerli bir İLKE.. fakat bütün bu yaptığımız BİLGİ TOKUŞTURMALARI ve KÖKEN SORUŞTURMALARI hep boşlukta, hoşlukta ve loşlukta asılı kalacaktır.. çünkü bu ilim, irade, kudret ve rahmet SIFATLARI bizim vehim ve hayalimizin oluşturduğu ÖZELLİKLER olarak görülüyor.. tabi demek istiyorum ki örülüyor.. bu gibi manevi konuları görmenin olanağı yok.. hatta bir olasılık bile bulamayız.. olur olur.. bulur bulmaz.. tüm bu konular dinin kökeni olan dilin bulutu içinde kaybolur gider.. ben öylesine sersest konuşuyorum ki tanrı tanımazlar bile benim kadar rahat konuşamazlar.. ben tanrı tanımaz değilim üstelik.. Tanrı'nın varlığı karşısında bütün varlığımız öylesine önemsiz ve değersiz kalıyor ki bunu anlamak için insanın kafasından dil sepetini ve başında düşünce çorabını çıkarmanız lazım.. yoksa tanrı tanırların sündukları delilin ne noksan ne fazla tamı tamına aynısını tanı tanımazlarda sergileyebilirler.. bu yüzden ben tanımazlar ve tanırlardan ziyade daha çok TANIRLIK üzerinde durulduğunda TANRI'ının daha sağlam ve sağlıklı tanınacağını ve tanınmayacağını düşünüyorum.. çünkü iki de eşit ise işte o zaman HÜRRİYET ve ÖZGÜRLÜK vardır.. özgürlük ve hürriyet varsa.. işte o zaman İRADE ve istenç vardır.. hiç bunu daha önce düşünmüş mü idiniz ? Düşünmemişseniz lütfen benim adımı anarak söyleyiniz.. çünkü özgrlük ve istenç varsa.. sıra denilen bir HAKK dahi ortaya çıkar ki bu da bizim düşünmemize ve konuşmamıza ciddiyet verir.. yani dostlar çorap söküğü gibi geldi.. ciddiyet.. hakk.. SIRA.. istenç.. hürriyet.. acaba başımızda düş çorabını söküyor olabilir miyiz ? Elbette bu arada murad, meram, maksad, azm, cehd, hacc, mantık, meşiet, iktidar ve ihtiyar gibi diğer İRADE ile ilintili İNSANBİLİM konularını da hatırlatayım ve bu gibi çok yönlü ve yanlı konuların günlük dilin düz yazısıyla edebiyatının olamayacağını ve YBA ile tartışma ve eleştirisinin yapılabileceği reklamını da yapmış olayım. Bilgi ve sevgi ve saygı ile sağlıcakla kalınız. KANDİL Mirac dikey ve yatay iki yolculuktan ibarettir.. Zaten insan da her gün zaman ve mekanda sefer yapan bir misafirdir.. bu yüzden her gün işine gider gelir ve her yıl yaşlanır.. fakat asıl seyr ü sefer akıl ve kalbinin mana ve gayesinin açılımıdır.. çocuk iken ne istiyordu.. orta yaşlarda ne.. yaşlanınca ne diliyor insan ? Ana karnından toprak ananın karnına gidinceye kadar.. nereden çıkıyor nereye gidiyor.. bu sorular bizi mescidi haramdan MESCİD-İ AKSA'ya götürerek.. oradan miraca çıkararak bir L çizdirir.. böylece mim iken lam olmuş elife dönmüşsünüzdür.. mübarek olsun hepinize... KANDİL'e rakib kandil kalkmadıkça.. gazzeyi abluka eden kandil kalkmadıkça.. kandil kutlamanın bir anlamı yok zaten... kan-lı dil-ler.. kandil kutlamaya engel... asıl kandil KUDUS'ün evrensel bir mescil haline gelmesi mesajı anlaşılmazsa.. kudus ne müslamanın.. ne hristiyanın ve ne de yahudinin MALI olmadığı anlaşılmadıkça.. kanlı diller de bitmeyecek zaten. 8 MEKAN VE ZAMAN sizin bu Kant'dan mülhem MEKANın yan yanalığı.. ZAMANın eş zamanlılığı.. paylaşımınıza yanıt verecem.. vermek için düşünecem.. fakat benim paylaşımlarımın çoğuna tarafınızdan yanıt verilmeyince ki bir kaç kez yanıt verdim size zaten.. şimdi YENİ bir versem.. kendi paylaşımlarıma yine yeni bin yanıt alamama olasılığını nazara alınca.. ve böyle YANIT VE SORU eş zamanlı ve ard zamanlı mı olacağı konusunda mütereddid olacam.. en iyisi temerrüde düşüp "şu" eş zamanlı halimi koruyayım dedim.. korumak olası ise.. ancak hiç bir düşünce "yansıma" bulmayınca "ansımalar"ı da eş zamanlı kalıyor.. yani analiz ve sentezlerimizle kendi içinde kalıp gidiyoruz.. kalıp gitmemişler var; Aristo, Dekart ve Kant... tabi buna Wittgenstein'de dahil edilebilir.. özetle düşüne oyunları yalnız oynanmıyor.. tavla gibi.. oynansa bile GERÇEĞİ örenlere tat vermiyor.. zaten gerçeği görende olamaz.. ışık nesneleri aydınlatır lakin gerçeği insan insana anlatır.. kimbilir belki yarın yapay zeka ile bu oyunları oynayabileceğiz.. her ne ise yine iyi kötü de olsa.. yan yana'ya açıklık ve eş zaman'a seçiklik vermese de.. bir YANIT verdim.. ancak benim bir kendimce doğma haline gelen tezim: mekan ve zaman deneyimimizin sınır taşlarıdır.. her ne kadar ma tematikleştirsek te.. zamanın ontik, psik, lojik, biolojik, şimik, fizik görünümlerini göz ardı etsekte.. USA VURMA.. muhkeme.. yargılama.. ile yaptığımız rasyonelleştirme denilen bir yaklaşımımız var. akılcı ve gerçekçi olmak bizim evren ile denge ve toplum ile uyum sağlamada başat yolumuz. akılcı ve gerçekçi olmak başkadır.. rasyonelleştirme ve mükemmelliyetçilik başkadır.. ilki sağlam çözümlerin ikinci sözde ve sahte çözümlerin peşinde koşar. Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız. Osmanziya 02.04.2019 Düzenleyen osmanziya - 03-Nisan-2019 Saat 02:47 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |