MEDENİYET BİZİ NEREYE GÖTÜRÜYOR ?

Ya da Uygarlık nereye gidiyor ? Nereye olacak.. benim gittiğim yere.. ben nerede ise uygarlık orada.. başka bir anlatımla uygarlık nerede ise biz oradayız.. damla damla.. parça parça.. kıdım kıdım uygarlığı hep birlikte inşa ve imar.. tesis ve tamir ediyoruz.

Bunun farkında oluruz ya da olmayız bu ayrı mesele.. nasıl uzaktaki SÜREKELİ görünen BULUT damla damla süreksiz buhar parçalarından, buharlarda hava moleküllerinden ibaretse bizim mallarımız ve mellerimiz.. kalemlerimiz ve kelamlarımız.. kitaplarımız ve defterlerimiz.. amallerimiz ve emellerimiz.. uygarlığı inşa ediyor, yapılandırıyor ve biçimlendiriyor.

Ancak biz uygarlığı okuyup yazmadaki suçu birbirimize atmakta.. iyilikleri kendimize ve kötülükleri ele vermekte yarışıyoruz. Bu da uygarlığın renk ve kalitesinde değişmeye yol açıyor.

Biraz uzunca bir yazıda bu konuyu ele alıyoruz.

UYGARLIK NEREYE GİDİYOR



Uygarlık nereye gidiyor ? Tarih bizi nereye çekiyor? Yazgımıza karşı hangi yargılarla karşı koyacağız ? gibi karmaşık soruların yanıtı bu resim...(MAALESEF RESMİ YÜKLEYEMEDİK) rastgele gidermiş gibi görünürken DÜZGÜN bir yol üzerinde bulunduğumuzu anlamak kolay olmasa gerek…

Beş senedir seyrettiğim tüm yabancı ve yerli,   konusu farklı olabilir.. türü başka olabilir.. mesajı farklı olabilir ancak hepsinin ortak bir “arka” MESAJI var: kadının gücü ve öncülüğü

ERKEK olarak bu bana dokunuyor.. fakat erkeğin gücüne karşı koyduğu için değil.. erkeğin gücüne ve iyiliğine ve güvenirliğine karşın.. onu kadının dayanıklılığı ve güzelliği ve bağlılığı ile tamamlamadığı için. Malumdur birbirine sevgi ve saygı ile bağlanan dişil ve erilden ibaret aile yuvası olur ve bu yuva dışında ne erkeğin ne kadının.. ne çocuğun ne yaşlıların KORUNAKLIĞI yoktur. Tapılası kadın ve kulluk edilesi erkek derken dilin ve dinin kökeni olarak ailenin kültürünü esas alırım. Aileyi koruyamayan bir dil ve din ise sahte bir oyundur.   

Hepimiz biliyoruz saltanat ve imparatorluk karşıtlığı adına kurulan demokratik akımlar ve marksist rejimler.. va'da ettikleri özgürlük ve eşitliği veremediler.. hiç olmazsa kral, mülkünü ve uyruğunu ailesi gibi görerek ülkesine ve ulusuna demokrasilerden dahi iyi sahip çıkıyordu.

Demokrasi adına kurulan özgürlüğü paravana eden otoriter gizli mason veya eşitliği paratoner yapan totaliter açık marksist partilerin ve ideolojilerin insanlara verdiği zararı geçmişle kıyaslayarak, kendiniz karar veriniz. Din adına yapılan cihat ve haçlı savaşlarında bile bu kadar zayiat ve kayıp olmamıştır.

Eğer müslümanlar.. masonlar ve marksistler insanlığa zarar verebiliyorsa bu kesinlikle AİLE'nin etkisini ortadan kaldırmalarından dolayıdır. Aileyi tahrip etmede çağdaş partiler ve cemaatlerin.. geçmiştekilerden fazla bir farkı yoktur.

Kesinlikle tüm kültürel, sosyal ekonomik, politik ve askeri sorunlar AİLE odağının ve dengesinin ve uyumunun ortadan kalkması ve zayıflamasından çıkar.. aile bozulduysa en yetkin sistemi bile getirseniz bile işe yaramayacaktır. çünkü insan değil aile bozuk…

GÜÇLÜ (ADALETLİ eğitim ve yönetim) düzeni ve DAYANIKLI (İKTİSATLI üretim ve tüketim) düzüleni DÜZENLEYEN intibak ve uyum yoksa.. ürettikleri ve türettikleri amellerden ve çocuklardan DÜZGÜN bir kimlik ve kişilik çıkmayacaktır.

Yıllardır canlı ve diri interaktif SYSTEM’i (âlemi, beleviyi) bu mekanik ve dinamik ve diyalektik alt yapı ve üst yapı ilişkileri DÜZELTİLMEYE ÇALIŞARAK bozulduğu için giderek bu günkü gibi doğaya yabancılaştıran teknoloji ve insanı insandan uzaklaştıran ideolojiler ile karşı karşıya kaldık. Eğer âlem (eneler, zümreler, aileler, partiler, şirketler, milletler ve uygarlık)   namazı ve zamanı YATAYI ile nizam ve mizanı ile doğal ve yasal düzenini ve dengesini İNTERAKTİF sağlayabilseydi.. doğal ve ideal bilgi toplumu ve hukuk devletini gerçekleşecekti. Bu ülkülerin önünü açan eril dişil ile toplum ve birey arasındaki uzun barış süreci de ancak aile çekirdeğinin sağlam bulunması ve sağlıklı olmasını olanaklıdır.   

Buna önce kendi ailenizden bakın.. yakın ailelerden bakın.. ve ailelerin İKTİSAT ve ADALET üzerine duranı.. meşveret ve hürriyet üzerine yürüyeni değil üç yüz yıldır ısraf, zulum ve baskı ve hile ile elde edilmiş GÜÇ üzerinde duran.. bu gün dünyanın en zengin 22 aile.. olarak bize çok kötü bir 11 ile koronalı bir MAÇ sunuyorlar. Bunu anladığınızda artık başkasını bırakır kendinize dönersiniz. Bununla beraber ben olmakta çıkıp BİZ olan bir aile kurarsınız. Böyle bir ailede kadının sadakatı ve iktisadı ve erkeğin emaneti ve adaleti.. hem aileyi.. hem çocukları ve hem de geleceğini kurtaracaktır.

Eğer bu diri ve canlı âlem örneği aile bulunmuyorsa, ne kitab ne nebi.. ne din ne ideoloji.. ne şirket ne parti.. ne devlet ve ne de uygarlık insanlığa yol açmaz ve büyük insanlık olan islama ulaşamaz. İktisat ve adalet varsa İNSAN oluruz.. sadakat varsa KADIN oluruz.. emanet varsa ERKEK oluruz.. eğer bu dördünü Allah azze ve celle nin rıza için yaparsak İSLAM oluruz. Aksi Yere Batan sarayının götürdüğü yere HADES’e gideriz. Hafazanallah.

Mustafa BUĞUÇAM                               İzmir Üçyol 19.09.2020 21:50



Düzenleyen osmanziya - 20-Eylül-2020 Saat 08:03