Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Din | |
YöntemBilim Forumu | Diğer | Din |
Konu: asurlular... | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: asurlular... Gönderim Zamanı: 18-Kasım-2020 Saat 12:29 |
İnsan merakı dolayısıyla bilgilenmek ister.. insan sorusu nedeniyle yanıtlayacak bilgileri arar.. insan gereksinimi nedeniyle tabib veya avukatın veya mühendisin veya muhasebecinin hazır hizmetini arar.. bir de can sıkıntısını gidermek için bilmek, bellemek ve öğrenmekle iştigal eder. Bütün bunlar içinden doğan bir harrat ve KİŞİSEL GELİŞİM çerçevesinde yapılan işlerdir.
Eğer bir işi ve çalışması ile bir mal ve hizmet sunumu nedeniyle bilgi ile ve bilgi işlem çalışır ki işte bu durum ciddi bir hal. Kaliteli mal ve hizmet sunumu için en son geçerlikte ve yürürlükteki bilgileri edinmek gerekiyor. Bizler bu hacattan doğan bilgiler ile değilde yukarıda bahsettiğim HARRAT ile doğan taharri-yi hakikat ile ilgileniyoruz. KADIN VE ERKEK Kadın önce kız sonra kari olur.. kocasini okur çocuklarina ÇABA istemeyen USTA olur.. erkek önce oğlan sonra baba olur.. ailesini âbâ altina alir.. çocuklarina YASA istetmeyen HOCA olur. Bırakalım eşler intibak ve uyumlarini kendi sağlasın. Biz kendi ailemiz ve toplumla adaptasyonumuza bakalım. Bir kimseni kendisin terbiyesi ve başkasini idaresi başĺi başına bir müdare ve san'at. Bu işin hikmetini öğrenmekte o insani kâmil yapar. Ayinesi iştir kişinin lafza bakılmaz.. demiş Ziya Paşa.. Osmanziya da demiş ki erkegin iktidarınin EMANETİ.. itiyadı kadar.. kadinin ihtiyarının SADAKATİ itimadı kadardır. Bundan fazlası ihdasımızın imtidadına ve itibarımizın ihtiyatina bakar. TABİAT VE TARİH Asur kral kabartması Eğil Kalesi’nin batıya dönük yüzünde Asur Kralı III. Salmanassar’ın çivi yazıtlı kabartması bulunmaktadır. Bu kabartma tam yol üzerinde olduğunda öğleden sonra gün ışığının uygun olduğu saatlerde rahatlıkla görülebilir. Mö 2000 de Asurlar eğil kalesinde varlığını sürdürmüşlerdir. Diyarbakır eğil Arkeoloj Sadık YASİN Salmanasar 3 Hanigalbat ülkesi Benim krallığımı seven, benim adımı yücelten büyük tanrılar; Assur, Bêl, Sîn, Samas, Adad, Istar. Ben, Salmãnu-asarêd (III. Salmanassar),dört cihanın kralı, Asur`un Kralı Assur-nãsir-apli`nin (II.Asurasirpal) oğlu, Asur`un Kralı, Tukultî-Ninurta`nın (II.) oğlu, Asur´un Kralıyım. Nairi Ülkesi (Van Gölü) denizinden güneşin battığı büyük denize kadar olan toprakların (Akdeniz) fatihi. Hatti Ülkesini tümüyle fethettim. Enzu geçidine girdim. Suhmu, Daiãnu (ve) Urartu Ülkelerini tümüyle fethettim. Gilzanu Ülkesine geçtim. Gilzanulular’ı vergiye bağladım.Üç kez Nairi Ülkesi`ne gittim. Dicle’nin kaynağına kadar gelip, adımı Dicle´nin kaynağına yazdım.'' Doğan ŞAN Teşekkür ederim.. çok değerli bir paylaşım yaptınız.. Doğan bey de paylaşımınızı tamamladı.. her ikinizi de minnettarım. Tarih, tabiatın geçmişi.. ancak aynı zamanda tabiatın bir de geleceği var ki bunun da mazi nostaljisi gibi ati füturolojisi bulunur ve her ikisi de edebiyatın konusudur.. ancak sizler ARKEOLOJİ olarak bu işin BİLİM tarafıyla ilgileniyorsunuz. Ancak insanın çok yönlü ve yanlı alanları ve konuları bulunan bir varlık olarak günlük dilin ve bilimsel bilginin üstündeki felsefe, din ve hikmet dediğimiz katmanlarla ilgilenir. Bu alan tarih bakımından fakirdir. Tabiat alanında matematik temelli FKB ile zengin birikim ve bulgulara rağmen ciddi bir tarih felsefesi ve yorumu bile yapılamamıştır. Sadece bu konuda dinin (yaratılış) ve felsefenin (evrim) başat konusu.. dünya ve ahiret çekişmesi vardır. Saygılarımla. DİN VE DÜNYA VE AHİRET Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorlar. Demek, bir mahkeme-i kübrâya bırakılıyor... Bediüzzaman said nursi Bu bilgi kuramınin sahibi KANT'ında tanri ve ahiret hakkindaki kanıtı.. birde bunun tam karşisinda bir durum var..en çok bu sorumluluktan kurtulmak için ateistler tanrıyi.. deistler rasulu.. kitabi.. dini inkar ederler. Ancak ŞUUR ALTLARINDAKI bu gerekçeyi hatirlamak istemezler. Dinnur YAŞAR SİBEL VE BİLGİ Sibel.. kibel.. hubel.. SEBİL.. Teşekkur ederim.. çok guzel anlatmişsiniz.. kainat tabiat ve doğa ile tarih ve döne.. doğa döne ilerlerken öykünze benzer hikayeleri geride bırakır ve bize uygarlıgimizin tortusunu bırakir. Uygarlıgin motoru olan kultur ise dil ve din bileşeni olan gizemli bir kalıntidır. Dil ve din konuları etimolojik bir tartışma ya da simgesel bağlantılarla yönlendirme yerine daha nesnel ve objektif bir dilin aranması ve bulunması gerekir. Altı bin yıllık YAZILI dil ve din birlikteliğinin (kültürün) altındaki altmış bin yıllık SESLİ evrime erişilmesi gerekir. KEHANET.. destan.. efsane.. usture.. historia.. din ve mitoloji alanından doğan RESMİ filololoji ve teoloji zaman içinde SİVİL filozofi ve teozofiyi ortaya çıkarıyor. Herkes her şeyi bilmiyor.. örneğin TARİH konusunda benim şahsen noksanım ve yetersizliğim var.. başkalarının başka konularda örneğin mantık ve felsefe ya da sosyoloji alanlarında ihtisas bulunmuyor. Tarih konusunda DİLLER'in ve DİNLERİN orta kökenini ve kaynağına arayış ve yöneliş.. çalışmaları bu gün için yeterli değil. Fakat sibelin kibele ile ses benzerliğine dikkat etmemiştim.. ancak BEL kökü bizim için bilgi, belge, bulgu, bilme.. belleme.. oldukça önemli ve bunun KEHANET ile Sİ-BEL bağlantısı.. "sin" insan olarak alınınca "dil" öyle rastgele bir ilerleyiş olmadığını hatırlatıyor. Ayrıca "bel" bizim genetik kodlarımızı anımsatıyor. İnsanın genetik kodları yaşam Yaşam.1.0 ve ve 2.0 ve kültürel kodaları olan dil ve din.. geniş bir BEL zenginliği fakat bazıları LEB demeden leblebiyi anlamıyor. Hele HA-MİM sırrından da yoksun bulununca .. puzle de oldukça noksan bir parça ortaya çıkıyor. Sonuçta hepimiz ARIYORUZ.. güzel olanda bu zaten.. amma bulur amma bulamaz.. fakat ARI gibi peteklerimize BAL topluyoruz.. DİL Teşekkur ederim.. bu insanlari bir araya getiren dildir.. Değerli Yazerim, bundan kırk elli yıl öncesi insanlar dinleri ve düşunceleri ve inançlari farkli oldugu halde bir masanın etrafında toplanabiliyorlardı.. demek bize iki nesne lazım.. ortak dil ve insan olmak. Bu gun icin “ortak dil” olarak milli mel olarak görunuyor. Gelecekte bu ortak dil bulunacaktır Ancak bu gün için milli dile sahip bulunmakla birlikte INSAN olmak zor olsada her zamam mümkun. Dil aşırıya kaçmamak ve osmanlıcayı arapça ve öz türkçeyi uydurukça olarak suçlamamak koşuluyla dil üzerinde tartışmalar yapılabilir. Ancak bu gün elzem olan İNSAN olmayı öne çıkarma öncelik kazanıyor. TARİH Muhteşem bir Vahşet.. kanın gizlenmesi amacıyla yere döşenen kum.. Görkem ve ihtişam.. insanın gözünü boyar. Haşmetli ve korkutan bir haşyet.. işte iki sözcük.. vahşet ve haşyet.. hatta üç sözcük vahşet ve haşyet ve dehşet.. bu üç sözcükle o koca binayı yerle bir ettiM. Yunan.. Roma.. imparatorlukları bunda evvelisi Pars ve Ters imparatorlukları.. bundan sonraki Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları… bütün emperyalizm KAN VE GÖZ YAŞI üzerine bina edilmiştir.. güce tapan ve güçten korkan.. çıkara banan ve çanak yalan bir desteği arkasına alarak gücün ve kuvvetin kendini böyle kan ve göz yaşı ile göstermesi ve bunun karşılığında can ve göz aydınlığı edilmesi insanın kaderinde yazılı savaş ve barış gerçeğini gösterir.. elbette güncel İngiliz İmparatorluğunun ve bundan önceki Yahudi imparatorluklarının döktükleri kanları da göz ardı etmiş değiliz.. ve elbette insan yer yüzünde kuvvetin ortaya çıkardığı haksızlık, zulum ve israfa karşı koyma MUHALETİ ile arza HALİFE kılınmıştır.. ancak bu savaş ve silah ile yapması kaçınılmaz bir kader mi ? Kader dir ancak kaçınılmaz değildir. Çünkü kader geçmişe irade geleceğe ilişkindir. İradenin seçimi ile kaderin takdiri dinin gizemi ve felsefenin paslı kilidi olduğunu unutmadan.. geçmiş ve geleceğin bu iki arasında yer alan bu günün bir sırr olduğunu göz önüne getirerek her birimiz BARIŞ için elimizden geleni ardımıza koymak durumundayız. Dil ve din değerlerini partilerene paravana.. emek ve özgürlük değerlerini ideolojilere paratoner etmemeliyiz.. çünkü bu dördü barış içinde gelişen insanın ORTAK DEĞERLERİDİR.. birileri bunu kendilerine mal edemez.. onları ekonomik ve politik çıkarlarına alet ve bayrak yapamaz. Bilelim ki geçmişin askeri savaşları bin beş yüz yıldır ekonomik savaşlara dönüştü ve son üç yüz yıldır da bilgi yarışı haline geldi.. bilgi yarışını askeri savaşa dönüştüren teknoloji ve ideolojiye karşı daha ayık ve uyanık olmak zorundayız.. tekniğin bizi doğaya yabancılaştırmasına ve idealin insanı insandan uzaklaştırmasına meydan vermemeliyiz. Totaliter ve otoriter yeşil, mavi, kızıl ve kırmızı renklerin şerrinden sakınmalıyız. Allah azze ve celle yar ve yardımcımız olsun. Amin Osmanziya Düzenleyen osmanziya - 18-Kasım-2020 Saat 12:37 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |