İ


lk defa size sizin için ayrıntılı bir anlatım yaptım..

20210210_223205_PROBLEM.rar

Buradaki rar dosyasında otuza yakın dosyanın günlün dilin düz yazısına çevirmeye çalıştım.


PROBLEM iktisad ve adaletin uygulanmaması ile bireyin toplumun meşveretine yüz çevirmesi veya   toplumun bireyin hürriyetini sağlayamaması mı ? Yoksa ikisi birden mi ?
PROBLEM sorundan yakınanların çokluğundan ya da çözümü yüklenenlerin sayılarının azlığı mı ?
PROBLEM sorunun küresel olmasına karşın çözüm bireyselse   küresel ile bireysel arasında TOPLUM.. sorun ile çözüm arasında DEĞİŞİM varsa, TOPLUMSAL DEĞİŞİMİN koşullarının gerçekleşememesinden olabilir mi ?
PROBLEM insanların dil’in BİLİM ve din’in HUKUK haline geldiğini fark edememekten kaynaklanabilir mi ?
PROBLEM bilimin ve dilin esası olan İKTİSADA ve hukukun ve dinin temeli olan ADALETE uymayan ticaret ve siyasetten dolayı ortaya çıkabilir mi ?

PROBLEM Marks’ın uydurması değil hayatın bir dayatması olan sosyal sınıfların karşılıklı etkilerimden çıkmış olabiliri mi ?
Proleterya (fukara) ve entelijensiya (ulema) arasındaki sağlam olmayan ilişkilerden ya da burjuvazi (agniya) ve bürokrasi (ümera) arasındaki sağlıklı bulunumayan   münasebetlerden çıkabilir mi ?
PROBLEM   aydınların hürriyet (laiklik) ve yöneticilerin meşveret (demokrasi) değerlendirmelerinden ortaya çıkabilir mi ?

PROBLEM… mes’ele… sorun… ne dersek diyelim ZOR bir konu ile karşı karşıya bulunduğumuzu gösterir.

SORUN küresel ile ÇÖZÜM bireyseldir.. küre ile birey arasında TOPLUM.. sorun ile çözüm arasında DEĞİŞİM yatar.. bunu anladıktan sonra TOPLUM ve DEĞİŞİM türlerine bir bakalım:

TOPLUM aileden sonra gelen birimlerle oluşur. Şirket, parti, takım, tim, cemaat, millet, ümmet, beşeriyet gibi giderek küreselleşir. YEREL ve bölgesel olarak coğrafi kıtalara ya da büyük ülkelere yer alabilir. Bana göre toplumları asıl ayırt eden faktör dil ve din birliği olan ulus ve milleti oluşturan KÜTÜRDÜR

DEĞİŞİM köklü (dinsel dogma ve bilimsel paradigme) veya yüzeysel (gelenek ve yenilik, iktidar v emuhalefet, sermaye ve emek, stanadart ve patengi gibi) ölçekte çıkabilir. Fakat FAKTÖRLERİN hangisi olursa olsun bunları ASIL çözümü “insan” AKTÖRÜNDEDİR..

Dil ve din, bilim ve hukuka; bilim ve hukuk ticaret ve siyasete; ticaret ve siyaset ile teknoloji ve ideolojiye çevrildiğini var sayarsak..   bunların bir DEMİR YOLU gibi ilerlediğini görürsek ki bu çalışma bunu göstermeye çabalıyor.. bu yapılar arasındaki sağlam ve sağlıklı ilişkilerin “iktisat ve adalet ile meşveret ve hürriyet” ilkeleriyle işleyebileceğini, gelişebileceğini ve sürdürülebileceğini de öngörüyoruz. Ya da bu dördünden başka prensiplerinde bulunabileceğini tartışabiliriz. Ancak bu dördünün tartışmasız uyulması ve uygulanması gerektiğini yadsımıyorsak konuşmamızı sürdürebiliriz.

PROBLEM konu insan olunca.. ni’metleri fark etme ve bi’seleri kadr etme.. hayatı ve şuuru da kuşatan bir tahassüs olarak görünüyor.
PROBLEM hayatın gıdasından şuurun gayesine.. VİTAL aktivite den.. MENTAL spekülasyona uzanan dikey bir Simetrik çizgi çeker. Bu ikisi arasında da kader ve kazanın pergeli geçer. Biz bunu nakit ve vakit ve sıhhat ve salan DİKMESİ olarak gördük arasına imkanın makinesini ördük. İttibar ettiğimizin ihdasını etmek ağrı dağına çıkmak.. takdim ettiğimizin takibini yapmak Amerika gitmek.. gibi bana zor gelse de bu KURAMSAL olarak oturduğumuz yerden resmini çiziyoruz.. fakat ağrı dağına çıkanlar ve amerikaya gidenlerde bunu görmüyorlar.   

Dediklerimi günlük dilin düz yazısıyla anlamayabilirsiniz.. ancak YBA yöntem bilim analizin mutfağı analitik düzlem üzerinde izlediğinizde ve imgelediğinizde çok kolay ve çabuk olarak göreceksiniz ki önce başlat sonra bitir yasası içinde olan ve sail olan hayatın.. var sayma ve yok sanma arasında bulunan ve nail olan şuurun.. hayır ve şerr vetirelerini ve hasene ve saile vesilelerini PARALEL ilerleyişini “âlem” KAVRMANI zaman ve mekan meddi ve mizan ve nizam amedi olarak betimledim. Bu konumuzun dışında bir ayrıntıdır.    

   

Kırk yıldır namaz kılarım beş vakit bunun en az otuz yıllı EVDE EDA EDERKEN cübbeli ve sarıklı olmuştur.. çoğu zaman elimile sarma sarığı sararım ve ardından cübbemi giyerim.. bu durumda sarığımın arkasında bulunan uzantı tarafı cübbemin altında kalır.. başladığımda onu elimle cübbemin içinden dışarı çıkarırım.. oysa ilk defa cübbe giysem ve ardandan sarık sarsam.. hiç böyle ikinci bir iş olmayacak.. bunu şimdi fark ettim.. demek ki bazı   “zeka ve ilim” ile belli olan koşullar ve “nesnel ve harici” olarak etkili bulunan faktörler var ki bunda kişilerin zeki ya da gabi olması.. aktörlerin iyi ya da kötü niyetli olması.. insan ya da Müslüman olması durumunun sürece fazla bir katkısı ve sonucu yoktur.

Bu sanki yol gibidir.. yolcudan ayrı bir olgudur.. işte bunun görülmesi o kişi özgün kılar.. Buna bilgisayar dünyasında SIFIRINCI GÜN adı veriliyor.


Bakalım dünyanın bir sıfırıncı gününde çözüm yüklenenlerde kim görecek ? Yakınanlar zaten göremezler.. bunalanlar hiç bilemezler ve fakat yüklenenlerden bazıları ve belki de biri yakınmaya ve bunalmaya geçmeden çözümün BELİT’ini ve bürhanını bulacak ve buhranlardan kurtulacağız. İnşaallah. Kim bilir belki bu siz olabilirsiniz…

Osmanziya 10.02.2021 Üçyol-İZMİR




Düzenleyen osmanziya - 10-Şubat-2021 Saat 22:34