Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: dilsiz dusunume olur mu ? | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: dilsiz dusunume olur mu ? Gönderim Zamanı: 21-Haziran-2022 Saat 16:04 |
https://www.gazeteduvar.com.tr/dil-olmadan-dusunmek-mumkun-mu-haber-1570161
Araştırmacılar, kelimelerin akıl yürütme işlevi açısından gerekli olmadığını iddia ediyor. 20 Haziran Pazartesi 2022 Saat: 15:39 Joanna Thompson İnsanlar on (veya belki de yüz) binlerce yıldan beridir düşüncelerini dille (lisanla) açığa vuruyorlar. Bu, türümüzün ayırt edici bir özelliği; öyle ki, geçmişte bilim insanları dil kapasitesinin bizi diğer hayvanlardan ayıran temel fark olduğunu öne sürdüler. Ve onlar hakkında konuşabildiğimiz sürece, birbirimizin düşüncelerini merak ediyoruz. ABD’nin Las Vegas kentinde bulunan Nevada Üniversitesi’nde insanların düşünceleri nasıl formülleştirdiklerini inceleyen bir araştırma psikoloğu olan Russell Hurlburt, verdiği demeçte, “‘Her düşünceniz için bir kuruş veririm’ gibi bir önerme, bence insanlık kadar eskidir” diyor. Bununla birlikte, acaba bilim insanları düşünce ve dil arasındaki ilişkiyi nasıl inceliyorlar? Ve kelimeler olmaksızın düşünmek mümkün mü? CHOMSKY YANILMIŞ OLABİLİR Birkaç on yıl boyunca süren araştırma sonucunda bulunan yanıt, şaşırtıcı bir şekilde, “evet”. Mesela, Live Science’ın daha önce aktardığı üzere, Hurlburt’ün araştırmaları, kimi insanların bir iç monologa sahip olmadıklarını, yani kafalarında kendileriyle konuşmadıklarını ortaya koymuştu. Ve öteki araştırmalar, insanların sözsüz mantık problemleri üzerinde çalışırken beyninin dil bölgelerini kullanmadıklarını ortaya koyuyor. Ne var ki, onlarca yıldan beridir, bilim insanları yanıtın “hayır” olduğunu düşünüyordu; (onlara göre) bu akıllı düşünme durumu, cümle kurma yeteneğimizle iç içe geçmişti. Massachusettes Teknoloji Enstitüsü'nün (MIT) McGovern Enstitüsü’nde sinirbilimci ve araştırmacı olan Evelina Fedorenko, verdiği demeçte, “Öne çıkan iddialardan biri, dilin temelde daha karmaşık düşünceler oluşturmamıza imkân tanıyacak biçimde oluştuğudur” diyor. Scientific American’ın bildirdiği kadarıyla, bu fikir, 20. yüzyılın ortalarında Noam Chomsky ve Jerry Fodor gibi efsanevi dilbilimciler tarafından savunulsa da son yıllarda, gördüğü desteği yitirmeye başladı. Ulaşılan yeni kanıtlar, araştırmacıları, nasıl düşündüğümüze ve dilin bu süreçte üstlendiği role ilişkin eski varsayımları yeniden değerlendirmeye yöneltti. “Simgeleştirilmemiş düşünme”, kelimeleri kullanmaksızın gerçekleşen bir bilişsel süreç türü. Hurlburt, bir meslektaşıyla birlikte, 2008 yılında ‘Consciousness and Cognition’ (Bilinç ve Bilişsellik) adlı dergide, bunun gerçek bir olgu olduğunu doğrulamak için onlarca yıl süren araştırmalar yaptıktan sonra bu terimi icat ettiklerini ifade etti. KELİMELER DÜŞÜNME SÜRECİNDE BİR SINIR ÇİZMİYOR Dil ve bilişsellik eğitimi, kısmen, tarif edilmesi gerçekten de güç olduğu için herkesin bildiği üzere fazlasıyla meşakkatlidir. Hurlburt, “İnsanlar çok farklı içsel deneyimleri tarif edebilmek amacıyla aynı kelimeleri kullanır” diyor. Örneğin, bir kişi pembe fillerin geçit törenini içeren görsel bir fikri aktarmak amacıyla, görsel olmayan ve pembe file odaklanan iç monologlarını dile getirmek için kullandıklarına benzer kelimeleri kullanabilir. Bir diğer konu ise, ilk etapta dilden bağımsız bir düşünceyi ayırt etmenin zor olabilmesi. Hurlburt, “İnsanların büyük kısmı, (kafalarının) simgeleştirilmemiş düşüncelerle meşgul olduğunu bilmiyor” diyor ve ekliyor: “Bunu sık sık yapan insanlar bile farkında değil.” Ve insanlar kişisel düşüncelerine bu denli sıkışıp kaldıkları ve diğer insanların zihinlerine doğrudan doğruya ulaşamadıkları için, kendi zihnimizin içinde devam eden düşünme süreçlerinin evrensel olduğunu varsaymak cazip gelebilir. Bununla birlikte, Fedorenko’nunki gibi kimi laboratuvarlar, dil ve düşünce arasındaki bağlantıyı gözlemlemek ve ölçmek için daha iyi yollar tasarlıyorlar. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) ve mikroskopi benzeri modern teknolojiler, araştırmacılara, insan beynindeki hangi kısımların farklı işlevlere karşılık geldiği hususunda fazlasıyla iyi bir resim sunuyor; mesela, bilim insanları artık beyinciğin denge ve duruş becerilerini kontrol ettiğinden, oksipital lobun ise görsel işlemlerin büyük kısmını gerçekleştirdiğinden haberdarlar. Ve sinirbilimciler, bu daha geniş loblar içinde, uzun süreli hafıza, mekânsal akıl yürütme ve konuşma gibi becerilerle bağlantılı daha özel işlevsel kısımlara daha da yaklaşarak onu haritalandırabildiler. BEYİN HARİTALARI FARKLI SONUÇLARA İŞARET EDİYOR Fedorenko’nun gerçekleştirdiği araştırma, bu tür beyin haritalarını dikkate alıyor ve onlara aktif bir bileşen ekliyor. “Şayet dil, akıl yürütme bağlamında önemliyse, bu durumda akıl yürütmeyle meşgul olduğu esnada sinirsel kaynaklarda bazı örtüşmeler olmalı” diye bir varsayımda bulundu. Farklı biçimde söyleyecek olursak, eğer dil düşünmek için gerekliyse, bir kişi bir problemi çözmek için mantığını kullandığında dil işlemeyle bağlantılı beyin bölgeleri aydınlanmalıydı. Kendisi ve ekibi, bu iddiayı sınamak amacıyla katılımcılara bir sudoku bulmacası ya da birkaç cebir sorusu gibi çözmeleri gereken, kelime içermeyen bir mantık problemi verdikleri bir araştırma yürüttü. Araştırmacılar daha sonra, bulmacayı çözdükleri esnada bu insanların beynini bir fMRI makinesi kullanarak taradılar. Araştırma ekibi, katılımcıların beyinlerinin dille bağlantılı bölgelerinin problemleri çözdükleri esnada aydınlanmadığını, diğer bir deyişle, kelimeler olmadan akıl yürüttüklerini keşfettiler. Fedorenko, Hurlburt ve diğerlerinin yaptığı bazı araştırmalar, dilin ‘afazi’* gibi belirli nörolojik durumları anlamak bağlamında özellikle önemli bir bulgu olan insan bilişselliği için gerekli olmadığını ortaya koydu. Fedorenko, “Dil sistemini bir şekilde ortadan kaldırdığınızda da akıl yürütmenin işlevinin büyük kısmı fazlasıyla iyi işleyebilir” diyor. Yine de, “Bu, dil aracılığıyla daha kolay olmayacağı anlamına gelmiyor” diye ekliyor. *Afazi, beynin sol yarı küresinde dilden sorumlu bölümlerin hasar görmesi sebebiyle oluşan bir bozukluktur. Sözlü ve yazılı iletişimi veya her ikisini birden etkiler. Afazinin genellikle ana sebebi inme veya kafa travmasıdır. Ancak beyin tümörü veya ilerlemiş nörolojik bir hastalık sonucunda da gelişebilir. ________________________________________ Yazının orijinali Live Science |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |