Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: latifelerimiz Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2755

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: latifelerimiz
    Gönderim Zamanı: 16-Ağustos-2023 Saat 11:46



dolap
..ola..

Sol ust NEFIS ----- RUH üst Sağ
. . . . . . . . . . D A M L A . . . . . . . . .
Sol alt KALB ----- AKIL alt Sag


Fotografi buyulttugunuzde akil ve kalb ile ruh ve nefsin TANIMLANMIS oldugunu goreceksiniz.. okuyacaksininiz demiyorum YERINI goreceksiniz.

“SOL ALT
Kalbin LÜBA'sı
Sırrı ZÜMRE
Bunyanı RASAS”

KALBİMİZ hissiyatımızın kaynadığı bir kazan
ve vicdanımızın yansıdığı bir yer ayna olarak düşünülebilir.

Saygı ve sevgi öfke ve kin gibi DUYGULARIN kümesi olan bu adres, tavuk ve horozların beyti gibi görünse de aslında öylesine geniş bir ummandır ki.. onu mantığın dizini ve "küme"leri alamadım.. hatta sahilinde bile dolaşmaya cesaret edemedim. Nasıl dolaşabilirim ki sesli ve sözlü.. güfteli ve besteli.. bütün musiki ve resim âlemini.. görsel ve işitsel bütün SAN’AT dünyasını içine alan bir okyanustur ki Aristo bu lirik ve didaktik âleme EPOS adına vererek onu mitos, nomos, sophos 'tan ayırmış. Kısaca kalb edebli ve edebsiz tüm EDEBİYAT olup bu bahre gelen ırmaklar ve ondan çıkan yağmurlara külliyen KALB adı verilir. .

İLİM ve çizgi altına alınması mümkün olmayan hayallerin HAZIRI bir yer yüzü halinde.. TEŞBİH ve ŞÜBHE'leriyle benzetme karası ve metaforları bir alevler denizi.. kelimeleri ve terimleri mumdan gemileridir.

DİSİPLİN ve bölümleme imkanı bulunmayan vehimlerin HATIR’ı bir gök yüzü olarak.. TEMSİL ve MASAL'larıyla benzetim bulutları ve analoji yağmurları elektirik ve manyetik bir alan .. sözcükleri ve kavramları çelik ışıklarıdır.


Özetle TALEB'lerimizin “lüb”ünü ve “öz”ünü barındıran bu cihazı.. “isi.. işi.. ısı.. ışı” dörtlüsündün “İSİ” ile tanımlarım.

İsterseniz önöce diğerlerine bakalım:

İşİ-t kulak algısı ve ses olayı.. duyma eşikleri içinde.. adres olarak kelimelerle RUH olarak gösterilebilir.

Isı-t derinin sıcaklık ve soğukluk algısı ve dokunma olayı.. dayanma eşikleri içinde.. adres olarak NEFS gösterilebilir.

IşI- göz algısı ve renk olayı.. görme eşitleri içinde.. adres olarak AKIL olarak gösterilebilir.

İşte İSİ-T ise renksiz ve sessiz.. amma ılı-k ve ışı-k gibi fizik dünyanın moleküller ve fotonlar öte bir olay olan İSTEKLER’i yönlendiren kalbin SEVGİLER’ini anlatıyor.

Hararet ve ısı termodinamiği..
Ziya ve ışı.. elektromanyetiği..
Nefsi ve aklı doldurur.. fakat kalbin ve ruhun sevgilerini ve isteklerini doğrudan etkilemez.. belki nefsin ve aklın kalbe ve ruhu dolaylı etkileri bulunabilir.. fakat kalb sevgisi ve ruh isteği.. bedene ve beyne.. doğrudan bağlanamaz.


İşte bu kalbin sırrı zümrededir. Cemiyettedir. Bünyan-ı Rasas bir topluluktadır. Bu gün onunla SRR-RSS polindromunu çıkardım.

Kalbimde bunun sırrını bulamadım.. sevgimde TEK BAŞINA ve isteğimde YALNIZ olmanın.. avantajlarını ve dezavantajlarını sıralasam.. sanırım.. benim için avantajları daha çoktur.. buna rağmen CANLI öğrenmenin DİRİ düşünmenin TALİBLERİ de elbette bulunacaktır.

Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan’ın âliimran 7.ci ayette “Ulul-el-bab” denilen AKIL SAHİPLERİ..

BAB’cıların kapısı mı.. yoksa tâliblerin ve talebelerin yapısı mı ?

Ben LÜB'ü talebi olan anlamında kullanıyorum. BAB olarak ta alınabilir.

Arzu ve TALEB’ler ise istek ve dileklerle ilişkilendirilir. Ancak onların başlaması için kalp ve yüreğimizdeki alaka ve ilgilerden çıkıp bilgi ve sevgiye dönüşmesi gerek istekler ortaya çıksın.

İşte “İSİT”ler bu görevi görür.. ve bunun anlaşılması dine ya da bilime bağlanmış bir İNSAN BİLİMLERİ değil de bizzat İNSAN’ın aradığı ve kendisinin inşa ettiği bir İNSANBİLİM ile gerçekleşebilir, diye düşünüyorum.

Amma siz falan ya da filanı okuyup hazır bilgileri hazmettikten sonra bilgi satışını sürdürecekseniz o da sizin bileceğiniz bir iştir.. kimse size karışamaz. Biz "bilgi" ve "sevgi" yi reklam ve propaganda olarak kullandık.

Saygılarımla

Osmanziya 16.08.2023


“SOL ALT
Kalbin LÜBA'sı
Sırrı ZÜMRE
Bunyanı RASAS”
Dediğim gibi kocaman bir okyanus.. ona açılan yüzlerce ırmak ve binlerce dere ve on binlerce çay bulunur.; Bu manevi yüreğin atar ve toplar damarlarının anatomisini yapmak benim harcım değil. Lakin bunlardan altı (6) ana “BaB” buldum.
HATIR kapısı,
RÜYA kapısı,
DEKR kapısı,
MERAM kapısı,
EDEB kapısı.
HAFIZA kapısı.

Bunları teker teker anlatacak değilim. Sadece SOL AT konusu gereği buraya ekledim.
İlk tabiblerin beyni damarları soğutmaya yarar bir cihaz bildiği dönemde merkezi konumda bulunan yüreğinde bütün şuur faaliyetlerinin cereyan ettiği bir merkez olarak görürken bütün zihin melekelerini ve şuur aktivitelerini ve akıl fakültelerini buraya kalbe yerleştirmişler.

Gerçekten de atar ve toplar damarlarıyla bedenin bütününü kuşatan bu ORGAN.. gizemli bir akışkan olan KAN ile damarlarımızda bir gücü temsil etmiş.. kana asalet ve kutsallık verilmiş ve göklere taşınarak bayrak yapılmış. Gerçekten insan KAN’dan ibarettir.

Biolojik olarak sıvı KAN denizi etrafında yaşayabilen bir organizmadır. Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan indiğinde insanlar dünyayı AKDENİZ çevresinden ibaret sanıyorlarmış. Fakat BİLİM evrildikçe ve genişledikçe ve geliştikçe.. insanlar kainatı ve küçük kainat olan bedeni daha doğruca ve daha gerçekçi olarak anlamayı ve tanımayı öğrendi. Zamanla iç salgı ve dış salgı bezleriyle.. endokrin sistemiyle.. hormonal sistemiyle.. bağışıklık sistemiyle.. sinir sistemiyle beyni ve diğer “BEZ”leri keşfetmeye başlamışlar.

Bu gün de BEYNİ bir ana karttan fazlası olarak görmüyorlar. İnsan neyi bilirse bilmediklerini de ona benzetir. Çünkü dediğim gibi BENZETME bizim en çok yararlandığmız bilme enstrümanıdır.. ancak bizi en çok yanıltandan ve hatta aldatan da bu alettir. Osmanziya

17.08.2023 Üçyol İzmir

IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2755

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 17-Ağustos-2023 Saat 03:40


Ruh

RUH.. hakkında görüşümü almak isteyenler çıkar bazen.. Oysa Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan ilan eder ki insanlara ruh hakkında çok az bilgi verilmiştir. Hele benim gibi çok bilgisi olmayanların nerede ise hiç bir bilgisi bulunmaz. Ancak YBA ile İNSANBİLİM yapmaya başladığından beri.. insan hakkında bilgilerim arttıkça RUH hakkında edindiğim ilk intiba onun HÜR olmak için çabaladığıdır cin ve beşer gibi mülkün EMANETİ verilmiş mükellefiyet sahibi ruhlarda. Melek ve ruhani gibi mülkün vekaleti verilmiş meleküttaki ruhların böyle bir sorunları bulunmaz. Çünkü onların KOZ'larının yeri ve konumu ve makamı belli ve sabittir.

Fakat bir de mukarreb ruhlar bulunur ki bizim bildiğimiz cebrail.. mikail.. israfil ve AZRAİL adı verilen melek-i mevt.. cennetin meleği rıdvan.. cehennem meleği malik gibi.. bu altı melek isimlerine bakıldığından FONKSİYONER bir anlam hissediliyor. Bu konuda doğuta ve batıda akla hayala gelmez METAFİZİKLER yapılmıştır. Benim bu konuda güvendiğim kaynakta.. fazla bir bilgi bulunmuyor sadece varlıkları hakkında kanıtlar sonuluyor. Deniliyor ki evrende bu kadar güzel genişlik olsunda.. onları görmeyecek gözler ve sevgiler ve zihinler ve şuurlar yaratılmamış olsun.. aksi halde ısraf olurdu deniliyor.

Diğer taraftan BEŞER hem hayvanları gibi mülkü hem melekler gibi meleketu tanıyabilir KARMA bir fıtratta yaratılmış. Bu nedenle melekleri geçer ya da hayvandan aşağı düşer bir geniş skalada BİR İMTİHAN VE MÜSABAKA meydanı kendisine açılmıştır. Bu pozifif ve negatif uçların adları da bellidir.

Diğer taraftan Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'ın anlatımından anlaşılıyor ki İbni Arabi'nin anladığı gibi BİR TANE ruh BULUNUR ve bu da hep birimize "üflenen" ruhtur. Elbette burada üfleme ve nefes ve hava MECAZİ anlamda.. HAKİKİ manasının ne olduğunu bilmiyoruz ve belki ileride BİLİM ortaya çıkarabilecektir.

Her birimiz genetik kodumuzun ve nörolojik modumuzun ve kültürel nodumuzun bir YAPILANMASI olduğunu ve bu üç temele ömür boyunca yaptığımız katkı nisbetinde bir kimlik ve kişilik ve bireysellik elde ettiğimizi düşünürsek ortaya çıkan BENLİĞİN karmaşıklığının ötesinde bir ortak ÖZ düşünerek buna RUH adını verebiliriz ki bu fakir bu vital aktivite ve mental virtualite ile ortaya çıkan iki parçalı AT'ı bir tek öz olarak görmüyorum.

Ruh denilen bu öz kendinde önceki SIR ile kendinden sonraki kalb, akıl ve nefis ile birlikte öyle bir kompoze teşkil ediyor ki bunu dünyayı belirleyen ve dini tanımlayan DİL ile açık ve seçik bir şekilde ortaya çıkarmak mümkün değildir gibime geliyor. Öz.. Öznel Deneyim.. Ben.. Ruh.. Akıl.. Kalb.. Nefis.. Sırr adı verilen edebi beyanın, dini vaazın, felsefi arayışın.. konusu olan NESNE ya da KİMSE.. ya da her ikisini BİRLEŞTİREN ÖZNE.. elbette kolay çözülecek bir DÜĞÜM değildir.


RUH yani TİN denilen latife Hep üflemeli.. nefesli.. havalı.. buharlı ve FLU kalacaktır. kötülük siyah ya da iyilik beyaz değil GRİ bulunacaktır.


Bu konuda kapatmak için Rahmetli Av. Abdurrahman AYTEKİN Ağabey gibi derim ki: KENDİNİ tanı.. HADDİNİ bil.. DEĞİŞİMİ kavra. Belki o zaman RUH'un değişmezliğini anlayabilirsin.
Osmanziya 17.08.2023 Üçyol-İzmir

Kalbin kapıları gibi Ruh’ın da kapılarını sıralamalıyım.
HAZIR kapısı
RİYA kapısı
DERB kapısı
TEMAŞA kapısı
İŞTİYAK kapısı
CESARET kapısı
İRADE kapısı
Toplam (7) kapı oldu.



Düzenleyen osmanziya - 17-Ağustos-2023 Saat 12:34
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk