Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: Aristo | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: Aristo Gönderim Zamanı: 23-Mart-2024 Saat 07:56 |
Tarihi süreçte.. bilim ve düşünce dünyasında.. felsefe ve din âleminde.. bazı isimler bulunur.. ben bu kişilere KÖŞEBAŞI derim. Köşe başında duranlar kendinden öncekileri toplayan kendinden sonrakilere aktaran VANA'lar gibidirler. Bunlar ne sağcıdır ne solcudur.. sağı ve solu bütünleyen öncülerdir.
Cuma ÖZÜSAN doğunun felsefesi din.. batının dini felsefedir der.. Hilmi Ziya ÜLKEN doğu yokluk ve telkin kültürüdür. batı varlık ve irade medeniyetidir.. Bu toptan kabul ve redde benzeyen şablonlara bakara gerçeği görmesek bile bize bir derece tanımlama için imkan verirler. Dinde müminlik ve kafirlik kriterinden dolayı nebiler ve veliler ile dahiler ve deliler birbirinden ayrılmıştır. Masonlar da zaten kendileri gibi seçkin olmasalarda iyi kimseleri de önlüksüz mason olarak kabul ederler gerisi sadece sayısal değeri olan kalabalıklardır. Marksisteler gelince zaten onlar kendileri gibi ileri görüşlü olmayan geri zekalıları sömürenlerin ve ezenleri aleti gibi görürler. Yoksa sadece işçi olmak proletarya olmak için yeterli değildir. İşte bu köşebaşılar.. batının Aristo'su ve Dekart'ı ve Kant'ı doğunun İmamı Gazali ve Mevlana ve İmamı Rabbani ve İmamı Nursi'si ne sağcı (ashabı yemin) ne de ashabı şimal olan solcudurlar.. öncüdürler. Biz de Külli hayrun umuraha evsatuha diyerek.. ifrat ve tefritte ari hattı vasatta yürüyen bu sabikunların yolunda yuvarlanmaya çalışıyoruz. Sayılarımla Osmanziya Aristo bütün düşünme ve konuşma işlemlerini yapan LOGOS'u MİTOS'u ve EPOS'u ayırdı.. sağlam ve sağlıklı bilgi ve değer ölçüsü olan muhakeme ölçütü olacak karşılaştırmaları (kıyasları) ORGANON adlı dilin ilk tedvininde ortaya koymuştu.. Aristotales, mitosun söylenceleri ve efsaneleri ve tanrıları gözlenmeyen bir alanı ilgilendiriyordu.. bunlara yüz vermedi. Bu SÖYLENCELER aklın doğruyu ve gerçeği arayışında tarihi bilgilerdi.. bunlar o günlerin dini idi.. bu mitos ve söylencelerle fazla ilgilenmedi. İnsanların görünen dünyaya ilişkin nazım (şiir) ve nesirlerinden (düz yazıları) ibaret edebiyatını da aklın diyalektiği ve dilin retoriğinden ayırdı.. bu SÖYLEMLERE komedi ve trajedilerden edebiyata da EPOS dedi.. bu içeriklere ilişkin bilgileri ve diğerleri de orta çağı işgal eden ve fizikten metafiziğe.. biolojiden psikolojiye Descartes'e kadar sürecek olan saltanat ve otoritesinin argümanlarıydı.. Bu muhteşem birikimlerden ilgilenmediği mitosu ve ilgilendiği eposu YBA ile LOGOS'un altına ve üstüne yerleştirdim.. Retoriği yapılan isimler ve NOMOS.. diyalektiği yapılan ilimler ve SOPHOS.. onun önem ve değer verdiği iki alan kalıyordu ki bende bunlara sağa ve sola yerleştirdim. Aristo kuşkusuz kendinden önceki uygarlıkların resmi ve sivil dil ve dil bilgilerinden yararlandı.. ancak kendinden sonraki bu filoloji ve teoloji ile filozofi ve teozofiye kriter ve ölçüt olacak çok önemli bir temeli inşa etmişti: ORGANON.. iki bin yıllık saltanatı yıkıldığı halde onun KLASİK MANTİK adı verilin dil kurallaştırması ve yasalaştırma hala dimdik ayakta duruyor. Dostu ve düşmanı olan herkes ondan yararlanıyor.. aklının nasıl çalıştığını ondan öğreniyor. O günün paganizmi karşısında özdeşlik ve nedenselliğe madde (dünya) ve özgürlük ve amaçsallığa mana (tanrı) adını vermesi kuşkusuz büyük bir deha ürünüdür.. bilimsel ve hukuksal düşüncenin başlangıcıdır. Bu fakir de onun metafizik olan dört sebeb kuramını epistomolojik olarak kullanmaktayım. Kültürün olmazsa olmaz bileşenleri olan dilin ve dinin bu gün nasıl BİLİM ve HUKUK haline geldiğini onun kuramıyla anlayabiliyor ve açıklayabiliyorum. Kendi kuramımda nedensellik ve özdeşlik ilkesiyle BİLİMİN.. özgürlük ve amaçsallık ilkesiyle HUKUKUN.. temellerini kurarken DÖRT SEBEB nazariyesinden yararlandım. Kim bilir Dedeme boşuna GOSGOS demediler.. çünkü onun LOGOS'u başıma çok işler açtı.. sonuçta insanın teorik aklı USUL ile temellenir pratik aklı ise İMAN ile çatılanır. Kim ilim BİNASINI sağlam ve sağlıklı yapmak istiyorsa bu yöntem ve inanç birliğini.. idrak ve irade birlikteliğini sağlamalı. Saygılarımla Sağlıcakla kalınız OZO 23.03.2024 07:53 Üçyol İzmir Düzenleyen osmanziya - 23-Mart-2024 Saat 08:12 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 23-Mart-2024 Saat 08:25 |
YBA
Y B A Yöntem Bilimsel Analiz Analitik Düzlemi "metodik" olarak kullanan bir USUL'dür. Aslında sadece analiz ve tahlil bulunmuyor.. terkib ve sentez de yer alıyor. Çünkü düşünce sadece Tümden gelim (istintaç, deduksiyon) ile çalışmaz.. aynı zamanda Tümevarım (istikra, indüksiyon) dahi gerektirir. Bununla beraber bu meyz eden tümden gelin ve mecz eden tümevarım bölümlemesi ve genellemesi.. ister edebi metafor ister ilmi analoji olsun ortak bir AKIL ilkesi ile çalışır: AYNİYET Nedir bu ayine-i şuur ? Kimse bilmiyor ! Lakin son zamanlarda BEYİN mağarası buldular onun karanlığında bulmaya çalışıyorlar. Evrende asla olmayan bu özdeşlik (identity.. ayniyet) sadece insanın kafasında bulunuyor.. değişmezlikten sonsuzluğa.. yetkinlikten düzgünlüğe.. kadar tüm kavramların ve anlamların kökeni olan bu ilke ile kurulan MATEMATİK (aritmetik ve geometri) ile evren değişimlerine aykırı UYGARLIĞI nasıl kurabildik.. bu işin KÖKENİ beni hep şaşırtmıştır.. bu şaşkınlıkla tarihi ve edebiyatı bırakıp bilime daldım.. bilimi bıraktım felsefeye daldım.. felsefeyi bıraktım dine daldım.. bir türlü aradığımı bulamadım. İşte YBA bu arayışın son ucu oldu.. Saygılarımla Sağlıcakla kalınız Osmanziya |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 23-Mart-2024 Saat 10:38 |
YBA
Y B A Yöntem Bilimsel Analiz Analitik Düzlemi "metodik" olarak kullanan bir USUL'dür. Aslında sadece analiz ve tahlil bulunmuyor.. terkib ve sentez de yer alıyor. Çünkü düşünce sadece Tümden gelim (istintaç, deduksiyon) ile çalışmaz.. aynı zamanda Tümevarım (istikra, indüksiyon) dahi gerektirir. Bununla beraber bu meyz eden tümden gelin ve mecz eden tümevarım bölümlemesi ve genellemesi.. ister edebi metafor ister ilmi analoji olsun ortak bir AKIL ilkesi ile çalışır: AYNİYET Nedir bu ayine-i şuur ? Kimse bilmiyor ! Lakin son zamanlarda BEYİN mağarası buldular onun karanlığında bulmaya çalışıyorlar. Evrende asla olmayan bu özdeşlik (identity.. ayniyet) sadece insanın kafasında bulunuyor.. değişmezlikten sonsuzluğa.. yetkinlikten düzgünlüğe.. kadar tüm kavramların ve anlamların kökeni olan bu ilke ile kurulan MATEMATİK (aritmetik ve geometri) ile evren değişimlerine aykırı UYGARLIĞI nasıl kurabildik.. bu işin KÖKENİ beni hep şaşırtmıştır.. bu şaşkınlıkla tarihi ve edebiyatı bırakıp bilime daldım.. bilimi bıraktım felsefeye daldım.. felsefeyi bıraktım dine daldım.. bir türlü aradığımı bulamadım. İşte YBA bu arayışın son ucu oldu.. Saygılarımla Sağlıcakla kalınız Osmanziya https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2262&PID=3553#3553 Burada din yolculuğumu anlatıyorum.. yolculuğum ister anlayayım ister anlamayayım.. OKUMAKLA geçmiştir.. anlamadığım halde OKUMALARIMI sürdüre sürdüre sonunda ANLAR hale geldim.. Dinimizin ilk emri de İKRA yani OKU değil mi ? Sonra kitabımızı adı KUR'AN yani OKUNAN değil mi ? Peki bize ne oldu da böyle OKUMAZ ve haliyle DÜŞÜNMEZ ve sonuçta anlamaz hale geldik.. sadece ÇIKAR için yaşamaktan dolayı olabilir mi ? Cehennemden kurtulma ÇIKARI.. Cennete kavuşma ÇIKARI.. Yaratan'ın kutsallığına kavuşma YARARI.. sonsuzluk yurdunu elde etme ÇIKAR ve YARARI.. nerede ÇIKAR varsa oraya AKAR bir yapıda bulunmak.. hatta onun için ACI'ya katlanmak.. İYİ bir şey.. ancak aynı zamanda da KÖTÜ bir şey.. çünkü hep iyilikten kötülük.. kötülükten iyilik ÇIKAR.. Aha.. bir çıkar daha geldir.. halbu ki bütün bunlar adı üstündü bir ÇIKAR.. girer değil.. acaba biz çıkar çıkar çıkar diye koşarken kendimizden de ÇIKMIŞ olabiliyor muyuz ? Bi bakalım: ÇIK-AR yani BIRAK oldu.. ÇIKAR'ın mahiyeti değişiverdi: BIRAK.. terk et.. ne varsa ver.. soyun.. soyut.. çıplak.. BIRAMAK ve GEÇİKTİRMEK bir YETERSİZLİK(kasr) belirtisidir. GÜÇSÜZLÜK ve YOKSULLUK bir EKSİKLİK (naks) belirtisidir. İşte din budur: KALİTELİ mal ve hizmet sunumu.. KARATERLİ erdem veyetkinlik serimi.. Naksı itmam ve kasrı ikmal uğruna yaptığımız HACAT ve HARRAT peşinde koşmak insan ve islam olmanın özü.. Gerisi farzmış.. sünnetmiş.. hristiyanlıkmış müslümanlıkmış.. LOGOS’İN HİKAYESİ.. Ötedenberi “Hakikatı hikaye etmek kolay olmadığı gibi Hikayenin hakikatine erişmekte zordur.” Bunu bu linkini verdiğim yazımda anlatıyorum. sadece bu linkle yetinmeyin.. https://www.yontembilim.com/forum/new_reply_form.asp?TID=2260&PN=1&TR=8 bu linkte de logos'un hikayesini anlatıyorum. LOGOS'un öyküsü Söylenceden söyleme Oyundan eğlenceye.. Sağlıcakla kalınız Osmanziya 23.03.2024 Üçyol İzmir |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |