NASIL
YANILMA dizini içindeki
dosyalar
uploads/20120627_234657_YANILMA.rar
Nasıl
geçti habersiz o güzelim günlerim…
Eğer
Türkçe karakter sorunu olsaydı.. “Nasil” diye başlardım tümceme.. bir
şarkının güftesinden aldığım bu sözlerin her biri üzerine bir roman yazabilir
yazarlar.. fakat “nasil”in ters çevrilip burada “lisan” yazılı olduğunu
görmek için yazar olmaya gerek yok.. LİSAN, bize “nasıl” sorunun yanıtını
dile getiren bir yetimizdir. Kah aklı kalb ederek fikir çıkarır, kah kalbi
naklederek zikir çıkarır, kah fikri fikre çarparak ilim çıkarır, kah zikri
zikre çarparak irade çıkarır.. bu nedenlerle fuadın tasadduru lisanın
tasarrufları halinde kalemden kelama dökülür.
Çekici
olsun diye yazının başlığına da bu soru sözcüğü olan ‘NASIL”ı koydum. Bu
dizinin içinde bu başlıklı (s=nasil) şemaya bakarsanız insanın “nasıl”
resimlendiğini de görürsünüz.. şimdi bu resim, son “insan” modelimdir. Ancak modellemelerin
bu son modelle bitmeyecek.. yirmi
senedir bitmediği gibi.. ancak ne zaman “en” son olacak bilmiyorum.. belki
nefesim kesildiğinde… Ancak önemli olan sizin bu dosyayı açmanız, içindeki
tabloyu görmeniz ve tablodaki kavramlarla çizilmiş resmi okumanızdır.
Nasıl
okuyacaksınız ? Simetrik bakarak.. simetrik bakansanız iki terimi
birleştirerek bir tümceyi kuracak, iki kavramı yanaştırarak bir anlamı
anlayacak, iki sözcüğü bağlayarak bir söz / kelam çıkaracaksınız. Böylece şekilde bulanan,
dikey, yatay, çapraz, kenar, köşegen, bir sürü simetrik çizgilerde çok cümleleri
okuyacak ve çok anlamları anlayacaksınız. Anlarsanız bilirsiniz ve
bilirseniz, eleştirmek ve değiştirmek için,
soracaksınız ?
İnsan
nasıl dile getirir kuyusuna girdiğimden beri bu dehlizden çıkamıyorum.. hoş
evren nasıl dillendirilir çukurundan da çıkan olmuş mu ? İnanın insan
evrenden daha derin bir kuyu..
Kelam
bir bataklıktır yutar, ilim bir kuyudur emer, insan ise bir ucu gökte bir ucu
yerde bir ağaçtır ki dallarında yere düşmeye namzet bir meyve olarak asılı kalırsın… ya da bir ırmaktır ki
çıktığın pınar ile döküldüğün denize kadar yolda giderken buharlaşırsın.
Bu
iletinin başlığında “nasıl”, bu
iletinin dizinin adı da “yanılma”, o zaman buranın konusu “nasıl yanılırız ?”
olmalı.. cehalet ve dalalet ile zulum ve zilletten başka sui zan, sui
niyet, hükmü peşin, fikri sabit gibi pek çok yanılma ve aldanma nedenleri
bulunabilir.. Bunların hepsini bir yazıda elbette bitiremeyiz.. ancak bulabildiklerimizi
bir tabloda bütünleyebiliriz.
Yukarıdaki
terim ve tamlamaları, sui-i zan, hükmü
takdim, haml-i sabit, niyet-i şer ve olarak değiştirdim.. niçin değiştirdim gerekçelere
tablolarda.. tablolar edebi metinler olmadığı için kullanılan bir terim ya da
kavram ikinci kez kullanılmaz.. tanımlama yapmak için ayrı bir terim ya da
kavram kullanmak zorundayım.
İnsanın yanılmasının yukarıda bulabildiğimiz
nedenlerinin kökünde CİDDİYETSİZLİK yatar.
Ciddiyet,
dikkat ve heyecan ile hads ve aks dörtlüsünün bir fonksiyonudur.
Dikkatle
gerilir ve fakat dikkatin tersi olan heyecanla gevşersiniz.. hads ile düşünceye
gider, oradan elde ettiklerinizi aks
ile dile getirirsiniz.. sonunda diğer koşullarında etkisiyle girdiğiniz
denemede büyük bir olasılıkla yanılır, ara sıra isabetli kararlar verir ve
uygulamalar yaparsınız. Ancak yanıldıklarınız ve başarısızlıklarınız dahi
size değiştirme, düzeltme ve geliştirme olasılığı ile geri dönerler.
Şimdi
malum bu yazılanlar sadece bir giriş mahiyetinde ki bunlara reklam ve
propaganda adını veriyorum.. bu tür anlatımlar ciddi bir tebliğ sayılmazlar
sadece ürüne bir tanıtım burada konuya
bir çağrı yaparlar.. bu tablolar içinde bu düz yazıdan kıyaslanmayacak sayıda
çok eleştirilerecek ve tartışılacak bağlamlar, çok düzeltilecek ve
değiştirilecek terimler, çok araştırılacak ve geliştirilecek kavramlar var.
Öyle ki bunlar bir tez doğrultusunda bir kitap bile yazılabilir.
Ancak
bu kitabın yazılması, okunması, tartışılması, eleştirilmesi, eleştiri ve
tartışmaların geri dönmesi ve bunların değerlendirilerek yeni bir tez ortaya
konulması emek, zaman ve masraf ister. Oysa burada sadece şemaları
inceleyerek daha kısa zamanda, daha az masrafla ve daha az bir emekle aynı
sonucu olabiliriz. Bu da yöntembilimsel analizin bir dil olarak
geliştirilmesine bağlı.. belki bir gün o da olur.
Bu
yazı.. avea telefonum ve turkcell vinn
internet hizmetini dikkatsizlikle karıştırmam nedeniyle birinde olan sorunu
diğerinde sanarak sorunu çözüm yolunda yaptığım yanlışlar, ki bunların ayrıntısına girmiyorum, nedeniyle
ve onlardan aldığım dersle yazıldır.
Olaylar
her zaman göründü gibi değildir.. malum haber ve yorum bir vakıa.. haberler
yetse idi yazarlar takımına gerek kalmazdı.. olayların verileri mutlaka
yorumlanıp anlamlandırırlar.. en yalın
veriler bile öyledir.. sonuç bilgi kuramları evrenin kaos olduğunu ve bunu
kosmos haline getirenin insan olduğunu söylerler. Bu anlam ve yorumlamada da
hatalar bazen kaçınılmaz oluyor.. örneğin iki bin yıldız dünyayı düz
zannettik.. ama çoğu zaman onlardan uzaklaşabileceğinizi anlıyorsunuz..
Örneğin anaksagoras samanyolu bulutunun aslında çok uzakta olan yıldızlar
olduğunu söylemişti amma Aristo’nin Yer merkezli evren telakkisi yerlerdi..
Çoğu
zaman yanlışınızı anlıyorsunuz fakat gene yapıyorsunuz.. çünkü bu çok köklü
bir nedene dayanan yanılma oluyor. Bu köklü yanılmalardan biri de sui zandır.
Zamanla sui zanna alışıyorsunuz.. Ya da gıybete alışıyorsunuz.. ya da kalb
kırmaya alışıyorsunuz.. bu bir ahlak ve huy haline geldi mi terki zor
oluyor.. Şayet bir kötülük yer etti mi
arkasından zeka ve hafızanın oyunuyla.. hırs ve hasedin numarasıyla.. heva ve
hevesin zehiriyle aldanmaların ve hatta aldatmaların arkası geliyor.
İnsan
nesneleri ve kimseleri kullanmayı öğrenir. Kişileri ve toplumları kullanılır
ve hatta milletleri ve devletleri de kullanır makamına göre.. ne yazık ki kendini
ve benini öğrenme, kullanma ve yararlanmada geri kalıyor.. göz ardı ediyor..
hatta unutuyor.. oysa yukarıda saydığım yanılmaya yol açan kötülük katmanların
hepsinin temelinde bu BEN VE KENDİ denilen özek var.. buradaki yanlışlık merkezden çevreye
yayılıyor.. Benini idare ve kendini
terbiye edemeyen ilk mektepten son mektebe kadar okusa kötülüğe merkeb olmayı
sürdürüyor.
Şimdi
yazımı burada bırakıp hızla şemalara göz atacak.. birkaç bağlamı daha dile
getireceğim.. tablolarda dikey eksende şu kavramlar amuda dikilmiş..
BASAR
NAZARİYE
NAZAR
BASİRET
Sonra
bu dikeyin katmanları işlenmiş..
Bu
katmanlar görme düzeylerimiz.. kısaca anlatırsam:
Basar hassasiyetimizdir..
basiret hissiyatımız.. nazariye dışarıya dair kuramımız.. nazar
ise içerden bakan kurmayımız.. Şimdi bu dışarıdan (yukarıdan) içeriye (aşağıya)
doğru olan bu tabaka tabaka katmanlar resmi, İNSAN konusunda bir deneme.. şuur aynası için bir
model.. bu modelle görme ve bilmemiz tanımlanmaya ve anlama ve inanmamız açıklanmaya
çalışılmış.. tablolarda bu ana çatının
ayrıntılarıda yazılmış.. eleştiri ve düzeltmelerinizi bekler..
Yöntembilimsel
analizin biçimi, burada insanbilimi içerik alarak kullanılıyor.
Burada
insan anlatılıyor ama insanın hepsini birden göstermek nasıl mümkün olsun ki
? Mümkün mü bitirmek imkanı olsaydı
insanda belki bitirilebilirdi ! Çünkü mümkün ile makul arasını ayırt
edemedim! Bir defa bu tablolarda muhabbet yok.. konulmamış.. burada hürmet yok.. yerleştirilmemiş.. burada edeb
yok.. söz konusu edilmemiş..
Edebsize
edeb vermeye kalkışmak, edebden haberin olmadığını gösterir.. O ancak cezadan anlar. Hatta ceza bile
edebsizliğini artırdığından yokluk ile varlığın bir yerinde mahpus ve mahkum
kalır. Çünkü edeb’in tedibi “ebed”
iledir, Allah bizi ve sizi
bundan korusun. Cehennem ne yalan ve yanlışlara yakarak yalınlaştırır fakat
edeb-sizliğin cennette ebediyen yeri yoktur.
O
zaman ilimden çok edebe.. başkasından çok kendimize.. yazıdan ve hattımızdan
çok çok haddimize dikkat etmemiz lazım. Bazen insan sözümüzün sarhoşu olup edepsizlik ediyoruz,
affola..Yaradan bağışlaya yaratılan bağışlana..
Allah
akıbetimizi ve ahiretimizi iyi ve güzel etsin. Amin.
DUYURU
Sentaks /
sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik /
anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan
özür dilerim.
UYARI
Düz yazı bahane..
şemalar şahane.. yazının dizinindeki tabloları izlediğinizde imgelemiş ve irdelemişte
olacaksınız isterseniz.. böylece emellerine nail olacak ilmi AÇIKCA görmüş ve
hatırınıza sail olacak iradeyi SEÇİKCE örmüş bulunacaksınız.
http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim
http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
|