Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: BİLİM Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
kutlu aytug
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 18-Ocak-2010
Gönderilenler: 170

Hak Puan : 0
Kidem : 5
OrtalamaHak : % 0
Irtibar :0

Alıntı kutlu aytug Cevaplabullet Konu: BİLİM
    Gönderim Zamanı: 17-Eylül-2013 Saat 23:27


Düzenleyen kutlu aytug - 18-Eylül-2013 Saat 23:18
ahmet
IP
kutlu aytug
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 18-Ocak-2010
Gönderilenler: 170

Hak Puan : 0
Kidem : 5
OrtalamaHak : % 0
Irtibar :0

Alıntı kutlu aytug Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 17-Eylül-2013 Saat 23:32

Slm

Yöntem bilim şemasını kullanmayı unutmadık inşallah...
Geçim işleri dolaysıyla ne kadar uzaklaşsak ta, bir yere kadar...
Fazla uzaklaşmak biz araştırmacılar için mümkün değil...
 
Sevgi ve saygılar
 
ahmet
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2716

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 20-Eylül-2013 Saat 16:07
ilim ya da bilim bu işte..

öğrenmenin kullanılması üzerine ilim.. kullanılmasının öğrenilmesi üzerine bilim.. ekonomik değer ve toplumsal fayda çıkarmak için BİLGİ ÜRETİLİYOR.. öğretim ve eğitim de buna göre yapılıyor.. böylece güç elde ediyoruz.

Peki bu gücü kime ve nasıl kullanıyoruz ?

Bu gün sorun bu.. ancak biz de yapılan haksızlıklar karşısında hukukumuz korumak için güce muhtacız.

Güce muhtaç olan da bilgi elde etmeli ve bilimi inşa etmelidir.

Koru ve soyut olsa da.. sonunda elde edilen gücü kötüye kullandırsa da.. bilgiyi tanımaya muhtacız.. bilimi edinmeye mecburuz.

Şimdi teorinin üstüne PRATİK prensipin üstüne UYGULAMA denilse daha isabetli olacaktı diye düşünüyorum. Sosyoloji ve ekonomiden başka diğer ana disiplinlerin ve temel bilimlerin, adları verilmeden ANA DİSİPLİNLER ve TEMEL BİLİMLER olarak metamatik ve mantık üzerine yerleştirilemisi gerekir diye düşünüyorum. Bu iki gurup arasınada Math FKB.. Meth PSL.. matematikle yapılan fizik kimya ve bioloji temel bilimleri ile metodikle yapılan psikoloji, sosyoloji ve linguistik gösterilse harita tamamlanır ve böylece bir İLİMLER TASNİFİ de yapılmış olur.



Bu gün bir yazı yazmıştım face de..

KARTAL

Kartal oldukça alçak uçuş yapıyor.. insanlar seçiliyor.. ve belli ki kontrollü uçuş yapıyor.. yükseklerde uçan ve zirvelere konan kartal pek çok güç sahibi için simge olmuştur. Kuş dünyasında tavuklar ve kartallar iki ayrı uç teşkil eder.. bir tavuk iken kartal olmaya özenen kuşlar ile.. tavukların hayatına imrenen kartallar.. hep olmuştur. Her varlık.. her canlı.. her kimse yapısına uygun işlev görüyorsa aslında görevini gerçekleştirmektedir.. çoğu zaman bundan fazlası fazilet gibi görünse de aslında sonu hüsranla biten atılımlarla sonuçlanabiliyor. Amma her zaman yeteneklerimiz zorlayarak daha çok yapabileceklerimizi de araştırmak gerekir. Kimi yetenekler olanaklar ile açılır.. kimi yeteneklerse tam tersine imkansızlıklar ile tahrik olur.. böylece gizli ve potansiyel güçler ve beceriler ortaya çıkar. Anne ve babanın vazifesi çocuklarının kabiliyetlerini saptamak ve bunu uygun imkanlar açmaktır. Ebeveyn bunu yapamazsa bu yük çocuğun üzerine biner. Çözünceye kadar belki ömrünün sonuna gelir ve iş işten geçer. Sanırım çağdaş eğitim sistemi bu görevi evden alıp okula yüklemeye çalışıyor. Belki de bu ne evin ne de okulun kaygısı.. ne devletin ne de tarihin umuru.. belki her bir akıl sahibinin tasasıdır. Boşa kullanılan özelik ve boşta duran yetenek ısraf anlamına gelir. Bu noktadan insanın iştah ve iştiyakını tavuğun ayaklarına.. aşk ve merakını da kartalın kanatlarına benzetirim. İnsan iştah ve şevki ile enerji alım ve enerji verim adımı atarak ilerleyebilir fakat yükselmesi için mutlaka bilgi ve sevgi kanatlarını kullanması gerekiyor. Belki bu yükseliş.. kartal kadar olmayabilir.. şahin kadar olmayabilir.. doğan kadar olmayabilir.. amma YIRTICILIK denilen hırsını kontrol ederek tavukluktan kurtulmaya çalışmak yeti ve yeteneklerimizden beceriler ve yetkiler çıkarmak üzere yeni atılımlar peşinde koşmak olanakları değerlendirmenin başlıca yoludur. Bu yol aslında adların yansıması ve ağların açılıp ağaç olması ya da olanaklar ve olasılıklar dünyasının ANLAMLANDIRILMASI’DIR. Bu anlatım yeni kuantum adıyla bilinen eski istatistik yasalardır. En genel yasalar düzenlilik değil rast gelelik ve gelişi güzelliktir.. gelişin rast olması   düzen-siz-lik, gelişin güzel olması ise belir-siz-lik ve olum-suz-luklardan kurtulma bir olasılıktır ki biz onunla işimizin gücünü ve gürünü düzene koyabiliriz. Düzensizlik olmasaydı düzen olmazdı.. olasılık olmasaydı ölçü bulunmazdı.. O zaman bir kere doğan fırsatın bir daha bulunmamasını ya da bir kere gelen tehlikenin kaldırılamaz bulunması bizi olanaktan daha olanaklı olmaya zorlar.   Demek bir daha bu değerlendirme olanağının bulunmaması bu olanaktan daha büyük bir olanaktır ki biz onu anlamaya AKIL diyoruz.. bu yüzden makul ile mümkünü karıştırırız.. hatta özdeşleştiririz.. işte aklın bizi KEŞKE ile acı bir karanlığa atmaması için onu okuma, düşünme, arama ve anlama ile terbiye ve idare ederek aşk ve merakımızı fikir ve zikir ile çalıştırmalı.. marifet ve muhabbet ile dinlendirmeli.. ilim ve irade ile diriltmeliyiz... Öyle ise var sayımlarımız ile yok sanımlarımızı bir daha gözden geçirelim.. tanılarımızı ve tanımlarımızı yine bir daha ince eleyelim.. bulacağımız soruların yanıtları bize kuracağımız savların kanıtlarını arattıkça elde edilebilecek yorumlar.. yüklemler.. yargılar.. düşünce ufuklarımmızı daha da açacak böyle bilgi ve sevgi kanatlarımız çırpacağı alanlarını bulacaktır. Öyleyse bu işlerin yapısının kapısı olan düşünmeyi aralamak zorundayız.. çünkü o bizi bilgiye.. bilgi de sevgiye.. çağıracaktır.

BİLGİ VE SEVGİ...

işte bilim yapan kanatlar.. fakat burada sevginin yeri gösterilmemiş.. bu da normal iki taraflı bir gerçeğe hangi tarafından bakarsak onun o tarafını görürüz.. sevgi de bilgi kapısı var.. fakat bilginin penceresi de sevgiye açıktır her zaman.. alaka da hem marifet var hem muhabbet var.. marifet olunca ilim tarafı ağır basar.. muhabbet olunca kıymet tarafı ağır basar.. var olan fark edilir ve yok olan kadr edilir.. kadr edilen ilişkin değer, fark edilene ilişkin bilgiden daha çok sevgi kıymeti ve duygu değeri taşır.. sonuçta bilgi, bir sevgi kıvılcımı ile başladığı gibi sonunda sevgi alevi ile parlamaya başlar.. işte alaka ATEŞİ.. kaynamaya başladığından bu alevlerle saçılan ışıklarla dünyayı aydınlatmaya başlar.. bu arada iyilikle yanar.. güzellikle yakar.. ocaklar söner ve dumanlar tüter.. barışları savaşlar izler.. yarışlar sınavları gizler.. kimi dünyaya geldiğine.. kimi de dünyadan gittiğine.. pişman olur.. kimse dünyada kalmadığına göre soru sorunun yanıtı açık kalır: iyilik ve kötülüğün anlamı nedir ? İşte kuru ve soyut ilim.. görünene ilişkin bilim bu soruya yanıt veremez.. beşeriyetin nereden gelip medeniyetin nereye gittiğini bilemez.. şerli beşerin deni medeniyetine kahredenler olduğu gibi islamiyetin, beşerin medeniyetinin açtığı bir çiçek olan insaniyetin kübrası olduğuna lutfederler. Yani Yaratının lutufkar kanadına doğru uçarlar...



Düzenleyen osmanziya - 20-Eylül-2013 Saat 16:39
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk