Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Din | |
YöntemBilim Forumu | Diğer | Din |
Konu: demokrasi ve şeriat | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3447 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: demokrasi ve şeriat Gönderim Zamanı: 04-Haziran-2015 Saat 08:11 |
ŞERİAT VE DEMOKRASİ
Uzun yazıları http://yontembilim.com web sahifemin FORUM kısmına yazıyor ve bu şekilde LİNK veriyorum.. dileyen ilgisine göre başlığın çelimiyle yazıya gidiyor ve isteyende burada verdiğim açıklamaya bakarak uzun yazıya gitmeye gerekçe buluyor. Ancak önemli olan bu hazır bilgi paylaşımı değil ileri sürülen savları ve sorulan soruları yanıtlamak ve kanıtlamak suretiyle karşı tarafın düşüncesini değiştirmek veya onun görüşüne katılmaktır. Aksi halde annesi tel dolabını kapattığı için dolabın tellerine ekmek süren çocuklar oluruz. (not:eskiden buz dolabı değil tel dolabı vardı.. hava alsın diye) Bu yazıda TAGUT konusuna değindim ve yaptığım ve yaptığımız yanlışlardan söz ettim. Tağut.. tiran.. yezid.. sözcükleri otoriter birliği ve totaliter bütünlüğü temsil eder.. Bu da ister istemez kuvvetin gereği olan zorlayıcılığa ve baskıya çağırır. Hakk gibi kuvvet dahi gerekir.. yoksa canımızı ve malımızı koruyamayız. Fakat kantarın topuzu kaçarsa bu sefer biz içten içe kendimizi yeriz. Yaşam sofistike oldu.. incelik ister.. zaman spesifik oldu.. duyarlık ister.. öyle ise kaba kaba kimseye tagut demiyor ve tekfir etmiyoruz. BAKARA SURESİ: http://www.kurantefsiri.com/kuran_tefsiri/bakara/bakara_suresi_tefsiri.aspx?ayet=256 254 Ey âmenû olanlar! İçinde, ne bir alışverişin ne bir dostluğun ve ne de bir şefaatin bulunmadığı gün (kıyâmet günü) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan infâk edin (Allah için verin). Ve kâfirler, onlar zâlimlerdir. 255 Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy’dır Kayyum’dur. O’nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O’nundur. O'nun izni olmadan, O’nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O’nun lminden, O’nun dilediğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini korumak, gözetmek), Kendisine zor gelmez ve O Alâ’dır (çok yücedir), Azîm’dir (çok büyüktür). 256 Dînde zorlama yoktur. irşad yolu (hidayet yolu, Allah’a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah’a îmân ederse (mü’min olur, Allah’a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah’tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem’î’dir, Alîm’dir. 257 Allah, âmenû olanların (Allah’a ulaşmayı dileyenlerin) dostudur, onları (onların nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çıkarır. Ve kâfirlerin dostları taguttur (onlar, şeytanı dost edinirler, şeytan kimseye dost olmaz), onları (onların nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çıkarırlar. İşte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardır. ALINTI burada bitti. * * * Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan, surelere ayrıldığı gibi surelerde imamı Sacevendi’nin durak işaretlerden olan “ayn” göstergeleri ile bir konu bütünlüğü olan FIKRA’larla bölümlenmiştir. Bakara suresi bu bölümleme ile 40 fıkradan oluşur. Yukarıda alıntıladığım fıkra ise 34 ncü fıkradır. Kuşkusuz Kitabdan genel hükümler çıkarmak ve içtihad yapmak herkese mahsus değil ve bu bir uzmanlık ve kurul işi. Uzman olmayan bizler ancak kitabın meal ve tefsirlerini kullanarak bireysel çabamızla kişisel aydınlıklar elde deriz ve bu ışıklardan yararlanır ve başkalarıyla paylaşırız. Yukarıdaki 34 ncü fıkra ki bu bölümü AYETELKÜRSİ fıkrası olarak adlandırabiliriz. Belki kitabın en PARLAK fıkrasıdır. Çünkü 255 nci ayet YARATAN’ı bize, hayatı.. kıyamı.. ilmi.. iradesi.. kudreti.. tanımlayan en toplu bir anlatımdır. Bu ayetin hemen ardında gelen “lâ-ikrahe” sözcüğüyle ve “lâ ikrahe fid-din” dinde zorlama yoktur, diyen tamlamasıyla din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kullanılan LAİKLİK ilkesinin, lâ-dinilik yani dinsizlik olarak yorumlanmayacağını ve fakat insanların İSLAM dahil muayyen bir dini kabule zorlanmayacağını da açık ve seçik olarak söylüyor, gerçeğini ve gerekçesini de açıklıyor. Dinde zorlam yapan TAGUTLAR ve YEZİDLER’i, dinsizliği ya da kendi dinini benimseyene zorlayan FİRAVUNLARI ve NEMRUDLARI aynı kefeye koyuyor. Mahiyet ve var oluş olarak bir insanın başka bir insandan ayırıcı SOYUT niteliği ve kişisel ÖZELLİĞİ yoktur. Ancak mahiyet ve hikmetini bilmediğimiz bir şekilde YARATAN, bazı insanları seviyor ve onlara inayet sırrı ile HİDAYET nuru bahşediyor. Onları karanlıktan aydınlığa çıkarıyor. Biz bunlara Mü’min ve Müslim adını veriyoruz. Bu yardımı alamayanlar ve ışığı bulamayanlar Münkir ve Kâfir oluyorlar. Öyle ya insan inanma ve inanmamakta hür olduğu gibi Allah da inanç ışığını verip vermemekte bihakkın özgürdür. Allah yalancıları sevmez ve onlardan ışığını esirger. 257 nci ayet diyor ki bu karanlıktan aydınlığa çıkan insanların bazıları TAGUT’u Allah’dan daha çok sever ve o tağut dahi onları aydınlıktan karanlığa götürür. Böylece KAFİR olurlar. Çünkü onlar ATEŞ EHLİDİRLER.. zerreler ve hücreler dediğimiz enerji paketlerinden oluşan bu dünyanın sahibidirler. Ve orada temelli kalacaklardır. Şimdi bu enerji paketlerinden ibaret dünya, sonradan nasıl bir ateş ve kor ve yakıcılık kazanacaksa onlarda onun içinde sonsuza dek bulunacaklardır. Allah korusun. Şimdi islamı savunacağım.. müslümanları koruyacağım.. vatanıma, milletime ve dinime hizmet edeceğim diyen ve bunu yapan ve yaşayan insanları Müslüman olarak hepimiz severiz. Sevmemek mümkünmü? İslami himmet ve hamiyete uymaz. Bu gün dünya çapında iki adam çıktı.. Gülen adam ve Uzun adam.. biri hizmeti manevi yapan kültürel savaşçı.. diğeri manevi parti yapan siyasal İslamcı.. sırat-ı müstekımın HİZİB fırkası ve siyasi temsilciliğini yapan AK PARTİ cemaati ile sırat-ı müstakimin MEZHEB zümresi ve kültürel temsilciliğini yapan HİZMET CEMAAT’inin partisi… Eskiden partiler parti içi demokrasiden yoksun olarak cemaat gibi LİDERİNE bağlı.. ve cemaatlerde MEŞVERETE dayalı parti gibi çalışırdı.. böylece dört cemaat ve dört parti olarak siyasi güç sekiz parçaya bölünürdü. 2003 ile tesis edilen yeni durumda partiler parti ve cemaatlerde cemaat gibi çalışmaya başladığından on yıllık bir PARTİ ve CEMAAT işbirliğiyle oldu. İSLAMİYET adına yapılan bu çabalarda, hırsızlık ve yolsuzluk yanında görevini yapan bazı adamlar milletin parasıyla bazı başarılar gösterdi ve Müslümanların insan hakları konusunda özgürlükler elde edildi Ancak iki yıl önce bu işbirliği koptu ve elbette bunun karmaşık nedenleri etkenleri ve kişileri vardır.. herkes bunu kendine göre şu faktöre ya da bu aktöre bağlayabilir. Ve bundan dolayı bu seçimde oyunu AK PARTİ’den yana ya da ona karşı kullanabilir. Ancak bu kullanışta karşısındaki oyu.. kişiyi.. lideri TEKFİR ederse.. hainlik ile suçlarsa.. doğunun ya da batının adamı veya İran ve İsrail ajanı olarak nitelerse.. yani onu küfür ile itham ederse tuttuğu liderini TAGUT haline getirmiş olmaz mı ? Bu fahiş hatayı kendim dahil çoğumuz yapıyoruz. çünkü seks ve siyaset kuvve-i şeheviye ve gadabiyenin çekim ve çelimine tabi bir dünya işidir. Şeytan aletidir. İmtihan vasıtasıdır. Musabaka vesilesidir. Bunu unutarak birbirimizin kalbini değil imanını yıkıyor ve bu dönüyor kendimize kendi inancımızı zedeliyoruz. Allah hepimizi afv etsin. Amin. Evet gerekçe ve gerçeklere dayanan eleştiri ve savımızı ileri süreceğiz ancak karşı tarafa zorla kabul ettirme anlamına gelen ve o kişinin inancına saldırı ve kişiliğini saygısızlık anlamına gelecek bir şekilde eleştiri ve savunmayı tahkir ve tekfire kadar işi götürürsek aşırı gitmiş oluruz ki her aşırılık istikamet inhiraf ettiren bir sapmaktan başka bir şey değildir. Hasılı dinde zorlamak yoktur.. zorlamak tağutluktur.. çünkü zorla güzellik olmaz.. hele güzelliklerin en yücesi olan inanç hiç olmaz. Öyle ise insanlığımız ve uygarlığımız ulaştığı bu günde.. toplumsal kuralları ve hukuksal yasakları ifade eden DEMOKRASI ve ŞERİAT sözcüklerinin görünür tanım ve anlatımlarını bakarak, derin anlam ve ince anlatımlarını göz ardı eden bilgisizlikle, sözcükler üzerinden birbirimizi gerici ya da kafir etmenin SİYASİ bir duygu ve İDEOLOJİK bir yandaşlıktan fazla milli.. dini ve insanı bir değeri ve yararı yoktur. Sadece gafletimizi.. gabavetimizi ve cehaletimizi gösterir. Yanlışlarımdan bağışlanma dileyen sevgi ve saygılarımla.. 04.06.2015 Menderes OSMANZİYA Düzenleyen osmanziya - 04-Haziran-2015 Saat 11:00 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |