Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: şatr.. | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3472 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: şatr.. Gönderim Zamanı: 10-Temmuz-2015 Saat 13:23 |
Dönder yüzünü ya da çevir yönünü.. Mescid-i Haram şatrı'na.. diyor ayet.. demek atrafın bir tarafına ŞATR deniliyor.. biz aslında dik basamaklı tabakalara RAF deriz.. rafın tersi far'dır.. far far yanan ateş.. ve fakat sönünce de raf.. 360 derece olursa taraf.. bir taraf olunca da ŞTR.. vecih.. cihet. Vecih yüz.. cihet yön.. demek. Yüz ve yön dinamiği içinde yanlar.. dolanıp durur ve birinde de sen durursun.. işte bu senin kıblendir.. kabülündür.. kabiliyetindir.. velev dönsen de dönmesen de.. tevekkül etsen de etmesen de.. velev ya da vekil.. vellettiğin şatr oynar durur.. işte insanın bunu karıştırmaması için kocaman ve çerçeveli ve de altın yaldızlı bir MİHRAB yapmışlar.. neyi harab etmek uğruna ?
Mal ve mel.. memleket ve millet.. mülk ve melekut.. kült ve kültür.. medeniyet iki kanadı bulunan bir yapı.. bir kanadı hars.. bir kanadı umran.. bunu uygarlık=ekin+bayındırlık şeklinde çeviriyorlar.. burada hars.. ekin.. kültür.. eş anlamlı sözcükler.. Uygarlığı tanımlamadıkça "hek"i tanıyamazsınız.. teşkialtı tanımlamadıkça devleti.. yani müdavele-i emval ve efkarı anlayamazsınız. malların yani emtianın.. mellerin yani efkarın.. tedavülü artık çağımızda çok hızlı ve çok kolay gerçekleşiyor.. düşüncelerin ve ürünlerin hızla değişiminin yapıldığı bu çağda artık küresel bir kültür ve birikmiş bir uygarlık var.. bu uygarlık hepimizi uygarlığı.. bu kültür herkesin kültürü.. bu bayındırlık ve teknoloji hepimizin imarı ve ümranıdır. Altı ay içinde koca binayı kondurduklarının gördüğümüz halde ve Amerikan panel kapıların ardında oturduğumuz halde.. cep telefonlarıyla küresel kültürün hızla içimize işlediği bir halde hangi din ve hangi dil buna karşı koyabilir ki ? Amma büyük osmanlı.. büyük israil.. büyük rusya.. büyük iran.. ve BÜYÜK İNGİLTERE gazı vermek için.. felsefenin edebiyatı ve dinin vazı aydına heyecan vermiyor. Entelijensiyanın olmadığı yerde de avamın kıymeti ve kuvveti kalmıyor. Artık her bir hars.. herbir ekin içinde.. her bir kültür içinde dilin.. dinin.. emeğin.. özgülük.. barış.. BU BEŞ ORTAK DEĞERİN yer aldığını, bunların ulusal partilere bayrak ve uluslar arası ideolojilere bayrak yapılmayacağını anlamak ve bu tarlada parça parça gelincik ya da papatya ÇİCEKLERİNİN bulunduğunu da unutmadan bu koskoca yeşil uygarlık tarlasındaki ekin insanlığındır.. demek gerekiyor. Kültürün artık bir gerçekliği varsa o da bu külliyet ve bütünselliktir. Sonuçta sorun küresel ise çözüm bireyseldir. Küre ve birey arasında kavuşturacak ulusal.. yerel ve bölgesel çözümler sırada beklemektedir. Evladı rasulün seçkin ferdiyeti.. cemiyetin hidayeti ve kaderin imameti ile birleşeceği günü bekliyor. Bu ışık ve aydınlık ile “toplumsal değişim”imizi ileri götürecek.. bilgi toplumu ve hukuk devleti ülkülerine katkı yapacak ULUSAL KALKINMAMIZ.. kültürün ve dilin hışmına uğradı artık.. Güzel Türkçe’min canına okudular.. Yüce dinimin de cananına dokundular.. Bilimi ve Hukuku silah yapan iktidarın dini alet ettiği ortaya çıkınca.. Demokrasi ve Laiklik münafığı dünyanın efendileri uygarlık iplerini atınca.. kültürün literatüründe insan türünün mesajı ve misyonu kalmadı.. İnsanın olmadığı yerde islamiyetin adı olsa ne fayda.. olmasa ne zarar.. Yine de umit kesilmez.. çıkmadık canda umut var. Yabancı kelime kullanmanın dile zararı var mı yok mu diye tartışma yapılmıştır ve sonunda yabancı dilden sözcük alınır ancak kural alınmaz denilmiştir.. ancak sözcük alınmasının da bir sınırı olmalı.. işte bu konu kültürün sorunun bir parçası.. hatta yabancı dil öğrenilirken aynı zamanda dille beraber bir kültür daha benimsenildiği de doğrudur. İnsan çalıştığı ve öğrenmeye çalıştığı sever. Bizim kültürümüz İMPARATORLUK kültürü olduğundan TÜRK, KÜRT, ARAP, FARS dillerinin etkisi altında olduğundan ortak iletişim ve bilişim ortamına (homojen.. mütecanis.. bağdaşık) bir dilimiz olmamıştır. Daha sonra FRANSIZ ve İNGİLİZ dilleride eklenince şark ve garbın ENFES bir bileşimi haline geldik ve bunu ulusalcılar KOZMOPOLİT diye eleştirirler. Ben öyle görmüyorum. Bu bizim zenginliğimizdir. Kültürler içinde MERKEZİ bir yere oturduğumuzdandır.. Ancak soyumun diline de güzel Türkçe’mize de aşığım. Dilin en az dinin yarısı kadar yol gösterici bir HİKMET olduğunu görmüşümdür. Yabancı sözcüklere yerli sözcükler bulmaya.. kullanmaya ve hatta UYDURMAYA bile çalışırım.. örneğin kaleme “sos” dediğim “hava”ya “sıs” adını verdim. Noter sözcüğü yerine kullandığım YAZER adının babasıyım. Ancak insanbilim konusunda ve yöntembilim konusunda KUR’AN sözcükleri kullanırım.. bunun Arapça olmasından da gocunmam. Çünkü makineler yapan makine olan insan makinesini, köklü olarak, ancak bu kaynaktan öğrenebiliyoruz. Batı kültürü EVRENSEL bir kültür olmasa bile dili EVRENSEL olmasa bile KÜRESEL bir dildir.. universel ve evrensel BİRİM artık genişledi.. sanırım gelecekte başka gezegenleri ve oradaki uygarlıkları da kapsayacak.. Küresel diller vardır.. mantık gibi.. matematik gibi.. programlama dilleri gibi.. ingilizce gibi.. arapça gibi.. ve bunların yanında güzel TÜRKÇE'mizi kapsam itibariyle küresel dil haline getirmek bizim funun ve san'at ile hikmet ve hukuka yapacağımız katkı ile orantılı olacak. Kültür.. dil ve dil bileşiminden oluşan bir HİKMET alanının.. ancak bu HARS'ın uygarlığın diğer yanından yani TEKNOLOJİ.. bayındırlık.. umran alanından gelen etkisi de var. Sonuçta bilgi.. dil.. kültür.. bu gün iki öbekte şakk etti.. İDEOLOJİ ve TEKNOLOJİ.. teknoloji üreten kültür ve ideoloji var.. üretemeyeni var.. teknoloji ve ideolojiyi kötüyü kullananı var.. iyiye kullananı var.. BUNLARIN “insan” DEĞERLENDİRMELERİ var.. ancak kültürler belirleyen iki ana kriter var artık: DEMOKRASI ve LAİKLİK.. bu insanı nazara alan ya da almayan.. bilim ve hukuku canlı olan ve olmayan kültürlerle ilgili bir sorun.. bilim ve hukukun işlemesi için dilin ve düşüncenin da diri olması lazım.. uygun liderler ve uyumlu halk lazım.. çalışan avam ve tembel olmayan havas lazım.. bilimi teşvik ortamının olması lazım.. hased ve hırsların aradan çekilmesi lazım.. yani din'in sağlam ve sağlıklı olması lazım.. akl-ı salih ve nakl-i sahih lazım.. lisan-ı salim ve kalbi selim lazım.. kazıma da bir lazımlık lazım ki luzumun esfeli ve a'lasının önemi yoktur yeter ki işe yarasın. Boşa söz konuşmanın.. çünkü hesabı var.. ama bizim gibi anlayana da anlamayana da "söz"lük söyleyen boş adamların teneke tınlamasını da hoş görmek zorundayız. Hasılı sözlüğü olmayan dil zamanla özünü de yitirecektir. Bu ölü dillerin mezarlığı olan tarihçe saptanmış seslenmenin yazgısıdır. Aklından ne geçiyor ? diye soruyor face.. yani ne düşünüyorsun.. ne tasarlıyorsun .. şu veya bu konuda görüşün ve düşüncen nedir ? diye İÇERİKLİ bilgi yazmamı.. ya da soru soruya yanıt veya bir sava kanıt ya da bu sunulanlara karşı bir eleştiri ve karşı soru ya da sav sunmamı bekliyor.. Amma şunu sormuyor: Akıl nereden geliyor ve nereye gidiyor.. akıl nasıl çalışıyor.. yani us nasıl işliyor.. işlem görüyor.. işletiliyor ? usun bileşenleri nedir.. akıl.. kalb.. gönül.. zihin.. nefis.. ruh denilen birimler ya da öğeler nedir ? gibi BİÇİMSEL bilgiler üzerinde durmuyor. Bu ikinci tür biçimsel bilgiler İNSAN'ın kendisine ilişkin bilgilerdir.. başka nesneleri ve kimseleri merak eden insan kendi kendisini de tecessüs eder.. taharri eder.. hatta merakı da merak eder.. meraktan başka aşk.. iştiyak.. iştah gibi harice uzanım ve dışarıya yönelimlerini de araştırır ve sorgular.. işte bu gibi konuları YÖNTEMBİLİM ve İNSANBİLİM başlığı altında sunmaya çalışıyorum. Ancak bu konuda fazlı bir ilgi ve bu alanda yeteri kadar bilgi ve hatta ateşli bir sevgi bulunmadığı için yararlı ve verimli bir paylaşım gerçekleştiremiyoruz. Ne yapalım insanlar ilgi, bilgi ve sevgilerinin kullanım ve çalıştırmalarıyla dünyevi ve uhrevi yarış ve sınavlarının fitnesi ve belası içindedirler.. herkes oyununu oynayacak.. öyküsünü yazacak ve kitabını okuyacak ve okutturacaktır.. bize düşen bilgimiz olduğu konuda paylaşımda bulunmak ve böylece birbirimize yardımcı olmaya çalışmaktır. |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |