Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: bilgi konusu Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3308

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: bilgi konusu
    Gönderim Zamanı: 12-Temmuz-2015 Saat 19:36
İnsanın bilgileri ya dolaylıdır ya doğrudan.. ben dolaylı bilgileri söyleyeyim siz de bana doğrudan bilgileri söyleyin.. ve şu tanımda da birleşelim: doğrudan bilgileri inanç değildir.. bilgidir.. dolaylı bilgileri ise "inanç"tır, bilgi değil. Var mı sınız ? Diğer taraftan dil bir sözcük daha kullanır "araç" ve "aracı".. araç veya aracılı elde edilen bilgiler "inanç"tır, bilgi değil. Araçsız veya aracısız elde edilen bilgiler ise bilgidir, inanç değil. Şimdi aramazda iletişim aracı olarak kullandığımız Türkçe'nin bu anlatımında kafa karışıklığını yol açan bir durum oluştu.. bilgi.. bilgi değildir gibi.. bunu önlemek için şu sözcüğü kullanabiliriz.. aracılı ve dolaylı ÖĞREN'dilerimiz İNANÇ'tır.. aracısız ve dolaysız ÖĞREN'diklerimiz ise BİLGİ'dir. Gördüğünüz gibi sanik tüm öğrenmelerimiz de şartlanma ya da dil araç ve dolayım oluyor. Sanırım dil bütün şartlanma, koşullanma, öğrenme ve alışmaların en kompleksi.. Sonuçta acaba inanılmamış, alışılmamış, koşullanılmamış, öğrenilmemiş, dillendirilmemiş bir "öğrenme"miz var mı ? Değil inançtan bilgiden kuşkulanmaya başladım.

İnanmak ve kuşkulanmak.. ilmi ya da felsefi ve hatta dini bir sorun değildir, insani bir konudur diye düşünüyorum. Kimi insanlar septik ve kuşkucu yaklaşımlı oluyor kimi insanlarda doğmatik ve kesinci yaklaşımlı oluyor. Aslında külli alanlarda biri (sıdk) cüzi alanlarda biri (şüphe) gerekiyor. Demek inanç ve kuşku bir araç, amaç değil. Ancak bu yöntem ve esas ve yaklaşımlar sistematik ve sürekli hale gelince septik adam AGNOSTİK (bilinmezci) oluyor.. doğmatik adam da SKOLASTİK (biz her şeyi bilirizci) oluyorlar. Böylece araçlar amaç, yöntemler sistem haline geliyorlar. Bu ise doğru bir seçim değildir, diye düşünüyorum.

Zaten bu konuları ilk defa biz konuşmuyoruz.. düşünce tarihinde yüzyıllarca konuşulmuş ve bu konuda bundan sonra konulacak eklemelere bir başlangıç olarak bilgi kuramının kurucusu Emanuel KANT bir saptama yapmış: Görüsüz kavramlar boş.. kavramsız görüler ise kördür. Yani bilgi eğer bilen ve bilinen ilişkisinden doğuyorsa bilenin ilkesi ve yorumu BOŞ.. bilinenin verisi ve gözlemi KÖR.. bu durumda bildiklerimiz ve öğrendiklerimiz de kör oyunlar ve boş öykülerden ibaret oluyor.. işte DİN ve inanç.. oyunu DOLU ve öyküyü de GÖRÜR hale getiriyor.

Günlük dil.. bilimsel bilgi.. felsefi dil ve dini bilgi.. bu dört katmanda veri ve gözlem ile yorum ve ilke oranı değişir.. ancak bunları tanımla ve adlandırma sorununu çözmemiz lazım. Soyutluk ve genelliği giderek artan bu katmanların hepsine DİL adını verirsek günlük dilde veri ve gözlem yani BİLGİ ağırlıklıdır.. bilimsel dilde ise bilgi oranı ile ilke ve yorum yani İNANÇ oranı eşittir. Felsefe bilgi de ise İNANÇ oranı yani akıl ilkelerine güven ve inanç ve bu yaklaşımla yapılan yorum, görüş ve düşünceler ağırlıklıdır.

Dini dil de ise.. BİLGİ ve İNANÇ konusu sorunsaldır.. çünkü veri.. gözlem.. ilke.. yorum.. değerleri dışında başka değerlerde denkleme girer.. çünkü mahsusat.. makulat.. mekşufat dışında münzel vahy dahi devreye girer.. mursel nebe devreye girer.. sadece kainat ve insan ilişkisi yoktur.. kitab ve nebi ilişkisini de nazara almak zorunayız. Diğer alanlarda ise bedenin basarı ve aklın nazarı yetiyor. Dini dilde kitab ve nebi söz konusu olduğundan.. basarın basireti ile nazarın nazariyesini daha dikkatli kullanmak lazım. Edebiyatın metafor (mecaz) bilimimin terkib ve tahlil hakikatinden ( analoji, deduksiyon, endüksiyon) başka dini muhkem ve müteşabih çizgisini korumak gerekiyor. .Ayrıca muharref kitaplar var.. sahih kitabında salih akıl ve salim lisan olan bilimle buluşması var.. kendini nebi zanneden ve zannettiren yetenekler var.. bunları karşı bizim günlük dilin mantığından ve bilimsel dilin matematiğinden başka.. bilimin usulü ve edebiyatın üslubu dışında, fazla bir araç ve vasıtamız bulunmuyor. Zamanın ilerlemesiyle donanımımız ve dolayımımız artsa bile dinin mahiyeti olan teklif ve imtihan nedeniyle açık ve seçik bir kanıt bulunmuyor. Felsefeyi edebiyat ve dini vaaz gören zihniyet ise insanların ekonomik ve politik çıkarlara, dini ve etnik yararların angaje edilmesinin aracı oluyorlar ayrıca. Sonuçta bizim sorunumuz günlük dil.. bilimsel dil.. felsefi dil.. dini dil.. değil diyalektiğin ve konuşmanın.. seslenmenin ve dilin kendisi oluyor.

OSMANZIYA


IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk