Sorunları ve özellikle tartışma zamanı.. dinde reformdan ziyada dindarlarda reform gerekiyor.. çünkü kafalarda değişim ve yenilik yoksa en yeni norma ve en düzeltilmiş formu versen bile ellerine onu da deforme edip anormal olurlar.. sözün özü müslümanlığın değil müslümanların değişmesi.. dinin değil dindarlığın yenilenmesi gerekir.. kaldı ki din çok geniş bir alan.. itikaddan tut ibadete kadar.. ahlaktan tut ahkama kadar çok geniş bir hukuk ve fıkıh alanı içerir.. bu alan da değerli sünniler itikada ve ibadete önem vermişler.. namaz ve oruç gibi kulluklarını öne almışlar.. bu ülkenin şiileri olan kıymetli aleviler eline beline ve diline hakim olmaya ahlaka ve ahkama yani haram yememeye önem vermişler.. Ancak aklı başında herkes anlamış ki Atatürk’ün bu ülkeye getirdiği iki kurum olan Demokrasi (şurahüm beynehüm ayeti) ve Laiklik (Bakara256) .. diri hukukun ve canlı bilimin olmazsa olmaz koşulları.. bu kurumların dini ve şeri temelleri olmasına rağmen bunu müslümanlar anlamamışlar.. soğuk durmuşlar ve hatta karşı çıkmışlar. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Olumsuz bir örnek: Mısırda demokrasiye izin vermediler Diğer taraftan laiklik ve demokrasi kurumun bizzat batı tarafından kötü ve kötüye kullanılmasıdır. Dilin.. dinin.. emeğin.. hürriyetin demokrasi ve siyasete alet edilmesidir. Üçüncüsü ön yargı ve saplantı genel bir hastalıktır.. bu din ve inanç alanında düşüncesiz ve bilinçsiz bireylerin ve kişilerin zihnin de daha güçlü ve parçalanmaz hale geliyor.. çünkü bu kafalarda düşünce ve inanç kolaylıkla karışıyor. Demokrasinin biçimi ile şeriatın içeriğini karıştırıyorlar.. laikliğin verdiği dini özgürlükle   ile dinin verdiği sorumluluğu karıştırıyorlar. Bu gibi zorluklar ve sıkıntılar dini sorundan değil ve inanç konusundan değil yöntem konusundan kaynaklanıyor. Aynı sorun sadece sağda değil solda da var.. sol-culuk yöntemi inanç .. sağ-cılık ise inancı yöntem haline getiriyor. Oysa öncülük ikisini birbirine destekleyecek şekilde kullanmaktır. külli din alanında inanç ve sıdk esas olup metodik kuşku ikinci derecede kalır.. oysa cüzi bilim alanında ise tam tersine kuşku esas olur şüphe ikinci planda kalır. Demek bizim sorunumuz din (inanç) ve bilim (dünya) alanında değil dini de dünyayı belirleyen ve etkilen yöntem alanındadır. www.yontembilim.com.