DÖRT BİLGİ KATMANI

Günlük dil.. bilimsel bilgi.. felsefi dil.. dini bilgi.. birbiri üstünde dört katman halindedir. Bilgiyi oluşturan gözlem ve yorum ağırlığına göre dört katman oluşturulmuştur. Sağlam bir bilgi, hem gerçek hem doğru olmalıdır; kuralına göre BİLİMSEL bilgide gözlem ve yorum eşit ağırlıktadır.. GÜNLÜK BİLGİDE somut olan gözlem ağırlıklıdır.. FELSEFİ bilgi ise soyut olan yorum ağırlıklıdır.. DİNİ BİLGİ alanına geçildiğinde bilgi öğesine ayrıca buyruk öğesi ve inanç özelliği de eklenir. Burada zaman ve mekan kodrosu dışındaki metafizik alana geçilmektedir. Günlük bilgi, bilimsel bilgi ve felsefi bilgi de bu üç alanda dahi İNANÇ faktörü vardır.. fakat burada inandıklarımızın.. daha doğru kandıklarımızın var sayım ya da yok sanım olduğunun farkındayız. Fakat DİNİ İNANÇTA bunun ötesinde imkandan vucuba geçmek ve sonsuz alana geçmektir. Artık burada SALT.. koşulsuz.. kuralsız.. TANRI ve tanrısal alan.. ahiret ve edebi yaşam gibi özellikler yürürlüktedir.

DİN denildiği anda geçici dünyanın sonsuz sayılması ya da geçici dünyadan sonra sonsuz bir alanın açılması söz konusu olur. Bu bilgi ve inanç yönünden bütün dinlerin ortak vasfıdır. Buyruk yönünden bildiğimiz hukusal özellikler biraz daha geniş ve derin olarak ahlaki yasa ve yaptırımlar halindedir.. cana, mala, namusa, onura yapılan saldırıların hoş görülmemesidir. Zaten hukuk.. ahlak ve din bizim sağ duyumuza dayan.. sağlam bilgi hem iyi hem güzel olmalıdır, kuralına uyan ortak bir alandır.
Din, islam dini gibi dünyevi alanı da düzenlemeye kalktığında yasaların dünyevi yaptırımları da söz konusu olur. Ancak bu gün için hiç bir din ya kült ya da kültürün bu dünyevi ve hukuki ve cezai yasak ve yaptırımları geçerli ve yürürlükte değildir. Çünkü yürürlüğe koyacak ekonomik ve politik güçler yoktur.. en son Osmanlı devleti kaldırıldıktan sonra dünyada hiç bir dini hukuk sistemi kalmamıştır. Ancak Suudi Arabistanda göstermelik altındaki zenginliklere hürmeten üstte zenginlerin yaşatıldığı gülümseten devletler var. Diğer yerlerdeki dini kült ise dünyevi emelleri ve şeri ütopyaları ile oyalanmakta ve oynanmaktadır dünyanın ekonomik politik güçleri tarafından.

Zaten mevcut kitabı ve semavi din mensuplarının İsa’ın doğumundan itibaren kavgalıdırlar ve bu güne kadar ortak ekonomik ve politik bir başarı da gerçekleştirememişlerdir. Tarih boyunca sürekli savaşılmış.. ekonomik çıkarlar ve politik amaçlar ve askeri hedefler..   dini ülkü ve idealler ile gölgelemekte ve perdelemiştir. Geçmişteki dil ve din savaşlarına günümüzde emek ve hürriyet savaşları eklenmiştir.. eski dinler ve yeni dinler el ele verip bayrak ve paratoner ve alet yaptıkları bu ortak değerleri kullanarak krallıkları gündemde tutmayı sürdürmektedirler.   

Diğer taraftan DİN söz konusu olduğunda sıkı bir haram helal uygulama ve yaptırımını azgın nefislere ve başıboş egolara sevdirmek ve beğendirmek mümkün değildir. Onlar kendilerine bağımlı olan dünya krallarına köle olurlar da Tanrı'nın kulu olup sonsuz yaşama razı olmazlar. Bu yüzden dinin makul ve meşru ve makbul rasyonel sorumluluğunu ve gerçekçi teklifini göremezler. Sonuçta BİLGİYE dayalı pozitif bilimlerinde ve ÇIKARA dönük pozitif hukuk sistemlerin, İNANCA dayalı negatif bilimlerin ve YARARA yönelik ideal hukukların yeri yoktur. Artık dünya çakışmalı ve çatışmalı bir şeklide kabre kadar götüren KUVVET ve kabir ötesine ilişkin HAKK dengesini yitirmiş ve bu yüzden birbirine karşı kinli ve düşman bir milletler ve ideolojiler topluluğu halinde dönmekte bunları dizginlemeye çalışın jandarma organizasyonlarla kıyamete doğru bir yürüyüş başlamıştır. http://www.yontembilim.com

Sonuçta DİL.. krallar ve köleler, tarafından, hem dünyayı tanımlamakta ve dini belirlememekte kullanılmakta buna karşın krallar ve köleleri “dil” tarafından kul yapılmaktadır. Bunların içinde,, Tanrı’nun kulu olup olmadığını anlamakta insana kalmıştır.