Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din  
Mesaj icon Konu: namaz vakitleri Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3902

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: namaz vakitleri
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 16:42
https://tr.wikipedia.org/wiki/Namaz#/media/Dosya:Salat_times_tr.svg

Namaz vakitleri..
dikkat ederseniz [ + ] olanları FARZ namazları
ve [ x ] çarpı olanları NAFİLE namazları gösteriyor.
Sadece [x] arasında yer alan İKİNCİ namaza orta namazı olarak farz namaz olarak kabul edilir.

Dinnur YAŞAR

Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 16:42
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3902

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 20:21
Namaz

Madde
Tartışma
Oku
Değiştir
Kaynağı değiştir
Geçmişi gör

Araçlar
Görünüm gizle
Metin

Küçük

Ölçünlü

Büyük
Genişlik

Ölçünlü

Geniş
Renk (beta)

Otomatik

Açık

Koyu
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bu maddenin giriş bölümü çok kısa olup özetlemeye uygun olmadığı düşünülmektedir. Giriş bölümünü geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. Görüşlerinizi lütfen tartışma sayfasında belirtin.
Makale serilerinden
İslam
Allah
İnançlar
İbadetler
Metinler ve Hukuk
Tarih
Mezhepler
Kültür ve Toplum
Ayrıca bakınız
gtd

Namaz (Arapça: صلاة Salah), İslâm'ın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde[1][2] abdestle birlikte[3] duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an'a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrâhim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.[3][4]

Namaz için ön şartlardan birisi kıble istikametine doğru yönelişi içerir.

Etimoloji
Yaygın bilinenin aksine namaz kelimesi Kur'an'ın orijinal Arapça metninde hiç geçmemektedir. Çünkü Arapça değil Farsça bir kelimedir. Türkçede yer alan namaz kelimesi Osmanlıcada نماز‎ (namâz) hâliyle tespit edilmiştir. Türk dilinde geçtiği ilk yazılı kaynak Yûsuf Has Hâcib'in 11. yüzyılda kaleme aldığı, Orta Türkçe döneminde yazılmış Kutadgu Bilig eseridir. Sözcük, Türkçeye Farsça "saygı veya ibadet amacıyla yere kapanma, temenna" ile "İslami ibadet biçimi" anlamlarına gelen نماز‎ (namâz) kelimesinden ödünçlenmiştir.[5]

Farsça sözcük, Orta Farsça "saygı gösterme, yere kapanma, dua" anlamındaki 𐭥𐭮𐭢𐭣𐭤‎ (namāz) kelimesinden evrilmiştir.[6] Bu sözcüğün aynı anlamdaki Proto İran dilinde *námah ile Proto Hint-İran dilinde *námas sözcüklerinden evrildiği ve nihai olarak Proto Hint-Avrupa dilinde "kurban (yeri), tapınma" anlamındaki *némos kökünden türediği varsayılır.[7] Bu bağlamda Sanskritçede selamlama sözcüğü olarak kullanılan नमस् (namas) ile namaz kelimesi aynı kökene dayanmaktadır. Hint-İran dilleriyle akraba Helenik, İtalik ve Kelt dillerinde kurban yeri anlamındaki kök, Grekçe νέμος (némos) ve Latince nemus kelimelerinde olduğu gibi "ormanlık alan" anlamı kazanmıştır.[8]

Salâ veya salât, modern Türkçede namaz için eskimiş bir kullanım olarak kabul edilmekte olup, Türkçede geçtiği ilk kaynaklar 14. yüzyılda yazılmış Yûnus Emre şiirleri ile Darîr'in Kıssa-i Yusuf tercümesidir. Salâ, Arapça ṣlw kökünden gelen ve "secde, secde ederek yapılan ibadet, namaz" anlamındaki ṣalā(t) صلاة sözcüğünden alıntıdır. İslami terimin, İslam öncesi dönemde Hristiyan ve Yahudi Aramcasında yerleşik olan ṣəlūthā veya ṣəlawthā (צְלוֹתָא) sözcüğünden alıntı olduğu düşünülür.[9] Arent Jan Wensinck, salât kelimesinin kökeninde bir Aramî tesirinin yer aldığını, “Selūtã” kelimesinin bir mastar ismi olduğunu ve ‘katlamak’ manasına geldiğinin açık olduğunu ifade etmiştir.[10]

Namaz kılmak deyimi, Türkçede Kur'an'da "ikametü's-salat" şeklinde terkip olarak kullanılan ifadenin yerine konmuştur. Salât dua etmek, ikametü's-salât ise "duanın yerine getirilmesi" anlamlarına gelir.[kaynak belirtilmeli]

Tarihçe

Bosnalı Müslümanların namaz kılmaları, 1906
Namazın İslam'a özgü ve İslam ile başlayan bir ibadet şekli olduğu kanısı Müslümanlar arasında yaygındır. Ancak başta Kur'an ayetleri olmak üzere namazın Müslümanlara özgü bir tapınma tarzı olmadığını gösteren kayıtlar günümüze kadar ulaşmıştır.[11][12][13] Mekke döneminde ilk yazılan sureler olduğu rivayet edilen Alak ve Müddessir surelerinde namazdan bahsedilmesi bu görüşü desteklemektedir.

Câhiliye döneminde Zeyd bin Amr bin Nüfeyl ve Kus bin Saide[14] gibi hanîflerin namaz kıldığı bilinmektedir.[15] Ebû Zer'in Müslüman olmadan önce üç yıl boyunca yatsı ve sabah namazlarını kıldığı rivayet edilir.[16] Buna karşın haniflerin namaz kıldığına ilişkin metin kayıtları, bu metinleri hazırlamış geç dönem Müslüman yazarların Cahiliye döneminde yaşamış tektanrıcı bireyleri Muhammed'in peygamberliğini desteklemek amacıyla yorumlamaya meyilli olmalarından ötürü güvenilmez olarak nitelendirilmiştir.[17]

Hint toplumu ve İslam öncesi Ortadoğu toplumlarında, bu tapınmaların bir arınma ritüelini takip eden, günün belirli saatlerinde belirli bir yöne veya nesneye yönelerek yapılan dua merasimleri olduğu, bu merasimlere değişik vücut hareketlerinin eşlik ettiği bilinmektedir.

İslam namazının, bu tapınmalardan farklılaşması ve bugünkü yaygın kabul gören şekli alması üzerinde değişik görüşler bulunmaktadır. Ehl-i Sünnet kesim bu ibadetin hicrete yakın Mekke döneminde, miraçta emredilmiş olduğuna inanır.[18] Alevîler ise bu ve benzer hadislerin Emeviler döneminde yazıldığına ve çoğunluğunun uydurma olduğuna vurgu yaparlar.[19]

Dini önemi ve müeyyidesi
Geleneksel İslam'da ergenlik çağına girmiş kadın erkek her Müslümanın namaz kılması zorunludur. Muhammed'e atfedilen bir söze göre O şöyle demiştir; “Çocuğunuz yedi yaşına geldiği zaman ona namazı emrediniz, on yaşına (bazı rivayetlerde on üç) geldiğinde namaz kılmaz ise dövünüz.[20]

Hanbelî mezhebine göre namazı terk etmek küfür, diğer üç mezhebe göre ise fâsıklıktır.[21][22][23] Ayrıca İslam fıkıhçıları namaz, oruç veya zekat gibi dini emirlerin terki durumunda uygulanacak şer’i ceza işlemlerini ve kişinin cezaen öldürülmesi sonrasında bu kişilerin cenazelerine yapılacak işlemleri de tartışmışlardır. Şöyle ki bu kişiler mürted kabul edildiklerinde cenaze namazları kılınmaz, Müslüman mezarlığına gömülemez, miras bıraktıkları devlet hazinesine kalır.[24][25][26]

Hanefîlere göre İslam'ın uygulanmasına dair ihmal veya ret içeren eylemlerde kişinin kanatılıncaya kadar dövülmesi veya ölünceye kadar hapsedilmesini de içeren tazir cezaları ile cezalandırılması gerekir, öldüklerinde cenazelerine Müslüman cenazesi muamelesi yapılır.[27][28][29]
Şâfîi, Mâlikî mezheplerine göre namazı terk etmek ceza miktarı ve şekli Kur'an ve sünnetle belirlenen suçlardandır ve terk eden “had” uygulanarak öldürülür. Ancak cenazelerine Müslüman cenazesi muamelesi yapılır, miras bıraktıysa mirasçılarına paylaştırılır.[27][28]
Hanbelî mezhebinde ise namazı terk eden ve bunda ısrarcı olan kişiler mürted kabul edilerek mürtedlere kılıçla öldürme şeklinde uygulanan “had cezası” tatbik edilir, cenaze namazı kılınmaz ve ceset Müslüman mezarlığına gömülmez.[28][30]
Kur'an ve hadislerde
Kur’an'da salât (Arapça: صَلَاة) kelimesinin geçtiği günlük namaz vakitlerine ilişkin âyetler şunlardır:


Erkekler Amman, Ürdün'de sokakta namaz kılmaları.
"Namazlara, hele orta namaza[31] Not A, dikkat edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun." (Bakara Sûresi: 238)
"Gündüzün her iki tarafında ve Not B geceye yakın olan saatlerinde namaz kıl!" (Hûd Sûresi: 114)
"Güneş'in batıya kaymasından Not C gecenin kararmasına kadar namaz kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında gece ve gündüz melekleri hazır bulunur." (İsrâ Sûresi: 78)
İsra 78. âyetinde iki farklı anlama gelen iki ayrı okuma şekli bulunur. Sabah namazını ifade eden şekil "sabah'ın karnı" ifadesidir. "Sabah Kur'ân'ı" ifadesi ise Sünnîlerce okuyuşta tercih edilen, mânâda tercih edilmeyen ifade olmuştur.

Kur'an’da "işâ" (akşam)'ın yatsı anlamında kullanıldığı bir âyet bulunur; "Ey iman edenler! Sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olanlar, üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve akşam namazından sonra. Üçü sizin için mahremdir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz......" (Nûr Sûresi: 58)

Kur'an'da namazın kılınış şeklini anlatan bir âyet bulunmaz, namaz ile alakalı olduğu düşünülen ifadelerde Allah'ın secde hâlinde (4:102), eğilerek (22:77) ve ayaktayken (3:113) anılması veya dua edilmesi anlatılır.

Hadislere göre Namaz, dinin direğidir.[32] Bâzı Ehl-i Sünnet fıkıh ekolleri ve hadisçiler tarafından Kur'an'dan sonra İslâm'ın en önemli yazılı kaynağı kabul edilen el-Camîu's-Sahîh'de geçen bir hadise göre Allah, günde beş vakit namazla günahları siler.[33]

Mezhepler arası farklılıklar

Sünni (solda) ve Şii (sağ) Müslümanlar cuma namazında, İran, 16 Mart 2018. Şiiler namazda ellerini yana salar iken çoğu Sünni Müslüman ellerini önde bağlar.
Makale serilerinden
Akide
Allah
İslam'ın beş şartı
Sünnilik1
Şiilik2
Hariciler3
Akaîd ekôlleri
1 Ahmedîlik ve Vahhabilik de dahil
2 Alevilik, Dürzîlik ve Nusayrilik de dahil
3 İbadilik de dahil
gtd
İslâm mezhepleri arasında namazla ilgili ön şartları, hazırlığı (abdest), vakitleri, miktarları, farz, vâcip, sünnet gibi kavramlar ve bu kavramlara verilen anlamlarda farklılıklar görülür. Sünni müslümanlar ve Fâtımîler'in devamı niteliğinde olan İsmâiliyye'nin Müsta'liyye kolu günlük 5 vakit ibadeti benimsemişlerdir.

Günlük beş vaktin farz olduğu inancı Kur'an'ın açık emirlerine değil, bâzı âyetlerin kapsamını genişleten tefsirler ve hadislere dayanan ve Sünnî İslâm toplumlarınca benimsenen bir uygulamadır.[34] Namaz vakitleriyle ilgili âyetler birçok farklı anlayışın ve rivayetin etkisiyle yorumlanmış, bu âyetlerin hangi namazlarla ilgili olduğu konuları açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır.[35][36]

Namaz, şeklen kılınışı ve içerisinde okunan âyet ve duaları itibarıyla günümüzün Ehl-i Sünnet, Şîa ve Hâricîlerden arta kalan İbâzıyye mezheplerinin %98'den fazlasında aynı şekilde icra edilmektedir. Dünya Müslüman nüfusunun %1'ini teşkil eden Bâtıniyye-İsmâiliyye'den olan Nizârîlerde ise kılınış şekli ve yapılan dualar itibarıyla bâzı değişiklikler oluşmuşsa da Fâtiha Sûresi ile ardından Kur'an-ı Kerîm'in diğer âyetlerinin okunması hususunda temelde bir farklılık bulunmamaktadır. Bâzı küçük tarikat ve cemaatlerin ana grubunun dışında kalması muhtemeldir. Tarih boyunca Gāliyye olarak adlandırılan Keysâniyye ile ondan ortaya çıkmış olan Râvendiyye, Rizâmiyye, Muhammira gibi kolların ve Bahreyn Ahsâ'da bulunan Ebû Saîdîler olarak adlandırılan Karmatîlerin namaz ve oruç gibi ibadetlerle ilgileri yoktu.[37]

Bâzı âlimler, Şîa Müslümanlar ve Kur'ancı (hadislerin dini referans olmasını reddeden, yalnızca kuranı referans edinen) İslamcılar, günlük üç vakit namazı esas alırlar.[38][39][40]

Sünnilikteki uygulamalar
Geleneksel Ehl-i Sünnet fıkıhçılara göre Müslümanlara günlük olarak beş vakit namaz farzdır. Ancak bu namazların ikişer rekâtının farz, diğerlerinin sünnet veya farzla bitişik sünnet olduğu kabul edilir. Sünnî İslâm'da yolculuk, korku gibi durumlarda öğle ve ikindi, akşam ve yatsı birleştirilerek günlük üç vakit namaz kılınır. Ayrıca cuma ve cenaze namazlarının farz oluşundan bahsedilir. Cuma namazı, yetişkin ve hür erkekler için gerekli görülürken cenaze namazında birkaç kişinin bu görevi yapması diğer inananlardan yükümlülüğü kaldırır.

Selefîlik
Ehl-i Sünnetin Eseriyye-Hanbelî itikadından olan ve temelleri Muhammed b. Abdülvehhâb ile onun yirminci yüzyıldaki en önemli takipçisi Muhammad Nâsır ud-Dîn el-Albanî[41] tarafından atılan Vehhâbî-Selefilikte namazın sünnetlerinin bid'at sayılabileceği ihtimâli göz önünde bulundurulmak suretiyle bir günde sadece 17 rekât farz[42] olan kısmı kılınır. Namaz vakitlerine karşı aşırı hassâsiyet gösteren Selefiler, namazlarını vaktin girmesiyle birlikte hiç zaman kaybetmeden icrâ ederler.

Şiîllikteki uygulamalar
Ayrıca bakınız: İsmâilîler, Nizâr’îyye, Nizârîler, Namaz (Nizarî), Tâyyîb’îyye, Davudî İsmailîlik, Alavî Buhra, Emevîler devrinde Aleviler ve Alevî inancı
Şiilikte namaz üç vakitte toplanmış beş namaz olarak icra edilir.[43] Sabah iki, öğle ve ikindi dörder, akşam üç, yatsı dört rekâttan oluşur.[44]

İsmâîlik
Makale serilerinden
Şiilik
Allah
İmâmet İnancı
Şiîliğin bayram, mâtem ve anı günleri
Şiiliğin tarihi
İmâmî Mezhepler
Ehl-i Abâ Hadisi
Kutsal kadınlar
gtd
İsmâililiğin Tâyyîb’îyye kolundan olan Alavî Buhrada namaz vakitleri Ca'fer es-Sâdık'ın uygulamaları esas alınmak suretiyle tespit edilmektedir.[45] Bunların görüşüne göre öğle namazının hemen ardından ikindi namazı vakti henüz girmemiş olsa dahî zaruret hasıl olması durumlarında kılınabilmektedir. Esasta ise ikindi namazının asıl vakti Pakistan ve Hindistan Hanefîlerinin de uygulamakta oldukları gibi Türkiye'deki ikindi namazı vaktinden 40-55 dakika daha sonra girmektedir. Öğle namazının vakti süresi ise ikindiye kadar uzamamakta olup ikindinin vaktinden 60-90 dakika daha evvel sona ermektedir. İkindi namazının müddeti ise zaruret hâsıl olduğu hâllerde öğleden hemen sonra başlayıp akşam vaktine kadar devam etmektedir.[46]

Makale serilerinden
Bâtınîlik - İsmaililik
sembol:ismaili arslan
İmân (Bâtınîlik-İsmaililik)
İsmâ‘ilî İmâmet dizgeleri
İsmaililik - i'tikadı yapıtaşları
Yedi Esâs
Ehl-i Abâ ve İmâmet nesli
İsmaililik Tarihi
Önemli Dâîler
Nizârî-İsmaili Devleti ve Elemût – Belde’t-ûl’İkbâl
Şi‘î Mezhepler
gtd
İsmâililerin diğer bir kolu olan Nizâriyye fırkasının görüşüne göre ise nizarî namazı günde Üç kez altışar rekât olarak ve oturarak Cemâ’at-Hane adı verilen yerlerde kılınmaktadır. Nizârîlerde namazın ne zaman ve nasıl kılınacağı İmâm-ı Zaman tarafından tespit edilmekte ve değiştirilebilmektedir. Şu andaki uygulamaları devrin imâm-ı zamanı olan IV. Ağa Han'ın dedesi III. Ağa Han tarafından tespit edilmiş olan şeklidir. Namazı oturarak icra etmelerinin gerekçesi olarak yaşlıların ayakta kılmalarında karşılaşılan güçlüklerden dolayı olduğu; Üç defa altışar rekât olarak icra etmelerinin gerekçesi olarak da günümüzün yoğun çalışma hayatına uyum sağlayabilmek maksatlı olduğu İmâm-ı Zaman IV. Ağa Han tarafından dile getirilmektedir.

Alevîlik
Makale serilerinden
İsnâaşeriyye
Allah
On Dört Masum
İnanç esasları
Diğer esaslar
İbadetler ve inançlar
Kutsal şehirler
Fikir kaynakları
Tarikatlar ve mezhepler
Hadis külliyatı
Diğer
gtd
Alevî İslâm anlayışında ise namazın şeklî yapısının dînin değil, Arap kültür ve geleneğinin bir uzantısı kabul edilmesi sebebiyle günlük kişinin istek ve iradesine göre dua anlamında bir ibadet dışında şeklî olarak namaza karşı çıkılır. Alevîlikte namaz ibadetinin günlük beş vakte çıkartılmasının Emevîler zamanında yazılan ve (miraç hadisi gibi) birçoğunun Alevîler tarafından hurafe[19] ya da uydurma olduğuna inanılan hadislerle gerçekleştiği ifade edilmektedir.[47]

Buna karşın günde beş vakit namaz olduğuna inanan ve bunu üç vakitte cem ederek uygulayan Aleviler de vardır.[48]

Kur'ancılık
Kur'ancı Müslümanlara göre namaz üç veya iki vakit olarak kılınır. Üç vakit olduğunu söyleyenlere göre bu üç vakit namazın hangileri olduğu konusu da çok açık değildir. Mesalâ bu üç vakte bir anlayışa göre öğle-ikindi, akşam-yatsı ve sabah olarak, bir başka uygulamada akşam, yatsı ve sabah olarak rastlamak muhtemeldir.[49]

Prof. Dr. Süleyman Ateş'e göre öğle ve ikindi namazları Kur'an'a değil, peygamberin uygulamalarına dayalı ibadetlerdir. Ona göre Kur'an'da geçen namazlar sabah, akşam ve gece (teheccüd) namazından ibarettir.[50]

Ön şartlar ve hazırlık
"Namazın şartları" olarak ifade edilen maddeler İslam bilginlerince yapılan yorumlar çerçevesinde oluşturulmuştur. Bir kişinin namazla sorumlu tutulması için yetişkin, akıllı ve Müslüman olması gerekir. Ayrıca namaz için birtakım hazırlıklar yapılır;

Hadesten (abdestsizlikten, cünüplükten, hayız ve nifastan) taharet (temiz olmak).
Kıbleye dönmek [Kâ'be'yi gören Mekkelinin gözünün gördüğü Kâ'be istikâmetine yönelmesi, Mekke'de – dahi bulunsa Kâ'be'yi göremeyenlerin Kâ'be istikametine yönelmeleri; farz olup doğrusu da budur].
Ayakların, ellerin ve alnın temas edeceği yerlere varıncaya kadar (namaz kılanın) vücûdunun, elbisesinin ve (namaz kılacağı) yerin göz yumulmayacak pislikten arınmış olmasıdır - ki, en doğrusu budur.
Avret yerlerinin kapatılması. Yaka ve etekten (baktığında avret mahallinin) görünmesinde beis yoktur.
Vakit ve vaktin girdiğine inanmak.
Niyet etmek.

İslâm



Temel İbâdetler

Kelime-i Şahadet[göster]
Namaz[göster]
Zekât[göster]
Oruç[göster]
Hac[göster]
gtd
Çeşitler ve vakitler
Farz: Fıkıhta bir dini emrin farz olarak tanımlanabilmesi için onun Kuranda açıkça ve hiçbir yoruma ihtimal vermeksizin emredilmiş olması gerektiği ifade edilir. Hadislere dayanan veya Kur'anda açık emir ifade etmeyen işari manalar ve yorumlar farz tanımı için yeterli olmamaktadır. Kur'ancıların aksine Sünni anlayış hadislerin de etkisi ile 5 vakit namazı farz saymıştır.

Farz namazlar
Sabah namazı: İkinci şafak sökünce başlar, güneşin doğmasının az öncesine kadar sürer.
Öğle namazı: Güneşin (gökyüzünün tam ortasından) batıya doğru yönelmesinden itibaren başlar, herhangi birşeyin gölgesi kendisinin iki veya bir misli oluncaya kadar devam eder. Güneşin tepe noktasında bulunduğu sıradaki gölgeler bu hükmün dışındadır. Tahâvî ikincisini tercih etmiştir ki, bu Sahibeyn (Ebû Yûsuf ile Muhammed b. Hasan Şeybânî)'in görüşüdür.
İkindi namazı: Herhangi birşeyin gölgesi, kendisinin bir veya iki mislim geçtiği andan itibaren başlar, gün batışına kadar devam eder.
Akşam namazı: Gün batışıyla başlar ve ufuktaki kızıllığın kayboluşuna kadar devam eder. Fetva bu yönde verilmiştir.
Yatsı namazı: Kızıllığın kaybolmasından itibaren başlayıp sabaha kadar devam eder.
Cuma namazı: İnananlar, Cum'a Suresi’nde cuma ibadetine çağrılırlar: "Ey inananlar! Cuma günü, dua için çağrı yapıldığında, Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." (62:9) Yoruma göre; Cuma günü haftalık toplantı günüdür, cuma namazını 2 rekat olarak mülki ya da siyasi otorite kıldırır, namazdan önce veya sonra konuşma yapar (Hutbe, hitabe). Daha sonraları bu namaza öncesinde ve sonrasında bazı namazlar eklenmiş ve o şekilde toplum içine yerleşmiştir. Ayrıca ilgili ayetin anlamı da yapılan yorumlarla daraltılarak cuma namazının sadece yetişkin, hür, yolcu olmayan (mukim) Müslüman erkeklere farz olduğu ifade edilmiştir. Öğle vakti topluca 2 rekât olarak kılınır ve öğle namazının yerine geçer. Alevi-Bektaşi inancında perşembe akşamı eski takvime göre Cuma gününden kabul edilerek yapılan cem'in Cum'a Suresinde işaret edilen ibadet olduğu belirtilir.[19]
Cenaze namazı: Kuran'da geçmeyen fakat vefat eden kişiler için geleneksel olarak icra edilen bir namaz çeşididir. Bazı Müslümanlar tarafından yapılması diğer Müslümanların üzerinden dini sorumluluğu kaldırdığı için farz-ı kifaye olarak nitelenir.
Vacip namazlar
Hanefî mezhebine özgü bir kavram olarak vitir ve bayram namazları vâcip namazlar olarak nitelenir. Hanefi fıkhında bir ibadetin farz olarak nitelendirilebilmesi için o ibadetin farklı anlamlara gelebilen işaret veya yorumlama tarzıyla çıkarılan anlamlar üzerinden değil, açıkça Kur'anda emredilmiş olması gerekmektedir. Kur'anda yer bulmuş olsa bile bu şartları taşımayan ibadetlere daha alt düzeyde bir gereklilik ifadesi olarak vacip (gerekli) denmiştir. Hanefilerde bayram ve vitr namazları vacip olarak nitelenir.

Bayram namazı: Bayram namazı, güneşin bir veya iki mızrak boyu yükselmesinden itibaren zeval (güneşin tepe noktasına gelmesi) vaktine adar kılınabilir.
Vitir namazı: Kızıllığın kaybolmasından itibaren başlayıp sabaha kadar devam eder. Vitir namazı, yatsı namazından önce kılınmaz. Çünkü sırayı gözetmek gerekir. (Batıdaki kızıllık henüz kaybolmadan tan yerinin ağarmağa başladığı kutup bölgesi gibi bazı ülkelerde meselâ) yatsı ve vitir vaktini göremeyenlere bu namazlar farz olmaz.
Sünnet veya nafile namazlar
Kur'an'da geçmeyen fakat İslam tarihinde uygulama alanı bulan, değişik vakit veya durumlara özgü sünnet veya nafile namazlardır. Farz namazlardan önce veya sonra kılınan namazlar, ramazan geceleri kılınan teravih, kuşluk, gece, mescit ziyaretleri, hacet namazları vs. bu kapsamdadır. Ayrıca geleneksel olarak 4 rekat olarak kılınan Farz namazların iki rekat'ının farz, geri kalanının ise sünnet olduğu ifade edilir.[40]


Sünni islamda namaz vakitleri
I. Sabah, II. Öğle, III. İkindi, IV. Akşam, V. Yatsı
Teheccüd namazı: Yatsı namazının ardından fecre kadar geçen süre içinde uykudan kalkıp namaz kılma ve bu süre zarfında kılınan nâfile namaz, gece namazı.
Teravih namazı: Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsıdan sonra kılınan namaz.
Evvâbîn namazı: Akşam namazından sonra veya kuşluk vaktinde kılınan nâfile namaz.
Namaz kılınması sakıncalı bulunan vakitler
Sünni fıkıhçılara göre Güneş'e tapanların ibadet vakitlerinde namaz kılmak mekruhtur. Bu vakitlere kerahat vakti denir. Bu vakitler şunlardır:

Güneşin doğup (bir-iki mızrak boyu) yükselmesine kadarki vakit.
Güneşin tepe noktasından (batıya doğru) meyletmeye başlaması,
Güneşin sararmaya başlamasından batıncaya kadarki zaman.
Hanefî fıkhında rekât sayıları ve kılınışı
Türkiye'de yaygın olan Hanefîlikte günlük namazlar:


Namazın rükünleri.
Erkekler namaz kılmak istediklerinde ellerini (elbiselerinin) kollarından (dışarı) çıkarırlar ve kulaklarının hizasına kaldırırlar. Sonra niyet ederek "Allah" lafizınm (elif harfini) uzatmaksızm tekbir alırlar. "Sübhânallah'gibi sırf Allah'ın zikriyle ilgili her türlü cümleyle ve Arapçasını söylemekten âciz olanların Farsça (veya bir başka dil) ile (namaza) başlamaları uygundur. (Arapçasıyla başlamak) mümkün iken Farsça (veya diğer diller) ile başlamak ve bu dil(ler) ile (namazda) okumak uygun değildir. En doğrusu da budur. Sonra iftitah tekbirinin hemen ardından, ara vermeksizin sağ el sol elin üzerinde göbek altına koyarlar ve, "Sübhanekallâhümme ve bihamdik ve tebârekesmük ve teâlâ ceddük ve la ilahe ğayruk (duasını) okurlar. Namaz kılan herkes bunu okumalıdır. Sonra okuma(ya başlama)k için gizlice "eûzü" çekerler. (İmama) sonradan uyanlar da "eûzü"yü okurlar, imama zamanında yetişenler değil. Bayram namazlarında "eûzü", tekbirlerden sonraya bırakılır. Sonra gizlice "besmele" çekerler. Besmele her rek'atta, sadece "Fâtiha"dan önce çekilir. Sonra Fatiha okurlar, imam ve cemaat (Fâtiha'nın ardından) gizlice "âmîn" derler. Sonra bir sûre veya üç âyet okurlar ve tekbir alıp rükûya giderler. Rükûda uzuvlar sükûnet ve istikrar bulmalı, (vücudun) baş kısmı arka tarafla aynı hizada olmalı, parmak araları açık ellerle dizleri kavramalıdır, rükûda en az üç kere teşbih (yani "sübhane rabbiye'l-azîm") okurlar. Sonra gerek imam ve gerekse tek başına kılanlar, "semiallahü limen hamiden, Rabbena leke'l-hamd diyerek başlarını (rükûdan) kaldırırlar ve uzuvların sükûnet ve istikrarını temin ederler. (İmama) uyanlar, (sadece) "Allahümme Rabbena ve leke'l-hamd" demekle yetinirler. Sonra secdeye gitmek üzere tekbir alırlar, (önce) dizlerini, sonra ellerini yere koyarlar. Yüzlerini de iki ellerinin arasına koyarak, uzuvları yerli yerine oturmuş bir halde burun ve alımlarıyla birlikte secde ederler ve en az üç kere teşbih (yani Sübhâne rabbiye'l-a'lâ okurlar. Karınlarını uyluklarından ve sıkışıklık yoksa dirseklerini yanlarından ayırırlar.1 El ve ayak parmaklarını kıbleye yöneltirler. [Kadınlar kollarım yanlarına indirir, uyluklarını karınlarına yapıştırırlar.] (Sonra) iki secde arasında uzuvları istikrar ve sükûnet bulacak şekilde otururlar ve ellerini uyluklarının üstüne koyarlar. Tekrar "Allahü ekber" deyip secdeye kapanırlar, (yine) uzuvların istikrar ve sükûnetini temin ederler; uyluklarım karınlarından, kollarını yanlarından ayırırlar ve (secdede) üç kere teşbih okurlar. Sonra tekbir alıp oturmadan ve elleriyle yere dayanmadan kalkarlar.

İkinci rek'at da (tıpkı) birinci rek'at gibi kılınır. Ancak (bu rek'atta) "Sübhâneke" okunmaz, "Eûzü" çekilmez ve tekbir alınırken eller kaldırılmaz.

(Farzların) ilk iki rek'atından sonrakilerde Fâtiha'yı okurlar. Sonra oturup et-tahiyyatü'yü ve ardından Muhammed'e salevât'ı okurlar. Sonra da Kur'an'dakilere ve Muhammed'in dualarına benzeyen duaları okuyup önce sağa, sonra da sola "es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh" diye, daha önce de belirtildiği gibi, yanındakileri kasdederek selâm verirler.
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk