Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: illuzyon | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3450 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: illuzyon Gönderim Zamanı: 21-Ekim-2024 Saat 16:24 |
metin GÜNEŞ DEDİ:
Çift Yarık Deneyi ve Gerçeklik Aranızda çift yarık deneyini duyanlar ya da arştıranlar vardır . Nedir bu deney peki ? Bu deneyde elektron tabancasıyla iki delikten ateş ediliyor . Normalde maddenin bu deliklerden geçerek belirli bir iz bırakması gerekiyor . Ve gözlemci olduğunda aynen belirli bir iz bırakıyor . Ama gözlemci olmadığında bu elektronlar dalga modeli şeklinde izler bırakıyor . Bu deney birçok kez yapılmasına rağmen hep aynı sonucu veriyor . Peki bu deneyin gerçeklikle alakası ne diye sorarsanız ? Aslında tüm gerçek veya hakikat böyle işliyor . Varolan herşey bizlerin olması ya da öyle istediğimiz için öyle oluyor . Gerçekte varoluşta tek bir yer burası, tek bir zaman var şimdi ve tek bir kişi var ben . Tüm gördüğümüz herşey zihinsel bir illizyondan ibaret . Peki durum buysa niye yürüyoruz ? Niye anında düşünce gücüyle istediğimiz yere varamıyoruz ? Ya da tepemizdeki yıldız, galaksiler ve evrenler neyin nesi ? Onları düşündüğümüz ya da gözlemlediğimiz için varsalar, neden sabah kalktığımızda yok olmuyorlar ? Çünkü sabah veya gece onların orada olacaklarına inanıyoruz . Neden yer, ayaklarımızın altında kaymıyor ? Çünkü öyle bir inanç geliştirmişiz . Neden bazıları cin, şeytan peri v.b varlıkları görüyor, bazıları ise göremiyor ? Çünkü görenler onlara inananlar, göremeyenler ise inanmayanlar olduğu için . Limon neden tatlı değil de ekşi ? Çünkü bunu böyle isteyip inandığımız için . Son söz Evet tüm varoluş koca bir illizyondan oluşuyor . Bakış açın, inancın ve yargıların ne yönde ise öyle bir gerçeklik inşaa ediyorsun . Bu yargılar önce bireysel sonra da genel yani kollektif bilinci ve gerçekliği oluşturuyor ... Selim ATEŞ dedi: Çift yarık deneyi, kuantum fiziğinin temel ilkelerini keşfetmek için kullanılan önemli bir deneydir ve gerçeklik algımıza dair ilginç sorular ortaya çıkarır. Deneyin bilimsel sonuçlarını ve bu sonuçların gerçeklikle olan ilişkisini analiz etmek için deneyin temel unsurlarına ve bunların doğurduğu çıkarımlara odaklanabiliriz. -Deneyin Bilimsel Yönü- Çift yarık deneyinde, elektronlar gibi parçacıkların hem dalga hem de parçacık özellikleri gösterdiği anlaşılmıştır. Deney şu şekilde işler: 1. Elektronlar veya Fotonlar: Deneyde, tek tek gönderilen elektronlar (ya da fotonlar) iki yarıktan geçer. Eğer bir gözlemci yoksa, bu parçacıklar dalga davranışı sergileyerek, arkadaki ekranda bir girişim modeli oluştururlar. Bu, dalgaların birbiriyle etkileşime girerek tepe ve çukurlar oluşturduğu modeldir. Ancak, 'gözlemci' işin içine girdiğinde, elektronlar bir parçacık gibi davranır ve sadece iki yarığın arkasında bir iz bırakır. 2. Kuantum Süperpozisyonu: Bu deney, parçacıkların hem dalga hem de parçacık doğasına sahip olduğunu gösterir. Gözlemci yokken elektronlar "süperpozisyon" halindedir, yani aynı anda birden fazla yerde olabilirler. Ancak gözlem yapıldığında, bu süperpozisyon çöker ve elektron belirli bir pozisyonda bulunur. -Gerçeklik ve Gözlemci İlişkisi- Deneyin temel çıkarımı, 'gözlemin' gerçeklik üzerinde doğrudan etkisi olduğudur. Bir şey gözlemlendiğinde (ya da ölçüldüğünde) o şeyin durumu sabitleşir ve belirli bir şekle bürünür. Bu durum, 'Kopenhag Yorumu' olarak bilinen kuantum teorisi yorumuyla ilişkilidir. Kısaca, bir sistem gözlemlenene kadar belirli bir duruma sabitlenmemiştir. -Gerçeklik ve İllüzyon- Metin Güneş'in paylaştığı metinde bahsedilen düşünce, daha çok felsefi bir görüş olan 'idealizm' ile ilişkilendirilebilir. Bu görüşe göre, gerçeklik zihnimizin bir ürünüdür. Gerçekliğin varlığı, algılarımıza ve inançlarımıza bağlıdır. Çift yarık deneyinin sonuçları, kuantum fiziği perspektifinden bakıldığında, evet, gerçekliğin gözlemciye bağlı olduğunu gösterir. Ancak, bu durum mutlak anlamda "gerçekliğin tamamen bir illüzyon" olduğu anlamına gelmez. Fizikte, gözlemlenmeyen bir şeyin süperpozisyon halinde olması, "illüzyon" olarak adlandırılamaz, çünkü bu süperpozisyon kuantum yasalarına göre işler. Kuantum seviyesinde gözlemlerimizin doğası, makroskopik dünyaya nasıl yansıdığıyla aynı değildir. Yani bizler her sabah uyandığımızda yıldızların ve gezegenlerin hala orada olmasının nedeni, bu sistemlerin belirli fiziksel kurallar altında işliyor olmasıdır. Bizim bireysel inançlarımızla değil, 'doğa yasaları' ile bu sistemler varlığını sürdürür. -Neden Her Şeyi Zihinsel Güçle Yaratamıyoruz?- Bu noktada klasik fizik ile kuantum fiziği arasındaki farklar devreye giriyor. Kuantum düzeyde belirsizlik ve süperpozisyon gibi olaylar gözlemlenirken, makroskopik dünyada bu tür olaylar gözlemlenmez. Çünkü kuantum belirsizliği, büyük ölçekli sistemlerde iptal edilir ve yerini deterministik doğa yasalarına bırakır. Kısacası, evrendeki büyük cisimler (gezegenler, yıldızlar) kuantum belirsizliğinden ziyade Newton mekaniği ve genel görelilik gibi deterministik teorilerle açıklanır. -Bilimsel Sonuç- Çift yarık deneyi, kuantum dünyasının tuhaf doğasını gözler önüne serer. Gözlemcinin varlığı ya da yokluğu, kuantum sistemin davranışını etkiler. Bu, gözlemin kuantum seviyesinde gerçekliğin doğasını değiştirdiği anlamına gelir. Ancak bu durumun makroskopik dünyaya doğrudan aktarılması yanıltıcı olabilir. Gerçekliğin tamamen zihinsel bir illüzyon olduğunu söylemek, kuantum fiziğinin ötesine geçen ve daha çok felsefi bir önerme haline gelir. Fakat deney bize şunu öğretiyor: 'Gerçeklik, gözlemciye ve gözlemin doğasına bağlı olarak şekillenebilir.' -Sonuç olarak,- Çift yarık deneyinin sonuçları kuantum dünyasında gözlemciyi önemli bir yere koysa da, bu gözlemcinin tüm gerçekliği zihinsel olarak yaratabileceği anlamına gelmez. Bu bilimsel bağlamda daha çok, kuantum sistemlerin gözlemlendiğinde belirli bir duruma geçtiği gerçeğiyle ilgilidir. dedim: Temel bilgiler olmayınca yüzeysel bilgiler yaşam bir illüzyon gibi görünür.. kuantum ve röltivite kuramını birleştirmek için geliştirilen SİCİM kuramında.. dört boyutlu zaman ve mekan süreklisi bir ZAR halinde tasavvur edilmiştir.. çekim parçacığı grivitasyonu açıklayabilmek için 7 boyut daha eklenerek 11 boyutlu bir evren modeli kurulmuştur.. atom altı alanda (mikro) geçerli kuantum ile uzayda (makro) geçerli kuramların çelişmesi bizim bilgimizin yetersizliğini gösterir illüzyonu değil. Kadı ki insan MANTIKSAL olarak kendini kuramayınca ve günlük dilin kökenine inemeyince bilimsel bilgilerin SORULARIYLA kendini yitirebilir. Sonuçta insan bilimsel bilgiler üstündeki felsefi bilgilerin kuşkulu soruları ve dini bilgilerin kesin yanıtları arasında kaldığında kendine güvenli bir AĞAÇ altı bulmayabilir.. bu durumda ağın nasıl açılıp ağ olduğu konusunda bir arayışa girmeden orman içinde kaybolmamak için sorgulamalarını biraz daha derine indirmenin zamanı demektir. O zaman ARAYIŞA devam.. İLLÜZYON deyip enseyi karartmamak gerekir. osmanziya yontembilim.com |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |