ŞİRK
SHIRK00 dizini içindeki dosyalar
Şükür olmayan yerde şirk filizlenir..
İman kime teşekkür edeceğini, amel kimi tebrik edeceğini bilmektir.
Allah’a iman ederek O’na teslim olup İslamiyetle mü’min sıfatı kazanana,
kendisine terettüp eden mesuliyetler ve mükellefiyetleri yerine getirmek suretiyle büyük bir kemal ve yüksek bir fazilet yolu açılmış demektir.
Ancak büyük bir ni’metin külfeti de büyüktür.
Yüksek bir yere çıkanın düşüşü de acı olur.
Bu iletinin dizini içindeki dosyaları versiyon sırasıyla izlerseniz bu yükseliş ve düşüşün aşamalarını ve duraklarını tespit edebilirsiniz. Çünkü ne küfür ne de günah olan acaib bir seyyie ya da ne şikak ne de nifak olan garib bir şerr olan “ŞİRK” anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışıldı.
Şirk, hafisi ağır günah ve cehrisi kapalı küfür olan bir zulum ve kötülüktür.
Çünkü Allah’a ortak koşmak, aklen bozukluk, ahlaken çirkinlik ve fıtraten ciddiyetsizliktir.
Bu iş farkında olarak ya da olmayarak yapılabilir, farkında olunmaması onun günah olmaktan kurtarmadığı gibi bilerek ve istiyerek yapılması onu diğer mü’min ve müslümanlarında gözünden ve gönlünden düşürür, imanına ve ameline halel gelir.
Böylesine tehlikeli bir iş nedir ?
diye sorulsa bunun cevabını vermekte kolay değildir.
İnsanın imanı ALLAH’a yakine ve ameli O’na teslime giderken bu yolda öyle imtihanlarla karşılaşır ve öyle fitnelere maruz kalır ki bunları tanıya tanıya kişi gühahı ve sevabı tanıdığı gibi nifakı ve şikakı da öğrenir, küfür ve şirk ile karşı karşıya kalır.
Bu konuda didaktik ve öğretici bir metin sunamayacağım çünkü yazmaya vaktim yok.
Edebi bir anlatım ve beyanda dahi bulanamayacağım, çünkü kabiliyetim bulunmuyor.
İnsanın şeffaf ve saydam vehmi nasıl kararır, latif ve sıvı hayali nasıl donar, ilim ve iradesi nasıl bozulur, iman ve ameli nasıl fesada düşer, benliği ve kendisi nasıl karanlığa kapılır bunlar insanbilim ile ortaya çıkacak sorunlar ve arızalardır.
Bir yazı ile bitirilmesi mümkün değil.
Yalnız şu kadar söylemeliyim ki imanın yakini ve ihlası arttıkça, amelin sekini ve ihsanı arttıkça, günah kiri ve şirk pisliği giderek azalacaktır. Bu nedenle bazı temizlik ve abdest hastaları ve vesvesecilerinin yaptığıı gibi yapmayınız. Onların maddi temizlikte gösterdiği aşırı dikkati ve abartılı itinayı siz manevi arınma ve durulunma da yapmayınız. Acaba inancımda ve ibadetimde şirk tozu kalmış mı diye aşarılı kuruntulara düşmemek ve abartılı fısıltılara kanmamak lazım. Bu konuda kalbin beş yarasına merhem olan 21 sözün 2.nci makamını deneyebilirsiniz. Düşünmesinde muhakemat-I Kur’an’I izleyenler yargılamalarında selamette kalırlar.Vesveselere düşmezler.
Bu konuda en önemli önlem, havf ve reca dengesini korumaktır. Günah kronikleştikçe ve suça evrildikçe RECA kapısı tehlikeye düşer, kendini hiç sanır, şirk kuyusu açılabilir.. Başarı büyükdükçe ve sevab çoğaldıkça HAVF kapısı tehlikeye düşer servet ve şöhretle, kendini hep sanır, şirk uçurumu doğabilir... Zenginin hırsı ya da fakirin hasedi ısrar ve inad ile artarsa hırs ve hased ettiğini şirk putuna dönüştürebilir. Hasılı, denge ve uyum ve ılım ile aşırılı ve abartılı dilekler ve isteklerden kaçınmak insanı doğru yolda yürütür ve orta kulvarda ilerletir.
Belki gelecekte bu iletinin dizinindeki tabloları düz yazıya çevirecek arkadaşım şirkin bir tezkiye ve tasaffi süreci olduğunu mu ortaya koyacak ya da onun marazi bir gidiş olduğunu mu söyleyecek bilmiyorum. Gençliğimde Risale-I Nur VESİLESİ iman ve islam ile ciddi bir tanışıklığım olduğunda doğal olarak SEBEBLER fikrinden üç dört senedir kurtulamamışıtım. Sonra sebeblerin Allahü Teala’nın bir HİKMETİ olduğunu anlamak için çok yılların geçmesi gerekti. Bu yılların öğretim, eğitim, araştırma ve geliştirme ile doldurulmuş bir süreç olması bu müsbet neticeyi kolaylaştırdı.
Açık şirk ve kapalı şirk dedik amma açığın açığı ve kapalının kapalısı da var.
En açığı peygamberle bulunan mekke müşrikleridir.
En kapalısı da belki benim belki de sensin.
Kafir bellidir, günahkar da kendini bilir.
Amma şirk koşanın şirkinden haberdar olmaması kuvvetli muhtemeldir.
Bunun için yapılacak yegane çare; bilenen ve meşru ibadetlerden başka her hayırlı işe besmele ile başlama, hamdele ile bitirme ve ara da sık sık “lâ Havle” çekmektir.
Risale-I Nur, daha birinci sözünde BİSMİLLAH her hayrın başıdır dersinde şirki kökünden fikren, ilmen ve edeben söker attırır. Başta bismillah demekle maziyi ZİKİR, elmadülillah demek atiyi ŞÜKÜR ile doldurur ve ortada bu kıymet olan nimetlerin Ehad-I Samed’in mü’cize-I kudreti ve hediye-I Rahmeti olduğunu derk etmek FİKRİ ise halı hazırı canlandırır ve diriltir.
Birinci sözde verilen iki hikaye örneği vesilesi ile içeride ve dışarıda şirke imkan bırakmayacak şekilde akli ve kabli tamir ve tekmil ediyor.
Risalenin üstü iman altı usuldur.. yani görünen imani konular altında ilmi terbiye ve usuli eğitim vardır. Bu nedenle bir sene bu risaleleri anlıyarak ve kabul ederek okuyan bu zamanın hakikatli bir alimi olabilir diyor Üstad.
Risale-I Nur ile düşü-me işinde SALİH bir aklın formatını atar, okuyucu farkında olmadan.. sonra bu salih akıl üzerine SAHİH KİTAB’ın imanı yerleştirilir. Çok sık tekrarlanan RAMAZAN HİLALİ ısbatı örneğinde özellikle ayetelkübra risalenin başında giriş olarak yerleştirilen, Karl Popper’den önce ortaya konulan, genel ve tümel inkarın ve nefyin tanıtlanıp kanıtlanamayacağı kuralı, çok kere tekrar edilen ehli ihtisasın konuları dışında hüccet olamayacağı gibi usul konuları, imkan; tarafeyni mütesaviyendir, gibi usulüddin bilgileri, “la ibrete lilihtimali gayrı naşin an delil” kuralı, aklın ve naklin çelişmesinde aklın esas alınması ilkesi gibi mizan-I akıl ve esas-I ilim konuları küfür gibi şirki dahi temizlemiştir. Böylece tabiat, kutsal nedensellik yasası ve mukaddes özdeşlik ilkesi, hazreti madde ve saltanat-I güç gibi sair tagutlar ilim dünyamızdan temizlenecek ve tarihin cöplüğüne atılacaktır.
Bütün bu işler, düşünenleri aramaktadır…
Deneme ve yanılmasını durdurmayanlar, araştırma ve geliştirmesini bitirmeyenler, bulunduklarıyla yetinmeyenler, başındaki düşün-ce çorabının körlüğüne ve dil sepetinin karanlığına razı olmayanlar DÜŞÜN-MEYE başladıklarında onlara bir kolaylık hazırlıyorum, arayanları düşünerek.
Bu kolaylık, GÖRSEL düşün-ce ve KALEMLE düşün-me’dir.
Bu ve diğer yazılarda bulunan analitik düzlemin mantıksal kullanım ve metodik yararlanım örnekleri olan tablolardaki resimli beyanı görmek ve levhlardaki şematik manayı anlamak için, YÖNTEMBİLİMSEL ANALİZİ kullanmayı öğrenmek ve ondan yararlanmaya çalışmakla, dil biraz daha saydam, düşünme biraz daha açık ve seçik hale gelecektir.
Aklınız şükür-le sağlam olsun ve kalbimiz şirk-siz sağlıklı kalsın.
Amin.
OSMANZİYA
NOT: Bu yazı Allah’dan umut kesmenize vesile olmasın çünkü:
İnternette “ALLAH ‘TAN c.c ÜMİT KESMEK” konusunda yaptığım sörç bana bu satırları borç verdi:
De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım. Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer 53.ayet)
(Eğer kul, Allahü teâlânın ne kadar affedici olduğunu bilseydi, haram işlemekten çekinmezdi. Azabının da ne kadar şiddetli olduğunu bilseydi, hep ibadet eder, hiç günah işlemezdi.) Allah’tan ümit kesmek, günaha girmekten kötüdür. Allah’tan kork, fakat ümit kesme. Unutma ki Allah affederse, kimse O’na niçin affettiğini soramaz
Rabbimiz bir ayet’te mealen ’’Eğer siz günah işlemeyen bir toplum olsanız sizi yok eder, günah işleyen bir toplum yaratırdım’’ buyuruyor. ŞEYTAN: ’’Bunca günaha ve çamura battıktan, bu kadar kirlendikten sonra ne yüzle çıkacaksın Rabbinin huzuruna (!). Hem artık çok geç, bu kadar günahtan sonra Allah seni affetmez’’ (!) gibi saçma vesveselerle günahkar insanın ümidini yok edip, onun tövbe yollarını tıkamaya çalışır. Onun bu zehirli fısıltılarına kanarsanız asıl o zaman yandınız demektir. ’’Çünkü işlenen günah ne kadar çok ve büyük olursa olsun, hiç biri Allah’tan (c.c) ümit kesmekten daha büyük günah değildir’’.( ! )
Hem, Allah’tan ümit kesmek demek yenilgiyi kabullenip silah bırakmak demektir (!).
’’Günahlarım öyle çok ki, Allah beni affetmez demek, O, Rahmanürrahim olan yüce yaratıcının merhametine sınırlama koymaktır. Bu ise en büyük günahtır. Çünkü Rabbimizin rahmeti sonsuzdur. Allah’tan ümit kesmek şeytana; tamam yenildim, bana istediğini yapabilirsin demektir. Sen Rabbinden umudunu kestiğinde yapayalnız kalacaksın, bitkin ve çaresiz. Şeytanın istediği de budur. Boynuna yuları takıp taa ‘’Esfelessafiline‘’ çekip götürür (Allah korusun)
Şeytanın oyununa gelmemek gerekir. Aslında gerçekler çok farklıdır. Zannedilenin tam aksine Rabbimizin en hoşuna giden dua ’’Günahkarın tevbesidir’’(!).
DUYURU
Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim.
UYARI
Düz yazı bahane.. şemalar şahane.. yazının dizinindeki tabloları izlediğinizde imgelemiş ve irdelemişte olacaksınız isterseniz.. böylece emellerine nail olacak ilmi AÇIKCA görmüş ve hatırınıza sail olacak iradeyi SEÇİKCE örmüş bulunacaksınız.
http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim
http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
|