Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: insani tanima 00 | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: insani tanima 00 Gönderim Zamanı: 11-Ağustos-2024 Saat 12:13 |
İnsanın uyanık yakaza ile uykulu nevm hali arasındaki durumu bilmiyoruz.. lakin burada uyanıklık ve uykulu durumu biraz tanıttık... Doğum ve ölüm arasında bulunan İNSAN.. gece NEVM yani uykulu ve gündüz MÜTEYAKKIZ yani uyanık haller arasında.. her gün döngü yaşarken.. sabah yeniden doğduğunun ve akşam yeniden öldüğünün.. farkında değildir. Bu ayırt etmezliği ile kendini hiç doğmamış ve hiç ölmeyecek olarak.. sanır.. hatta sayar. Ölüm hep başkasının ölümüdür.. (Bu gün 11.08.2024 pazar güne Mehmet DOĞAN Ağabeyi 1980 de kültür bakanlığını girdiğimde Yavuz Bülent BAKİLER ile birlikte tanımıştım.. Nurettin TOPCU rengi ve Mehmet AKİF boyası taşırdı.. DİL SEVDASIYLA birlikte. Rabbimiz gani gani Rahmet ede.. ecrini zayi etmeye. Amin.) çünkü ölüm bir kere yaşanacak bir deneyimdir. Bunun nedeni deneyimin düşünceden farklı olmasıdır. Düşünce var saymak veya yok sanmak ile tarzıdır. Farz-ı vucud (VAR SAYMA) ve zann-ı adem (YOK SANMA) bizim vehim ve hayal zeminimizin üzerinde esen rüzgarların iki ana akımdır. Yer yüzünde dolaşan siklon ve antisiklon alanlarına göre ki SİKLON.. büyük bir olasılıkla zerre miskal (siklet, ağırlık) hayır ve şerr.. terimlerinden alınmıştır büyük bir olasılıkla.. düşük (alçak) hava basıncı ve yüksek (kolçak) hava basıncı bir sıklet konusu ve ağırlık ifadesidir. Coğrafyanın CEREYAN'ı yani bu ağır ve hafif CİSİM'lerin bir "benzeri" bizim ZİHNİMİZDE ya da yüreğimizde MEREYAN eder. işte bu var sayma ya da yok sanma rüzgarlarındaki bu varı ya da yoku kimse bilmez lakin bu var sayma veya yok sanmayı iyi yapar. Hem de işine geleni var sayıp işine gelmeyene yok sayarak. İşte bende "dıştaki" YAKAZA'ya iki kanat taktım gibi.. soluna CİSİM dedim.. sağına da REMİZ dedim.. biz dış tahassüsümüz yani dış beş duyumumuzun somut nesnesi olan CİSİM.. dil ile tasvir edilir.. tasvir edilmekle kalmaz.. gözle görülür.. gözle görülmekle kalmaz elle tutulur. Ancak bazı cisimlerin ÖZEL halleri olur.. onlar bir işaret ve gösterge.. bir remiz ve simge.. haline gelirler.. örneğin HARFLER olurlar. Ki siz bu özel cisimler olan REMİZ'leri buna göre okuyorsunuz ve bende buna göre yazıyorum. Bazı işaretler ve göstergeler.. bazı semboller ve simgeler.. DİL haline gelmiştir. Hatta bir milletin ya da kültürün özel dili olmuştur. YŞimdi bu yakaza halinde iseniz bu cisim ve remizlerle dolu bir DIŞ dünyaya ilişkin HASSASİYETİMİZ.. o kadar çok çeşitli ve türlü ikazları ve uyarıları ve uyaranları alır ki bunları burada bırakıp İÇ dünyaya ve NEVM haline ilişkin HİSSİYATIMIZ'a dönüyoruz. Tabloda görüldüğü gibi; Yukarıda HAYAT vardı.. onun üstünde ŞUHUD duruyordu.. ki bunu YAKAZA halinde ortaya çıkarıyorduk.. ne ile ? Cisim ve Remiz ile.. şimdi bu yukarının birde AŞAĞISI olan ŞUUR bulunuyor.. onun altında da GAYB duruyor. işte biz buna ŞUUR ile NEVM'e giriyoruz. Şuurda da ZİHİN ve RESİM ile karşılaşıyoruz. CİSİM üzerin nasıl muazzam bir FİZİK ve KİMYA ve BİOLOJİ inşa edilmişse.. ZİHİN üzerine muhteşem bir PSİK ve SOSYO ve LİNGUİSTİK yapılandırılmıştır. Bunların ayrıntısına elbette girmiyorum.. tarife arif yeter çünkü.. ki siz muhatablarımın bu konuda yeterince MUARRİF olduğunu biliyorum. Sadece Chomosky'nin DİL ve ZİHİN kitabını adres gösteririm. Akıl, şuur, kalb, nutuk, mantık, idrak vesair sözcüklerle anlatılan zihni herkes bilir de ne olduğunu bilmez.. benim de yeterince bilmediğim gibi... Burada benim derdim RESİM.. bu resmi size nasıl anlatacağım bilemiyorum. işareti.. remizi.. hattı.. aksi.. sureti.. levni.. anlatmak kolay.. hadi gel sıbgayı.. şekli.. hadsi.. haddi.. RESİMİ ve delaleti anlat.. Öyle bir SİMETRİK dünya inşa ettim ki yirmi yıl boyunca.. toplasan beş yüz kelime ile.. bunların beş yüz milyon RESMİ.. çizmekle değil çiftgilemekle bitmek.. hatt ve çizgi başka.. hadd ve çiftgi başka.. "çizgi" içine bir fitne giriyor ve o "iz"i kaldırıyor onu "çiftgi" yapıyor.. peki nedir bu HADD.. Kul hüvelallahü EHAD. Size büyük resimler.. büyük dünyalar.. büyük rüyalar.. büyük hülyalar.. gördüren UYKUNUZ. Orada kendinizi ve başkalarını uyuttuğunuz masallar. İşte bu ayınlar ve gayırlar.. misiller ve meseller.. teşbihler ve temsiller dünyasına RESİM diyoruz. bu resmi öyle bir geometrik çizgi ve grafik boyalar ile dışsallaştırırsınız ki SAN'AT denilen ne idüğü belirsiz MUHTEŞEM dünyalar ortaya çıkar. Bu Vahidî ve Ehadi dünyalara bir örnek İZAFİYET ve KUANTUM kuramadır.. ancak bunlar İLİM haline gelmiştir.. çünkü en büyük icadımız olan MATEMATİK ile yapılmışlardır.. insanların uyutulduğu en büyük resim BU'dur.. iyi ki ETİKA okumamışım diyordum.. şimdi iyi ki MATEMATİK okumamışım.. Eğer okusaydım.. İzafiyetçi olup Tanrı ZAR atmaz derdim.. ya da Kuantumcu olup.. Tanrı ÇİZGİ çizmez derdim.. matematik okuduklarından dolayı şimdi enerjinin adına parça ya da dalga ya da ikisini karışımı DALÇA diyorlar... Şimdi dörtleyebiliriz: Atın nalçası.. domatesin salçası.. kadının kalçası ve enerjinin DALÇA'sı.. işte bizim dalga ya da parçaya ilişkin RESİM'lerimiz nevm halinde zihinLER'imizin çiftgileridir. Nasıl dışarıdaki hassasiyetimiz de cisimlerimiz ve remizlerimiz bulunuyorsa.. içerideki hissiyatımızın dahi zihinleri ve resimleri bulunur. Bu arada İÇ ve DIŞ'in ne olduğunu bilmediğimizi de unutmayalım.. her ne kadar çok iyi bildiğimizi var sayıyorsak bile.. saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya 11.08.2024 üçyol izmir 18:27 Düzenleyen osmanziya - 11-Ağustos-2024 Saat 18:38 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 11-Ağustos-2024 Saat 18:48 |
(Bu gün 11.08.2024 pazar güne Mehmet DOĞAN Ağabeyi 1980 de kültür bakanlığını girdiğimde Yavuz Bülent BAKİLER ile birlikte tanımıştım.. Nurettin TOPCU rengi ve Mehmet AKİF boyası taşırdı.. DİL SEVDASIYLA birlikte. Rabbimiz gani gani Rahmet ede.. ecrini zayi etmeye. Amin.) https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2426 Buna rağmen elimizden geleni yapacağız.. zamanında elimizden gelenlerde (yazdıklarımız) geleceğe gidecek yapacaklarını yapacaklar.. bu yüzden muhataplarımı ve çağdaşlarımı hiç düşünmeden.. anlayacakları şekilde yazmadım.. geleceğin anlayacağı şekilde yazıp siber uzaya yükledim ve geleceği gönderdim.. Şahih DOĞAN Hocam, "Çoğunluk güçten yanadır, gücü kutsar, gücü sever, güçlünün arkasında hizalanır. Kur'an'ı toplayanlar güçlüler, tarihi yazanlar güçlüler. Bunların doğru olanı yaptıklarının hiçbir garantisi yok. Elimizdeki tek İslam güçlülerin İslam'ı. Aksini iddia edenler ya sürüldü ya susturuldu ya öldürüldü. Belki de bundan başka İslam yoktu. Sürünün tek gıdası hurafeler. Ekmek gibi su gibi hava gibi hurafe tüketiyor, hurafe ile besleniyor. Hurafelerini elinden alırsanız bir dakika bile yaşayamazlar. Onun için hurafelerine hurafe diyenleri yaşatmak istemiyorlar. Bulsalar bir kaşık suda boğacaklar...
(Bilmek Azaptır) diyorsunuz yerden göğe kadar haklısınız.. Nitekim Rasulullahda son günlerinde güçlülerden bir şey istemedi.. zırhını verdi yahudiden borç istedi.. |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 13-Ağustos-2024 Saat 02:38 |
4 LATİFE nefis.. akıl.. kalb ve ruh Eskiden beri İNSAN yapısını bileşenle açıklayabilirler.. ÇÜNKÜ insanın en iyi bildiği yine kendisidir. BEN de en iyi bildiğim KENDİMİ şu şekilde inşa ettim: NEFİS duyum kümesi.. AKIL düşünce kafesi.. KALB duygunun sesi.. RUH Dilek hapishanesi... Sonuçta duyum ve düşünce ile duygu ve dileklerim benim 4 D'em oldu. Yani DÖRT boyutlu insanı elde etmiş oldum: DUYUM DUYGU DÜŞÜNCE DİLEK TABLO'm bunu gösteriyor. Osmanziya 13.08.2024 00:11 insan duyum ve düşünce ile duygu ve dileklerinin ötesinde korku ve umutlarının berisinde bir yönelişi de bulunur.. harfsiz.. sözsüz.. dilsiz.. sustuğunda.. bununla çok şeylerin açıklayamazsa da anlar. not: Düzenleyen osmanziya - 13-Ağustos-2024 Saat 02:40 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Ağustos-2024 Saat 14:56 |
Her insan kendini tanımlayabilir.. mesela kimse kendini el ayakla bir baş kabul edebilir. Ya da çağdaş zihniyetle beden ve beyinden ibaret bir canlı görebilir.. çeşitli kültürler.. diller.. dinler.. mezhebler.. izmler de ortak bir tanımla birlikte kendine has İNSAN görüşüne sahipler. Bu da gayet doğal ve normaldir.. ancak önemli insan içinde bulunduğu kültüre göre değil bizzat kendinin insanı merak etmesi ve kendisiyle ilgilenmesi ile ortaya koyacağı bir tanıma ulaşması asıldır. İnsanın kendini merak etmesi ve beniyle ilgilenmesi ise sıradan bir iş değil.. çok seçkin ve nadir bir arayıştır. Zaten böyle insanları biz eserleri ve yapıtları ile tanırız. İnsan sınavı gereği sorunluluğu ve geçimi ve yaşam mücadelesi nedeniyle kendiyle ilgilenmesi imkanı olmuyor ve benini tanımaya fırsat bulamıyor. Çoğu insan bir başkasının.. özellikle tanınmış kimselerin.. BORAZANI oluyor.. kendi mezhebini ve yolunu ve izmini anlamaktan başka bir KÜLTÜREL gayreti bulunmuyor. Belki de bu eğitim sistemimin ve onu doğuran kültürün bir sonucu oluyor. Örneğin ülkemizde ta Tevfik Fikretten ve Mehmet Akiften gelen bir sol ve sağ çizgi söz konusu bizim tanıdığımız Nazım Hikmet ile Necip Fazıl.. yeni bir söylemin sahibi değildir.. elbette bunlar bulunduğu akımda insanalar yararlı ve değerli BİLGİLER vermişlerdir.. ancak GÖRÜŞLERİ.. Fikret solunu Akif sağını aşamıyor. İki nedeni var.. birincisi sağ duyu ve sol görü kökenimizi aşamayız.. ikinci neden yazarlar okuyucuları.. hocalar öğrenicilerini.. soruları yanıtlanmış konuları ve savları kanıtlanmış çözümler sunarlar. Bu nedenle okuyucu ve öğrenci bu hazır ve kolay metinleri üzerine artı bir arayış ve buluşa geçmez.. kendi düşünmez.. kendi düşünmediği için benini de merak etmez.. Çoğunluğu ya tamamen dünya kaygısını düşmüştür ya da bütünüyle ahiret kaygısına.. hatta onlara solculuk Tanrı tanımazlık.. sağcılık Tanrı tanırlık olarak öğretilmiştir. Hatta Tanrı tanırlığı bilimcilik.. Tanrı tanımazlığı dincilik olarak belletmişlerdir. Basit alışkanlıklarımızın kurtulamadığımızı hepimiz biliriz.. öğrenmelerin de bir tür böyle koşullanma ve alışma olduğunun farkına varan kimse bile zihninde içerikli ve öğrenilmiş bilgilerde bir temizlik ve içeriksiz biçimsel bilgilerde bir yenilik yapmaya girişmez.. girişemez.. çünkü bu çok zorlu ve köklü bir iştir.. bu zorluğuna ve bunca meşakkatine rağmen yine de böyle olması gerektiğini düşünen İNSANLARI arıyorum.. çünkü ARAYANLARI düşünüyorum.. zira onlara bu konuda yardımcı olacak YBA gibi eline kağıt ve kalemi alarak düşünecek ve düşündürecek bir ARAÇ vereceğim ve vereceğiz ki bu geçmiş sol ya da sağ içerikli bilgi, düşünce, görüş ve inançlardan kat kat önemli ve değerli bir çalışma olacaktır. işte AMAÇ ve bilince hatta istence hatta tanınca hatta yaşanca ulaşmak elbette birden sağlanamaz ve aniden başaramaz. Ancak her BAŞARI ciddi bir girişim ve samimi başlangıç ile sağlanabilir. Namazlarımızın ibadetleri neden adetler haline geliyor biliyor musunuz ? Güçlü bir TAHRİME tekbiri.. etkili bir İFTİTAH tekbiri.. TEKBİR' bırak.. tahrime başlangıcına ve iftitah girişimine bak.. o zaman TEKBİR sana görünecektir.. TAHRİME zamanı kendine HARAM ederek namaza girmektir.. İFTİTAH elinde ve zihninde uğraştığın ne varsa.. geçmişte ve gelecekte takıldığın ne bulunuyorsa.. onu bırakarak hamde ve duaya yani salata başlamaktır.. işte o zaman fatiha-i şerife ve zammı sure ile KUR'AN ile konuşmaya başlayacaksın.. daha da ileri giderek zamanda o ayetlerin belirttikleri bilgiler ve yaptırdıkları buyruklarla sorularını yanıtladığını ve sorunları çözdüğünü görerek TANRI TANIKLIĞA ulaşacaksın.. amma önce senin kendini tanımaya başlaman gerekir.. şimdi kadar öğrendiğin Tanrı tanıklığın yeterli olmadığını anlaman gerekiyor.. diye düşünüyorum. Beni bağışlayın.. kendimi tutamadım.. YAZARLIĞA bulaşıverdim.. oysa meramım bu tabloda görünen insanın ANA HATLARINI kısaca anlatmaktı.. artık beni değil de tabloyu dikkatle.. oldukça sakin ve gereğince uzun vakit.. inceleyin.. basitte olsa anladıklarınızı eliştirin ve anlamadıklarını sorun.. saygılarımla osmanziya 13:13 14.08.2024 Bu paylaşımı kendi sayfama yazacaktım.. ancak tam yerine geldi bir manazara koyalım dedim.. sonra eleştirilerinizlele düzelterek kendi sayfama da yerleştirebilirim.. |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Ağustos-2024 Saat 14:59 |
Şuhud ve Gayb ile Mevlid ve Mevt arasında duran İNSANI anlatmaya başladık.. anlaşılmıyor diyenler için parça parça.. tane tane.. teker teker.. açıklamalar yaparak gidiyoruz. Bu gördüğünüz BÜTÜNÜ ben dahil kimse yutamaz. Hayatta hiç hıfzetme sorunum olmadı.. çünkü o kadar zayıf ki hiç ezberlemeye kalkmıyorum.. elbette ezberimde zikretmekten hoşlandığım mezburlar bulunuyor. Diğer taraftan o kadar zeki değilim ki anlamak için yazmaya mecbur oluyorum bu da YBA ortaya çıkaran nedendir. Bildiklerim doğruluğu ve gerçekliği ya da işe yararlılığı konusunda hiç bir iddiam bulunmuyor hazır açık ve seçik sehil anlatıma dayanan yazarlığa özenmedim. Sadece her iki tarafa çok faydası olacak, anladıklarınızdan eleştiri ve anlamadıklarınızdan soru bekliyorum lakin biliyorum buna cesaret edemiyorsunuz. Bununla beraber Konuşmak bir cesaret istediği gibi Kant'ın dediği gibi düşünmek en azında bir cür'et istiyor. Toplum önünde konuşamam çünkü cesaret-i medeniye denilen bir özelliği kazanamamışım. Ancak düşünmeye cür'et ve edebiyatsız bozuk yazı alışkanlığım da olsa yazmaya cesaret edebildim. İnsanın kendinden bahsetmeyi hoş değildir fakat bu tablo hakkında bilgi verebilmek için gerekliydi. Bu tablo öyle bir anda ortaya çıkmadı.. yetmiş yılın hasılasıdır ki elbette size yedi sayfada anlatamam. Ancak anlattıkları ilgi ve dikkat ve itina gösteriyorsanız.. bunun içinde dediklerimi önem ve değer veriyorsanız.. bütünü parça parça anlatırken.. tümü bölüm bölüm yansıtırken.. bir süre sonra bu cüz'ler küll.. bu baz'lar cem' olacaklar. Bir süre sonra kendi bütünlüğünüzü ve ve tümlüğünüzün ayırdına varacaksınız. Elbette normal ve doğal olarak her birimiz bütünüz ve tümüz. Ancak bunun ana hatları ve ayrıntılarında çeşitliliğimiz ve bireyselliğimiz bulunacaktır. İşte bu noktada bizler eleştiri ve sorularla birbirimizi değiştererek ve düzelterek tamamlarız ki bu da aramızda karşılıklı sevgi ve saygıyı doğuracak bir soyleme ve dinleme olan konuşmayı.. arama ve bulma olan düşünmeyi.. keyifli ve zevkli hale getirecektir.. İnşaallah. |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Ağustos-2024 Saat 15:06 |
insanı tanımaya başladık.. ana hatlarıyla işe giriştik.. bu da ana hatların videosu:
https://www.facebook.com/osmanziyaoglu/videos/1834435246636211 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |