Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: kelimeler Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3071

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: kelimeler
    Gönderim Zamanı: 17-Nisan-2021 Saat 03:55


KELİME

Bir kelimenin nesi var ikisinin sesi var! denilebilir lakin bir kelime hiç bir zaman tek başına olmaz, bulunmaz ve kalamaz. Çünkü o zaman bırakın anlamı "Kavram"ı bile olmaz. Görüsü, kavramı, değeri olmayan göstergenin, terimin ve değişkenin "x"i bile olmaz. Demek istiyorum ki Nebe suresindeki "ve halaknâ küm" ezvaca ayetinin.. Yasin suresinin "Sübhanellezi halakalezvaca" ayetinin. "hükmü" gereği sözcükler ya eşi ya benzeri ya karşıtı ya başkası ile birliktedirler. Çünkü bir nesne ancak zıddıyla ya da niddiyle FARK edilir. İşte böylece oluşan "kavram" ve başka biri ile daha birleştirilerek ve yakınlaştırılarak ya da yapıştırılarak iletilir ve ilerletilirse "anlam" kazanırlar. Bu şu demektir eğer bir konuyu akıl ve tecrübe yoluyla biliyorsak ve bu bilgi de bir AYET ile doğrulanıyorsa bizim tanıklarımız ÜÇLENDİ demektir.. şimdi bu kendi çabamızla DÖRTELEYCEĞİZ.. belki BEŞLEYECEĞİZ…

İşte bunun için diyorum ki gelin şu kelimeleri KONUŞTURALIM.. böylece uzaklar yakın.. kapalılar açık.. karanlıklar aydınlık oluyor ve bu KALEM'lerin çalışması ile bildiklerimizden bilmediklerimize giderek öğrenmemizi diri ve düşünmemizi canlı tutuyoruz..

Ancak görüyorum ki sizler YILLARDIR hazır açık ve seçik anlaşılır yazılmış YAZILARI (ki bundan beni izleyenleri muaf tutuyorum.. çünkü benim yazılarım böyle tanımlandığı HAZIR gibi değildir.) beğenerek tek taraflı bilgi ve düşünce akışına maruz bırakılıyorsunuz. Sonra akanlar toplandığında o pınarın başında bir küme oluşturuyorsunuz.. akanlar bir göl yani bir veri tabanı teraküm ettiğinde yani bilgi birikimi oluşturduğunda bundan da gelecektekiler yararlanıyor.

Fakat öncelikle yararlanması gereken biz (siz) değil miyiz ?

Burada demek istediğim aslında bizim kitap kitap.. makale makale.. fıkra fıkra.. paragraf paragraf ve hatta cümle cümle değil KELİME KELİME öğrendiğimizdir. Elbette bir kitap ya da yazı okuyunca YENİ bir NESNE öğreniyoruz. Ve zaten bir fıkralık yazı içinde en fazla dört beş yeni sözcük öğrenebiliriz. Fazlası olunca benim düz yazılarım gibi anlaşılmaz ve ağır bir metin oluşur. Meramım, anlaşılır bilgi veren yazarlık ya da hocalık olmadığı için bu ağırlığı önemsemiyorum. Sadece YBA reklamını düz yazı ve tablolarla yapmaya çalışıyorum o kadar. Ancak ne kadar anlaşılır yazı olursa olsun orada öğrendiğimiz sadece muğlak bir FİKİR’dir.. mübhem bir MANA’dır. Bu anlatımdan çıkan şu ANLAM elbette değerlidir ve beynimiz tarafından işlenir.. neye göre ? Beynin yapılanması olan ZİHNİYET’e göre.. bu zihniyette genelde AKTİVİTEMİZE (faaliyetimize) göre biçimlenecektir.

Sonunda hayatın aktiviteleri (san’attan hikmete.. fünündan hukuka.. tüm faaliyetlerimiz) ve şuurun mentaliteleri (zihniyetleri) iki kanaldan.. bizim “sözcüklerimize” yukarıda değindiğim mübhem ve muğlak yani behim ve galak yani BHM ve GLK sesine bağlı olarak BELİRSİZ ve KAPALI “yaklaşık” “kavramları” çağıracak ya da “görü” çağrıştıracak, ansıtacak ve anımsatacaktır. Yani BOŞLUKLARI doldurarak anlamlandıracaktır. Bu gayet doğal ve normaldır.

Sonunda anlayacaksınız ki bizim temelimiz hayal ve vehimden ibarettir.. diye size burada bir idrak ve algı oluşturuyorum.. ki buna karşı çıkabilecek bir zihin de görmüyorum.. yani dediklerimden o kadar eminim yani.. kuşkusuz ve kesin bir bilgi..

İşte bizi zarara sokan iş.. asıl bu. Ne kadar kendine güvenir konuşursun o kadar yanılırsın derler.. yanlış değildir.. fakat tamamen de doğru değildir.

O zaman ne yapalım:

Şunu kesin olarak bilmeyi deneyebiliriz.. bir nesne bir neşenin KOŞULU ise o nesne aynı zamanda o nesnenin ENGELİDİR.. örneğin görmenin koşulları olan cisim.. ışık.. göz.. beyin.. aynı zamanda görmenin engeli olurlar.. cisim olmuyor (görüntü) veya ışık bulunmuyorsa (gece) göremezsin.. göz olmuyor (kör) ve beyin çalışmıyorsa (uyuyor) göremezsin.. şimdi bu görme mikyasını al, bilmeye, bellemeye.. düşünmeye.. anlamaya.. inanmaya.. uygula sonuç çok daha karmaşık ve çözümlenemez hale gelir.. bütün bunlara rağmen biz yine görüş ve düşüncelerimizden ve bilgilerimizden vaz geçemeyiz.. hayatımız koşullarını ve şuurumuz kurallarını bırakamayız.

Buradan hemen şuna geliyorum: ÖĞRENMELERİMİZİN (düş) koşulları olan KELİMELER (dil) bizim başımıza örülen çorap, kafamıza konulan sepettir. Yani ne kadar çok BİLGİ doluysan o kadar görürsün ancak bir o kadarda körsün.. şimdi sizi neden YBA çağırdığımız fark ettiniz mi ? Kendi paylaştıklarımdan dahil olmak üzere bilgi içeriklerinden ve içerikli bilgilerden sakındırıp ürkütüp YBA öğrenme, kullanma ve yararlanma daveti yaptığımı fehm ettiniz mi ?   

Fehim ve fıkıhdan ibaret FİKİR dünyasında tefekkür ettiniz mi ? Zamir ve zeburden ibaret ZİKİR aleminde tezekkür ettiniz mi ? Kuşkusuz ettiniz ve fakat ayırdında ve farkında.. kadrinde ve değerinde.. şuurunda ve “tanıncamasında” (bilincinde demiyorum çünkü tanınç; bilinç, istenç, sevenç ve duyuntan ibaret bir kompozedir.. onu halk anlasın diye BİLİNÇ olarak çevirirler ve fakat halkın anlaması benim umurumda değil maalesef.. öyle olsaydı YBA yapamazdım çünkü) değilsinizdir.. üzülmeyin.. zamanla olacaktır.

Öyle ise bir şey bilinler.. bir şey bilmeyenler.. “ŞEY’” denilen nesneyi ya da kimseyi ya da işi bilmediğimizden.. BİLMİYORUM diye korkmadan.. ya da BİLİYORUM diye kibirlenmeden.. KELİMELER üzerine KONUŞMA çağrıma katılabilirsiniz. Ben biliyorum korkunuzu ve kibrinizi.. çünkü yıllar önce bunları atmasaydım YBA ortaya çıkmazdı.. beni korkusuz kibirli ya da korkusuz cahil GÖRMESENİZ bile kibrimimi ve cehlimi ortaya çıkarmak katılabilirsiniz.. bu her iki tarafa da karlı bir kazanç olacaktır. Kar ve kazan aynı anlamda olsa bile “kaka” olacaktır ki o bile bir korkumu.. kibrimi ve cehlimi ortaya çıkararak bir hasaret değil bir rıbh verecektir..

Buraya kadar okumakta zorlanmadan geldiyseniz.. ortaya ard arda çıkan YENİ KELİMELER yüzünden gelememişsinizdir.. bilmediğiniz her yeni sözcük KARANLIK bir yüzdür. Kimse çirkin, uzak, karanlık, kapalı bir YÜZ’den haz ve zevk ile keyf ve sürür duymaz ve sonuçta LEZZETLENMEZ.. bizde lezzetsiz elemden kaçarız.. bu da doğal bir durumdur.. buna rağmen yine gelmişseniz bu beni değil kendinizi anlamak için gösterdiğiniz bir çabadır ki sizi bunun için TEBRİK ederim.. çünkü siz İNSAN’ı arıyorsunuz.. bende zaten düşünenleri yardıma çağırıyorum arayanları düşündüğümden.. buna rağmen vaktinizi ve emeğinizi az da olsa yine de bana harcadığınız çaba ve süre için size minnettarım. Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalınız.    


IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk