Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Din | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3881 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: Dün Saat 18:29 |
![]() 21,02,2014 Gerideki karanlık ve üstündeki beyazlık.. hangi gözün ve güneşin işi.. cismin ve beynin bir birine ne kadar yakın ne kadar uzak... gördüğünün ördüğün olduğunu anlayana kadar geçen ALTMIŞ YILIN ötesinde ne var berisinde ne yok.. sorular.. sorunlar.. zorluklar..sorumluluklar.. hangi "zone" de.. hangi "özne" de.. zenbine tevbe.. ismine inab.. aslına rucu.. günahına mağfiret gerekmez mi ? Öyle ise gözlerini PENCERE'lerden çek gönlüne in.. intim sferin senin asıl seferin.. ne zaman susacak ve ne zaman başlayacaksın.. mustafa everdi Gri olan gömlek mi yoksa kazak mı? Süveter de olabilir. Şekil önemli mi derseniz şekil yapmışsınız ya ondan... 10y gömlek.. kazak.. suveter.. tişört.. hepsi KAMİS.. yusufun gömleği.. yani gömleği genel olarak kullandım.. insan don ve atlet üzerine gömlek giyer.. üstüne resmi ya da gayri resmi bir LİBAS giyer ve bu bir tür LİSAN'dır.. üzerimdeki rob dö şambr.. yani akşam elbisesi.. Rahmetli Nuriye Teyzemin hatırası.. yünden yapılmış bir SOBA.. yani hem roba hem soba.. şimdi böyleleri yapılmıyor ve kullanılmıyor.. bu bir.. ikincisi ise cisim ve göz ile görünenlere SURET diyorum.. zihin ve akıl ile bilinenlere de ŞEKİL.. sureti biçim ile karşılıyorum da şekil konusunda yerleşmiş bir terimim yok.. genelde "tasarım" demek uygun görünüyor ancak "tasım" demek daha uygun.. çünkü akıl ve zihin.. akıl yürütme yapılan mukayese ve karşılaştırma yanı tasım kullanır.. us tasım ile çalışır.. ancak tasımdan başka şekil ve tasarımlar var mı ? olabilirse bu tasım genel olarak şekli karşılamaz.. tasarım.. denilse biçimin biçimleme varsa tasım'ın tasarımı var diyebilir miyiz ? Üstelik suret ile yapılına teşekkül ve şekil ile yapılana tasavvur diyoruz.. yani günlük dilde ve hatta bilimsel dilde bu cisimsel ve zihinsel ögeler.. yani dil ve düşünce yeterince ayrışmamış.. ben aslında bunun derdindeyim.. Kant.. kavramsız görülür kör.. görüsüz kavramlar boş.. tümcesine getirmiş ve orada kalmışız.. ilerisine bu günlük dil ve bilimsel bilgi ile ilerliyemiyoruz... gevezelik etmişiz. 21.02.2025 cuma yokluk vucudumuza giydiğimiz üç gömlek var.. ilk katman insanlık.. ikinci katman bulunduğumuz dil.. üçüncü katman ise olduğumuz dindir.. din ise ibadette teslmiyet ve islamiyet yanları olan bir yapıdır ilki için iyyakenabü deriz ikincisi içinde iyyakenestain.. bu noktada müslüman eski ve yeni müslümanlar olarak ikiy ayrıldığı gibi bekleYen ve bekleNen müslümanlar ile müslümanlar olarak ikiye ayrılır.. bekleyen müslümanlar genelde YİNE'leyici ve kendini değiştiren müslümanlardır.. yani MUSMUL müslümanlardır.. beklenen müslümanlar ise genelde YENİ'leyici ve toplumu dönüştüren müslümanlardır.. yani MÜCAHİD müslümanlar.. ancak burada bekleyen müslümanların önemli bir özelliğini belirtmek isteren.. imam veya mehdi bekleyen müslümanlar indirilen kitabtaan ayrı gönderilen bil elçi ve aracıda beklerler.. beklenen müslümanları ise indirilen kitabı yeterli görür bir elçi.. bir aracı.. bir mehdi.. bir imam beklemeden gayret eden ve himmet eden müslümanlardır. İşte bunların kalitelisi ise genellikle evladı rasulden ve ali beytten çıkar.. genellikle diyorum gibi vereset-i nübüvve'nin soya ve zürriyete bakmayan insanlık.. dil ve din inşacıları da vardır.. icazetleri vardır.. çünkü hadis iki şey bıraktım diye biri ehli beytim diğeri KUR'AN.. çünkü hem rasullullah vardır.. hem kelamüllah.. rasul kalbe ve kelam ruha tesir eden deva ve şifadır. Dünyayı beliryleyen etkiler ise bu ikisinin birleşmesinden çıkar.. imamı gazalı.. imamı rabbani.. imamı nursi gibi.. 21.02.2014 demiş dedim: |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3881 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Mehmet BAŞ yazdı:
Fertekli Mehmet Galip Bey: Osmanlı Aydını, Şair ve Mason Önderi Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, hem siyasal çalkantıların hem de aydınlanma hareketlerinin iç içe geçtiği bir dönemdi. Bu sürecin önemli figürlerinden biri de Mehmet Galip Bey’di. 1853 yılında Niğde’de doğan Galip Bey, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda güçlü bir şair, diplomasi ve hukuk alanında önemli roller üstlenmiş bir bürokrat ve Türkiye’de masonluğun kurucularından biri olarak tarihe geçti. Devlet Adamı Olarak Mehmet Galip Bey Mehmet Galip Bey, genç yaşta Osmanlı bürokrasisine adım atarak çeşitli vilayetlerde görev aldı. Muş’ta başladığı memuriyet hayatı, zamanla İstanbul, Bağdat, Konya, Selanik ve Trabzon gibi şehirlerde önemli görevler üstlenmesini sağladı. Maliye Mektubi Odası’nda çalışmış, Tahrirat Müdüriyetinde görev almış, Ceza Mahkemesi Başkanlıkları gibi kritik makamlara atanmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanının ardından Osmanlı’nın en yüksek meclislerinden biri olan Meclis-i Ayan’a üye olarak atanması, onun devlet yönetimindeki etkinliğini gösterir. Bu dönemde özellikle hukuki düzenlemeler, modernleşme çalışmaları ve adalet sistemine yönelik reformlarla ilgilendi. Ancak Galip Bey’in etkisi sadece devlet yönetimiyle sınırlı kalmadı; o, aynı zamanda dönemin en önemli ezoterik hareketlerinden biri olan masonluk örgütlenmesinde de kilit bir figürdü. Türkiye’de Masonluğun Temellerini Atanlardan Biri Osmanlı Devleti’nde masonluk, Batı’da olduğu gibi sadece felsefi veya ezoterik bir hareket olmaktan öte, modernleşme yanlısı aydınların bir araya geldiği bir yapı olarak da dikkat çekiyordu. Mehmet Galip Bey, dönemin önde gelen İttihat ve Terakki üyeleriyle birlikte Türk masonluğunun temellerini atan isimlerden biri oldu. O dönemde Osmanlı’da masonluk, özellikle Selanik’te faaliyet gösteren Makedonya Risorta Locası üzerinden şekillenmekteydi. 3 Mart 1909’da, İttihat ve Terakki’ye mensup 10 önemli şahsiyet, bu locada 33. dereceye yükseltildi. Bu isimler arasında Talat Paşa, Rıza Tevfik, Mehmet Cavit Bey ve Mehmet Galip Bey gibi önemli kişiler yer alıyordu. Bu toplantının ardından, Türk Süprem Konseyi resmen kuruldu ve bu tarih, Türkiye’de masonluğun kurumsallaşmasının başlangıcı olarak kabul edildi. Galip Bey, bu yapılanmanın kurucu üyelerinden biri olarak masonluğun Osmanlı’daki entelektüel tabana yayılmasında kritik bir rol oynadı. Dönemin mason locaları, sadece felsefi öğretilerin değil, aynı zamanda siyasal reformların tartışıldığı, modernleşme projelerinin şekillendiği merkezler haline gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyeti de bu süreçte masonluk ile yakın bir ilişki içerisindeydi. Galip Bey, İttihat ve Terakki’nin güçlü bir destekçisi ve hukuki yapılanmasının şekillendirilmesinde önemli bir figürdü. Masonlukta en yüksek mertebelerden biri olan 33. dereceye ulaşan Galip Bey, Osmanlı modernleşmesi, hukuk reformları ve devlet yönetimindeki dönüşüm süreçlerinde etkili olmuş, masonluğun sadece mistik bir öğreti değil, aynı zamanda bir entelektüel ve siyasal bir hareket olmasını sağlamıştır.. Şair Yönü: Kalemiyle Işık Yakan Adam Mehmet Galip Bey’in şair yönü, onu sadece bir bürokrat ve mason lideri değil, aynı zamanda sanatın ve edebiyatın koruyucularından biri olarak da öne çıkarmaktadır. Onun şiirleri, Osmanlı’nın son dönemindeki derin melankoliyi, kader anlayışını ve insanın iç dünyasındaki çalkantıları yansıtır. Şiirlerinde ölüm, ilahi adalet ve aşk gibi konular öne çıkmaktadır. En bilinen gazellerinden biri olan şu dizeler, onun ölüm temasını nasıl işlediğini gösterir: "Gel, ne korkarsın ecel, simayı zerdimden benim, Kurtar Allah aşkına dünyayı derdimden benim, Bir Hüdaî aşıkım tahlil olunsa tiynetim Dehre bin Mecnun gelir her cüzi derdimden benim" Bir Sanatçı Ailesinin Dedesi: Kenter Kardeşler Mehmet Galip Bey’in sanata olan ilgisi, ailesine de miras kalmıştır. Onun torunları arasında, Türk tiyatrosunun efsanevi isimlerinden Müşfik Kenter ve Yıldız Kenter bulunmaktadır. Bu, ailenin sanata olan yakınlığının kuşaktan kuşağa aktarıldığını gösteren önemli bir detaydır. Kenter kardeşlerin sahne sanatlarına kattıkları değer, büyükbabalarının edebi ruhunu ve sanata olan ilgisini yansıtır niteliktedir. Mehmet Galip Bey’in sanata olan duyarlılığı, onun sadece bir bürokrat ve siyasetçi değil, aynı zamanda bir kültür adamı olduğunu da ortaya koymaktadır. Son Yılları ve Mirası Mehmet Galip Bey, Osmanlı Devleti’nin son yıllarında önemli görevler üstlenmiş ve 10 Şubat 1915’te vefat etmiştir. Sultan Mahmud Türbesi haziresine defnedilen Galip Bey, ardından bıraktığı eserleri, düşünceleri ve masonluk alanındaki öncülüğüyle hatırlanmaya devam etmiştir. Onun ölümüyle birlikte, Osmanlı’nın modernleşme sürecine katkıda bulunan bir aydın, bir şair ve bir reformist de hayata gözlerini kapatmış oldu. Ancak şiirleri, bürokrasideki izleri ve masonluk alanındaki öncü kimliğiyle Mehmet Galip Bey, Osmanlı’nın son dönem aydınlarının simgesel isimlerinden biri olmuştur. Mehmet Baş ![]() Geniş ve derin Osmanlı kültürü içinde "masonluk" o zaman yüzeysel bir merak ve entelijensiyeya içine girmek bir adımdı ve iletişim kurmak için gerekli bir etiketti.. belki de bir değişiklik ve yenilik cazibesiyle aydınlar kapılıyorlardı.. ancak bu gün için müslümanlık.. masonlük ve marksizm.. İDEOLOJİ haline geldiğinde ve DEVLET şeklinde görüldüğünde değerleri kalmadı.. Osmanlı nasıl çekilip gittiyse Amerika ve Rusya'da ve Çinde dahil çekilip gidecekler.. fakat dil ve din ile emek ve özgürlük gibi ortak insanı değerleri insanları partilerine ve ideolojilerine toplamaya çalışıyorlar. Bunanla ileri gören ve vizyonu olanlar.. bunlar yetmiş seksen kadar ülkede yüz yüz elli kuruluş.. yeni bir düzeni kurmak çalışıyorlar. osmanziya 22.02.2025 |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |