Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: HAKK yasası Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3425

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: HAKK yasası
    Gönderim Zamanı: 08-Kasım-2020 Saat 09:26



HAKK YASASI

Kuvvet, hukuk ve ahlak tamam da "din" söz konusu olduğunda HAK din ya da dinin hakikatı resimde görüldüğü gibi karanlıkta, içte ve derinde kalıyor. Bu durumda yukarıdaki "Ahlaklı olmak için dine ihtiyaç yok, ama dindar olmak için ahlaka ihtiyaç var" sözü durumu çok güzel anlatıyor. Ve bu tabloya göre din sahibi olmak yanında hukuka da gereksinim olduğu ortaya çıkar. Ayrıca kuvvette gerekiyor. Çünkü kuvvet olmadan hakk ve hürriyetlerimizi korumak olanaksız hale geliyor. Bu zayıflık üzerine de başta cemiyet ve millet ve devlet olmak üzere imparatorluklar ortaya çıkıyor. O zaman ne oluyor ?

Bu OTORİTE ve kuvvet yasası olmadığında ANARŞİ başlıyor hukuk ve ahlak atmosferleri tek tek erozyona uğruyor. Önce KUVVET "atmosferi" gidiyor.. kuvveti kalmayınca HUKUK un bir etkisi olmuyor. Hukuk ortamı kalmayınca AHLAK cas cavlak ortada kalıyor. Bu da bir süre sonra silinince geriye kuvvetten, hukuktan ve ahlaktan yoksun DİN kalıyor. Peki böyle olan bir din HAKK mıdır sizce ?

Elbette kutsal yasa olan din.. herkesin içinde bir dünya sorumluluğu ve din yükümlülüğü bırakan bir EMANET HİSSİ'dir.. ahlaka kural veren.. hukuka kural ile birlikte yaptırım veren.. kuvvete kural ve yaptırıma göre hareket etmesi için yön veren.. bir hiss.. öyle ki bu hissiyatı ta hassasiyetimizin iliklerine kadar duyumsar ve duygulanırız.

İşte kendim dahil çoğumuz bu duyum alıma ve duygulanıma ve duyumsamaya karşı körleştik. Bu yüzden dünyayı belirleyen ve dini tanımlayan dili kötü ve kötüye kullanmaya başladık ve buna da zamanla alıştık.. öyle ki bunun farkında bile değiliz. BAŞKASININ Lisanı haline nazarına, niyetine karışamayız.. ancak başkasının lisanı kalini sorgular, değerlendirir ve eleştirebiliriz. Başkası da bizim kal dilimize bunu yapsın. Ancak ne ben onun ne de o benim içte ve derunda bulunan HAL DİLİMİ.. imanımı, nazarımı, niyetimi, ihlasımı, samimiyetimi, ciddiyetimi, küfrümü ve şirkimi sorgulamasın.

Zaten bunları arasa bile bulamaz ki.. çünkü bu iç ve intim sferdeki nesneleri ne melek bilir ne de şeytan karışır.. bunlar kul ve Rabbı arasında cereyan eden ilgiler ve ilişkilerdir. Sonuçta bizim HUKUK'tan öte ahlak ve din konusunda.. fikir ve teşebbüs hürriyeti geçerlidir.. din ve vicdan serbestiyeti.. yürürlüktedir.

İşte bu hürriyet ve serbestiyeti sağlayacak olan ise KUVVET ve CEMİYET ve MİLLET ve DEVLET'dir.. işte böyle bir devlette bir ateist "Sen sizin taptığınız Tanrı'ya tapmıyorum" diyebilecektir ki işte o zaman ŞERİAT gelmiştir.. yoksa insanları ZORLA yeşil (din, hak), mavi (hürriyet), kızıl (emek) ve kırmızı (dil, hakikat) otoriter ve totaliter rejimleri sadece ve sadece KUVVET saymak durumunda kalırız, diye düşünüyorum.

Özetle hakk ve kuvvet dengesi ve muvazenesi en önemli bir var oluş sorunudur insanın. İnsan olma san’atının ve İslam bulunma hikmetinin başıdır. Bu yüzden başkasını suçlamadan kendimiz yerine getirmeye çalışalım. Bedenimizde zerrelerin empriğini ve ruhumuzda duyguların emperatifini sağlayalım. Nakdimizi hâsib ve vaktimizi tâkib ederek nefsimize sahib, salahımıze râkib ve sıhhatimize tabîb olarak enemize hâkim olalım.. İnşaallah.    


KASIM GÜNLERİ

Bundan önceki onuncu paylaşımda bu konuyu anlatmıştım. Yıla ay olarak değil yaz ve kış olarak BAKARAK ikiye bölmüş eskiler.. günümüzde KÜRESEL ISINMA NEDENİYLE yaz ve kış birbirine karıştı.. altmış yıl önceki çocukluğumu hatırlıyorum da ne kışı ne de yazı doyasıya yaşayamıyoruz.

Bir de benim iki doğum günüm var 3 mayıs ve 10 kasım.. bu ikisi de yaz (6 mayıs) ve kış (8 kasım) başlangıçlarına çok yaklaşık.. bu yüzden ömrümü de kolayca defterde görüldüğü gibi rahatca hesaplıyorum.

Fakat bu iletim de asıl dikkat çeken: Stephan Hawking'in "Bilginin en büyük düşmanı bilgisizlik değil bildiğini zannetmektir" sözü.. . kendisi de zaten zannı ile öldü.. ancak zan ve naz gibi.. aynen zaman ve namaz gibi.. aynen mizan ve nizam gibi.. aynen salah ve halas gibi.. sırlarla dolu sırdır.. pek siz hiç "GiBi"nin sırrı olan GayBı düşündünüz mü ? Gördüğünüz gibi bu GAYB da olan sırr "Y"dir.. aybda, zaygda, raybda, laybda.. olan yanlış fiziksel gerçekler.. yarım tarihi gerçekler.. yanlı sosyal gerçekler, yalan dini gerçekler dolu bir YÜPERMEN olarak uygarlığımızı sürdürüyoruz.

İşte tüm bunlar her birimize kişisel gelişme yolunda tasfiye ve tahliye ve tezkiye ve tanzif kısaca TEMİZLENME ameliye ve muamelesi ile HEYECAN da samimiyet ve DİKKAT ile ciddiyet istiyor. Bu ağır yükü kaldırmakta birbirimizle yardımlaşma ve dayanışma bekliyor. Allah azze ve celle bizim ve sizin yâr ve yardımcımız olsun. Amin. (not: Baris Ozcan ın hem kitap hem defter çalışmasını kullanıyorum yılı izlemekte.)

MUSHAF HARİTASI

En başat yasa "önce başlat sonra bitir" ile ifade edilen FENA kanunudur. Bir nesnenin ve kimsenin nereden (ne yerde) başlayıp nerede (ne yerde) bittiği.. bir iş ve eylemin ne zaman başlayıp ne yerde bittiği.. hatta yaşam bile doğum (olum) ve düğüm (ölüm) noktası arasındaki düğün noktasıdır. Peki Mushafdaki bir cümle olan ayet nerede başlar nerede biter ? Peki Mushafdaki bir konu nerede başlar nerede biter.

Surelerin nerede başladığını ve nerede bittiğini RASULÜLLAH belirlemiş. Sahabelerde ona göre Mushafı tasnif etmişler. Cümlelerin nerede başladığını ve bittiğini ve konuların nerede başladığını ve bittiğini de (Bu işaretleri ilk defa Muhammed b. Tayfur es-Secâvendi (öl: 560/1165) koymuştur ki, daha sonra konulan bazı işaretlerle birlikte hepsine birden, onun ismine izafeten “Secâvend” denilmiştir. https://www.islamveihsan.com/kuran-i-kerimdeki-duraklar.html ) Secâvendi İŞARETLER ile biliyoruz. Yani Bu gün müslüman için Büyük harfin nerede başlayıp noktanın nerede bittiğini bundan 855 sene önce yaşama İmamı Secâvendi yapmış ve bundan sonra hiç bir ANLAM HAREKETİ olmamış.. yani boşuna demiyorum bin yıldır düşünmeyi durdurmuş ve üç yüz yıldır dondurmuşuz.

Kendi mushafımda bu Secavendi duraklarını esas alarak konu başlıklarına FİZİK adresler yaptım fotoğrafta görüldüğü gibi.. Kitaba ilişkin bu çalışmalarımı daha önce paylaşmıştım.. klasik kısa, orta ve uzun süreler ayırımı yerine 16, 8, 4 ve 2 cüz taksimi yaparak ilk 16 cüze "uzun" sureler dedim.. sonraki 8 cüze "orta-uzun" sureler dedim.. sonraki 4 cüze "orta-kısa" sureler dedim.. sonraki iki cüze "kısa" sureler dedim. Bu dört bölümün her birini de ALTI bölüme ayırdım ve böylece bir sahifede görünebilen 4*6=24 bölümlük bir harita çıktı.
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk