Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: the matrix | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: the matrix Gönderim Zamanı: 14-Eylül-2024 Saat 08:07 |
Değerli bir kardeşim demiş:
"Ruh karanlık içindeyse yolunu bulmak için aklın aydınlığına ihtiyaç duyar. Fakat ruh aydınlanmamış ise kimse aklın kandilini aramaz vesselam.” dedim ki: Akıl ve kalb ve ruh felsefi edebiyat ve dini vaazin konusu idi.. şimdi artik genetik kodlar ve nörolojik modlar bilimin konusu oldu.. bunlari da makine ile birleştirerek ortaya bir DECCAL çikarmaya.. belki insan makina karışimi üçuncu bir tür çikarmaya ugraşiyorlar.. uyanma ve aydinlanma ise birbiri içinde tahassus ve tefrik ve takdire ilişkin açik seçiklikler sadece.. sonuçta bizim kendi farkindaligimizi ve kadrindeligimizi anlatmaya degil.. dilden fununa ve dinden hukuka intikal eden uygarlimizda.. dili ve fununu hikmete.. dini ve hukuku.. ahlaka.. çıkartacak bir yol aramak gerekiyor. Bunun içinde resmi filoloji ve teoloji.. sivil filozofi ve teozofi arasinda ortak bir dili ve müsterek hukuku arayip bulacak bir projeye ihtiyacimiz bulunuyor. Bu nedenle gunluk dilin mantigi ve bilimsel dilin matematigi ustundeki dil..din.. kultur.. hikmet.. ahlak.. insan gibi çok yonlu ve yanli konu.. alan.. katmanlarda hizli bir anlam surucu ve kolay bir anlatim aygiti barindiran YBA davasini anlamaya ve anlatmaya çalisiyorum kirk yildir. Bu gun son bin beşyüz yıl.. son üç asır ve son kırk yıl nazara alındığında uygarligin giderek yukselen degişme ve donusme ve gelişme hizi karşisinda kirk yillarin ve yuz yilların gelişimini bekleme geregi ve değişimin dayanma suresi kalmadı.. 5 yıl 500 yila yuz yıl 100 bin yila ve daha fazlasina bedel olan bir gelecek bekliyor bizi. Bir yazı paylaşmıştım https://www.youtube.com/watch?v=CFTs5EmWQDg Matrix Uyanıyor! http://www.yontembilim.com/matrix.asp MATRIX ÜZERİNE MATRIX ÜZERİNE the matriks.. uyaniyor.. biz uyumayi surdurdukçe... Matrix Uyanıyor! |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Eylül-2024 Saat 08:09 |
Gerçek nedir?
Bir şeyin gerçek olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Binlerce yıldır bunların yanıtını arıyoruz. Bu arayışın bugüne kadarki en iyi öykülerinden biri “The Matrix” filminde anlatıldı. The Matrix, bugüne kadar yapılmış en iyi filmlerden biri. İzleyenler açılış sahnesinin o ikonik görüntülerini gayet iyi hatırlayacaktır. Ancak size gösterdiğim görüntüler 1999 yılında çekilen o filmden değildi. 2021 yılında o görüntülere bakılarak tümüyle bilgisayar ortamında üretilmiş yeni görüntülerdi. Hangisinin gerçek olduğunu nasıl anlayabiliriz? Peki neden bilgisayar ortamında bu görüntüler yeniden üretilmiş? Teknolojik bir demo yapmak için. Bir gösteri. Metaverse’ün mimarlarından Epic Games’e ait oyun motoru “Unreal Engine”den söz etmiştim sizlere. Hatta onu kullanarak bir “MetaHuman” tasarlamıştım. İşte bu oyun motorunun yeni nesil 5. sürümüyle neler yapılabileceğini göstermek için “Matrix Awakens - Matrix Uyanıyor” adında bir deneyim tasarlamışlar. Bu ay sonuna doğru gösterime girecek olan filmle doğrudan ilişkili değil. Şimdilik sadece PlayStation ve Xbox oyun konsollarının son versiyonlarıyla içine girilebilen bir “Matrix Metaverse” diyebiliriz, ikisini birbirinden ayırt edebilirsek... Bu demo az önce size gösterdiğim ilk Matrix filminin açılış sahnesiyle başlıyor. Fakat Thomas Anderson karakterinin bir belgeselci edasıyla yaptığı konuşmayla devam ediyor. Bilgisayarlar üzerine bir konuşma bu. Barış ÖZCAN |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Eylül-2024 Saat 08:26 |
https://www.youtube.com/watch?v=FJpmdML2sko
Matrix Truman Show ve Vanilla Sky Detaylı İnceleme sALTUKHAN AYAS Sahip oldukuların bir gün sana sahip olur. https://www.youtube.com/watch?v=a-Ten7ZeDA4&t=121s Simülasyonda mıyız? | Sinan Canan ile Büyük Sorular Düzenleyen osmanziya - 14-Eylül-2024 Saat 08:34 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Eylül-2024 Saat 14:43 |
Faruk ZEYLAN Ağabeyimin paylaşımıdır Bunların hepsi ALTIN KURAL denilen, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma.. esasına dayanır ve bu da toplumsallığı ortaya çıkarır. İnsanın yaşantı ve davranışı, bireysel psikoloji toplumsal sosyoloji arasında dalgalanır ve onun onun psiko-sosyal yapısından çıkan bir karakter meydana getirir. Bu KARAKTER bazı toplumlarda daha daha çok toplumsal olur.. SOSYALIZMİN temelidir.. bazı toplumlarda daha çok bireysel olur.. bu da KAPİTALİZMİN esasıdır. Orta yol bunları dengelemektir.. diye düşünüyorum osmanziya 14÷09.2024 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 14-Eylül-2024 Saat 15:47 |
Değerli Sefa Sezen Hocamn,teşekkür ederim.. verdiğiniz değerli bilgiler için.. Türklük konusunda Kazım Mirşan Hocanın çalışmaları tebriğe ve teşekküre değer. Ancak YBA projesi ile biz nutuk.. kıyas.. cümle.. KELİME.. harf(hece).. katmanlarının altındaki hatt (çizgi) katmanıyla harf ve kelimelerin hangi dilde olduğuyla fazla ilgilenmiyoruz.. uzmanlarına ve edebiyatçıları bırakıyoruz. Hatt'tan sonra nokta geliyor.. hepsi birlikte YEDİ katman oluyor.. NTK kys cml KELİME harf hatt NKT.. Nutka ve Nukta.. ayni sesleri (harfleri) kullanıyor. Bu benim keşfim.Yıllardan beri kullanıyorum. Takiyettin MENGÜŞOĞUL insanın olmazsa olmaz yirmiye kadar bileşeninden bahseder. Biz bunlardan dili ve dini kültürün olmasa olmaz bileşenleri olarak kabul ettik. Dilin dünyayı belirlediğini ve dini tanımladığını fark ettik. Ancak Dilin ve dinin kökeni problematiktir. Bu sorunsal konusunda kuramım.. altmış binyıl dil ve dilin SESLİ birlikteliği..altıbin yıl YAZILI birlikteliği.. inancım ise YARATAN'ın boyutlara alanları ve kuvvetleri yüklediği.. insanı dünyaya bindirmek dili bindirmiş olduğu.. dilin üzerine de dili indirmiş olduğudur. Yüklenen dny dünya.. bindirilen dil diyalektiği ve indirilen din deyni.. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.
|
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 15-Eylül-2024 Saat 18:07 |
Mustafa DEVECİ kardeşim dedi: Neslinin tükenmesine karşı ve gezegenimizde var olmak için en zorlu şartlarda yaşıyor,en zorlu dağların eteklerinde kendini güvene alıyor. Avrupa Alpleri'nin ikonik sembolü olan Alp Dağ Keçisi, neslinin tükenmesine meydan okudu ve dikkate değer bir geri dönüş yaptı. İnanılmaz tırmanma yetenekleriyle bilinen bu görkemli dağ keçisi, dünya çapında doğa korumacılar için bir umut ışığı haline geldi. Alp Dağ Keçisi önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da tehditlerle karşılaşmaya devam ediyor. İklim değişikliği, habitat kaybı ve kaçak avlanma, geleceğini tehlikeye atabilecek kalıcı sorunlar olmaya devam ediyor.Oda bu düşmanlarına karşı tüm gücü ile direniyor. Ya o kazanacak yada biz kaybedeceğiz.. bende ona dedim ki: Yaşama.. hayatta kalma.. çoğalma.. ettahiyyatü. elmüberekatü.. yasası. osmanziya bununu üzerine Necati Demirel Bey, dedi ki: şu dinimizi din terimlerini her olayda kullanıyorsunuz nasıl ve ne biçim insansınız neyin temsilciliğini yapıyorsun kendinizi ne sanıyorsunuz anlamak mümkün değil bende ona söyle söyledim: Değerli Kardeşim, eleştirilere hava ve su gibi muhtacım.. ama somut ve belli konu ve sorunlarda.. genel olarak yapılan eleştirilerden ele gelen bir sonuç çıkarmıyor ve ele verip veriştirmeden ibaret kalıyor. Kişi Anladığını eleştirir ya da anlamadığını sorduğunda her iki tarafta yararlanır. Bu vesile ile kuramımı burada anlatayım. Ettahiyyatu beslenme yasası.. elmübarakatü çoğalma yasası.. essalavatü seslenme yasası.. ettayyibatü ise sevinme yasasıdır. Beslenme yasası.. türlerin birbirlerini yiyerek (yani ölümle) gereksiz çoğalmasını (doğması) engeller. Örneğin ot oburu (hetotrof) hayvanlara bitkileri (ototrof) yer.. eğer böyle olmasaydı her yeri bitkiler doldurur hayvanlara yer kalmazdı.. et oburu hayvanlar ot oburu hayvanları yer.. eğer böyle olmasaydı.. ot oburu hayvanlar yer yüzünde ot bırakmazlardır.. gördüğünüz gibi bitki ve hayvanı ile hayvanlar da kendi aralarının çoğalmaları ve beslenmeleri ile doğumları ve ölümleri bir YASA içinde cereyan ediyor.. Beslenme yasası çoğalma yasası aleyhine çalışıyor.. ölüm de doğumu dengeliyor. Gelelim SESLENME YASASINA.. beşer de diğer canlılar hep hep beslenme ve çoğalma ile uğraşsa idi ve seslenme ile dil ortaya çıkması ve kültür oluşmasa uygarlık ortaya çıkmayacaktır. Durmadan yeme ve içme ve tüketme ile meşgul olsa.. bilim adamları ve sanatcıların seslenmesi olmasaydı beşeriyetin medeniyeti olmazdı.. demek ki seslenme yasası beslenme ve çoğalma yasasının aleyhine çalışıyor. Gelelim SEVİNME yasasına.. hep böyle benim gibi konuşursanız.. düşünürseniz.. seslenirseniz.. sorulara yanıt ve sorunları çözüm ararsanız.. karşınızdakileri sevdiğinizi gösterirseniz.. karşıdaki size sevdiğini gösterirse.. böylece durmadan bilmek ve bildirmek.. sevmek ve sevilmek ile uğraşırsanız.. yani SUSMAZSANIZ.. asla sevinemezsiniz. Seversiniz.. sevilirsiniz.. fakat asla sevinemezsiniz. Essalavat seslenmeyi.. ettayyibat ise sevinmeyi.. ifade.. meleklerin sevinmesini.. ruhanilerin sevinmesini.. melekutun sevinmesini.. İşte Rasulü Ekrem aleyhisselatı vessalam bütün yasaların O'na çalıştığını anlamış ve selam yerinde Bu Ettahiyyatü.. elmüberakatü.. essalavatü.. ettayyibatü LİLLAH. demiş. Yani bütün beslenmeler ve çoğalmalar.. tüm seslenme ve sevinmeler.. sana aittir.. demiş. BİLİMİN zirvesini göstermiş. Bunun üzerine Yaratan "Esselamü aleyke ya eyyühennebiyyi ve rahmetullahi ve berakatüh" Demiş "Ey elçim Allahın selamı ve rahmeti ve bereketi SENİN üzerine olsun" söylemiş. Bunun üzerine Rasulüllah "Esselamü Aleynâ ve a'la ibadillahissalihîn"yanıtını vermiş.. Yani Yani "Selam BİZİM ve SALİH kullarının üzerine olsun" demiş ve BİZ demekle yani başkasını da düşünerek HUKUKUN zirvesine imzasını atmış. Kendi HUZUR'da HALKI unutmamış. Umarım biraz açıklayabilmişimdir. Şimdi biraz daha somut ve belli eleştirinizi beklerim Değerli Kardeşim. Saygılarımla. Sağlıcakla kalınız. Osmanziya yontembilim.com |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 15-Eylül-2024 Saat 18:50 |
Yaratılış ağacının mevyesi insan.. insan semerinin çekirdiği de onun HAMDİ'dir.. secere-i hayat kimin ise bu ağacın neticesi yani HAMD dahi onundur.. işte bu meyveyi SAHİBİNE vermeyenler.. HAMD'in iki kanadı olan şükrü ve sabrı açmayanlar.. HAYVANLIK DAVASI güdüyorlar.. yani MAYMUN'dan geldiklerini söylüyorlar.. neden.. niçin ? iman yerine maymunun seçiminde ve yeminlerini bozmakta iki faktör etkili.. genetik kod olan benlik ve seksüel mod olan bencillik.. ne'lik ve neci'lik.. bunlar bizi kimlik ve kişilik.. sorununa ve sorumluluğuna getirir.. sonuçta ar'ı aşıp ad'ını bulduğunda dil'den dine geçmiş olursun.. görüntülerin evrimindeki seyrini gösteriler devriminin nuruyla yakalar.. göstergelerin sağlam çevirisinı (tercümesini) ve görüngülerin sağlıklı evirisini (tevilini) yapar hale gelirsin. osmanziya 15.09.2014 on yıl önce paylaşmışım face de |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3484 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 18-Eylül-2024 Saat 01:09 |
Evren
neden ışıktan hızlı genişliyor! sorusuna verdiğiniz "evrenin sınırları holgrfaiktir yani2 boyutludur ve evrendeki tüm bilgiyi içerir , bu bilgi evrende fraktal bir yapılanma ile karşımıza çıkar yani devasa boyutlar ile küçük boyutların aynılığı diyelim , bu da süreklive sonsuz/sınırsız diyebileceğimiz bir bölünmeyi /çoğalmayı getirir bu bölünme sınırsız olduğu için a ve b noktası olarak birbirine en uzak notaları ele alarsak en uzaktakilerin arasındakiçoğalma sınırsız sayılarda oluşarak mesafeyi de sınırsız kılabilecek seviyelere çıkarır ve bu sınırsıız bölünme fiziksel olarak ışık hızından çok daha hızlı bir uzaklaşmayı getirir . çok kabaca resimdeki gibi düşünün durmaksızın birbirini tekrar eden bir döngüve çoğalma sınır noktalarında en sonunda ışık hızından daha hızlı bir uzaklaşmayo getirir. yani 1-2-4-8-16-32-64 ....... en sonunda ımesafeler ışık hızın ı geçer " yanıtınız için teşekkür ederim. Kuramsal ve matematiksel bir yanıt.. bilimsel kanıtlar gözleme ve ölçüme dayanır.. fakat onu değerlendirmekte yine kuramsal ve matematiksel olur.. sonuç hepimiz sonsuz bir sür'atle dondurucu hale gidiyoruz.. fakat dışımıza karşın içimizde zamanın geçtiğini hiç fark etmiyoruz. Şimdilik 11 boyutlu evrenin dışındaki dört boyutlu zaman-mekan süreklisinin bir ZAR olmasından öte bir bilgimizde bulunmuyor. Işık hızına gelince de zaman duruyor ve mekan sıfırlanıyor. Sanırım o zaman da başka bir evrene geçiyoruz. Her ne kadar biz matematiksel olarak 11 boyut dizebiliyorsak bile matematiksel olmadan dış orta iç olmak üzere üç katmanlı bir yalın tasarım da kurulabilir ve belki de bulunabilir. Yani kendi icadımız olan "bilim dili" MATEMATİK her şey değil. Saygılarımla. osmanziya |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |