Yaratan her nesne vermiş yalnız iki nesne vermemiş biri özgürlük diğeri sonsuzluk...

Yaratan her nesne vermiş yalnız iki nesne vermemiş biri özgürlük diğeri sonsuzluk...
fakat biz onları verilmiş var sayarak yaşama intibak edebiliyoruz..
hatta bunlar uğruna dinler kurup onun uğruna diğer insanları telef edebiliyoruz.
Tevehüm-ü ebediyeti AYNİYET’e
tahayyül-ü istiklaliyeti HÜRRİYET’e
dönüştürerek
biri ile bilim diğeri ile hukuku inşa ediyoruz.
İzmir 26.08.2017 OZ



KUR’AN    ANLAŞILIR

Kur'an anlaşılır.. çünkü naklı sahih.. lakin aklında salih olması gerekir.. salih akıl ise kişilere ve nakledilenlere bakmaz.. ne aliye bakar ne aişeye.. ne de onların ağzından rivayet edilenlere.

Diğer taraftan naklin sahih ve aklın salih olması yetmez.. kalbinde selim olması gerekir.. niyetinin düzgün arayışının sağlam olması gerekir..

DÖRDÜNCÜ KOŞUL.. önceki üç koşul bulunsa bile bilimsel ve hukuksal gerçekler dinamik ve değişkendir.. çünkü bilgimiz evrimseldir.. yanlışlarımızı doğrulayarak.. doğrularımızı yanlışlayarak ilerliyoruz.

Kur'an indiğinde dünyayı akdeniz çevresinden ibaret biliyorduk.. ne hücrelerden ne de nöronlardan haberimiz vardı.. işte bu bilim ve hukuk anlatımına da LİSAN-I SALİM adını veriyorum.

Demek anlaşılır ve üzerinde hükme varılır bir Kur'an; nakli sahih ve aklı salih ile kalbi selim ve lisanı salimi gerektirir. Bir birey için Kur’an tek başına yeterli görülebilir Tanrı ile aralarındaki iletişim için. Fakat evrimsel gelişim ve toplumsal ilerleme amaciyle.. uygarlığın ve insanlığın ve İslamlığın gelişmesi için bu dördünün birlikteliği gerekir. Bunlar da bizim YBA ile ördüğümüz ve gördüğümüz "gerçek"ler.
İzmir 26.08.2017 OZ