Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: Tanrı hakkinda konuşmak Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: Tanrı hakkinda konuşmak
    Gönderim Zamanı: 08-Kasım-2017 Saat 20:59
Müslümanın ateist olması ile ateistin müslüman (teist) olması her ikisi de mümkün.. ancak biraz zor. Örneğin septik bir insanın doğmatik olması ya da doğmatik bir insanın septik olması mümkün.. ancak septik bir insan agnostik oldu mu.. ya da doğmatik bir insan skolastik oldu mu geri dönüş imkansız gibidir.


Ateist bir insan REALİST bir kimsedir.. teist bir insanda İDEALİST bir kimsedir.. ancak realist insan HÜRRİYETİ abartırsa.. idealist bir insanda EBEDİYETİ abartırsa ki işte o zaman ateist ya da teist oluyorlar.. geri dönüşleri oldukça zor oluyor.. dikkat edilirse burada gereken ORTA yolda olabilmektir.. orta yol DEİZM gibi görünüyor.


Dinler binlerce yıldan ekonomik ve politik etkiler.. kültürel ve etik ve etnik karmaşa yüzünden safiyetlerini yitirdiler.. din olmayan unsurlar dine karıştır.. ezoterik Teozofi (tarikat) din sayıldı.. teşbih kontroldan çıktı Teoloji Filozofik şüphelerle ile baş edemez oldu.. ben müslüman diyemiyorum.. çünkü müslümanım demek sunni ya da şii.. kur'ancı veya hadisci bir çok gereksiz tartışmanın içine girmek demektir.. diğer taraftan musevi ve isevi bağlantılarını kesmek demektir.. yani Tüm ilahi ve semavi ve kudsi kitapları bir bütün kabul ediyor ve bu ZİKİR'in indirildiğine inanıyorum.. ancak ortada bunların birliği olmadığından bir tür deist kalıyorum ilk kitap bende ya da son kitab bende diye kırıtanlara katılmıyorum.. yani deistler gibi KİTABI 'da reddetmiyorum.. çünkü kitapta konuşan TANRI'nın kendisi değil.. inzal olmuş.. dilimize ve düşüncemize TENEZZÜL etmiş bir ses konuşuyor.. tanrı SALT'dır. salt bir varlığın izafi bir varlıkla.. insanla.. evrenle.. ilişkisini DOĞRUDAN anlarsanız hata edersiniz.. böyle yaparsanız insanları Tanrı yaratmış olur.. Böyle bir Tanrı da insanları yaratmamış olur..


Burada sorun TANRI'yı anlamaktır.. en azından anlamaya çalışmaktır. Tanrı tanımak ya da tanrı tanımamaktan önce TANIRLIK sorununun çözümü gerekir.. sonra TANIKLIK yapmak sorunu gelir.. bunlar aşamalı işlerdir.. fakat çoğunun bu yolculuklara sabrı yok.. kararını verip çıkıyor.. araştırıcı olamıyorlar sonuna kadar.. sıkıntı buradan doğuyor.


Bu yüzden teist ateist tartışmalarına girmem.. tanrı tanımak ya da tanrı tanımamak ikisi de eşittir.. bu da normaldır.. çünkü bir tarafa zorlama olursa özgür olarak seçilmiş bir inanç olmaz.. olsa olsa ideoloji haline gelmiş bir din.. ya da din haline gelmiş bir felsefe olur.


Bir taraf inancı hep bilgi gibi görüyor.. inancın riskine katlanmıyor. Diğer taraf inancını bir kenara bırakıp bilginin peşinde koşmuyor.. ezberlenmiş ve yüzden de inanılmış kanıtlara dayanarak davasını yürütmek istiyor.

bilgi açık ve seçiktir.. inanç ise kapalıdır.. kanıt bilgidir lakin sav inançtır.. bilgiden inanca.. açıktan kapalıya geçmek her zaman risk taşır.. açıktan açığa geçmek fazla risk taşımaz.. zarar düşük bir olasılıktır.. alışkınsanız kapalıdan kapalıya da geçebilirseniz.. bu da cesarettir.. bayağı bir cesarettir.. seçmek ve karar vermek bunun için zordur.. hatta bu yüzden bazı arkadaşlar bilmek istiyorum.. inanmak istemiyorum diye feryad ederler.. bu bilgi ve inancın biçimi için söylenebilecek sözler.. ancak inancın içeriğine bakınca elbette durum değişir.. bazı inançlar özellikle hürafeler ya da ideolojiler yani din haline gelmiş ideolojiler insanı ürkütür.. bazı inançlar yukarıda söyledim.. islam inancı akılcı, ahlakçı ve gerçekçi bir içerik sunar.. akılcılığı ve gerçekciliği yanlış olsa bile ve ahiret bulunmasa dahi ahlakçı oluşu bizim hukuk güvenliğimizi ve etik huzurumuzu temin eder.. yani riziko yok.. Ya Allah ve ahiret varsa.. zarar büyük olur. Zaten tüm bilgilerinin var sayım ve yok sanımdan ibaret olduğunu bilen insan inançların SEÇİMLİK seçenekler olduğunun ayırtındadır. Seçim ve karardan sonra sonuçlar ortaya çıkmaz mı ? Sonuçlar belli olsa idi seçimimiz zorunluluk olmaz mı idi...

Felsefe dini insan biçimçilik ve insan merkezçclik ile suçlar.. Kitaptaki Tanrı'nın insanımsı olması.. hatta insan olarak elçinin gönderilmesi çok büyük bir olaydır.. Biz burada Mülkte olanlar Tanrı'nın varlığına (daha çok birliğine) tanıklık ederiz.. fakat melekuttaki melekler rasulün rasullüğün yani insanın elçiliğine tanıklık ederler.. yani onlar içinde bile elçinin gönderilmesi olağanüstü bir olaydır.. gerçekten Tanrı'ya inanmak kolaydır ve fakat kitaba ve elçiye inanmak zordur.. avam ahiret ve cennet ve cehennem için Tanrı'ya baş eğer ve fakat taakkül düzeyi yüksek insanlar için Kitap hep sorun teşkil etmiş. Varlıklar arasında ontik, etik ve epistemik bağlar kurulabilir lakin Salt Varlık ile bunu kurmak zordur.. bende uzun sure Tanrının "varlık"ına inandım.. İslam teoloijisindeki terimle "Vacib-ül-Vucud"a velakin sonra gördüm vucud olunaca bizim vucudumuz bağını nasıl anlayacağız ki vicdan bunu kaldırmamıyor bu sefer anladım ki Onun göz nasıl bizim gözümüz gibi değilse vucudu da bizim vucudumuz gibi değil anladım ki ki tanrı ne vardır ne de yoktur.. oysa insan ise hem vardır hem yoktur.. hem doğar hem ölür.. hem var sayar hem yok sayar.. bu yüzden Tanrı varmış gibi yaşamaya ve tanrı yokmuş gibi düşünmeye başladım.. ve rahat ettim.


Gerçekten varlık ve yokluk gibi terimlerin hatta kavramların arkasında olgudan öte bir "nesne" var.. varlık ya da yokluk.. nesne ya da kimse bizim dil ve düşüncemizin örgüleri ve örtüleri.. Unimano ispanyol filizof ya da Teolog.. cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.. yeter ki YOK olmayayım diyor.. şerrin (kötülük) ardındaki tahrib (yıkım) .. tahribin ardındaki cehennem (ateş).. yani e-nar-ji'deki NR yokluktan yunmuş bir cennet.. eğer yokluk cehennem olsaydı gerçek cehennem cennet olurdu.. çünkü orada varlığa işaret olarak bir sür'atlı yıkım-yapım var.. şimdi biz bu kavramları sakin sakin konuşup düşünebiliriz.. eğer bu düşüncelerimize duyum, duygu ve dileklerimiz de iştirak etseydi konuşmamız mümkün değildi.. zaten düşünmek bir tür uykulama fazıdır.. öyleme (rüya) ile oylama (rey) bir düş (fikir) türüdür.. namaz.. tefekkür ve meditasyon aynı kökenli bir fazımız.. uykulama (yakaza) fazımızın diğer tarafıdır; uykulama (nevm).. yani bizim sürekli bir uyanma ve aydınlanma konumlarımız ya da gözlerimiz var.. yaşlandıkça bu ortaya çıkıyor.. İnşallah sizde bu gidiş ve arayışla çıkacaksınız...

Ancak bazılarımızın yolları biraz farklı ve şanslı oluyor.. benim yaşantımda din, bilim ve felsefe beraber gitti.. risalei nurları hanımla birlikte yazdık.. ama felsefeyi bırakmadım.. Hilmi Ziya Ülkeni okudum.. Derin bir KANT tetkikim oldu.. bu okumaları 25 yıl önce bıraktım.. çünkü artık okumaktan ve anlamaktan bıktım.. usandım.. YBA dediğim bu çok yönlü ve yanlı konulara uygun yeni bir anlam sürücü ve anlatım aygıtı ortaya çıkardım.. artık içerikle teist ya da ateist ilgilenmiyorum.. bunun herkesin kendi arayışı ve seçimi olduğunu düşünüyorum.. www.yontembilim.com sitemin FORUM kısmında siyasi ve sosyal içerikli konularla meraklı ve gizemli.. düz yazılarla bu yeni dile çağrı yapıyorum.. aslında dine değil dile önem vermek lazımdır.. dil.. en az dinin yarısı kadar aydınlatıcıdır.. hikmet ve san'at ile fünün ve hukuk hep dili kullanır.. hatta din dahi dili kullanır.. hatta 40 bin yıllık SESLİ dil ve dinin birlikteliğinden sonra 6 bin yıllık yazılı dil ve birlikteliğinin olduğunu düşünüyorum.. boyutlara indirilen evrenden sonra insanın dil olarak indirildiğini ve 6000 yıldır da dinin indirildiğini var sayarım.. bunlar birbiri içinde ve merkezde biz varız.. her ne kadar bu bir tür insanbiçimçilik sayılırsa da MERKEZ olanın ve inenin sadece insan (dil) değil insandan önce evren ve dilden sonra din olduğunu düşünürsek ve yukarıda "varlık" terimi ve kavramı ötesinde olduğun öte bir nesneyi göz önüne alırsak arayış ve tartışmanın boyutu anlaşılır ve işte bu yüzden sloganım "düşünenleri arıyorum çünkü arayanları düşünüyorum." YBA. (yöntembilimsel analizi) . gelecekteki arayanlara çok yönlü ve yanlı bir anlam sürücü ve anlatım ayıtı olarak sunmak istiyorum.
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk