Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: Schrondinger'in kedisi Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2601

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: Schrondinger'in kedisi
    Gönderim Zamanı: 29-Eylül-2019 Saat 00:07
https://www.fizikist.com/schrodingerin-kedisi/

ALINTI

Schrödinger'in Kedisi
Bilimsel Deneyler 15 Nisan 2013
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş221.1b
Kuantum mekaniğinin temel dalga denklemini yazan Erwin Schrödinger (1887 - 1961) de sonraki yorumları kabullenmeyenler arasındadır... Schrödinger, sonuçta kuramdan (gelişmesine katkıda bulunduğuna pişman olduğunu söyleyecek kadar!) soğudu. Bundan sonra o da Einstein gibi kuramın mantıksızlığını çarpıcı biçimde ortaya koyacak örnekler aramaya koyuldu. 1935'te ortaya koyduğu Schrödinger'in Kedisi adı ile anılan düşünce deneyi bunların en ünlüsüdür. Aynı yıl Einstein, Podolski ve Rosen, "EPR Deneyi" adıyla bir düşünsel deneyle kuantum kuramının aldığı biçimi eleştirmeye çalıştılar. Ama zaman Schrödinger'i ve Einstein'i değil, kuantum kuramını haklı çıkardı. Şimdi Schrödinger'in düşünce deneyini görelim.
Sağlıklı bir kediyi hava alabilen bir kutu içine koyalım. Kutuda zehirli bir gaz şişesi bulunsun ve bu gazın şişeden salınmasını sağlayacak mekanizma, bozunma yarı ömrü 1 saat olan bir radyoaktif parçacık ile kontrol edilsin. Bu mikroskobik parçacığın davranışını ancak kuantum mekaniği ile ifade edebiliriz, fakat şimdi makroskobik bir sistem olan kedinin kaderi de artık parçacığın davranışına bağlanmış oluyor. Schrödinger'in iddiasına göre 1 saat sonunda kedinin canlı ve ölü olma olasılıkları eşit. Dalga fonksiyonunun anlamı ya bozunma oldu ve kedi öldü ya da olmadı ve kedi hayatta gibi uç iki olasılığı anlatmaktan ibaret değil. Schrödinger'in analizi doğru ise kuantum kuramı, (birisi bakıp durumu bu iki seçenekten birine indirgeyene kadar) kedinin iki durumunun yan yana bulunduğunu söylüyor.Yarı ölü-yarı diri. Schrödinger, bu kadar mantığa zıt bir kuramın düzeltilmeye muhtaç olduğu sonucuna varıyor. Buna karşılık birçok fizikçi (Hawking, Gell-Mann ve başkaları) bu problemin yapay olduğu görüşündeler.
Schrödinger'in Kedisi Deneyi Nasıl Yorumlanmalı?
Bir kere atomik ve moleküler dünyanın olasılık düşüncesi makrodünyaya taşınmış bulunuyor.Çünkü gözlem yapmadığımız sürece kenidinin ölü ya da diri olduğunu bilemeyiz.Buradaki yanıt da "Kedi yüzde elli ölü,yüzde elli diri" yorumundan çok, ölü ve diri olma olasılığı eşit anlamına gelmektedir.
Stephan Hawking (1942-...) şöyle diyor: Kanımca, modelden bağımsız bir gerçekliğe karşı dile getirilmeyen inanç, bilim felsefecilerinin kuantum mekaniği ve belirsizlik ilkesi konusunda karışlaştıkları güçlüklerin altındaki nedendir. Schrödinger'in kedisi denen ünlü bir düşünce deneyi vardır. Bir kedi kapalı bir kutunun içine yerleştirilir. Ona yönelik bir silah vardır ve belirli bir yönde bir radyoaktif çekirdek bozunursa silah ateş alacaktır, bunun gerçekleşmesinin olasılığı yüzde 50'dir. (Bugün, yalnızca bir düşünce deneyi olarak bile, hiç kimse böyle bir şey önermeye cesaret edemez, fakat Schrödinger'in zamanında hayvanların özgürlüğü kavramı henüz duyulmamıştı).
Eğer biri kutuyu açarsa kediyi ya ölü ya canlı bulacaktır. Fakat kutu açılmadan önce kedinin kuantum durumu ölü kedi durumuyla kedinin canlı olduğu durumun bir karışımı olacaktır. Bazı bilim felsefecileri, bunun kabul edilmesini çok güç bulurlar. İnsanın yarı hamile olabilmesinden öte kedinin yarı vurulmuş,yarı vurulmamış olması mümkün değildir Onların içinde bulundukları güçlük,dolaylı olarak bir nesnenin belirli bir tek geçmişe sahip olduğu klasik bir gerçeklik kavramını kullanmalarından kaynaklanır. Kuantum mekaniğinin temeli, farklı bir gerçeklik görüşüne sahip olmasıdır. Bu görüşte bir nesne yalnızca bir tek geçmişe değil,mümkün olan tüm geçmişlere sahiptir. Çoğu durumda belirli bir geçmişe sahip olma olasılığı,biraz farklı bir geçmişe sahip olma olasılığını siler,fakat belli durumlarda komşu geçmişlerin olasılıkları birbirini güçlendirir. Nesnenin geçmişi olarak gözlemlediğimiz şey, bu güçlendirilmiş geçmişlerden biridir.


Schrödinger'in Kedisi durumunda güçlendirilmiş olan iki geçmiş vardır. Birinde kedi vurulmuştur,diğerinde ise canlı kalır. Kuantum kuramında her iki olasılık birlikte varolabilir. Fakat bazı felsefeciler, açıkça belirtmeden kedinin yalnızca bir geçmişi olabileceğini varsaydıkları için kendilerini çıkmazda bulurlar. Her bir parçacığın belirli,tek bir geçmişi olduğu yolundaki varsayıma ilk olarak Feynman karşı çıktı. İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda Feynman, parçacıkların uzay-zamanda olası her yol boyunca,bir konumdan diğerine ilerlediği önerisini getirdi. Feynman her bir yörünge ile biri dalganın boyutu-genliği biri de fazı- çukurda ve tepede bulunması- olmak üzere iki sayıyı ilişkilendirdi. A'dan B'ye giden bir parçacığın olasılığı, A ve B'den geçen her olası yolla ilgili dalgaların toplanmasıyla bulunuyordu.Gündelik dünyada nesneler,bize başlangıç ve sonuç hedefleri arasında tek bir yol ,tek bir yörünge izliyormuş gibi görünür.Bu durum Feyman'ın birden fazla geçmiş(ya da geçmişlerin toplamı) kavramıyla uyum gösterir mi? Evet. Çünkü her bir yola sayılar verme kuralı,büyük nesneler için yolların katılımları birleştiğinde,biri dışında bütün yolların birbirini etkisizleştirmesini gerektirir.Yani sonsuz yol çeşitinden sadece biri,makroskopik nesnelerin harekete gözönüne alındığı sürece önemlidir ve bu yörünge de Newton'uun klasik hareket yasalarından ortaya çıkandır.
Zamanın doğası fizik kuramlarımızın gerçeklik kavramını belirledikleri bir başka alan örneğidir. Eskiden zamanın sonsuza kadar aktığının açık olduğu düşünülürdü, fakat görelilik kuramı, zamanı uzay ile birleştirmiş ve her ikisinin Evrendeki madde ve enerji tarafından eğrilebileceğini veya bükülebileceğini söylemiştir. Böylece zamanın doğasını kavrayışımız Evrenden bağımız olmaktan onun tarafından şekillenmiş olmaya doğru   değişmiştir. O zaman, zamanın belirli bir noktadan önce kolayca tanımlanamayabileceği anlaşılır oldu; zaman içinde geriye gidilirse aşılamaz bir engele, ötesine kimsenin gidemediği bir tekilliğe gelinebilir. Durum böyleyse,kimin veya neyin büyük patlamaya neden olduğunu veya onu yarattığın sormak anlamlı olmaz.

Neden olma ve yaratmadan söz etmek, dolaylı olarak, büyük patlama tekilliğinden önce bir zaman olduğunu varsayar. Yirmi beş yıldır, Einstein'ın genel görelilik kuramının zamanın on beş milyar yıl önce bir tekillikte bir başlangıca sahip olması gerektiği kestiriminde bulunduğunu biliyoruz. Fakat felsefeciler, henüz bu fikre ulaşamamışlardır. Onlar hala kuantum mekaniğini altmış beş yıl önce(Hawking bu kitabını 1993'te yazmıştı) atılan temelleri konusunda endişeleniyorlar. Fiziğin keşif alanının daha ileri gittiğini kavramıyorlar.
Daha da kötüsü, Jim Hartle ve benim Evren'in herhangi bir başlangıç veya sona sahip olamayabileceğini ileri sürdüğümüz matematiksel sanal zaman kavramıdır. Sanal zaman hakkında konuşmam nedeniyle bir bilim felsefecisi bana şiddetle saldırmıştır. O : Sanal zaman gibi bir matematiksel hilenin gerçek Evrenle nasıl bir ilgisi olabilir? demiştir. Kanımca bu felsefeci teknik matematiksel gerçek ve sanal sayılar terimleri ile gerçek ve sanalın günlük dilde kullanılma şeklini birbirine karıştırıyor. Şu sözler benim tezimi açıklar: Kendisini yorumlamakta kullanacağımız bir kuram veya modelden bağımsız olarak neyin gerçek olduğunu nasıl bilebiliriz?
Evren'i yorumlamaya çalışırken karşılaşılan problemleri göstermek için görelilik ve kuantum mekaniğinden örnekler kullandım. Göreliliği ve kuantum mekaniğini anlamanız veya hatta bu kuramların yanlış olmaları önemli değildir. Göstermiş olmayı umduğum şey,bir kuramın bir model olarak değerlendirildiği bir tür pozitif yaklaşımın, en azından bir kuramsal fizikçi için, Evren'i anlamanın tek yolu olduğudur. Evren'deki her şeyi tanımlayan tutarlı bir model bulacağımız konusunda umutluyum. Bunu yaparsak bu insan soyu için gerçek bir zafer olacaktır.

ALINTI



Düzenleyen osmanziya - 29-Eylül-2019 Saat 00:49
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2601

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 29-Eylül-2019 Saat 00:48
Çağdaş bilim ve fizik tarihinde DÜŞÜNCE DENEYLERİ denilen kurgular önemli bir yer tutar.. bu deneylerde söz konusu edilen eylemsizlik yasasını bir kimse GERÇEK BİR DENEYLE kanıtlayamamıştır.. uzay-zamanın büküldüğünü GERÇEK BİR DENEYLE kimse gösterememiştir.. deney kutusundaki kedinin ölümü dirimi olduğunu GERÇEK BİR DENEYLE kimse anlayamamıştır..
sonuçta evrenin gerçeğine ilişkin bu ÖYKÜLER dini öykülerdeki insanın temelli GERÇEKLERİ gibidir..

işte bu yüzden YBA metodik yaklaşımıyla bu güne kadar ki gerçeği GÖRME paradigmasından vaz geçerek gerçeği ÖRME yoluna geçtim.. neyin ya da kimin yanına yaklaşırsan yaklaş.. gördüğün gerçek ile ördüğün öykü arasında oynadığın KURGU bakımından bir büyük bir fark yoktur..
Doğru VE yanlış İLE uydurma VE gerçek
-------------------------SANAL ve gerçek
-------------------------YAPAY ve gerçek
-------------------------ÖYKÜ ve gerçek
-------------------------KURGU ve gerçek
------------------------- yalan ve gerçek

KANT’ın saptadığı gibi görünen dolu bir gerçek.. boş oyun.. kör öykü..den ibarettir..
peki bu üçünü dörtleyen dördüncü var mı yok mu ?

(dogru anlatım.. dorduncusu yok mu ? olmalı idi.. böyle yanlış gorunen anlatim ile oldukca derin anlamların, var sayma ile yok sanmanın eşitliğine dair “olanak” kapısının ardından “olasılık” açılıverdi)

Hotanto'lar üçe kadar sayabiliyorlar ve bundan fazlası için de SONSUZ (infinity) kavramını kullanıyorlar diyordu Geogge GAMOW.. bende üç kavram kullanıyorum.. identitiy.. (özdeşlik) liberty.. (özgürlük) infinty.. (sonsuzluk)…

İlki evrende yok.. ikincisi insanda yok.. üçüncüsü ve hepsi Tanrı'da var.. fakat bu “düşünce” de bizim EN BÜYÜK DÜŞÜNCE DENEYİMİMİZ’dir.. ki bu bizim “inanç” haline getirdiğimiz belki de BİR TEK GERÇEK bu.. fakat bizlerin zihinleri bu üçünü birbirine karıştırarak pek çok gerçek olmayan öykülerin oyununu kurabiliyor.. yani öyle sonsuz sayıda sözcük, terim ve kavramın bulunmasına gerek yok.. bunlarla birlikte her türlü öyküyü oyunlarımızla örebilir ve görebiliriz.

Ancak insanda; özdeşlik, özgürlük ve sonsuzluktan sonra dördüncü olarak KESİNLİK arar.. bu yüzden sonsuzluk (TANRIDA infinity) özgürlük (İNSANDA liberty) ve özdeşlik (EVRENDE identity) bu üçünden birine yaslanarak ve diğerlerine bakarak bir “kesin” bir DÜNYA kurar ve orada yaşar.

Amma bu arada birileri daha büyük bir dünya kurarak diğerlerini orada yaşatır.. ancak işin kötüsü BU EN BÜYÜK DÜNYA SAHİBİNİN Tanrı'lığa soyunmasıdır ki işte gerçek nebiler ve nebi benzerleri bu sahte tanrılarla ve tabi ki yandaşlarıyda kültürel, sosyal, ekonomik, politik ve askeri olarak savaşan aziz kişilerdir.

Fakat burada asıl sorun bu KURULAN yeşil, kırmızı ve mavi DÜNYA'ların.. insanları daha çok yoksun ve daha çok yoksul bırakmaktan ziyade daha çok varsıl ve varsın kılarak onların kendi “ben”liklerinden yoksun ve “kendi”liklerinden yoksul bırakmasıdır. Teknolojiinin bizi giderek doğa'ya yabancılaştırmasına ve İdeolojilerin insanı insandan giderek uzaklaştırmasına rağmen uyurken hoş olan bu durum uyanınca nahoş çıkıp çıkmayacağı ise kimsenin umurunda olmaması.. bundan daha “kötüsü” bu varsıllık ve varsınlığın kökeninde boş ve kör yoksulluk ve yoksunluk olmasıdır.. çünkü ÖLÜM her türlü varsıllığı ve yoksulluğu bitiriyor.

Ancak yine de şanlıyız ki yokluk yoktur, varlık vardır.

Öyle ise şansımızı biraz daha artırmak için gerçeği örmek konusunda.. günlük dilin mantığın ve bilimsel bilginin matematiğinin üzerinde çok yanlı ve yönlü felsefe ve din katmanına ilişkin ortak bir dil, hızlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtı olan YBA in yardımyla.. eğer öğrenir ve kullanır ve yararlanırsanız, araştırma ve tartışma yapmaya ZAMAN ayırarak NAMAZ'larımızı (ve de salatlarımızı ve meditasyonlarımızı ) daha verimli hale getirebilirsiniz..

bu KARAR, sizin görme üstündeki bilme, anlama ve inanma konusunda düşünce ve görüşlerinize bağlı bir SEÇİM olacak..
görüş ve düşüncelerinizin bir "örme" olup olmadığını BİLME.. yeteneğinizin..
düşünce ve inançlarınızı karıştırıp karıştırmadığınızı.. ANLAMA.. olanağınızın..
bilme ve sonunda anlama üzerinde düşünerek İNANMA katmanına SIÇRAMA.. olasılığınızın..
birbirinin tersine.. geçmişten akan illet çizginizi saran gelecekten akan akibet borusunda bulunan BU GÜN'ün aynası olacaktır..

çünkü insan esma kulağı ve kainat hüsna gözüdür... bu dil oyunu bana.. şu düşünme öyküsü size.. işte örülen gerçek ise bu ikisi arasındadır..ve ikinci düzeltme ile şoyle demeliyim ki
yaşarken böyle bir ŞUHUD.. fakat ÖLÜN’ce nasıl bir GAYBA ulaşacağimiz.. bu.. OLUNCA’ya kadar teori ve pratik ile object ve subject arasindaki ilgi.. ilişki ve bağlantiya bağlantiya göre SONUÇLANACAKTIR.

dogrusunu.. HİKMET gercegini.. FÜNUN iyisini.. HUKUK guzelini.. SAN’AT bilir. “Allahü a’lem bisSEVAB” Sevabın ne olduğunu da Allah’dan başka kimse bilmez. (bu da üçüncü tashih ve düzeltme oldu)

Osmanziya

Düzenleyen osmanziya - 29-Eylül-2019 Saat 14:55
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk