Yaşamım boyunca kendimle mücahede etmekten dışarıda mücadele edecek kişi, kimse, insan bulmadım.. kurum, mezheb, hizim ve zümre bulamadım.. ya onlar beni küçük gördüler ya da ben başkalarını güçsüz görmedim.. tüm cehalet, zaruret ve ihtilafların kökenini dilin kötü ve kötüye kullanılması olduğunu düşündüm

Kimsenin hal diline karışamayız.. nazarına, niyetine ve inancına müdahele edemeyiz.. ancak ibare ve ifade ettiği kal diline karışabilir, tartışabilir ve eleştirebiliriz. Dil ise din ile birlikte KÜLTÜRÜ teşkil eder.

Dil ve dinden müteşekkil kültürün yazılı ALTI BİN YILLIK tarihinde bu işin evrimsel birikiminin devrimsel başlangıcı olan FENİKE alfabesinin ortaya çıkardığı günlük dilin düz yazısının mantığının ve Descartesle birlikte dört yüz yıl önce şekillenen bilimsel dilin matematiğin (Analitik Geometri) çok yanlı ve yönle olan dil, din, hikmet ve felsefe alanlarınının yüksek katmanlarında yeterli olmadığını düşünerek bu düzleme ilişkin ortak bir DİL.. hızlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtı projesinin hazırlığından başka bir işle ciddi bir şekilde meşgul olmadım.

Orta bir sorunluluk ve orta bir geçimle.. vasat bir sorumluluk ve vasat bir seçimle işimi, eşimi ve evliliğimi yürüttüm.. hep yol kenarından yürüdüm.. ortada araba sürmedim.. sessiz ve sakin yaşadım.. kim beni nereden bilecek dedim.. demesine de tüm çağı yürüten dile ve dine karşı geldim ve bütün tarihi dokuyan kültürlerin halitası bir kültüre meydan okudum.. çünkü hocalık ve yazarlık yapmadıktan sonra bu işin o kadar zor olmayacağını anladım. Hocalar ve yazarlarda beni anlamadılar.


Sonunda YBA reklamını yapacak meraklı ve gizemli anlatımlar yanında böyle herkesi ilgilendiren siyasi ve seksi konulara da dokundum. Amma bu yıl içinde yazdığım on kadar yazı hiç bir kalemde YANSIMA bulmadı.. bu da bulmayacaktır. Çünkü GÜNEŞ daha doğmadı.. ancak doğacaktır.. çünkü aydınlığında bir sonu olduğu gibi karanlığında vardır.

Bize düşen güneş doğuncaya kadar böyle aynaları parlatmaktır.

Bilgi, sevgi, saygı ile sağlıcakla kalanız.


İNGİLİZ KÜLTÜRÜ

İngiltere İmparatorluğu çöküyor.. ancak yerine ne konulacak.. belli değil.. ancak elli yıl sonra YBA.. kültürün bileşimine yeni bir katman olarak katabilirsem yeni bir aydınlık çıkacağını düşünüyorum.

Ancak önce çağdaş İngiliz Kültürünün neliğine görmemiz ve göstermemiz gerekir.. öncelikle dünyanın iletişim ve bilim ve kültür dilinin İngilizce olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bu üst kültür öylesine etkin ki feto Amerikan ingilizin desteğine.. reto Britanya ingilizinin istinadına bel bağlamak zorunda kalıyor. Ancak "ingiliz" kökünden beri SAF KAN ingiliz değil.. İngiliz dil ve edabiyatı adiyle dünyaya egemen olan bu yaygın KÜLTÜR, mısır, yunan, roma, fars, arab, türk, osmanlı, çin ve belki de “cin” tüm geçmiş medeniyetleri toplayan.. musevi, isevi ve muhammedi eski dinlerin.. nasyonal, kapitalist ve sosyalist yeni dinlerin.. müslüman, mason ve marksist ideolojilerin.. ibrani, yunan, arab, germen ve anglosakson dillerin ve son iki üç yüz içindeki bütün bilimsel değişimlerin ve san'atsal gelişmelerin çekirdeklerini içinde barındıran bir sinsi bir KÜLTÜR.

Elbette başta kendi kültürümüz olan türk, çin, rus, hind ve sair kültürlerin ayrıcalıkları ve bağımsızlıkları da var.. ancak bu KÜLTÜREL bağımsızlık dünyayı yöneten beş büyük kuvvet.. bu devlet olur.. aile olur.. fark etmez.. bunların dünyanın ortak EKONOMİK ve POLİTİK gücü haline gelen global etkileri karşısında çaresiz. Bu durumda buna karşı ulusal karşı koymanın bir etkisi bulunmuyor. Bunların önlemlerini etkisiz hale getirmek için çağımız artık çok sofistike ve pek spesifik bir ÇÖZÜM’ler istiyor.

Bunların başında bu organizasyonların başında bulunanlar dahil hepimizin İNSAN olduğunu artık hatırlamamızı bekliyor. Çünkü dost ya da düşman hepimizin çözülmesi gereken bilgi toplumun uymayan savurganlık ve ısraf, hukuk devletine aykırı adaletsizlik ve zulum, doğal koşullara uymayan üretimle oluşan çevresel kirlenme, bize doğadan uzaklaştıran tüketimle oluşan yedinci kıta.. gibi ortak çıkar ya da yararlar gibi ortak sorun ve sıkıntıların bulunduğunu unutmamak gerekiyor.

Beşeriyetin yapısından çıkan MEDENİYETİN inşa ettiği en yüksek yapı.. en yüksek kültür.. en yüksek dil ve en yüksek din'in İNSANİYET olduğunu anlamadığımız sürece dünyanın doğusunun ve batısının ekonomik ve politik çıkarlarını temsil eden KÜRESEL EFENDİLER.. her ülke için vazgeçilmez görülen dini ve milli YARARLARI para-vana eden partileri.. her ulus için korunması gereken etik ve etnik DEĞERLERİ para-toner eden ideolojileri .. her toplumun olmazsa olmaz emek ve özgürlük GEREKSİNİMLERİ alet ederek insanları birbirleriyle çatıştırarak ve çarpıştırarak ayakta kalmayı düşünüyorlar.


Küresellik tezi için yerel ve bölgesel öğeleri kosmos (düzen) adı altında kaosa atmaya devam edecekler.. müslümanları ve masonları ve marksistleri ve özellikle milliyetçileri adandıklarıyla aldatmaya.. angaje ettikleriyle ajite etmeye.. âmade olduklarıyla âmâ yapmaya.. sözde aydınlatmaya.. lafta kurtarmaya.. kısaca din haline getirilen çözümleriyle uğraştıracaklar ve ütopya yapılan ülküleriyle uyutacaklardır.


Ancak bir nükleer karışıklık çıkarda hep birlikte batarız diye de çekiniyor.. düşün yoğunluklu bölgesel çatışmalarla.. tabandan terörist kontrolle yukarıdan tröst baskıyla yani düzensizlikteki düzenle müşterilerini ve tedarikçilerini ayarlıyorlar. Çünkü artık herkes eline bir maytab (nükleer silah) almaya çalışıyor.

Her ne ise ben yüzeyin cahiliyim.. kültür kuyusunun dibinden konuşuyorum.. fakat ne yaparlarsa yapsınlar sen içten, etkin, özgür ve dürüst bir İNSAN olarak kalmaya devam et.. hiç olmazsa ŞEREFLİ bir insan olarak ölürsün. İngiliz kültürü batsa ya da beteri olsa bile sen bu “insan”lıkla ebter böcek olmaktan kendini kurtaracaksın.

Ve kötülüklerle SAVAŞMAKTAN asla çekinme.. İstiyorsan sulh ü salah hazır ol cenge.. SAVAŞ kurtulunmaz bir DARALMA.. BARIŞ ise kaçınılmaz bir genişleme.. önce BAŞLAT sonra BİTİR yasasının cereyan ettiği bu fani ve görecel dünyada ilim, irade ve kudret var oluşu bu dalgalanmayı gerektirir. En azından BEDEN için.. onu olduran güçler ile onu öldüren güçler DENGE halinde bulunur.. bu denge hali bazen bize yaşam.. bazen tat.. bazen tut.. verir.. bu bazen acı veya tatlı.. bazen üzüntülü veya sevinçli olur.. gelişimimiz yönelimler ve yaklaşımlar doğrultusunda bir eğilimdir.. sürekli olan koordine edilmiş güdülerimiz ve revize edilmiş tutkularımızla dürtü ve coşkularımızı kontrol ve disipline ederiz.. çoğu zaman bunların ayırtında olmayız anca o yazgı ve yargının ince ayarı ile yaşam çizgimizi artı veya eksi yönünde ilerletir.

Bu çizgi nasıl ilerlerse ilersin.. bizim gözümüz ardına atmamamız gereken özellik; kamunun bu görünür savaş ve barışı içinde kişinin bir yarış ve sınavının bulunduğudur.. bu cihadı asgar, küçük olmasını küçüktür lakin, bireysel kurtuluşumuz için, cihad-ı ekberden büyüktür. Bunu unutursan çöken İngiliz kültürü değil sen olacaksın.

31.10.2019 ÜÇYOL                                   OSMANZİYA


Düzenleyen osmanziya - 01-Kasım-2019 Saat 00:16