Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: yazi 31 01 2021 Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2555

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: yazi 31 01 2021
    Gönderim Zamanı: 31-Ocak-2021 Saat 23:27

SIR.. TILSIM.. GİZEM.. BİLİNMEZ.. ŞİFRE.. PAROLA.. REMZ.. İŞARET..
Sekiz tane sözcük ve fakat hiç bir şey anlatmıyor.. zaten bir dili bilmiyorsanız yazılanlar görüntü ve konuşmalarda gürültü haline gelmez mi ? Çare o dili öğrenecek ve bileceksiniz. Bilirseniz TERCÜME edecekseniz. Hatta uzman bir çeviri yapmak için bile en az o dilde düşünecek kadar ileri gideceksiniz.. buna rağmen yerli ya da yabancı bir dili bilseniz dahi her işareti çeviremeyecek.. her remzi anlayamayacak.. her parolayı çözemeyecek.. her şifreyi kıramayacaksınız.

Peki yaşamı çözdünüz mü ?
Hadi yaşamı çözemediniz eşinizi çözdünüz mü ?
Diyelim başkasını çözemediniz kendinizi çözdünüz mü ?

İnanın kimse gereği ve yeteri kadar kendini ve başkalarını çözememiştir.. ancak çözdüklerini sananlar ve bu uğurda KİTAP yazanları görebilirsiniz.. hatta benim gibi islambilim ve insanbilim yapmak için YÖNTEMBİLİM yapanlar bile olmuştur.

Demek bazı konular kapalı olmuştur.. bazı alanlar karanlık kalmıştır.. bazı katmanlar gizemli ve bilinmez olarak kalacaktır.

Dünya.. dil.. din.. bunlardan bazıları.

Emin olun bu hiç önemli değil.. her şeyi bilmeye ve öğrenmeye de kimsenin gücü yetmemiştir.. nebiler ve veliler ile dahiler ve delilerde dahil olmak üzere...

Ancak öğrenmeye, bilmeye, anlamaya ve inanmaya HAZIR olursanız durum değişecektir.. eğer ararsanız BELKİ bulabilirsiniz.. aramazsanız bulamayacağınızdan EMİN olabilirsiniz.
Eğer siz bu yazıları okumaya muktedir olarak bir düzey kazanmışsanız.. bu noktadan sonra kıçınızı kaldırıp arayışa yürüyüp buluşa yönelmeyeceksiniz.. nasrı bulup fethe erişemeyeceksiniz.
Eğer bulmuşsanız.. sorun değil! zaten aramayacaksınız!








Yazılarım okunması zor geliyor..
Çünkü EDEBİ yaz değiller.

Tablolarım anlaşılmıyor..
Çünkü FELSEFİ değiller..

Felsefi edebiyata alışkın olanlara da   anlaşılabilir değiller.
Buna rağmen edebiyat sonrası için DENEMELER olarak yayımlıyoruz.
Sonun da bunun sırrını eğer anlamak için bakarsanız keyifle izleyeceğiniz bir tablo da yerleştireceğiz.



İnsanlar öğrenmiyorlar
çünkü aramıyorlar…


İnsanlar anlamıyorlar
çünkü düşünmüyorlar…


İnsanlar yaşamıyorlar
çünkü inanmıyorlar.


Aramadıkları için bulamıyorlar..
düşünmedikleri için sormuyorlar..
inanmadıkları için işe girişmiyor ve başlamıyorlar...

osmanziya


27 Mayıs ihtilalinden sonra Anayasa kabul edildiğinde siyasi yağma esasına göre değil de ehliyet ve liyakat esasına göre HİZMET ALANLARI genel müdürlükler tesis edileceği yolunda madde konulup hükme bağlandığı halde bunun yolu yasalarla gösterilemedi ve memuriyette ehliyet ve liyakat gerçekleştirelemedi.. UZMANLIK şube müdürlüklerinden yukarı çıkamadı.. Sanayi Üniversite ve Devlet projesinde D.evletteki bu durumun paraleli Ü.niversitede de oldu.. sadece S.ANAYİ uygulandı.. bundan dolayı da SÜD’ü içemedik.

Bu gün 200 ulusal devlet (parti) ve 200 uluslararası şirkette dünyanın durumu bu olduğundan dünyayı devletler (partiler) değil ŞİRKETLER yönetiyor. Ancak bu ideolojik yaklaşımın benzeri belki teknolojide’de var ki saniyi bizi giderek doğaya yabancılaştırıyor.

Eğer Enteljensiya’nın öncü olduğunu kabul ediyorsak burjuvazi ve bürokrasınin içinde bulunduğu bu durumun sebebini Aydınlara ve Ankara’ya bağlamak gerekiyor. Ulema ehliyetli ve liyakatli değilse ağniya ve ümera fazla bir şey yapamaz. Çocuk yetiştiren proleter nas ise her ne kadar AİLE olarak köken olsa bile.. BİLGİ ÜRETEN.. mal üreten ve karar verini doğrudan ve kesin olarak etkiler. Nitekim sayın Hocamız belki bunu ifade ediyor.

Bence sorun insanı insandan uzaklaştıran Müslüman.. Mason ve Marksist ideoloji sahibi aydınlarda.. bu MMM olduğu sürece göreceksiniz WWW de işe yaramayacak"

dedim. İşte bu yüzden elli yıl içindeki ekonomik ve politik sonuçta İdeolojik çalışmalarla ilgilenmiyor.. daha ötede uzun vadeli kültürel ve sosyal proje olan YBA yolunu açtım.. bilim, kuvvet ve dünya olarak islamiyette bitti.. eğer insaniyette giderse geriye ibadet ve ahiret olarak islamın hiç bir izi kalmayacak.. İnşaallah yanılırım.

YUNUS a.s.
Her öykünün bir dersi vardır.. burada UMUTSUZLUK sonucu kötü bir biten bir yaklaşım olarak örneklendirilmiştir. Ancak durumu kavrayan Yunus Aleyhisselam Enbiya K:21/78 suresinde "En lâ ilahe illa ente subhaneke innî küntü minazzâlimîn" Seni takdis ederim, senden başka ilah yok.. kuşkusuz zâlimlerden oldum, diyerek kendini bağışlatmıştır. İmamı Nursî Lem'alar kitabı bu öykünün dersiyle başlar. Alimler için bu öykü de DENİZALTI'ların inşası için ders verir. Yani nebilerin bireysel olarak öykülendikleri mu'cizeler beşerin tür olarak gerçekleştireceği geleceklerdir. Nitekim İsa aleyhisselamın ölüleri diriltme mucizesi ümmetinin yapay zeka çalışmalarında donanım ekleme ve yazılım yükleme teknolojisini iler götürerek ölüme GECİCİ çözüm bulma çalışmalarını hatıra getiriyor.

AİLE
İki gözum Kardeşim söyledikleriniz dua yerine geçer.. biz sevgiyi bilgi uğruna biraktik iyi de etmedik.. guzel olani ikisini dengelemediktir.. iyi olani bunu ihlasla sürdurmektir.. ta ki bizi gerçege goturcek dogrulukta tutsunlar.. ben buna kadin diyorum.. erkek diyorum.. aile diyorum.. çocuk diyorum.. nesil diyorum.. çağ diyorum.. çağlari zaman değil çocuklardır.

GELİŞİM
Yükselmek.. yücelmek.. yetkinleşmek.. gelişmek.. evrilmek.. hep karıştırılmıştır. Örneğin erkeğin kadın, kadının erkek olmaya çalışması.. zenginin fakir, fakirin zengin olmaya çalışması.. kötünün iyi, iyinin kötü olmaya çalışması.. hastanın sağlam.. sağlamın hasta.. yaşlının genç.. yaşlının genç.. olmaya çalışması.. türü bir değişim her zaman gelişim olmaz.


Kamil ve yetkin biri her zaman erdemli ve faziletli bulunmaz. Zaten kutluluk mutluluğun tersi bir verme.. mutluluk kutluluğun tersi bir alma.. kısaca insanın çok yönlülüğü ve yanlılığı göz önüne alındığında yüksek ve yüce bir HEDEF.. yetkin ve güzel ve iyi bir AMAÇ.. seçimi hep insanın bir sınavı ve yarışı olarak kalacaktır. Bu nedenle hepsi için gereken UMUD'u tüketmeden, DENEME VE YANILMA yolunu utanarak sürdürmek pat diye düşmeyi engeller... [ ozo ]

TABIAT ANA

İlginç bir tabiat ana resmi.. malum insanlar içe dönük olduğu gibi dışa dönükte oluyorlar.. anksiyete düçar pesimist ve agresif olduğu gibi optimist ve depresifte bulunuyorlar.. her ne kadar bunun beyin kimyasının hormanlarına bağlasalarda ASLINDA dopamin ve serotoninden fazla bir PSİK temeli oluğunu düşünüyorum. Yani kuramsal olarak diyebiliriz ki bu psikiyatrik etkiyi psikoloji başlatıyor.

Elbette koşulara bağımlı ve kuralları bağlı insan ÖZ-GÜR olamaz.. buna özümü gür yoksa gürün mü öz diye sorarın.. ancak Voltair'in İNSAN İSTEDİĞİNDE gür (hür) dur dediğini tutarım.. önce başlat sonra bitir yasasına tabi olan insan elbette sonsuz da olamaz.. ancak bu sonsuzluk ve özgürlük.. insanın kendisinin değil de Tanrı'nın bir emaneti olduğu düşünüldüğünde.. insanın vehmi ve hayali daha akılcı ve gerçekçi düşünmeye başlıyor. Kötümser duygudan kurtulup umudunu eline alıyor ve başlıyor çözümleri düşünmeye..


ÇAY VE SEVGİ
Bir arkadaş guzel bir teşbih yapmış çayı sevmeye şekeri sevilmeye benzeterek..bende iyi bir temsil andirmasi yapmayi deneyeceğim.
Şeker çaya tuz ayrana karışmir bir zehirdir.. azi karar çogu zarardir.. zararı ne kadar azaltirsan o kârdir.
Ancak asil dikkat edilmesi gereken hayata katilan seker ile şuura atilan mekere dikkat etmek gerek.. çünku bunlarin tekerinin nereye göturdugunu düşunmek gerekiyor.

Doğumla birleşen hayat ve şuur.. ölümle birbirinde ayrılır.. bu sekizinin getirdiği götürdüğü ile aynı değildir.. olumun ağ-ı, ölümle aç-ılır.. ağ-aç olur.. konu bu ağacı anlamak, konuşma anlatmaktır. Anlamları ve amaçları hakkında...

TANRI HAKKINDA
Tanrı'nın tanınması ya da tanınmamasının öncelikle TANIRLIK hakkında konuşmaya (ön meseleye) bağlı olduğunu düşünüyorum. Ölçü yoksa alış-veriş yapılmaz.. kod yoksa iletişim kurulmaz.. günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği çok yönlü ve yanlı alanları konuşmaya elverişli değildir. Tanrı hakkında fazla konuşmam ancak burada konuştum. İnandığım dilimize ve düşüncemizi kitabıyla inen Tanrıdır. Teistim yani. Felsefenin şüphesi dinin Tanrı'yı insana teşbihidir (antropoformizm) ki bu konuda haklıdır lakin hakikatlı değildirler. Çünkü kendileri de antroposentrizm'den kurtulamıyorlar.. itirazları hep insan ölçüsüyledir. Sonuçta Tanrı'yı insana ve evrene benzetme insanların kurtulamadığı bir dilemma oluyor.


AGNOSTİZM
Agnostizm.. bildiğim kadarıyla felsefenin bir numaralı hocası SOKRAT ile başlayan bir gelenek.. ünlü bildiğim tek şey hiç bir şey bilmediğim tevazu ile başlayan cümle.. ancak bir şey bilmediğini söylemek her şeyi bildiğini söylemek kadar KUŞKULU bir cümle.. bizlerin elbette bir konuyu hiçlemek ve heplemek YETKİMİZ var.. buna dayanarak toptan kabul ve toptan redd yargıları yapabiliriz. Ancak yüklemlerimizin yadsınmaz olmaması için siyah ve beyaz yerine gri olmalıdır. Örneğin; "Hiç bir bir şey bilmiyorum" yargısına nasıl varabiliyor eğer bilmiyorsa.. ancak aslında insan "bilir".. hata iki şey bilir.. ancak onu karıştırır. Dır ya da değil derken.. evet ya da hayır derken.. olur ya da olamaz derken.. var ya da yok derken.

Elbette bizim var sayma ve yok sanma YETİMİZ da var. Fakat yararlı olan tartışmalarımızda ve konuşmalarımızda, prensip olarak, bu dırlı ve değilli İSİM tümceleri yerine koşullu eylem cümleleri kurmaktır. Çok var veya az var ya da denklik.. bildiren tümcelerle gnostik konuşmalar ve epistemik düşünceler.. dışındaki KESİN konuşmamak bizim bilgi alanında dolaşmamıza sebeb olur.. ancak kesin konuşarak inanç alanını da söz konusu edebiliriz.. ancak bunun bir bilgi konusu değil inanç konusu olduğunu unutmadan.

İşte Agnostizm burada geçerli.. şimdi dönüp bakıyorum dediklerime.. acaba dediklerimle çeliştim mi ? Eğer böylesize Sokrat da kendisiyle ve agnostizmiyle çelişmiştir.. diye düşünüyorum.





Osmanziya 31.01.2021 Üçyol-

İZMİR



Düzenleyen osmanziya - 01-Şubat-2021 Saat 00:54
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk