Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Yöntembilim | |
YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim |
Konu: mesafe | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: mesafe Gönderim Zamanı: 04-Haziran-2021 Saat 03:12 |
MESAFE Bilgi, karar, mal üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi çocuk yetiştirmekte geri bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde koşmakta ve çocuklarımız koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü insanı doğadan yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran İDEOLOJİNİN kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum.. insanın kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor.
ÇALAKALEM Yazılarım gibi açık değil.. az önce bir paylaşım yaptım: MESAFE; Bilgi, karar, mal üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi çocuk yetiştirmekte geri bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde koşmakta ve çocuklarımız koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü insanı doğadan yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran İDEOLOJİNİN kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum.. insanın kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor. Sanırım bu biraz daha bariz ve beyyin: olasılık (istatistik) ve zorunluk (determizm) arasında MESAFE yoktur sonuçta diyalektik ve konuşma vardır. Enfüs ve afak birbirinde uzaklaştırır gibi düşünülmüş.. İmamı Nursi bile enfüsün vahdete ve afakın kesrete götürdüğünü söyleyerek dine ve dindar yaşamaya kuvvet vermiş.. fakat bin yıldır dindar yaşamak bizi olduğumuz yerde bırakmış ileriye götürmemiş.. namaza enfüse ve vahdete.. zamanda afaka ve kesrete gitmek ve ard ardalık ile ZAMAN - NAMAZ yatayında ilerlemek insanı geliştirir, yinelemeleri yeniliyerek ve artanları arıtarak.. ancak bu arada eş zamanlı MİZAN - NİZAM dikeyini oluşturarak dahil fetih gibi hariç fethini de gerçekleştirir. Fakat dünya ve ahiret dengesini ve akıl ve kalb bağdaştırmasını her çağda aynı şekilde kurmak ve özellikle ASRI SAADET ALTIN ÇAĞINI ütopyalandırmak.. yanlışı bizi harab etti.. bunun elbette tarihi sebebleri vardır.. ancak bunlar suçlamak için değil ders almak için bakılmalı.. kaynağınızı okumadım ancak önyargıya bu fikirleri oluşturdum.. kuramsal çalışma ise bizi bir yere götürmez.. dünya ve ahiret dengesini sağlamak kuramsal bir ifadedir.. ancak bunun somut olarak gerçekleştirilmesi kolay değildir.. akıl ve kalbi bağdaştırmak gerekir diye konuşmak kolaydır bağdaştıran çağın aklını ve kalbini sapatmak kolay değildir. Bence müslümanlar artık kendilerin varsaydırılan müslümanca değil önce insanca düşünmeleri ve konuşmaları gerekiyor. Çünkü insanlık ile müslümanlık arasında sadece bir niyet, nazar ve yaklaşım farkı vardır. Bize ezberletilen ya da bizim ezberlediğimiz fikirlerin başa örülen çorab ya da kafaya geçirilen bir sepet olduğunu anlamadıkça bilgi içeriklerimiz ve içerikli bilgilerimiz önümüze engeldir ve perdedir demek kuramsal bir kolaylıktır.. fakat hangi fikirlerini isabetli olup olmadığını tartışmak zordur. Çünkü önce tartışma adabını bilmeyi gerektirir. Beni bağışlayın çala kalem yazdım. Sonra bir daha okudum ve yazınızın kaynağını eriştim: Rahmetli Yılmaz ÖNER'in Necati ÖNER hocayla bir akrabalığı var mı bilmiyorum.. Felsefe ve matematik uzman bir zat olduğu anlaşılıyor.. felsefecilerin MATEMATİKÇİ olması hoşuma gitmiyor.. kendimin MATEMATİK bilmemesi olabilir.. nedeni.. ancak onların bize sundukların ideolojik ve teknolojik marazı yukarıda açıkladım.. sınırlı sayıda zeki ve uzman kişileri yetiştirmek.. bir iyilik gibi görünsede.. bunların sonuçlarını ülkü ve küre olarak toparlayamadık.. giderek kötüye gidiyoruz.. öyle ise sıradan bir ferdi sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruk taşıyan sözlere DUYARLI hale getirmekten başka bir çıkış yolu görünmüyor.. hiç bir zaman bilgi içeriğimin kalitesiyle ilgilenmedim.. söz dizim yanlışlarını bile önemsemedim.. çünkü bunlar reklam amacıyle idi.. asıl olan YBA ile kimden gelirse gelsin bir KUL sözünü tartışabilmekti.. BİLİMSEL ince ya da kalın KEŞİFLER yapmak ancak dünya efendilerinin ya da seçkin kimselerin işine yarıyor.. proletarya ile entelijensiye arasını açmaktan başka bir işe yaramıyor. Örneğin yukarıda net olarak yazdım: Bilgi, karar, mal üretiminde uzmanlık hepimizin ortak görevi çocuk yetiştirmekte geri bıraktığından insanlar şöhret, makam ve servet peşinde koşmakta ve çocuklarımız koşturmaktaki hatamız geleceğimizi karartıyor. Çünkü insanı doğadan yabancılaştıran TEKNOLOJİNİN ve insanı insandan uzaklaştıran İDEOLOJİNİN kontrolü elimizde değil. Bu yüzden sınıflar arasında uçurum.. insanın kendisiyle arasındaki mesafe.. artıyor.
Zaten TEOLOJİ'den çıkan TEOZOFİ sadre şifa olmadığı gibi FİLOLOJİ'den çıkan FİLOZOFİ akla deva olmadı.. sadece resmi filoloji ve teoloji yanında sivil teozofi ve filozofiye imkan verilsin.. serbestlik sağlansın.. anca resmi ve sivil tüm etkinlikler İNSAN'ın denetiminden ve HALK'ın düzeltiminden çıkartılmasın. Aksi halde bunlar biz bu sefihler gibi mi inanacağız deyip sefahatin dik alası düşüyorlar. GÜCÜN EMRİNE GİRİYORLAR. Geçmiş dünya ve düşünce tarihi buna tanıktır.
Değişik bir sitem Sırf seni unutmak için balık olmak isterdim. Sonra oltana takılıp çırpınayım. Pişir ye beni, kılçıklarım batsın boğazına geber emi :))
dediler Sevgi öldurur.. bilgi diriltir... sonunda herkes ölür. Öldukten sonra dirildigimiz de iyi bir yaşam için sevgiyi bilginin murakabesine.. kadini erkegin denetimine.. maddeyi mananin kontrolune vermek lazimdir. dedim
ALIŞKANLIKLAR Düşüncelerde tutarlı bulunuş ve davranışlada ilkeli oluş.. esastır.Ancak pratikte dediklerini yapmaya ve inancini yaşatmaya gelince ortaya değiştirme ve düzeltme zorunluluklari ve zorluklari doğar. Doğru insan söledikleri yaptiklarinin birbirini tutmamasindan utanç duyar DUYARLILIGI ya da yurutme ve uygulama unutma ve hatalarini devreden çıkarmakta ortaya çıkan sorunlarin tümünu tutarsizlikla eleştirme ve ilkesizlikle kınama ile çözmek olasi degil... Çünku olasiliklar özgur.. ozgurluk olanaklı.. olanaklar koşullu.. koşullar yasalı.. yasalar ise yasaklidir. Yasaklarin programlara bağımlı krallarvve protokollere bağlı köleler tarafinda yurutulmesinde verilen KARARLAR hep PROBLEMATIK olmuştur. Bu yuzden " Y " pürüzleri ortaya çıkar Zira SORUMLULUK seçimde yaşamin zorluk ve sorunlulugu ile sınanmaktadir. Bu durumda ilişkilerde yararlı bir yakalaşımlardan bir tanesi kendi pürüzunu kubbe başkasinin pürüzünu habbe görmektir. Böylece hem kendimizi değiştirebilir hem başkasınin gelişmesine olanak sağlayabiliriz. OZO 03.06.2021 "Y" ler; Yalan Yanlış Yarım Yanlı Yalın Yalnız Yıldız Yoksul Yoksun Yokluk Gibi türlü bokluklardir.
HER İNSAN TEK BAŞINA BİR ÂLEMDİR
Her bir insan tek başına bir âlemdir.. her ne kadar biolojik olarak birbirinin devamı ve tekrarı gibi görünsede fizik olarak özgün.. psik olarak özgü.. sosyal olarakta eşsiz bir var oluştur. Amma devraldığı genetik kodlara ve kültürel faktörlere süreklilik kazandıran bir AKTÖR olarak zaman tarihteki yerini aldığına, bizim gönüllerimizde bıraktığı UNUTULMAZ izler kanıttır.
DUYGULAR
Ofke Keder Üzuntu Stres Korku
Keder üzuntu demektir.. zıtti ise sürur sevinç olmalı.. o zaman 3 numara doğru bir terim ve gerçek bir anlam koymak lazim.. bence buraya umutsuzluk anlaminda ye's demek lazim.
|
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |