Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: imtihan | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3447 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: imtihan Gönderim Zamanı: 28-Ocak-2022 Saat 23:22 |
İMTİHAN Değerli bir arkadaşım Recep BAYHAN bir yazı yazdı.. İMTİHAN konulu bu yazıya yanıt verdim.. bu yanıta başka bir değerli arkadaşım Zeki COŞKUNSU yanıt verdi.. böylece SINAV konusu üzerinde bir çalışma vesilesi doğdu.. elliye yakın tablo ortaya çıktı ve bu çalışmayı bu iki değerli arkadaşımın yazılarıyla birlikte web sayfamda yayımladım. İşbu paylaşımı da da bu değerleri arkadaşlarıma haber vermek amacıyla yaptım. Bu tablolardan burada yayımladığım şemada görüleceği üzere DENEYİMLERİMİZ aslında bir YARIŞ’dan ibarettir.. gerek mal ve hizmet sunma yarışı.. gerekse fazilet ve kemalat serme yarışı.. bu sunma ve serme yarışları öylesine samimi ve ciddi olur ki bunu yaparken ince ince ya da kalın kalın SAVAŞ ve BARIŞ süreçleri ortaya çıkar. Bu durumda savaşlar da “barış” için yapılmış olur.. çünkü ortak insanı değerler olan dil ve din ile emek ve özgürlük ancak ve ancak bu BARIŞ ortamında gerçekleşebilir. Şimde bu deneyimlerimiz içinde olan YARIŞ’ın arka planında bir SINAV bulunup bulunmadığı tartışması hakkında hepimizin bir söyleyeceği olur.. söyleyeceklerimi de günlük dilin dolanık düz yazısıyla (GDDY) ile değil de YBA in mutafağı olan ANALİTİK DÜZLEMDE yapıyorum. Bu tabloları versiyon sırasıyla yalından karmaşığa doğru izlerler, imgeler, irdeler ve incelerseniz, sizlerin de anlayabileceğini umuyorum, sanıyorum hatta inanıyorum. İMTİNAN (sınav) denildiğinde Kur’an-ı Mu’ciz-ül-Beyan’ın Tin Suresi Anlamını göz önünde tutarsak konu daha ve açık seçik olacağını düşünüyorum. 1- Andolsun o incire, o zeytine, 2- Sinin (Sina) dağına 3- ve bu güvenli beldeye ki, 4- Biz insanı en güzel biçimde yarattık. 5- Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına kaktık. 6- Ancak iman edip yararlı işler yapan kimseler başka; onlar için kesilmez bir mükafat vardır. 7- O halde artık sana dini ne yalanlatabilir? 8- Allah hakimlerin hakimi değil mi? Evet, ben nedenlerin nedeninin YARATAN.. amaçların amaçların YARADAN.. Allah azze ve celle olduğuna tanığım. Bilgi saygı sevgi ve sağlıcakla kalınız. Mustafa BUĞUÇAM 31.01.2022 Üçyol-İZMİR SÖZ KONUSU ELLİYE YAKIN TABLO DA BURADA: 20220131_081823_SAHIBISINAV.rar söz konusu yazışmalar şöyle başlamıştı: "Siz kim imtihan edecekse onun kitabina çalişiniz" demiş Ercument KURAN.. Pardon Ercü men d ÖZKAN olacaktı.. Sınav soruya yanit vermek sava kanit bulmak.. kisaca düşunmektir. Yoksa yuzedeki konuşmanin söylemesi ve dinlemesı degil.. kesin ve inanilmiş dusunce ve konuşma geçmis seslenmelerin kayit ve kalintisidir.. desem de inanma.. yeniden.. kendinde düşün.. kuşkulan.. merak et.. eleştir.. tartış... Imanin ve kufr teori ve pratik bakimdan eşittir. Imanin teorisi kolay pratiği zordur.. kufrun teorisi zor pratiği kolaydir. Ancak gecicilik ve kalicilikta eşit degildir. Kufur gecicidir.. iman kalicidir. Ancak bu eşitligin bir tarafini seçimden sonra ortaya çikar. Bunun nar sahipleri ve nur sahipleri musavi degildir denilmiştir. Demek imkan.. ilim.. iman.. hepsi özgur bir istencin seçim yollaridir. sınav özel bir deneyimdir.. bu ÖZNEL deneyim dayatımin farkına vardıginda tecrubeler imtihana donusur ve bir sure sonra yarış ve musabakadan ayrilamaz hale gelir ki işte burada.. tehlike firsat sanılir. Çunku kendisinin çoğaltilan bir imkan oldugunu unutur. Onu vucud.. hatta vucub sanir ki misyonumuz onlara sadece olsaliligi ve olmaliligi bulunan olanaklardan bir olasılik oldugunu animsatmaktir. Kaçınilmaz dogum ve kurtulunmaz ölüm arasinda KESİN hiç bir var sayim ve yok sanim ve olanak bulunmaz.. diye düşünüyorum. MUSTAFA BUĞUÇAM --"O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır." (Mülk Suresi, 2) --"Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah’ın katındadır." (Tegabün, 15) .... Bu ayetler olduğu müddetçe 'hayat bir imtihan' dır inancı olmaya devam edecektir. Erdal KARATAŞ RECEB BAYHAN Bey Kardeşimiz demişti: HAYAT BİR İMTİHAN(MIŞ)!.. Bu ezberci ve taklitçi insanlar beni usandırdı. Yüzlerce yıl önceki düşüncelerle hep karşınıza dikilirler. Bıkmadan, usanmadan aynı şeyleri söyleyip dururlar. Bunlardan bir tanesi de hayatın imtihan olduğudur. Sevgili kardeşlerim imtihan falan yok. Olsa olsa insanları test etme sorunu var. İnsan denen mahlukun nesini test edersiniz? Bir ozanın ne ararsan var insanda dediği gibi bu insanoğlunun nesini kurcalarsınız? Nereye el atarsan at elin hep boş dönecektir. Evet bu böyledir. Siz şimdi istisnai örneklere sığınmayın. Mevlana mı istisna, değil. Bir başladılar mı Şems’le ilişkisini anlatmaya dudaklarınız uçuklar. Mehmet Akif mi istisna? Değil sevgili kardeşlerim. Adamın kış günü giyecek paltosu yok, verilen ödülü almıyor. Çocuğu da sefillikten ölüyor. Yani hem kendisini düşünmemiş hem de çocuğunu… Bilinç insanı mı? Ne bilinci ya, saftirik inanç insanı!.. Şimdi dönelim konumuza. Hayatta sadece zorluklar var. Bu bir realitedir. Zorluklar da fakir fukarayadır. Orta direk de bundan fazlasıyla nasibini alır. Bugün eğitim bile paralı olmuştur. Biraz palazlanan aileler çocuklarını hemen özel okula verirler. Çok zenginler ise çok özel okullar bulurlar yoksa bile hemen yaratırlar. Siz de bir ana baba olarak kahrolursunuz. Görevimi yapamadım, imtihanı kaybettim diye yanar tutuşursunuz. Yanın kardeşlerim yanın, cehaletinize yanın. Çok güçlüymüşsünüz gibi bir türlü imtihan düşüncesinden kurtulamazsınız. Ne haliniz varsa görün!.. Bunları anlatmaktan dilimde tüy bitti. Anlamıyorsunuz. Yüzyıllar öncesi size belletilen imtihan düşüncesinden bir türlü kurtulamadınız. Bu gidişle de kurtulamayacaksınız. Her şeyin sonucu belliyken, bilinç bunu gösterir, işaret ederken siz hala imtihan deyip duruyorsunuz. Yarışmanın sonucu her zaman bellidir. Bazen bir şeyler olur farklı bir isim birinci olur. Bu durumlar her zaman istisnadır. Siz de bu istisnayı her şey zannedersiniz. Bunu da imtihan düşüncesiyle bütünlersiniz. Bak nasıl da yarışmayı –sizin zihninize göre imtihan- kazandı dersiniz… Varoş mahallesinde bir adam çalıştı, çabaladı zengin oldu diye artık hep bu örneği veririsiniz. Bırakın bu imtihan düşüncesini, gerçekçi olun. İnanç adamı değil, bilinç adamı olun! Yeter ki siz, siz olun… Güzellikler dilerim… RECEP BAYHAN SÖZ KONUSU ELLİYE YAKIN TABLO DA BURADA: 20220131_081823_SAHIBISINAV.rar Düzenleyen osmanziya - 31-Ocak-2022 Saat 08:52 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3447 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 28-Ocak-2022 Saat 23:23 |
ŞÖYLE DEVAM ETTİ:
Paylaşımın ana fikri doğrudur, katılıyorum. Ortada "Tanrı'nın Sınavı" başlığı altında bir sınav olmadığı doğrudur. Ancak olsa olsa "insanların kendi kendilerine verdikleri bir kendiliğindenlik sınavı olduğu, kendine ve insanlığa yönelik bir sınav ve sorumluluk içinde olma halleri" var; bu ise kesin; ve's-Selam...! ZEKİ COŞKUNSU sınav özel bir deneyimdir.. bu ÖZNEL deneyim dayatımin farkına vardıginda tecrubeler imtihana donusur ve bir sure sonra yarış ve musabakadan ayrilamaz hale gelir ki işte burada.. tehlike firsat sanılir. Çunku kendisinin çoğaltilan bir imkan oldugunu unutur. Onu vucud.. hatta vucub sanir ki misyonumuz onlara sadece olsaliligi ve olmaliligi bulunan olanaklardan bir olasılik oldugunu animsatmaktir. Kaçınilmaz dogum ve kurtulunmaz ölüm arasinda KESİN hiç bir var sayim ve yok sanim ve olanak bulunmaz.. diye düşünüyorum. Mustafa BUĞUÇAM Kuşkusuz, her bireyin kendi kendiyle sınavı ve sorumluluk alanı içinde yapıp ettikleri birer özel ve özneldir. Bu özel ve öznel deneyimler bireyin gelişimine yönelik olup bunun bilincinde olanlar gelişirken olmayanlar da akim ve güdük kalır! "Kesinlik" gelince, sizce de malumdur ki "mutlaklık"tan farklıdır. Her mutlak kesinlik içerirken, kesinliğin mutlaklık içermesi hem gerekmez hem de mutlak değildir zaten...! Dahası, "doğum-ölüm arası" zaten bir "yanılsama" hem de "gerçekmiş gibi" o derece bir "yanılsama" & "rüya"dan ibaret; ve's-Selam...! ZEKİ COŞKUNSU Değerli Hocam, sonlu.. sınırsız.. sonsuz yani bir ve iki ve üç.. ötesini bilmiyoruz.. diyorum. MB Evet, "sonluluk/sınırlılık"ın farkındayız, biliyoruz ve idrak de edebiliyoruz. Gelgelelim, "sonsuzluk/sınırsızlık"ı ise "epistemolojinin ana kuralı" gereği kuşatamadığımızdan(üst kapsayan-örten oluşu) haberdarız, bunu biliyoruz, ama idrak edemiyoruz. Ha, teri gelmişken sadece adını anayım. "Sonsuzluk"un "mutlak sonsuzluk" ile "mukayyet(-göreli) sonsuzluk" olarak ikiye ayrılması da söz konusudur. Tıpkı "mutlak gayb/mukayyet gayb" gibi... "Göreli sonsuzluk"u bugün artık hem biliyor hem de idrak edebiliyoruz; ve's-Selam...! Zeki COŞKUNSU anlamaya çalıştım.. bir yerde sormuştum.. sonsuz tek ayakkabılar mı çoktur.. sonsuz çok ayakkabılar mı ? İki yanıt olduğunu biliyorum.. birinci yanıt; çift tekten çok olduğu için çift ayakkabıların sonsuzluğu çoktur.. ikincisi yanıt; sonsuz olduğu için iki eşittir.. Matematiksel olarak hangi yanıt doğrudur ? Mustafa BUĞUÇAM İlahi Mustafa bey... Başındaki sonsuz eğer "mutlak sonsuz" anlamında kullanılıyorsa elbette her ikisi de aynı kapıya çıkar. Zira "mutlak sonsuz"u neyle toplar, çarpar ve bölerseniz sonuç yine "mutlak sonsuz"dur. Yok eğer "mukayyet-göreli sonsuz" ise o takdirde sonuç değişir: "Göreli sonsuz çift ayakkabı" kuşkusuz, diğer "göreli sonsuz tekli ayakkabı"dan matematiksel olarak fazladır! Demek ki burada "doğru" yanıt, "iki farklı referans"a göre değişmektedir; ve's-Selam...! Zeki COŞKUNSU Çok teşekkür ederim.. biliyordum.. sayenizde daha açık ve seçik olarak öğrenmiş oldum.. bu temel konuyu da benimle birlikte başkaları da öğrenmiş oldular.. ancak matematiğin çıktığı ve kaynaklandığı KUTBÎ mantığı (surî ya da şeklî mantık adı da verilir) gelince böyle bir sorunun iki yanıtı olmaz.. ya öyledir ya böyledir.. diyemeyiz. Fakat hem öyle hem böyle de olur denilince o zaman iş MANTIKSAL olmaktan çıkar "nisbî" ve "izafî" MATEMATİKSEL olur.. ancak biz ikisinden de yararlanırız.. günlük dilde mantıktan.. bilimsel bilgide matematikten.. ha biri çıkar Hocam hem o haklı hem bu haklı ikisi nasıl olur derse.. sen de haklısın kardeşim, der kurtuluruz 😉 Mustafa BUĞUÇAM |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3447 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2022 Saat 02:15 |
Değerli Bir arkadaşım felsefecinin ne olduğunu sordu.. dedim ki:
Resmi filoloji ve teoloji düşünürüm.. sivil filozofi ve teozofi.. logos resmi.. sophos sivil.. bilgi anlamında dilin ve dinin resmi ve sivil bilgisi ortaya çıkar diye kuruyorum. Konu felsefe olunca.. köklü çözüm üreten felsefeciler FİLOZOF.. filozofları dillendiren ve okulundan mezun felsefe anlatıcılarına da FELSEFECİ derim.. birde bilim yapmayan bilimciler ki genellikle tanrı tanımazlardır.. birde din yapmayan dinciler ki tanırlıkları tanıklığa ulaşmamıştır ki sürekli bu konulardan bahsederler.. diye düşünüyorum. Felsefeciler meraklılardır.. felsefi kaygıları noktasında ve sorunları dillendirmekten ziyade çözüm bulmakta adının düşünce tarihine tescil ettirmiştir filozoflardan bahsederler. Felsefete otorite öncüler var; aristo.. dekart.. kant.. wittgenstein.. batıda.. imamı gazali.. mevlana.. imamı rabbani.. doğuda.. Filozoflar ve felsefeciler haydi haydi.. BİLİM paradigmalarına bağlıdır.. Aristo zamanın fiziğinin paradigmasına.. Dekart ve Kant.. zaman ve mekan paradigması Einstein ve Planc ile değişmemiş önceki zamanın fiziğine bağlıdırlar.. zaman ve mekan kavramları mutlaklığını yitirmiş günümüz biliminin felsefecilerini bilmiyorum. Büyük resmi saptamada fizikçiler ve felsefeciler arasında SINIR kalkıyor gibi.. bence bilimi artık bilimsel bilgiye bırakmanın zamanı geldi.. bu yüzden dört katmanlı bir yapı öngörü-yorum hem öngörü hem yorumu haliyle VAR-SAYIM olacaktır: Günlük dile bilimsel bilgi ile felsefi bilgi ile dini dil” katmanları.. Günlük dilin mantığı ve bilimsel bilginin matematiği üstündeki felsefi bilgi ve dini dilde ortak bir hızlı anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtı olarak YBA öneriyorum. Böyle konunun, gereksinimin ve çözümün, reklamını ve propgandasını yaparak.. yirmi senedir yanıt veren ve eleştiren ve katkıda bulunanda çıkmadı.. çıkıncaya kadar da konuşacağım sanırım. Şimdi bu yazının İMTİHAN ile doğrudan bir alakası bulunmayabilir ancak imtihan enbiya ve asfiya için olduğu kadar dahiler (edhiya) edliya (deliler) içinde söz konusudur.. keza MELEKUTTAKİ bütün evliya (veliler) ve tüm emliya (meleler) içinde geçerli olacaktır.. sadece MÜLEKÜTTAKİ melaike ve ruhaniyet için bulunmaz.. DİYE düşünüyorum. Doğrusunu Allah Bilir. |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3447 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 29-Ocak-2022 Saat 02:16 |
Dünyanın hali.. TERMO-DINAMIK tahsis edilen GENETIK edilen yeteneklerden ve onunla elde edilen FIZIKO-PSIK olanaklardan BIO-ŞİMİK olasılıklardan SOSYO-KULTURELolarak çikardiğimiz EKONOMI-POLITIK ihtisaslarimiz..bize iki nesne verdi.. biri MAKINE ( Teknoloji ) digeri ZAMINE ( Ideoloji ) Makine zaman-mekan tarafimizi işleten DİL.. Zamine mana-gaye tarafımızı işleyen DİN.. ile 60 bin yıl SESLI..6 bin yıl YAZILI.. çalışan KÜL-TÜR ile inşa edilmiştir. Bunu diyagramda US-CAN olarak gösterdim. Bizim toz..töz.. koz.. ten.. tin.. us.. uz.. ben..can..canan.. kendi.. olarak SÖZ ile okudugumuz ve SOZ ile yazdigimiz nesnel AR (harf) ve kimsel AD (isim) yukumuz ve yolcumuz bulunuyor. Aslinda hepsi yalın ve sade olarak malımızın AMELI ve melimizin EMELI'nden ibaret.. ve bundan dogan elemlerimiz.. vehimlerimiz ve hayallerimiz.. biz bunlar emanet özdeşlik ve özgurlukle fikir ve zikir ile işleye ve eyleye lafz ve mana ile çalışan BEYAN ve MAAN haline getirdik. Bu sentaks ve semantik dört katmani taşıyan ana-kara idi.. bundan dört kıta oluştu; gunluk dil ve bilimsel bilgi ile felsefi bilgi ve dini dil. YBA gunluk dilin mantıği ve bilimsel bilginin matematigi ustunde felsefi bilgi ve dini dil katmaninda ortak olarak kullanilabilecek hızlı bir anlam surucu ve kolay bir anlatim aygiti öneriyor. Fakat gunluk dilin dolanik (nesir-nazım) yazisi ile yapilan felsefi edebiyat ve dini vaaz halka yapilan retorik ve aydina edilen diyalektikle resmi dil ve din olan filolojiyi ve teolojiyi makine ve zaminenin etkisiyle filozofi tarikatı ve teozofi marikatı haline getirdi ve fakat bu harika buluşlar özdeşlik ve özgurluk emanetini kullanan bilim ve hukukun ticaret ve siyaset ihmal ve suistimali ile seks ve din ticaretinden başka bir nesne vermedi.. Siz fazla uzun sürmeyen bir seksten gereksinimsiz ya da gunde bir saat yeten namazdan arayışsız kalabilir mi siniz ? Ben kalamam.. amma bunu kilot ve seccade ile ticaret metai haline getirmişlerse.. hadi biraz daha buyutun.. genelevi ve tapinak haline getirmişlerse.. ki çıktığımiz MAGARA ve AGORA bunlar bugun buyuk AVM lerin MAGAZALARI haline geldi.. atlar ve eşsekler arabalar haline geldi.. kediler ve köpeklerle başbaşa kaldık.. Peki siz ar yukunuzu ve ad yolcunuzu taşıyan AT'ınızdan haberiniz var mı ? Hayır ? Bu bugun pegasusla uçak haline gelmişse yarin uzay gemileri olacaklar.. bir otomobil alamadim diye hayatimi karartan emellerim.. AT'ımı kör ve sagır ve topal etti.. amma kendi söyler kendi dinler muhteşem ve muazzam bir dünya kurdu.. a'tedimi ve adaletimi.. adetimi ve itiyatımı.. atılımı ve ataletimi.. AR nesnemi ve yükümu AD kimsemi ve yolcumu gösterdi.. isti'datımi ve san'atimi ortaya çkardı.. bu Rabbimin fazlindandir. Bu gün BUGUCAM KOLTUGUNDA.. ana ve hale sultanla yolculuk yapıyor.. bacım ve canim kızımla yoldaşlik ediyor.. aligiller ve ziyagillerle yol alıyoruz. Hepinize teşekkur ederim. |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |