Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: 02 temmuz 2022 yazıları Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: 02 temmuz 2022 yazıları
    Gönderim Zamanı: 02-Temmuz-2022 Saat 10:25

Esselamü Aleynâ


İki gündür yazıları word editörün copy-paste yapıyordum ve bu gün oraya yüklediklerimi buraya bindirdim:

Rabbimizi verdiği sıhhat ve afiyet.. fırsat ve imkan.. ile kolay bir iş bu.. asıl zor olan... yaşam yolunda doğrultumuzu korumak.. yaşaml ve yol ve doğrultu.. bunları anlamı açık ancak anlatımı çok zor üç sözcük..
Buna rağmen kendini ve etrafını ifade ve ibare etmek yeteneğini verilen insanlar.. bu fırsatı değerlendirirken dilini iyi ve iyiye kullanmak gibi ağır bir yükün altına da girerler.. zaten nerede ni’met varsa orada bir külfet.. nerede bir külfet varsa orada bir hizmet.. nerede bir hizmet varsa orada bir ücret bulunur. İnsan bu nimet ve külfet ve hizmet ve ücret basamaklarıyla yukarı çıkabildiği gibi.. elde ettiği bu TERAKKİ’den şımarıp dilini kötü ve kötüye kullanmaya başladığında baş aşağı da düşebilir. Terakkiki SUKUT’una sebeb olabilir.. Ancak sukut ettiği yerdeki TEDENNİ’ini ve alçalışını değerlendirip tekrar yeni ve başka bir terakkiye de başlayabilir.. yani yaşam dinamiktir.. yol kinetiktir.. doğrultu değişkendir.. işte o doğrultuyu ve istikameti HİDAYET üzerinde tutabilmek.. insanbilime eklenen islambilimimize bağlıdır. Allah azze ve celle yâr ve Yardımcımız olsun.
Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız.
[ofzo] 02.07.2022 Erciş-VAN






02 Temmuz 2022 Yazıları:
hocam Cemil Meriç biliyorsunuz eski bir Marksist, bundan dolayı yazdığı yazılardan dolayı aynı zamanda yargılanmış da.Fakat gözlerini kaybetmesinden sonra özellikle verimli olmuş bir yazar.Necip Fazıl onun hakkında takriben der ki; Allah'ın gönül gözü daha iyi görsün diye cismani gözünü kapattığı bir münevverdir...Cemil Meriç de Risale-i Nur 'lar ile geç bir dönemde tanışmış, nur talebelerinden bazıları devamlı yanına gider sohbet ederlermiş.O da hem Risale-i Nur 'lar hem de Bediüzzaman Said Nursi çok olumlu düşüncelere sahiptir.Bunu bazı eserlerinde ve kişilerle yaptığı özel sohbetlerinde görebiliyoruz.Paylaşıma gelince cemil Meriç'in burada yaptığı tahlilleri ben de çok isabetli buluyorum.Şöyle ki bugün bir arkadaşımın yaptığı bir paylaşımda Müzeyyen Senar'a sorulmuş pişman olduğunuz şeyler varmı, Müzeyyen Senar olmaktan dolayı mutlu musunuz diye.O herkesin tanıdığı çoğu kişinin imrendiği Müzeyyen Senar sahnelere çıktığı için ve kazandığı şöhretten dolayı mutlu değilmiş ve bir adamın yanında mutlu huzurlu bir şekilde yaşlanmış olsaydı şimdi olduğundan daha mutlu olacağını söylemiş.Bu da kadının aslında aradığı seyler hakkında bize çok şeyler anlatıyor.(Heva ve arzularının kölesi olmuş, maddi şeyleri herşeyden üstün tutan kadından bahsetmiyoruz tabi ki ama onlar da bir zaman geçince bu yuzdn boşluğa düşerler)Kadın duygusal olarak böyle bir varlık, buradan anlaşılması daha kolay geliyor insana.Ayrıca yazınıza geç cevap yazdığım için mazur görün beni, yorumunuzu daha önce gördüm fakat o zaman müsait olamadım ancak şimdi dönüş yapabildim.Selamlar, saygılar ....

Teşekkür ederim Hocam.. KADIN hakkında değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.. Marksizmden geçmeyen bulunmuyor ki bizim ülkede.. hatta bende en son din MÜSLÜMANLIK .. en son ideoloji MARKSIZM derim.. ancak ikisi geçerliliği ve yürürlülüğü kalmamış.. diyecem yanlış anlayacaklar.. asılnda ne İNSANİYET biter ne de İSLAMİYET.. ancak çağımız daha bunu anlamıyor.. elli ya da yüz yıl sonra anlayacak.. bu seferde ben çok bilmiş sayılacam.. sanırım susma zamanım yaklaşıyor.. İmamı Nursi diyordu.. devletler ve milletler muharebesi tabakat-ı beşer muharebesini terki mevki ediyor.. beşer esir (köle) olmak istemediği gibi ecir (işçi) olmakta istemez.. al size bir sosyal sınıflar ve EMEKÇİLİK.. fikri.. ancak dil ve din gibi emek ve özgürlükte ortak bir insanı değer olduğundun.. bu ortak değerleri İDEOLOJİ haline getiren düşüncelerin.. köküne inerek nereden kaynaklandıklarına irdelemek gerekiyor.. biz şimdilik sadece teknolojinin bizi doğaya yabancılaştırdığını ve ideolojinin insanları insanlardan uzaklaştırdığı yakınmakla yetiniyoruz. Yakınıyoruz.. ancak daha güçlü bir yaklaşım çözümü yüklenmek.. işte bu noktada İDEOLOJİ düşünmeden çözüm de mümkün görünmüyor ki buna felsefe dilinde PARADOKS adı veriliyor.

Torunumun gözleri parça parça açılıyor ve açılması bir seneye kadar sürüyormuş açık ve net olması için.. dedim k: Parça parça açılan.. sadece göz değil.. farkındalık ve kadrindelik parça parça açılması bir ömür sürüyor. Bir ömür içinde kimlik ve kişilik.. bireysellikten sonra başkalık ve başatlık.. başkanlıktan sonra ihanet ve bağlılık.. ortaya çıkıyor. Aczimiden ve fakrımızdan başka tehir ve terkimizin farkına varıyor.. var oluş.. yok ölüş.. sahibiyet.. aidiyet derken yaşlanınca yapa yalnız kalıyoruz.. zaten yapa yalnız gelmiştik...

Kalemin kitabeti aslında malın ameli.. kelamın kıraatı ise melin emeli.. insanlar genelde sözün ve sozun okuma ve yazmasını bilirlerde.. mellerinin ve mallarının farkında olmazlar.. hele amellerini ve emellerini hiç tanımazlar.. nereden gelir nereye gider hiç sormazlar.. anca böyle edebiyat döktürürler.. kalem seni kırarım derler de heç bişi yapmazlar ve yapamazlar...

NARSİST
NARSİST İnsanların EN Belirgin ÖZELLİKLERİ
1- Benlik EGOSU Tavan Haldedir
2- EMPATİ Nedir Bilmezler
3- Kendinden GÜÇLÜ Kişilerle Kendi Menfaatleri İçin İYİ Geçinirler Ama Kendinden Zayıf Gördüğü Kişileri EZMEK İçin Her Türlü Çirkinleşirler
4- Çok Acımasızdırlar ve Kendi ÇIKARLARI İçin Her Şeyi Yaparlar
5- Çok Yüzsüzdür ve GERÇEKLERİ Saptırırlar
6- HER Zaman ve Her Konuda Kendilerini Sütten Çıkmış Ak Kaşık Görüp Kendisi Gibi Düşünmeyenlere DÜŞMANLIK Beslerler
7- Kendilerini VAZGEÇİLMEZ Görürler
8- Çok Kıskanıldıklarını Zannederler Ama Aslında GÜÇLÜ İnsanlara Karşı İcten İçe KISKANÇLIK ve Hazımsızlık Beslerler
9- İnsanları Her Zaman KULLANMA Eğilimindedirler
10- MENFAATLER Çakışınca Sizin En Mahrem, En ZAYIF Yönünüzden Sizi Vurmaya ÇALIŞIR ve Bundan da Zevk Alırlar
11- Insanları Hep DEĞERSİZ Görürler, Her Şeyde " BEN " Derler
12- BAŞARISIZ Olduklarını Gördüklerinde Krize Girerler ve Başka İnsanları Bundan SORUMLU Tutarlar
13- Kendi Varlıklarını ÇOK Uzun SÜRDÜREMEZLER
14- İLK Etapta İYİ Bir İzlenim Verseler de Bu İlk İzlenimin Etkisi KISA Sürer ve GERÇEK Kimliklerini Ortaya Koymak Zorunda Kalıyorlar
15- Sürekli İnsanlara Duygusal Yönden Yaklaşarak Onları MANEVİ Açıdan Sömürürler ve Sanki
Çok İYİ Bir İş Yapıyormuş Gibi Bir İzlenim Yaratırlar
16- En ÇOK Başvurdukları Yöntem ise MAĞDUR Edebiyatına Soyunmak, AJİTASYON Yapmak
17- TAKDİR Edilmek İçin Çırpınıp Dururlar
18- Başkalarını Aşağılamaktan HOŞLANIRLAR
19- ELEŞTİRMEK İçin Can Atarlar Ama Kendilerine Gelince ASLA Eleştirilmek İstemezler
20- Sürekli İLGİ Odağı Olmak İSTERLER
21- Her Zaman HAKLI Olduklarını Düşünürler
22- Yaptıkları Küçük Bir İYİLİĞİ Dahi Dev Aynasında Yansıtarak Sürekli Dillendirip Dururlar.
_________________________ KISACA, Çırpındıkça Batarlar...
( Alıntı )


Bunu bir narsist yazmış olmalı.. ancak bilen bir kimse bu tarifi yapabilir.. tabi paylaşanı kasd etmiyorum.. o sadece ALINTI yapıyor. Her ne kadar paylaşan paylaştığını kabul etmiş gibi görünsede.. kabul etmediği noktalarda olabilir.. fakat kendi yazmayıp "alıntı" olduğu aldığı gibi verdiğinden verilen bilgileri ortaya değerlendirmek gerekiyor. Benim değerlendirmemde her hangi bir İNSAN bu kadar kötü olamaz.. ne kadar kötülük varsa hepsi sıralanmış başlık olarak NARSİST yazılmış.. belki tüm iyilikleri yazıp başlığına da NURSİST yazabilir.. sonra hümanist, feminist, kapitalistler, komünistlerde .. böyle birbirlerini buna benzer şeyler yazabilirler.

KEMAL SUNAL
Ali SUNAL babası kemal SUNAL için demiş: Babamın bir çekmecesi vardı kitlerdi orayı. Ama kilidi görseniz değsen açılacak. Ama hiç ellemezdik. Tabi vefatından bir süre sonra orayı açtık. Bir sürü şey çıktı. Koleksiyon yapmayı severdi, biriktirdiği bir şeyler çıktı. Onun dışında Amerika'dan gelen bir mektup vardı. İngilizce yazılmıştı. Mektupta şöyle diyordu, 'Seni hiç tanımıyorum. Filmlerdeki hiçbir şeyi anlamıyorum ama seni izliyorum ve bu beni çok mutlu ediyor...
Hababam sınıfının bu kahramanını rahmetliyi pek tutmazdım.. rast gelirse izlerdim.. ancak rahmetli olunca öyle bir sevgi doğdu ki.. bakın hakkında bilgiyi buraya aldım. Rabbin gani gani rahmet eylesin.
Kalemin kitabeti aslında malın ameli.. kelamın kıraatı ise melin emeli.. insanlar genelde sözün ve sozun okuma ve yazmasını bilirlerde.. mellerinin ve mallarının farkında olmazlar.. hele amellerini ve emellerini hiç tanımazlar.. nereden gelir nereye gider hiç sormazlar.. anca böyle edebiyat döktürürler.. kalem seni kırarım derler de heç bişi yapmazlar ve yapamazlar...

MELAHAT ÇEKİNKAYA
Haklısınız.. çoğumuz sözden başkasını yapamıyoruz.. zaten face tamamen böyle sözlü eylemdir.. Ancak ben kişisel övgü ya da yergi yerine.. nesnel değerlendirme yapmaya çalıştım.. uygarlık ve içindeki kurumlar.. olaganüstü işler.. fakat biz balık gibi içindeki bulunduğumuz denizden haberimiz olmuyor.. açık ve net olarak size söylemiş olayım ki sunumuz olağan üstü..
tebrik ederim

Türk milleti bu.. tarikat şeyhine (Mahmut Efendi) saygısını gösterir.. sinema sanatçısına da (Cüneyt ARKIN) sevgisini gösterir.. bu milleti din ve dil emek ve özgzürlük gibi ortak değelerinden biri BAYRAK yaparak bölenler aslında kendilerini bölüyorlar farkında değiller.

İSTANBUL

Teşekkür ederim.. çok güzel bir resim.. şöyle bakınca.. kız kulesi.. süleymaniye.. fatih.. Ayasofya.. sultanahmet.. ile burası İSTANBUL demeseniz bile ellisini aşmış birisi İSLAMBOL der.. çok şükür istanbulda iki sene kalmaya Rabbim nasip etti.. lakin bir de bu yedi tepenin KOSTANTİNEYE adıyla BİN YILI bulunur. Bin yıl dünyanın MERKEZİ ve KOSTANTI olmuş.. iki yer var daime çekişmeli olmuş.. biri kudus birisi de kostantinapolis.. aslında ikisinin da anlamı bir.. takdis edilmemiş ve temizlenmemiş bir YER sabit ve merkez ve kostant olmaz.. 3000 yıllık dinin.. 2000 yıllık dinin.. 1400 yıllık dinin TARİHLERİNİ okuyupta İBRET olmadan insanın (emeğin ve özürlüğün) birliğine ve islamın tekliğine (musevi ve isevi ve muhammedi şeriatların) anlamayanlar... ki onları "anlamamak"la suçlamıyorum.. çünkü anlamak dünyanın en zor işidir.. fakat yazılı dil ve din birlikteliğinin başladığı 6000 yılın sonuna geldiğimizde üçüncü bin yıl çok farklı olacak.. çünkü çok hızlı değişiyoruz.

SOSYOLOJİ
Burası sosyologlar sokağı lakin psikologlarda bulunuyor.. zaten süreksiz su damlacıklarının uzaktan sürekli bulut halinde göründüğü gibi sosyoloji de tek tek psikolojilerden oluşmaktadır.. benim gibi yaşını başın almış kişilerde.. sosyolog ve psikoloğ olmasa LOGOS'unu ve mentalitesini edinmese işin psiko ve sosyo'sundan haberdardır. ve zaten hepimizde içimizin bio-fizik tarafınad haberi ola LOJİĞİMİZ bulunuyor. Burada iki psikolog olmasa bile psik'i kuvvetli iki arkadaş tanıdım.. tanımakla onur duydum. MANTIK (lojik) temelli İNSAN İLİMLERİ dediğim PSL (Psikoloji, Sosyoloji ve Linguistik) var sayarım. Kırk yıl önce okuduğum Felsefi Antropolojinin Bozkurt GÜVENÇ'in 500 sayfalık İNSAN ve KÜLTÜR kitabını okuduktan sonra Avrupalıların ANTROPOLOJİ amerikaların KÜLTÜR dediği bir bilim ve etkinliğin bulunduğun anladım.

Face.. sözün en son eylem olduğu yer.. ancak söz eylem değildir.. işletim ve işlem ile eylem ve etkinlik aynı devinim ve davranış değildir.. işletim ve eylem.. devinim olsa.. işletim ve etkinlik davranış bulunsa.. burada altı tane kavrama açıklık getirmek gerekiyor bilimsel olmak istiyorsak; devinim, davranış, işlem, eylem, işletim ve etkinlik. Bu altı yanlı İNSAN gerçeğini de günlük dilin düz yazısıyla dillendirmek ve düşündürmek.. dile getirmek ve düşe götürmek kolay değildir. Ancak biz face bilim değil bir tür sohbet yapıyoruz.. ancak bu gurupta BİLİM ağırlıkta olmalı.. kişisel konuları konuşabiliriz lakin konuları kişiselleştirmemeliyiz. Kişiselleştirmek İSİM vermek demektir ki bu da doğru değildir ve en azında hukuki sorunlar yol açabilir.

Şunu da hemen belirtmeliyim ki burası değeri yüksek bir gurup ve yönetici olsun ve olmasın bütün arkadaşlarıma ayrı ayrı seviyorum ve hepsi saygı değer kimseler. Bu vesile ile bize bu fırsatı sağlayan yöneticilere teşekkür ederim. Hayırlı geceler. Sağlıcakla kalınız.
TÜRKLÜK
GÖK/KÖK/TANRI VE TÜRK HİKMETİ
Gök Tanrı, mükemmelliğin, şeklin, sükûnun ve ulaşmanın timsalidir. O, bütün insanların hedefi, son gayesi, yani bizzat 'mefkûre'dir.” Samoyedler "Nurn", Tunguzlar "Buga", Moğollar "Tengri", Buryatlar "Tengeri", Volga Tatarları "Töngere", Beltirler "Tingir", Yakutlar "Tangara" derler. Bu kavramlarla Yakutlar "Yüce Egemen", Altay Tatarları "Ak Işık", Türk-Tatar halkları da " Başkan, Han, Bey" ve daha çok "Ata" anlamını verirler.
+'Mefkûre' bizim asla ulaşamayacağımız ve her atılışta kırılıp düşeceğimiz yetişilmez bir âlem; yahut da bütün ömrümüzce hasret içinde yalnız serabını gördüğümüz çok uzaklara atılmış bir hayal değildir. Fakat o bizim arzularımıza her an biraz daha fazla atılmak ve yaklaşmak şevkini veren ve başımızı her kaldırışta sevimli yüzünü doya doya seyrettiğimiz 'Gök Tanrı'dır.
++Bunun içindir ki Türk hikmeti ne Yunan hikmeti gibi kaderci, ne İran hikmeti gibi hayalcidir. Ona mutlaka bir isim vermek icabederse diyebiliriz ki Türk hikmeti hakîkatçi ve terakkicidir.
++Türk hikmetine göre, bu tabi'î nizamı devam ettirmek ve mesut olmak için bilgili, cesaretli, kanaatkâr olmak lazımdır: Yukarıda gök batar ve aşağıda yer delinirse bu nizam ve insanların bütün hakimâne tedbirleri kendiliğinden bozulacaktır. Fakat o devam ettikçe, bu nizamı sürdürebilmek için mutlaka bu üç fazilet bulunmalıdır.
+++Türk kağanı diyor ki: "Türk Oğuz beyleri! Bodun! işitin. Öze Tanrı batmaymca, asra yer delinmeyince, Türk bodunu! ülkeni, töreni kim bozdu. Hâkim Türk bodunu idin. Bilgili ve görgülü olduğu için sizi düzeltmiş olan Bilge kağanınız gelmiş, gitmiş. İyi ülkene kendi hatanı, kötülüğünü giydirdin."
Bunu alıntılayan Ülken, bilgili olmak, tabiatın nizamım bilmek ve onu bozabilecek sebeplere karşı hazır bulunmak demek” olarak açıklar. Hilmi Ziya Ülken, Türk Tefekkür Tarihi, İstanbul 1982, 53-55 mevlut UYANIK


Rahmetli Hilmi Ziya Ülken'in İNSANİ VATANPERVERLİK.. tanımlaması bulunuyor.. aile ve vatan sevilir.. dil ve sayılır.. ancak "insanlık" elden çıkarsa elde ne yunan ne iran ve ne de türk uluslarının rahat ve huzuru kalmayacak. OSMANZİYA

Dünya geleneksel olarak yazarlar ve okurlar olarak ikiye ayrılıyor.. ancak çağdaş koşullar benim gibi "ağzı olanın konuşmasına" imkan verdiği için.. hem okur hem yazarlar kuşağı doğdu.. bakalım bu işin sonu nereye varacak ? Çok iyi de olabilir.. çok kötü de olabilir.. önce iyisini öngöreyim.. hiç olmazsa insan içine dökeceği.. bir ayna buluyor ve etrafını rahatsız etmiyor.. kötü olabilir.. birbirini beğenmeyen yazarlar yani okurlar.. okuyacak ve yazacak kimseyi bulamaz... Bu bizim "rüyet ve rüya ile re'y ve riya" ihtiyaçlarımız arasındaki dengenin bozulmasındandır, diye düşünüyorum. [ofzo] 02.07.2022

Face şöyle yazmıştım:
Torunumun gözleri parça parça açılıyor ve açılması bir seneye kadar sürüyormuş açık ve net olması için.. amma bu hastalık değil.. normal bir durum.. dedim k: Parça parça açılan.. sadece göz değil.. farkındalık ve kadrindelik parça parça açılması bir ömür sürüyor. Bir ömür içinde kimlik ve kişilik.. bireysellikten sonra başkalık ve başatlık.. başkanlıktan sonra ihanet ve bağlılık.. ortaya çıkıyor. Aczimizden ve fakrımızdan başka tehir ve terkimizin farkına varıyor.. var oluş.. yok ölüş.. sahibiyet.. aidiyet derken yaşlanınca yapa yalnız kalıyoruz.. zaten yapa yalnız gelmiştik...
Değerli bir Hocam da şöyle yazdı:
Allah analı babalı buyutsun hocam.Hemen mesleki giris yapayim cocuk gelisiminden
Bebeklerin beni etkileyen bir yönu de mekan ve zaman farkindaliklari.
Ornegin ilk 7 ayda ozellikle bariz, bebeklerde mekan ve zaman farkindaligi olmadigindan annesi gozunun onunden ayrilip mutfaga gitse etinden et kopmus gibi aglar bebekler.Annesinin, "yan odada" oldugunu , "birazdan gelecegini " bilmedigi kavrayamadi icin yok oldugunu dusunurve bu yuzden aglar.annesi yeniden gorununce de ilk kez var olmus gibi sevinir cılgina döner.
O kucucuk yurek gunde bilmem kac kere annesinin yok oldugunu geri gelmeyecegini tefekkur etmek zorunda.zaman ve mekan kavrami da bu kadar yavas ve sancili ögreniliyor

114-19
Uzun boylu USA kısa boylu Salvadorlu voleybolcular.. 114-19 skorla yenen amerikılalar.. Tek bir karede her şey.. bir tür toptan kabul ve toptan redde benziyor.. insanların ve ülkelerin gelişimleri farklı.. yer bakımından da zaman bakımından da.. tamam bunlar SULAK yerde büyümüşler.. lakin her zaman sulaklık sürmez.. kuraklıkta gelir.. dünyayı resmetmek isteseydim.. dijital yerliler ile kör, sağır ve topal barbarları dillendirirdim. Kimbilir belki dijital yerliler kör ve sağır ve topallar ve kutlu olmadıkları kesin de mutlu da değiller. Önemli olan 114-19 SKOR'un hangi yanında olduğumuz.. biz 114 sureli Kur'an'ın uyardığı 19 zebaniden kurtulanlardan olmak isterdik...

DÜNYA
"Dünya" çeşitli bakış açılarıyla.. inançlarla.. bilgilerimizle.. kuramlarla anlamlandırılabilir.. anlatılabilir. Sadece dünya mı "dil" de bundan nasibini alır.. "din" de bundan nasibini alı. Ben gençliğimde bir 15 yıl Fehmi Koru ve Zaman'ın gözüyle baktım.. bir 15 yıl Yeni Şafak'ın gözüyle.. şimdi çok şükür kendi gözümle bakabiliyorum. İlk işim felsefeyi din, dini ideoloji haline getiren totaliter ve otoriter müslüman, mason ve marksistlerden uzaklaşmak oldu. Elbetti bir insanın müslüman, mason ve marksist olmasını kınamıyorum. Kendim Elhamdülillah Müslümanın ve fakat SİYASAL İSLAMCI değil.. aynı zaman kültürel ya da militer müslüman da değilim. Bir ülkede yaşayan sıradan ve düz bir müslümanım. Çok şükür dil, din ve dünya hakkında ÖZGÜN görüşler oluşturabiliyorum. Burada anlatılan konu hakkında şunu düşünüyorum.. irandan yunanistana ıraktan israile.. ORTA DOĞU halklarını bir "devlet-i insaniye" olarak ANADOLU etrafında nasıl toplarız.. diye düşünüyorum.

SUSMAK
Susmak.. dört aşamadan sonra geleni.. zamanı geline elbet ölüm dilimizi susturacak.. ancak yaşarken de nerede susup nerede konuşacağımızı bilmek de bir san'at ve hikmet.. biz de buraya bunu öğrenmek için geldik. Mütekellim ve muhatabın buluşması.. maksad ile makamın kavuşması.. fizikte hareket ile hararetin dansı gibi garibdir.. cazibe ve dafianın raksı.. kadar acibdir. Ancak konuşmaktan başka işlemek ve işletmek var ki.. bu da ayrı bir pasaj.. eylem ve etkinlik ise konuşmak ve düşünmekten ziyade kurup kılmalarımızı yapıp etmelerimize çeviren bir insanbilim ve islambilim yansıması ve yankıması olarak düşünürüm. Diyeceksiniz ne dediğini anlamıyorum.. gayet normal ANLAMAK dünyanın en zor işi.. önemli olan Allah azze ve celle'in yâr ve yardımcımız olmasıdır. Amin.

02.07.2022 Erciş-VAN



Düzenleyen osmanziya - 02-Temmuz-2022 Saat 10:46
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk