Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Din
 YöntemBilim Forumu | Diğer | Din
Mesaj icon Konu: meker Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2751

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: meker
    Gönderim Zamanı: 05-Ekim-2022 Saat 23:48
MEKER

Bazen hiç bir tablo kullanmadan içerikli yazılar da yazabiliyorum.. medya bir ticari reklam ve siyasi propoganda alanı.. bu ekonomik ve politik süreçlerin normal bir uzantısı.. hatta dil ve dinin uzantısı olan bilim ve hukukun da bir uzantısı bulunuyor.. uzanan uzanan.. işte bu uzananlar UZAN ailesi değil TEKNOLOJİ ve İDEOLOJİ..

Bir ciddi.. işe ve dişe ve ete dokunur.. sözcük söylendi mi artık buna KÜRESEL uzantısı eklemek gerekir hale geldi.. o yüzden artık sadece teknolojiden değil KÜRESEL TEKNOLOJİ'den söz etmek gerekir.. keza ideolojiden değil KÜRESEL İDEOLOJİ'den de..

"Sorun küresel ise
Çözüm bireyseldir."

yirmi yıl önce söylediğim bu söylemi bu yazı ile biraz daha açık hale getirmeye çalıştım.


Toplum'un.. ulus'un.. yerel'in.. küresel'in
etkileşimi ve iletişimi.. BİREY üzerinde cereyan eder.. eğer biz bu akışın ayırdında değilsek.. sel üzerinde akan bir yapraktan farkımız kalmaz. Bu biz değil de ben.. ben değilde sen de olsan yine fark etmiyor.

İnsan bu "genel" dünya içinde "özel" bir dünyanın sahibidir. Bunu en iyi gösteren sözcük "resmi" ve "sivil"dir.. GENEL dünya hepimizin dünyası olup KÜLTÜR denilen "siyasî" sınırlar.. DEVLET denilen "siyasî" denilen sınırlar.. şehir denilen "siyasî" sınırlar.. çevrilmiştir ki bu "resmî" ve "siyasî" sınırların RESMİ gücü eskiden sanıldığı gibi küresel aktiviteyi ağırlıklı olarak belirleyen FAKTÖR değildir.


Tüm ülkelerdeki SİYASİ resmi güçlerin elinde toplayıcı bayrak olarak dört beş insani ortak değer kalmıştır: Dil, din, emek, özgürlük ve barış. Bunları ayakta kalmak için partiler ve ideolojiler kullanılıyorsa da uzak olmayan bir gelecekte bunlarda toparlayıcı olmayacak simge ve bayrak değeri kalmayacaktır.

Çünkü bunların sadece birini kullanan bir parti ve ideoloji.. öbürünün elindeki değeri çürütmek için ne gerekir.. yasal ya da yasadışı ne gibi olanak varsa kullanmaya çalışmaktadır.

Bu beş ortak değer de üç totaliter (bütüncü) ve otoriter (birlikçi) yeşil, mavi ve kızıl KÜRESEL ideolojilerde toplanır. Nasyonel ve milli değerler zaten KÜRESEL olmadığı için ve zaten DEVLET giderek göstermelik haline geldiği için onu nazara almıyorum bile.. her insan kendini muktedir (var) saydığı gibi her devlet kendini tam bağımsız (var) sanmaktadır.

Dünyayı 200 ulusal devletlerin partileri değil de 200 uluslar arası şirketlerin ceolarının yönettiğini anlamak için birazcık ekonomi ve ticaretten ve emtiadan haberimiz olması yetiyor. Bu pandemi nasıl küresel oluveriyor.. bu pahalılık nasıl küresel oluveriyor.. bu günlük haberlerin bazıları.. örneğin bir kaç gündür süren Onur ŞENER cinayeti.. nasıl ulusallık altında küresel oluveriyor.. bu oluverenleri kotaran MEDYA nasıl yönlendiriliyor ve yönetiliyor ?

İki seçenek bulunuyor yanıt olarak; BİRİNCİSİ yer yüzündeki ilgili bütün faktörlerin ve ilişkili tüm aktörlerin belirlediği bir VEKTÖR yüzünden gerçekleşiyor.. İKİNCİSİ illumünati hakikati ya da Tanrı'nın hikmeti.. bu ikincisine KOMPLO diyoruz.. bunun dini litarütördeki adı MEKER.

Öteden beri birincisine SEKER ikincisini de MEKER adını veririm.. fakat burada asıl vurgulamak istediğim Uluslar arası şirketlerin kurduğu TEKER.. işte bu tekerin ne olduğunu öyle gizemli bir şekilde bırakmam.. derim ki bu tekerin DİNGİL'inin bir ucunda bizi giderek doğaya yabancılaştıran "küresel" TEKNOLOJİ.. diğer ucunda insanı giderek insandan uzaklaştıran "küresel" İDELOJİ…

İşte bu küreselliği karşı çıkarken asla onları kötülemem ve yok saymam.. insanı doğadan ve insandan uzaklaştırmasınlar.. ne yaparlarsa yapsın.. karışmam.. ikincisi küreselliği karşı da ULUSALLIK kalesine sığınmam.. YERELLİK mahallesine yükselirim.. iraktan israile.. iranden yunanistana.. Anadolu Bileşik Cumhuriyetleri…

Bu durumda benim kuramım; vektör ve komplo seçeneklerinde daha da UÇUK hale geldi.. farkındayım.. fakat HARİRİ’nin dediği gibi sizim tüzel kişileriniz ve şirketleriniz ve partileriniz de bir HAYAL değilmi.. ancak kafayı çekmeyince ve bir hayal içinde bulunmayınca yaşam KABUĞU yürümüyor ki.. ben DE rakı ya da şarab yerine.. votka ya da viski yerine YBA şerbeti içiyorum.

Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız.
Osmanziyaoğlu 05.10.2022 Üçyol-İZMİR

SEKER
TEKER
MEKER

S
T
M
EKER

Sivil Toplum Merkezleri' ne ekerse onu biçirler.
Nedir bu sivil toplum merkezleri.. malum bir KAMU sektörü var bir de ÖZEL sektör.. ayrıca ÜNİVERSİTE olarak bir ÖZERK sektörümüzdebulunuyor. Toplarsak kamu, özel ve özerk üç sektörden başka eskiden beri SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI denilen STK'lar bulunuyordu.. nedir bunlar:

Şimdi bun öğrenmek için HAZIR açık ve seçik ANLAŞILIR bilgilerin derlendiği ve toplandığı GOOGLE ve sair bilgi kaynaklarını kullanmayacağım.. yanlışta olsa.. kendim çıkaracağım.. eksiğim ve yanlışım varsa düzeltmenizi bekleyeceğim.. ancak önce LİNKİNİ şu yazımı bir okuyunuz.. bundan sonra buradaki açıklamamı tashin ediniz:

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI:

irili ufaklı DERNEKLER, spor takımları..
küçüklü büyüklü VAKIFLAR, fonlar..
dini CEMAATLAR, sinema setleri
legal AİLE'ler illegal babalar (mafya)
ilk, orta, lise ve yüksek tahsildeki SINIFLAR...


BASIN ve MEDYA denilen ne idiğü belirsiz KÜRESEL yapıları SİVİL saymayacağım.. hele bu basın TELEVİZYON.. medya da SOSYAL MEDYA haline almışsa.. on yıldır dediklerime bir tek sesin çıkmadığı bu FACE soysal medyasının sahibinin uluslar arası bir şirket olduğunu biliyorsanız dediğim haklı bulursunuz.

Sivil Toplum Kuruluşlarının MERKEZLER haline gelmesi demokrasi ve seçimi ve sandığı kısaca OY'u belirleyen güçlere dönüşmesidir.

PEKİ bu nasıl olacak ?

İran devriminden 44 bin insanın öldürüldüğü söylendi.. Bizde de darbe oldu 2015 de böyle oluk oluk kanlar akmadı.. benim medyadan ve iddia edilen irandaki 44.000 sayida katliamda haberim bulunmuyor fakat iran ve irak şii ve sunni çatişmasindan bir 1.000.000 musluman INSANIN oldugunu biliyoruz. Kimden ve nereden gelirse gelsin hangi dil ve din ve kulturden olursa olsun.. 40 yıldir.. orta doguda akan KAN ve GOZYASININ etkisinin dünyayi rahat birakmayacağı da ortada.. bu iki milyon deneyim.. 8.000.000.000 deneyimin içinde nasil bir YER tutar.. bilemeyiz.. fakat şunu ongorebilirim kuram ve varsayimlarima gore; 50 yil icinde eski (budist.. yahudi.. hristiyan.. müselman) ve yeni (nasyonaliz.. kapitalizm.. sosyalizm) dinlerin kulturleri tamamen KÜLT haline gelecektir.. bu kutleden.. "insan" çikti çikmadı..

Eger insan çıkarsa insaniyeti kübra olan islamiyet için bir şans var demektir.. çıkmazsa.. eklemeler (siborglar) ve yüklemeler (chipler) ile AI (yapay zeka) yolda demektir.. ya YAŞAM 3.0 ya da INSANLIK 2.0 devreye girecektir. Benim beklentim Yaşam 3.0.. hiç olmazsa bunu biz hazırlayacağiz. Bu projedeki katkimin onurundan kıvanç duyuyorum..




DÜZEN
Iki turlü duzen bulunur.. kamu duzeni ve tamu duzeni.. yalan ve dolan ve talan düzeninin sonunda anarşi ve dagilmaktan kurtulursak tamu duzeni başlayacaktır..
[19:41, 04.10.2022] Mustafa BUGUCAM: Bu gün akşam emekli maaşımı çekmeye gidiyordum.. çanağımı yalamak için.. asgari düzeyde bir kamu düzeni bulunmalı ki aşım, eşim ve evim için gereken geçimliğimi sağlayayım.. demek kamu düzeninde aynı zamanda bir kamu yararı bulunuyor. Ancak kamu düzeni kamu yararı ile birlikte benim gibilerinin kişisel çıkarını da sağlar ya da sollar orası bilinmez ancak sonuçta ortada bir düzen var ise bu da bilimsel olarak ENTROPİ ile ölçülür.. entropi yükseliği ve düşüşüklüğü diyagramda gösterildi..
[20:40, 04.10.2022] Mustafa BUGUCAM: Kamu düzeninde kamu yararını sağlamak ve yürütmek ve sürdürmek için malum hem kurulı hem yaptırımı olan hukuk yasasından yararlanırız. Sadece kuvvet ve yaptırımı olan orman kanunu ile sadece yaptırımı olmayan kuralı bulunun ahlak yasası arasında hukuk yasası da etkisini her zaman ve her yerde gösteremiyor ve güvenlik zaafı bulunuyor. Bunun bir örneği medyatik olan son onur şener olayıdır. Bu demek oluyor ki hukuk düzeninin kemalinde ve tamamında zafiyet bulunuyor. Hukuk yasasının üstündeki ahlak yasası gerekli etkiyi gösteremediğinden altındaki orman yasası kendine alan arıyor. Bu orman, ahlak, ahlak yasaları birbirini üzerine biz.. biz maymunlar cehenneminin orman yasasından kültürden uygarlığı çıkaran hukuk yasasına her ne kadar geçmiş olsak bile.. bilimin esası olan iktisad ve hukukun esası olan adalet.. teoriden pratiğe geçmesi için daha bir fırın ekmek yenmesi gerektiği anlaşılıyor.

Pozitif olan düzeni ideal hale getirmekte kolay değildir. Ancak ideal (ki bu konuda bir destan yazılabilir, girmiyorum) hedef olmadan da realitenin yetkine gidecek yolu bulunmaz. Ancak bu yolda küresel düzeni karıştıran seks ve din ticareti göz ardı edilmekte ulusal düzeni bozan küresel mafya ve terörü hiç gündeme getirilmemekte.. iyi polis ve kötü polis uzantısı politik legaliteyi akla getirmektedir. Zaten legal ve illegal yer altı teşkilatlar da eskiden beri bulunmaktadır.

Bütün bunlara rağmen emek ve kabiliyet ile PARA arasında DOĞRUDAN ilişkiler şu an iyi kötü sürdürülmekte ise de BİTCOIN dijital dolaylı ilişkisi bize uygarlık kurumlarının ve devlet erklerinin yeni bir modellemesine davetiye çıkarmaktadır. Bu davetiye yarın bir mecburiyete döndüğün ne olacağını da kimse kestirememektedir. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya

Değerli Muhtar Bey Kardeşim, malum bizler HUKUK’çuyuz.. fakat bende sizin gibi ömrüm boyunca BİLİM ile de ilgilendim. Hala da ilgileniyorum. Bu yüzden bizlerin kafası hem sol lobun lineer mantığı ile çalışır hem sağ lobun global mentalitesiyle de işler. Bu yüzden çok yönlü ve yanlı düşünme “şans”ımız oluyor.. ama bunun “riziko”su da kimeseye bir şey anlatamamak.. şöyle adam gibi solcu ya da sağcı olup bir iş başaramıyorum ben.. sizi bilmem.

Rabbim nasip etti yetmişimde.. bir ömür o kadar popülize edilmiş bilim kitabı okuduğum halde..   Brian GREENE’nin tubitak yayını iki kalın kitabını EVRANIN ZERAFETİ ve EVRENİN DOKUSU kitabını okuyarak SİCİM KURAMI’nı da tanımış oldum (affedersin bunu da tuvalette okudum) .. Şu anda da Paul DAVIES’in Tanrı ve Yeni Fizik kitabını bitirdim (bunu metro yolunda giderken okurum).. bu kitabta zorlandım.. ancak sizin dediğiniz ve sorduğunuz konuları oldukçe ehliyetli olarak ele alıyor ancak vardığı sonuç bulunmuyor. Bu da zaten bilim kafasının gereğidir.. bilim kuşkulu soru soran.. din ise kesin yanıt verir.. bize ikisi de lazım.

Bu arada akşam yatmadan önce sürekli okuduğum Karen ARMSTRONG’un muhteşem TANRI’NIN TARİHİ kitabı var. Size bunu tavsiye ederim.. eğer okumadıysanız.. diğerleri öyle eğer onları da okumadıysanız.

Şimdi sürekli okuyor sanmayınız.. 2017 kadar yaklaşık 25 yıl mesleki ve dini kitaplar dışında kitap okumadım YBA inşa ettim.. noterlik mesleğine serbest çalışmaya ve YBA yapmaya bol zaman bulayım diye geçtim.. çünkü daha öncede çok okuyordum.. ancak bir süre sonra okumaktan sıkıldım ve düşünmekten bıktım ve anlamaktan usandım.. İNANMA ayrı bir olay.. burada bu konuya girmiyorum.

YBA ile paradigma değişikliği oldu.. (Pandemi sırasında II.Filoloji Kongresine sunduğum bildiri ile YBA ete kemiğe büründü.. ancak tablolar yayınlanmadığı için tablolu olarak oğlum Amazon’da yayımladı.. ancak Yöntem Bilimsel Analizi daha anlamıyorlar.. sanırım ben buradan tüyünce anlayacaklar.. kolay değil tabi bu.. buraya kadar sorunuza yanıtı böyle dolaylı vermiş oldum. Tam yanıt Şu:

İnsanlar tanrıyı matematikle hareket ediyor sanmaları doğal bir şey.. ama doğru bir şey değil.. Matematik bizim icadımız.. ene’ye emanet olarak verilen iki ilke var; özdeşlik ve özgürlük.. (özgürlükten imanı çıkarırız) Biz özdeşlik ilkesinden mantığı ve usulü çıkarmışız.. bu Usulün bu KUTBÎ iki değerli mantığı, olaylarda ve olgularda işe yaramayınca NİSBÎ çok değerli olasılık mantığını çıkarmışız.

Şimdi bu söylediklerimi size GÖSTERMEM gerekir.. özel bir gün karşılaşıp kağıt ve kalemi elimize aldığımızda rahat rahat görürsünüz merak etmeyiniz.. kısaca uzatmadan söylemek istersem.. bilimin mantığı özdeşlik ve nedensellik ilkesi.. yani SOL GÖRÜ.. hukukun mentalitesi özgürlük ve amaçsallık ilkesi yani SAĞ DUYU.. her ikisini de YBA de kullanabiliyoruz.. çünkü bizler gerçeği görmeyiz, öreriz. Bunun farkında olursak aydın adını verirler. Olmazsak profesör de olsak karanlıktayız demektir. Saygılarımla, sağlıcakla kalınız. Azizim.

Osmanziya 06.10.2022 Üçyol-İzmir



Düzenleyen osmanziya - 06-Ekim-2022 Saat 06:23
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk