Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: 14 temmuz 2023 | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3438 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: 14 temmuz 2023 Gönderim Zamanı: 14-Temmuz-2023 Saat 12:56 |
Kesret ve Vahdet
Seyyid Mustafa ALTUN Bey, dedi ki: Dışın temizliği yıkanmak ve abdesttir. İçin temizliği ise zikrullahtır. Dışımızı temiz tuttuğumuz gibi içimizin de temizliğini sağlayacak olan zikrullahtır. Zikrin bulunduğu yer kalptir. Allah’tan başka düşünceleri kabul etmez. Zira, Hakk’ın nazargahıdır. Kalp, iki yöne döner. Birincisi, Kesret’e, ikincisi ise Vahdet’e. Kesrete dönüşü nefistir. Vahdete dönüşü ise, yine nefis ama bu defa ulvi nefis ismini alır. İlmin Hakikati Dedim ki: Ne yazik ki bin yıldir DOGUNUN felsefesi din.. BATINI dini felsefe olmuş.. birin ol dedigine digeri öl demiş.. tamami ve kemaliyle anlamadigımiz Hak (VAHDET) ve batil (KESRET) mucadesini.. ekonomik ve politik çikarlarimiza perde yaparak surdurmuşüz Dunya (hakikati) ve dini ( Hakkı).. ikisini bir arada tutamadigimiz için DOGU bin yil DUNYA da geri kaldi.. bilimi ve kuvveti elde edemedi.. yine ikisini bir arada tutamadigi ićin BATI bin yil DIN de geri kaldı.. hakkı tutamadi.. adaleti saglayamadı.. çunku belge ve buyruklar.. ustun köru tutulmiş.. bilgi ve deger farki anlasilmadigindan, din ve bilim noktasında, bosu bosuna savasilmiştir. Şimdi bu ayirimin kokenine bakalim; Kesretin karşiti vahdet degil kıllettir.. kokeni ise HATT'tır. Vahidiyetin karşiti ehadiyettir.. kökeni ise HADD'dir. Hatt bir levn-i surettir. Göze Aks eder.. yansır. Hadd bir sıbga-yi şekildir. Zihne Hads eder.. ansır. Hattın hassasiyeti ile haddsin hissiyatini fark edmeyenler: ilim uğraşmadiklari.. ve fikir ile çalişmadiklarindan Kuram ve deneyimi sağlam ve sağlıklı bir araya getiremediklerinden ezber zikirlerinin dışina ve mukallid zamirlerinin otesine gecememisler.. DİNDE tesbihi zikir sanmişlar.. teşbihi fikir saymişlardir. BİLİMDE Alanları ve yöntemlerinin ayrılığını göz ardı etmişlerdir. DİNDE Tasfiye ve kurbiyet yolunda elbette resmi teolojiyle yaninda sivil teozofi ve tarikatlarda ilim ve taharri ve tekamiul araçlaridir. Bununla beraber din yolunda dirayet ve riayet TEKELLERİ olan şeyhlik ve hocalik kurmaktan kurtulamamişlar. DİN de ve BİLİM de.. Ekollerin ve mezheblerin meslek ve meşrebleri elbette bir YORUM kurumu olan dinde ve felsefede normaldir. Bununla beraber bilgi ve inanci kariştiran.. toptan redde ve toptan kabule yol acan hoşgorusuzluk anormaldir. Tarikat ve teozofinin hem hakikata hem şeriata ciddi katkilari olamamiştir. Ustelik resmi filoloji ve sivil filozofiye düşman olmuşlardir. Keza bilim ve filozofi de dine ve tarikata soguk bakmişlardir Sonuçta Gunluk dilden bilimsel bilgiye.. felsefi bilgiden dini dile kadar butun dil ve bilgi katmanlarina ihtiyacimiz artik göz ardi edilmemelidir Saygilarimla Osmanziya 14.07.2023 Faruk Zeylan paylasimi DÜRÜSTLÜK VE CESARET Yeni İmparator Bir zamanlar, Uzak Doğu’da, artık yaşlandığını ve yerine geçecek birini seçmesi gerektiğini düşünen bir imparator varmış. Yardımcılarından ya da çocuklarından birini seçmek yerine; kendi yerine geçecek kişiyi değişik bir yolla seçmeye karar vermiş. Bir gün, ülkesindeki tüm gençleri çağırmış ve: “Artık tahttan inip yeni bir imparator seçme vakti geldi. Sizlerden birini seçmeye karar verdim.” demiş. Gençler şaşırmışlar, ancak o sürdürmüş: “Bugün hepinize birer tohum vereceğim. Bir tek tohum… Ama bu çok özel bir tohum. Evlerinize gidip onu ekmenizi, sulayıp büyütmenizi istiyorum. Tam bir yıl sonra büyüttüğünüz o tohumla buraya geleceksiniz. Sizi, yetiştirdiğiniz o tohuma göre değerlendirip, birinizi imparator seçeceğim.” Saraya çağırılan gençlerin arasında Ling adında biri de varmış. O da diğerleri gibi tohumunu almış… Evine gidip heyecanla olayı annesine anlatmış. Annesi bir saksı ve biraz toprak bulup, onun tohumu ekmesine yardım etmiş. Sonra birlikte dikkatlice sulamışlar. Her gün sulayıp büyümesini bekliyorlarmış. Yeterince zaman geçtikten sonra diğer gençler tohumlarının ne kadar büyüdüğünü anlatırken, Ling hayal kırıklığı içinde, kendi tohumunda hiçbir değişiklik olmadığını görüyormuş. Üç hafta, dört hafta, beş hafta geçmiş… Hâlâ hiçbir gelişme yokmuş. Diğerleri yetişen bitkilerinden söz ederken Ling çok üzülüyormuş. İmparatorun onu beceriksiz sanmasından çok endişeleniyormuş. Arkadaşlarına da hiçbir şey diyemiyor, sabırla bekliyormuş. Sonunda bir yıl bitmiş ve gençlerin yetiştirdikleri bitkileri imparatorun huzuruna götürecekleri gün gelip çatmış. Ling, annesine boş saksıyı götüremeyeceğini söyleyince, annesi ona cesaret verip; saksısını götürüp dürüst bir şekilde olanları imparatora anlatmasını istemiş. Ling, pek istemese de, annesinin sözünü tutmuş ve boş saksıyla saraya gitmiş. Saraya varınca arkadaşlarının yetiştirdiği bitkilerin güzellikleri karşısında şaşırmış. Sonra imparator gelmiş ve tüm gençleri selamlamış. Ling, arkalarda bir yerlere saklanmaya çalışıyormuş. “Ne büyük bitkiler, çiçekler ve ağaçlar yetiştirmişsiniz. Bugün biriniz imparator olacak.” demiş imparator. Aniden arkada elinde boş saksısıyla Ling’i fark etmiş. Hemen muhafızlarına onu öne getirmelerini emretmiş. Ling çok korkmuş. “Sanırım beceriksizliğimden dolayı beni öldürtecek.” Ling öne geldiğinde imparator adını sormuş. “Adım Ling.” demiş. Diğer gençler gülüşüp onunla alay etmeye başlamışlar. İmparator onları susturmuş. Ling’e ve elindeki saksıya dikkatle bakıp kalabalığa doğru dönmüş. “Yeni imparatorunuzu selamlayın. Adı Ling!” demiş. Ling inanamamış. Çünkü tohumunu yeşertememiş bile, nasıl imparator olurmuş?… İmparator devam etmiş: “Bir yıl önce burada herkese bir tohum verdim. Siz ekip, sulayıp bir yıl sonra getirecektiniz. Ama hepinize kaynamış tohum vermiştim. Asla büyüyemeyecek olan… Ling’in dışında herkes ağaçlar, bitkiler ve çiçekler getirdi; çünkü tohumun büyümediğini fark edince hepiniz onu bir başka tohumla değiştirdiniz. Sadece Ling içinde benim verdiğim tohum olan boş saksıyı getirme cesaret ve dürüstlüğünü gösterdi. Beklentisi gerçekleşmeyince umutsuzluğa kapılsa da, dürüstlüğünden vazgeçmedi… Onun için yeni imparatorunuz o olacak!” Dedim ki: Guzel bir öykü.. durustluk dunyada degil ahirette meyve veren bir ağaçtir. Kaynamış tohum yemekte yenir.. kaynamamiş tohum ağaç olur. Çunku yemek ve eylemek arasinda fark vardir. Iktidar HAZIR açık ANLAŞILIR seçik SEHIL nesneler üzerine kurulur. Öykude getirilen ağaçlar gibidir. Ihtiyar yaşlaninca IRADE TERBIYESIYLE ortaya çıkan bir tohum gibidir. Bu tohum kabir de filiz verir.. mahşerde dallanir budaklanir. Bu senin genetik kodlarin dürulusunum ve nörolojik modlarinin dirilişindir.. kökleri buyruluş cehennemimden.. dallari yaratiliş cennetinden gelir.. Dunyadaki evrim ve devrim aşamalarindan.. sorun ve çözum konularindan.. savaş ve baris alanlarindan.. yariş ve sinav katmanlarindan.. dayatim ve deneyim evrelerinden geçer. Yürurlugu gostergelerin ve gorungelerin çeviri ve eviri pencerelerinden.. gecerligi yazgi ve yarginin ata ve ceza perdelerinden.. gelir. Bende bunlari YBA ile kulturel nodlardan geçiriyorum. Osmanziya Farkindalik kepçe.. zihin kase.. bilgi teneredir. Ayirt emek göz.. zihin perde.. ilim penceredir. Teşbih kepce.. tarif perde.. ikna tencere ve izah pencere ve isbat mengenedir.. içine girme ezilirsin. Ebû Hüreyre (r.a.) rivâyet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular:Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim. Camiüssağir-2584 Tamamlamak.. ikmal etmek.. itmam etmek.. kamil etmek için mi tamam etmek için mi ? Güzel ahlak din ile gönderilen ahlak mı yoksa insanların içinde bulunan ahlak mı ? Hulk ve hilkat denildiğine göre ahlakın kökeni olarak bu insanların kafalarına ve kalblerine yazılan iktisat ve adalet ilkesidir.. din.. bu hukuki ve yaptırımı olan davranış ilkelerinden artı ve üstün bir esas olmalıdır.. kuvvet yasası.. hukuk yasası.. ahlak yasası.. hakk yasası derken ahlak yasasının.. sadece yaptırımı olan orman yasası.. hem kurala hem yaptırımı olan hukuk yasasının üstünde olan bir AHLAK YASASI vardır.. bir suç işlediğinde polis ve hakim bilmese bile insana rahatsız eden SORUMLULUK bence ahlak yasasıdır.. bu iktisad ve adaletten yüksek yasa nedir ? Hukuk yasası gibi yaptırımı da bulunmayan yüce yasak nedir ? İşte peygmberlik ve özellik son nübüvvet bu amaç ile gelmişse.. acaba dinin fonksiyonu nasıl olmalıdır ? İdelojiler ve partiler tarafından dilin.. dinin.. emeğin.. hürriyetin tepe tepe alet ve paravana edildiği bu çağda.. bu ünlü hadis bize yol gösterebilir mi ? 14 temmuz 2016 Osmanziya DÜNYA ; genel ve özel olarak ikiye ayrilir. DIL ; ortak ve ayrık olarak ikiye ayrilir DİN ; yinelenen SIRAT ve yenilenen ISTIKAMET.. olarak bir çizgi vektörunde birleşir. Biz buna Ibadet ve istiane.. İttiba ve itaat.. Ubudiyet ve rububiyet.. Teslimiyet ve salihiyet.. Museviyet ve iseviyet İseviyet ve Muhammediyet.. Insaniyet ve islamiyet YOL ve DİN Adini veriyoruz Ezelden gelmiş ebede giden itikad ve ibadet ve ahlak olarak tek bir DIN bulunur. Bu ortak dinden başka insanlar sayisinca ayrık yol olur. Bu ahkam ve fıkıh ve hukuka ilişkin yola bu gun IDEOLOJI adi veriliyor. Bu sırr anlaşilmadigi için bu gun dunya egemen BIR KAÇ TANE ideoloji.. totaliter ve butuncu sistemler.. otoriter ve birlikçi rejimler.. sevilen ve tutulan bir adamin peşinde gitmeler ve fakat insanlar sayisinca dinler bunuyor. Çunku insanlar farkinda olmadan ya kendini TANRI sanıyor ve kanun (yasak) koyucu yerine koyuyor.. ya da kendini peygamber sayiyor ve kaide (kural) uygulayicıliği yapiyor. Yani kendisinden başkalarina hukmetmiye çalişiyor. Ben de bu salaklardan biri olabilirim. Rabbimiz bağışlaya uyandıra.Amin. Osmanziya. 12.07.2023 24 zilhicce 1444 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |