DÜZELTİLMİŞ:

BİLGİ VE İNANÇ
Bir kitab ya da yazar, iki kere ikinin dort ettigi kesinlikle Tanrı.. Hakk.. Mutlak var… diyorsa.. belki kuşkusuz inancını ifade etmiş olursa da hakikati ifade etmiş olmaz.. çünku Tanrı nin yarattıgi akil Tanrı'ya sened ve kanıt olamaz. Yani Tanrı'dan önce gelemez. TANRI.. VARLIK.. YOKLUK.. akildan öndedir.. bilgiden öncedir.. düşunceden açiktir.. inançtan aydınliktir. Yaşlı bir tezyeye demişler.. falan âlim Tanrı hakkında bin tane kanıt vermiş.. demiş ki demek bin tane kuşkusu varmış.

Her ne kadar gunluk dilin mantığını aşamamış ve bilimsel dilin matematiginden dısarı çikamamiş kimseler.. kişi ve olay seviyesine atlamamış hocalar ve yazarlar.. savımi anlamayacaklar olsalar da... “kapalı sava açık kanıt” getirerek ıspatlama yöntemi külli alan olan metafizikte geçerli değildir.

Varlik ve yokluk olgusunu kavramamiş.. Tanrı Ad’ıni anlamamiş.. zihinleri zorunluluk kavramini ve gereklilik ulkusunu fark edememiş ve bu yüzden vücudu ve vucubu kariştirmış olabilirler.. hatta olasılık sorunlulugu ile olsalı-lık sorumluluğunu da algilayamamiş olabilirler. Bu gayet normaldir günlük dilin ve bilimsel bilin üstündeki felsefi ve dini katmanlar transandantal derinlik ve eksiztansiyel incelik isterler. Matematik uzmanlığı olmayanların rölativite ve kuantum kuramlarını anlamadıkları gibi bu felsefenin kuşkulu soru tabakasına ve dinin kesin yanıt katmanına çıkmakta zorlanırlar.

Işte bu tablo konuyu betimlemeye çalişmaktadir.

Anlama ve açiklama ilimleri kuraminin sahibi Dilthey.. sanirim konuyu daha açik ve seçik anlatmiştir


MASABAŞINDA mantıksal istintaç (dedüksiyon) ve istikra (indüksiyon) yaparken kullanılan tahlil (analiz) ve terkibler (sentezler) kesin ve kat’i sonuçlar verirken.. SAHADA yapılan sayımlar ve ölçümlerle matematiksel hesab ve hendese yaparken kullanılan tertip(sınıflama) ve tasnifler (bölümleme) takribi yani yaklaşık sonuçlar verirler. Ancak her iki halde de örnekler ve uygulamalar verilerek konunun ikna (kandırılması) ve isbat (kanıtlanması) edilmesinin tamamına ve kemaline erdirilmesi gerekmektedir. Burada kandırılma aldatma anlamında değil kana kana doyurucu kanı oluşturulması anlamında kullanılmıştır. Bütün bunları rağmen dahi cüz’i konulardaki sabite götüren isbat (KANITLAMA) ve külli hususlardaki yakine götüren ikna (KANDIRMA).. izah ve irca (açıklama ve indirgeme) teşbih ve tarifin (benzetme ve tanımlama) sınırlarını aşamaz. Çünkü temelimiz hayali hazır ve hatırı vehim ile yapılandırılmıştır.

Sonuçta bu ayırt etmeler ve kanıtlamalar ve kandırmaların değerlendirilmesi bizim mantığımız ve matematiğimiz ödesindeki mentalite ve zihniyete bağlıdır.


Tablo MATEMATIK tabanli evren ilimleri [ P S L ] ile mantik tabanli insan ilimlerini [ F K B ] gostergeliyor.
Bu tabloda sol ustteki evren ilimlerinin sağ alttaki matematikle.. koordine edildigini.. sol alttaki insan ilimlerinin sag üstteki mantikla.. kontrol..edildigini gösteriyor.. daha dogrusu göstergeliyor.
Ancak mantigin ardindaki mentalite ile matematigin ardindaki zihniyet.. insan ve evren bilimlerine rengini ve boyasini veren asil aktordur.


Ne demek istiyorum ?

Bu gün Konakta Tramvaydan inerken iki tane genç kız gördüm.. değişik ve şık ve zarif örtülü elbiseleri bulunuyordu.. onun dışındaki genç kızların büyük bir çoğunluğu moda olan belleri ve omuzları açık dekolte giyinmişlerdi.. bu seçimleri renklerin gerçekleri ve keyflerin gerekçeleri olmaz.. bu yüzden karışamayız de diyebiliriz.. fakat neden ya da niçin böyle diye çözümlemeler ve değerlendirmelerde yapabiliriz.

Çünkü bu seçimler bir zihniyeti sergiliyorlar: Beden "benim", ben bedenime sahibim ve istediğim gibi giyinebilirim.. açabilirim.. örtebilirim.. düşüncesi diyebilir miyiz ?

Bu gün yarısı örtülü yarısı dekolte kız görseydim.. bunun özgürlükle alakası olduğunu düşünebilirdim. Fakat kaç aydan sonra nadir gördüğüm belki kaç yıldan sonra nadir gördüğüm bir örnek olduğu için bunun "ben“in özgürlüğünden değil modaya olan esaretin sonucu olduğunu büyük bir olasılıkla söyleyebilirim.

Öyle ise insan bedenine ve benine öyle zannettiği gibi “sahib” olamıyor…

Şayet bunun tersi bir olay olsa idi.. hep örtülü görüpte nadir bir dekolte görseydim.. nadir olanların ÖZGÜR olduğunu söyleyebilir mi yim ? Yine hayır!

Çünkü işler özgürlüğe göre gerçekleştirilmiyor.. SAHİBİYET ya da tersinden söylersek AİDİYET ilişkisine göre sağlanıyor ve bu da ÖZGÜRLÜĞÜ aşıyor.

Nedir bu sahib ve aid oluş ?   

Yani SAHİB ve AİD OLMA İLİŞKİSİ. Ana babanın çocuğa sahib olması.. çocuğun ana babaya aid olması. karının kocaya sahib olması.. kocanın karıya aid olması.. kalemin yazara aid olması.. yazarın kaleme sahib olması.. Kralın köleye bağımlı olması.. kölenin krala bağlı olması.. daha bu sayılabilir.. köylü, işçi, memur, öğrenci.. sporcu ve vatandaş gibi intisab, tabiyet ve itaat ilişkileridir.

ve bu ilişkiler, kavi ve zayıf arasında KUVVET dengeleri üzerinde duruyor. Bu sayılan dengeler SAVAŞ ve BARIŞ zamanlarında farklı oluyor.

Şimdi zayıf İsrail kuvvetli dünyayı bastırıyor!

Demek ki "bilgi" nin ardında "değer" ilişkisi bulunuyor. Üstelik bilgi kuşkuya ve değer inanca bağlı olarak birbirini tamamlıyor. Bilgi isbata dayanıyor.. değer iknaya bağlanıyor. Bilgi cüz’i oluyor ve inanç külli oluyor.

Peki kim kime SAHİB oluyor..
bilgi inanca mı yoksa inanç bilgiye mi ?
Bence bilgi inanca bağlı kalıyor.. bu inancı kabul etmeyenler içinde öyle.

Saygılarımla
Osmanziya 22.10.2023



İnanç neden bilgiyi döver.. bilgi neden inancı sever.. yani inanç neden baskın da bilgi çekinik ?
Çünkü bilgi sınırlı ve bölümlü ve alanlı bir çevrede geçerlidir.. inanç ise sonsuz.. koşulsuz.. kuralsız SALT yani alansız.. bölümsüz ve sınırsıza ilişkindir. Çünkü ardında Tanrı ve Kul ilişkisi bulunmaktadır.
Peki Tanrı’ya inanmayanlar için böyle olabilir mi ? Öyledir.. çünkü farkında olmasa da insan İNANÇ söz konusu olduğunda çok ya da az olan için değil.. var saydığı veya yok sandığı için değil.. kendisini yaratan, besleyen, eğiten ve yöneten ne veya kim ise.. onun için hiç yok (selb-terk) ve hep var (icab-talk) YETKİSİNİ kullanmaktadır.

ÖZETLE “sahibini seçme ve/veya ona aid olma” özdeşlik ve özgürlük emanetini EMANETEN çalıştırmaktadır.
Bunu çeşitli dillerde.. amen.. amin.. iman.. emin.. yemin.. men.. olarak dillendirmekteyiz.

Osmanziya





Düzenleyen osmanziya - 23-Ekim-2023 Saat 12:01