Matrix Hikayesi..

https://www.yontembilim.com/matrix.asp yirmi üç yıl önce sadece the matrix birinci filmi çıktığında bu yazıyı yazmıştım.. o zaman serinin ikinci ve üçüncü vizyonunu seyretmemiştim.
O günde bu yana üç bine yakın yazı on binden fazla tablo ile gördüğümüz değil ördüğümüz gerçeği yansıtıyorum.. Günlük Dilin Düz Yazısı (GDDY) ile HAZIR açık ve seçik SEHİL yani anlaşılır anlatımları ile öğretmenler ve yazarlar öğrencilerini ve okurlarını düşünmekten uzaklaştırıyorlar.. daha hızlı ve kolay hizmetler.. daha ucuz ve bol mallar.. ile önüne teknoloji koyan TİCARET ve şirketler   bizi kendine bağımlı ederek bizi GİDEREK doğaya yabancılaştırıyorlar.. önüne ideolojiyi koyan SİYASET ve partiler GİDEREK insanı insandan uzaklaştırıyorlar. Bir de bunu” ivmelenmiş getiriler yasası” yani GELECEĞİN DAHA İYİ OLACAĞI savı olarak insanlık 2.0 da maymunlar cehenneminden yapay zeka cennetine gideceğimizi ileri sürüyorlar.

Bunu giderek uzaklaşmanın gerekçesi olarak güya.. bilim önündeki dili ve hukukun önündeki dini suçluyorlar. İnsanın doğaya yabancılaşması ve insanın insandan uzaklaştırılmasının gerekçesi ne olursa olsun sonucu "insan" projesinin askıya alınmasıdır.

Beşeriyetin yapısından çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek binanın İNSANİYET olduğunu ve insaniyet binasının kapısından geçerek insaniyet-i kübra olan İSLAMİYET'e geçilebileceğini anladığınızda sizde benim yaptığım işe girişeceksiniz.. Bu nasıl olacak sözün taşıdığı bilgi ve değerin sağlam ve sağlıklı olduğuna duyarlık üzerinde durarak.

Bu amaçla başladığım çalışmada şu çıkarımla ilerledim: Sağlam bilgi hem doğru hem gerçek olmalıdır.. sağlıklı buyruk hem iyi hem güzel olmalıdır.. Sözün bileşenleri olan terim ve kavramın uyarlı ve tutarlı bulunmasını önem ve değer verilmelidir. Bu demektir ki doğru ve gerçek olmayan doğrular.. gerçek ve fakat doğru olmayan gerçekler.. güzel ve fakat iyi olmayan güzellikler.. iyi ve fakat güzel olmayan iyilikler.. web sitemde buna ilişkin çalışmalarla Yöntem Bilimsel Analiz (YBA) inşa ettikten sonra bu çalışmamı 2020 yılında Bandırma Üniversitesinin düzenlediği II Filoloj Kongresinde sundum. Kongrenin tam metin kitabının yüzüncü sayfasında yayımlandı.

33 yıldır YBA ile insanbilim'i inşa ediyorum.. insanbilim'imle İslambilim'i inşa ediyorum. Siyasi ve seksi içerikli reklam yazıları.. meraklı ve gizemli propaganda yazılarımla.. çağrıda bulunuyorum. Bir yazıya ekli yalından karmaşığa doğru tabloları izleyerek ve inceleyerek.. imgeleyerek ve irdeleyerek.. anladıklarını eleştirmelerini ve anlamadıklarını sormalarını bekliyorum. Fakat hazır para ve hazır bilgi ve hazır karar gibi.. hazır erkek.. hazır kadın.. hazır çocuk.. gibi HAZIRA alışan insanlar pek iltifat etmiyorlar. Hazır içerikleri itibar ediyorlar.

Örneğin siz öğrendiklerinizi hemen satmaya ve bilginizi pazarlamaya çalışıyorsunuz.. insanları oturdukları koltuklarda görsellerle.. ellerine kağıt ve kalem almadan.. onlar düşünmeden.. karşılaştırmadan.. yargılamadan.. değerlendirmeden.. anlamadan.. rahatça servis edilebiliyorsunuz. Onların yerine siz düşünüyorsunuz.. sorular soruyorsunuz.. yanıtlar veriyorsunuz.. oysa ENGİN NOYAN’ın kendisi sorsa bilir.. bilse kendisi sorar.. sonuçta birileri Tevfik Fikretten almış getiriyor.. birileri Mehmet Akif Ersoy’dan almış getiriyor.. sonra bu iş Cumhuriyette Nazım Hikmetle Necip Fazıl’ın üzerine düştü..

Şunu merak ettim.. 4.boyutta yaptığınız gösterim oldukça hoşuma gitti.. çünkü bunu daha önce kendim anlatmıştım.. ben hangi kaynaktan aldığmı bilmiyorum.. belki kendimde çıkarmış olabilirim.. siz hangi kayıttan elde ettiniz ?

Uzamların boyut halinde uzaylar haline geldiğini.. her bir boyutun bir önceki boyutu içerdiğine dair GEOMETRİK dünyayı. Bir boyut bir önceki boyutu içeriyorsa.. ŞUUR da zamanı (daha doğru izafiyet kuramanın zaman mekan süreklisi dediği continiumu) içermesi gerekmez mi 5. boyut olarak.. İmkanı hiç kavradınız mı.. makul ve mümkün olanı ayırabildiniz mi ? peki insan konusunda bir tasarımınız var mı ? Yukarıda sıraladığmız doğru.. gerçek.. iyi.. güzellik.. yanında insan.. evren.. tanrı.. dünya.. ahiret.. yetkinlik.. erdem.. yararlılık.. benlik.. ve sonuçta öznel deneyim hakkında bir fikriniz bulunuyor ve bunları başkalarıyla tartışarak mu insanları bir şey öğretmeye çalışıyor sun uz.. insanda aklın ya da kalbin ya da nefsin ya da ruhun.. ki bunlarda sadece felsefi edebiyat ve dini vaaz konular değil çok ciddi temel kavramlardır.. öyle ki bunlar hakkında dünyevi ve uhrevi ütopik ya da distopik hulyalar kurarız.. çünkü zeminin hayali hazır ve hatır vehimden ibarettir.. sonra bunlarla tefekkür ve tezekkür ederek dilimizin sentaksi ve düşüncemizin semantiği ile bilgi ve değer sarayları inşa ederiz. beşinci boyuttan altıncı boyuta ya da imkandan vucuba atlayamadığımız da var sayma ve yok sanma yetimiz ile öyle BİLGİ SARAYLARI inşa edebiliriz ki insanlar onları hayran hayran seyrederler.. sonra birisi gelir onu yerle bir ederek ZEMİN haline getirir onun üzerine YENİ bir yapı inşa eder.

İşte bu simülasyon değildir.. kültürün MEDENİYETİ inşa etmesidir ki bu konuda pek çok kitap yazılmıştır benim bildiklerim birisi Jared DİAMOND'un Tüfek, Mikrop, Çelik kitabı diğeri Bozkurt KURUÇ'un İnsan ve KÜLTÜR kitabıdır.. özetlersem.. bu tür yayınlar sadece insanların kafanı karıştırır sizin kafanızı daha çok düzene sokar.. iki tarafa zararı var yani. İnsanın insana bağlılığı ve güveni ve bunun sonucu olan inancı olmadan hiç bir aile düzgün.. hiç bir çocuk engin ve zengin ve bengin olmaz.

Saygılarımla

Osmanziya

09.04.2024


09.04.2024

Bu yazıyı şu videoyu izledikten sonra oraya görüş olarak yazdım.

https://www.youtube.com/watch?v=7Xfb_BeSQw0

   

Düzenleyen osmanziya - 09-Mart-2024 Saat 01:38