Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: öncelik güneşi Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2625

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: öncelik güneşi
    Gönderim Zamanı: 22-Ocak-2013 Saat 02:51

ÖNCELİK GÜNEŞİ

 

 

Yaptıkların geçti gitti..

yapacaklarınsa  daha gelmemiş..

önemli olan şimdi yaptığındır.

Şimdi yaptığın  ise öncelik verdiğindir.

GeçmişTe bu kalır, geleceGe bu gider.

Bu TEĞET ise önce ve öncelik vererek,

BELİRLEDİĞİN güncel gündemindir.

 

Yazarlar bildiklerimizi yazarlar..

bilmediklerimizi yazarlarsa okuyabilir mi yiz ?

Öğretmenler öğrencilerine bilmedikleri bilinenleri öğretirler..

Bilinenleri öğrenmeyen öğretmen, bilinenleri bilenler öğrenci olabilir mi ?

Öğretmen bilinenleri öğrenen ve onları öğrencilerine öğretendir.

Öğretici ve öğrenici ise bilinmeyenleri öğrenen ve öğretendir.

Yani önceki durumda öğretmen başta yer alırken bu son durumda

Öğrenici başta gelir ve sonradan bunların biri öğretici olur.

 

Ben öğretmen değilim.. öğreniciyim.. benimle birlikte

öğrenenlerden biride sonradan öğretici olacaktır.

 

Bu günkü yazıda  yöntembilimsel analiz dilini öğreniciliğimde

yardımcı duyurusu ve çağrısı yaptım.

 

Bu çağrının yansıma bulması ve yanıtlanması için

ÖĞRENİCİLİĞE cesaret edip

bu işe girişecekleri bir kolaylık göstermek istiyorum.

Kimse annesinin karnında konuşmayı öğrenmedi.

Annesini iki yıl dinleyerek ana dilini belledi.

Çünkü o her insan gibi (maymunlara karışmam)

yaratılıştan önsel (a priori / kablî) bilgilerle geldi..

bu usulün özüydü ve mantığın tözüydü..

bu öz ve töz yüzünden diller birbirine çevrilebilir.

Yoksa sadece anasının yüzünden manayı görerek  ve sesinden harfi duyarak

düşüncesini örmedi ve dilini bellemedi.

 

Benim kişisel bir meziyetim olmadan öğrendiğim

sizin de bireysel bir kabiliyetiniz bulunmadan öğrenebileceğiniz

YÖNTEMBİLİMSEL ANALİZ, eğer yeteri kadar “dadı”nızı gördüğünüz de

öğrenebileceğiniz bir dil, bir öğrenme, bir koşullanma, bir çalışma ve bir alışmadır.

Buna adın gibi emin olduğun kuşkusuz bir adımın olmadıkça öğrenemezsin.

Çünkü bu adım senin önceliğin, girişimin, başlaman olacaktır.

Bir işe başlamanın  onu bitirmenin yarısı olduğunu bilirsin.

Ha.. buna yapacağına seni inandıramamışsan bu başkadır..

İnanmanın fazla bir koşulu yoktur amma inandırmanın pek çok koşulu vardır.

İşte bu koşulları sağlayamadığımdan benim bu yapmamın yerine sen

kendin inanmanın koşullarını yerine getirirsen vakit kazanmış olursun.

Malum anlamak, anlatmaktan kolaydır. İnanmakta inandırmaktan zor değildir.

 

Şimdi bir düşünün.. hangi işe öncelik verirsiniz ?

Hoşunuza gidene mi yoksa size acı verene mi ?

 

Yaşamda acil ve önemli ihtiyaçlar için bazı işlerin içine hoş bir tat konulmuş

ve bu hoş  tat yüzünden bu işleri yaparız.

Bu çekimli yiyeceklere ve çelimli yemelere

ve şu  coşkulu ve tutkulu eylemelere

yani kuvve-i şeheviye, gadabiye ve akliyeden kaynaklanan

işlere dai (çağrıcı) ve muharrik (dürtü) adı verilir.

Biz yapı (protein)  ve yakı (karbonhidrat) taşı almak gereği (muktazisi)

için yemek yemeyiz ya ne için yeriz ?

 

Açlık hissimizi yani daimizi bastırmak ve onu ortadan kaldırmak için besleniriz.

 

Yemek yemek bize hoş bir tat verir ancak arkasında önemli bir gereksinim vardır.

Aksi halde konsantre olduğumuz işimizi bitireceğim diye açlıktan ölebilirdik.

 

Bazı işler biz istemeden ve elimizden olmadan

kendilerine tatlarından dolayı öncelik verdirirler.

 

Şimdi bir daha düşünün hangi işe öncelik verirsiniz ?

Kolay olana mı yoksa size zor gelene mi ?

 

Kolay olana..

Hatta alışılmış uzun yol, alışılmamış kısa yoldan daha kolaydır.

Bu yüzden kısa, yararlı ve verimli de olsa alışmadığımızdan

bizi zor gelen işlere fazla iştiyakımız yoktur.

Nasıl ki hoş olmayana iştihamız olmadığı gibi zor olana da iştiyakımız olmaz.

 

İştah ve iştiyak.. bizim “tavuk” ayaklarımızdır.

Merak ve aşk.. “kartal” kanatlarımızı çalıştırıp alıştırmamışsak

Hiç olmazsa bu tatma ve tutma  ayaklarımızı

iyi tanımayı bilmeli ve yararlı kullanmayı öğrenmeliyiz.

 

Aşağıda bir tablo var..

Şimdi bu ALIŞMADIĞINIZ tablonun YABANCILIĞI zihninize işkence gibi gelir..

Elbette anlamadığınız yabancı dilin seslendirilmesi sizi bıktırabilir

fakat yabancı dille seslendirilen güzel bir şarkı kendini size dinletir.

Ben bir öğrenici olduğumdan tablom size ürkütücü gelir.

Fakat sizlerden birisi öğretici olduğunda bu güfteleri başkalarına besteli sunacak.

 

Ancak.. öğrenmenin sırrını çözdüğünüzde  ve öğreniciliğin keyfini yaşadığınızda

Ki bu çok ilerde olacak.. geçmişte iki kavramı bağlamanın

ayakkabınızın iki bağcığını bağlamaktan zor olmadığını görmediğinize  

şaşıracaksınız.

 

Koşullandığınız hareket, öğrendiğiniz eylem, çalıştığınız iş, alıştığınız dil

neden kolay  oluyor ve niçin hoş geliyor da

koşullanmadığınız terim, öğrenmediğiniz kavram, çalışmadığınız konu, alışmadığınız düş

neden zor oluyor ve hoş olmuyor ?

 

Çünkü bizim iktidarımız, itiyadımız kadar; gücümüz, alışkanlığımız oranındadır.

 

Bizler refleks ve irade ortasında duran

koşullanma, öğrenme, çalışma ve alışma varlığıyız.

 

Eğer bir işte; hoşluk, kolaylık, yarar, çıkar varsa biz oradayız, yoksa yokuz.

Aksi halde bu nesneyi tatmayız ve bu işi tutmayız.

Bu yüzden onu öne almayız.

Önem vermeyiz.

Öncelik veremeyiz

Bu güne yerleştirmeyiz.

Bir sürü bahane,  bir ton gerekçe ve bin bir türlü mazeret buluruz.

En ünlüsü “vaktim” yoktur. En bildiği “iş”im vardır.

Nasibim yoktur dede inanayım bari..

Elbette nasibin varsa benim gibi vaktin olur ve işin olmaz.

 

Eğer nasibin olsaydı bu iş benim gibi senin de

gereksinimin, gereğin ve ereğin olur..

bu işe başlamaya ÖNCELİK tanır

ve onu öğrenmeye girişmeyi ÖNEM verirdin.

 

Demek ki sana bu işin

gereksinimin olduğunu gösteremeşim,

gereğin olduğunu öğretememişim

ereğin yapamamışım.

 

Oysa bu benim gibi  senin de aklının memişi va kalbinin yemişidir.

Fakat bizim gözümüzü ve gönlümüzü başka yuvarlaklar doldurmuş.

Bunun dışında habbe ve kubbelere muhabbet ve marifet edemiyoruz.

 

İnanın insan koşullanır, öğrenir, çalışır ve alışırsa

öyle YETENEKLER elde ediyor ki taşı ve camı yiyor, arabayı dişine takıyor.

 

Bilmek, bellemek ve bulmak sana lazımsa..

düşünmen gereksinimin ise..

Anlamak gerekli ise..

İnanmak ereğin ise..

Düşünmekten hoşlanmanın yolunu aramalı

ve anlamayı kolaylaştırmanın yöntemini bulmalı

Ve inanmayı sağlamanın ve  sağlamlaştırmanın

çaresine bakmalısın.

Bu da bilmeye, bellemeye, bulmaya, dillendirmeye

hız, kolaylık ve verim sağlayan yöntembilimsel analizdir.

 

Size bu yazı da bildiğiniz bir farkındalık hatırlattım: ÖNCELİK

 

Bu öncelik yönetimi ve denetimi en zor olan var oluş hattımızdır.

Bazı işler vardır, söylenmesi kolay ve fakat  yapılması olaydır.

Gözümüz gökte ayı görür fakat elimizi ona dokunamaz.

Öncelik ise bizim eylem dünyamızın iş göğünün güneşidir.

İster basit bir konu ister zor bir alan olsun önceliğin erişilmezliği değişmez.

Nasib ne kadar kaçınılmaz ise takdim ve öncelik o kadar erişilmezdir.

Tabiatın tarihi varsa tarihinde takdimi vardır

Bu tarih ve tabiatın hakikati kadar  mukaddemlik başlı başına bir haktır.

Öyle ise bu öncelik imkanını değerlendirelim, bu önemli fırsatı kaçırmayalım.

 

Önceliği her işin önemini ve değerini tanıyarak ve tartarak kullanalım.

Bu sizin kendi sorunlarınızda zaten bildiğiniz ve uyguladığınız bir realite.

Yöntembilimsel analizin meraklı okuyucularına gelince..

Yazılarımın içeriğinden ziyade onun biçimi olan tablolarına öncelik verin.

Konu içeriğinin bilgi aydınlığından çok onun karanlık şemalarına önem verin.

 

Tabloları versiyon sırasına göre bakarsanız,

yalından karmaşığa doğru izlerseniz

YATAY ÇİZGİDE sağdan sola doğru ilerlerseniz

Ve DİKEY ÇİZGİDE  aşağıdan yukarıya doğru çıkarsanız

Karşılıklı KUTULARI bağlayarak, YUMURTALARI tokuşturarak

ANLAMLARI anlar, KAVRAMLARI  karşılaştırırsınız.

Zamanla ALANLARI görecek ARALARI bileceksiniz.

Diliniz yeni bir ANLATIM AYGITI ile buluşacak,

düşünceniz yeni bir ANLAM SÜRÜCÜSÜNE kavuşacaktır.

 

Örneğin aşağıdaki tabloda

Kolay, zorla yapışır TUTULAN olur.

Hoş, acıyla bitişir  TATILAN bulunur.

Değerli, önemli ile birleşir BEKLENEN irade  girer.

Zorunlu gerekli ile bağdaşır BAKILAN kader çıkar.

 

İşte buradaki 4 x 3 = 12 sözcük; terim +  kavram

 

Bu yazının ana hattı’dır. Babası haddi de siz olun.

Sonunda ana ve babanızı ayırdığınız gibi hatt’ları ve hadd’leri ayıracaksınız.

 

 

Sağlıcakla kalın.

 

OSMANZİYA

 

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE

semantik / anlambilimsel / MAANÎ  yetersizliklerim

için düz yazıdan özür dilerim

 

 

NOT:

Evet, aslında benim kullandığım sistemde

cümleye, kelimeye  hatta harfe de ihtiyaç yok…

 

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/

http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/

http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/

http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

 

www.yontembilim.com

www.insan-bilim.com

www.osmanziya.com

www.mustafabugucam.com.tr

http://sites.google.com/site/yontembilim/

http://sites.google.com/site/insanilim

 



Düzenleyen osmanziya - 22-Ocak-2013 Saat 03:16
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk